Kadının erkek şiddetinden etkin biçimde korunmamasının sebeplerinden biri de, şikayet mekanizmalarının kağıt üzerinde kalması.
Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı gönüllüsü Zelal Yalçın, Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un şiddete uğrayan kadınlara, beyanlarıyla acilen koruma tedbir kararı çıkartma hakkını verdiğini hatırlatıyor; tüm kurumlarda adeta şiddet uygulamak değil maruz kalmak suçmuş gibi davranıldığını, bilgi eksikliği ve farklı anlayışlar nedeniyle yasanın uygulanamadığını dile getiriyor:
"Polislerin çoğu ya bilgisiz ya aile savunucusu"
"Kadın emniyete gittiğinde, yasayı bilmeyen polis, 'Yapabileceğimiz bir şey yok' diye gönderebiliyor. Müdahale etmek için, şiddetin dozunun çok yüksek olmasını, kadının gözünün morarmış, kafasının kırılmış olmasını bekliyor. Halbuki sözel veya cinsel şiddet de yeterlidir. Bir başka eğilim, aile gibi davranmak. 'Sonra nasılsa barışacaksınız. Aile büyüklerini çağırın, bugün çözün' demek, şiddet gösteren erkeği çağırıp öğüt vermek gibi tavırlar oluyor. Koca gibi davrananlar da var. Örneğin adam kadının boğazını sıkınca, kadın boğazını kurtarmak için adamın elini ısırıyor. Karakolda kocasını şikâyet ettiğinde polis, 'Sen de adamın elini ısırmışsın' diyebiliyor."
Yalçın, yasayı bilen ve uymak isteyen polislerin ise önüne engeller çıktığını söylüyor. Kendilerine gelen kadınları mesai saatleri dışında, 7 gün 24 saat götürebilecekleri bir sığınma evi veya devlet kurumu olmaması, sığınma evlerinin sayısının çok az olması ve hepsinin hemen her zaman dolu olması, polisi zorluyor; her başvurucuyla kurum kurum gezip kalacak yer aramasını gerektiriyor: "Türkiye'de böyle bir gerçeklik yok. Polis de 'Sosyal hizmetlerin, belediyenin yeri yoksa, bana gelen kadını ne yapacağım?' diyor. Kurumlara gerekli kaynaklar ve altyapı hazırlanmadığı, sosyal hizmetler güçlendirilmediği, belediyeler görevlerini yapmadığı için, sürekli kurumlar çatışıyor ve olan kadına oluyor."
Bu kadınların savcılık başvuruları da kolay olmuyor Yalçın'a göre: "Savcı, yasa istemediği halde, şiddete kanıt ve tanık isteyebiliyor. Koruma kararını o gün çıkartabilecekken, üç ay sonraya duruşma tarihi verebiliyor. O sürede kadınların ölümle, tehditle burun buruna olduğunu göz ardı ediyor."
Eğitimler profesyonelliğe yardımcı
Kurum içi eğitimlerin polis ve savcıların dikkatli davranmaya ittiğini düşünen Yalçın'a göre, iki günlük eğitimlerle görevlilerin cinsiyetçi zihin yapısının kırılması mümkün değil ama asıl işlevleri "profesyonelleşmenin" yerleşmesi; görevlilerin, bireysel fikirleri ne olursa olsun, erkek şiddeti vakalarında yasalara uyma yükümlülüğü hissetmeleri, ihmal durumunda cezalandırılacaklarını bilmeleri.
Süreçlerin zorluğu, açığa çıkan ve ceza alan şiddet vakalarının oranını çok düşürüyor. Yalçın'ın şiddet sarmalına öncelikli çözümü, kadın dayanışması ve yasal hakların inatla talep edilmesi.(YC)