Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı'nın imzaladığı protokol, aile içi şiddetin önlenmesi için uygulamaya yönelik adımlar içeriyor. Karakola başvuran şiddet mağduru kadın ve çocuklar için "Aile İçi Şiddet Olayları Kayıt Formu" tutulması, form için işlem yapan memurun imzasının alınması ve böylece memurun da sorumluluk alması öngörülüyor.
Formda yer alan ayrıntılı sorularla, mağdur için risk değerlendirmesi yapılacak. "Töre/namus gerekçesiyle zarar görme" tehlikesi taşıyanlar her zaman "yüksek risk grubu" olarak işlem görecek. Yüksek risk grubundaki mağdur, karakoldan gitmek isterse, formu "kendi isteğiyle ayrıldığına" ilişkin imzalayacak. Şiddet olaylarına ilişkin veri tabanı oluşturulması sayesinde önleyici politikaların geliştirilmesi, kadın sığınma evleri arasında 7 gün 24 saat iletişim ve bilgi ağı oluşturulması ve koordineli hizmet verilmesi de yapılacaklar arasında.
Protokol, kadın hakları aktivistleri tarafından geç kalmış ama önemli bir adım olarak değerlendiriliyor:
Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı gönüllüsü Gökçe Kartaler: "Bugüne kadarki uygulamalarda ciddi bir darp olmadıkça ya da sığınak istenmedikçe tutanak tutulmuyordu. Bizi arayarak kadınları nereye yönlendirmeleri gerektiğini soran polisler oluyordu. Polise uygulama konusunda iyi eğitim verilmeli. Şiddetin tutanakla görünür olması da yeterli değil, yeterli sığınak olmayınca ne yapılacak?"
Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı avukatı Canan Arın: "Karakolda bir kadına öldüresiye dayak atıyorlar ve karşı koydu diyorlar. Eldeki bu insan kalitesiyle protokol nasıl uygulamaya geçecek bilemiyorum. Form sayesinde en azından polis sorumluluk alacak. Meslek içi eğitimlerin ciddiyetle yapılması gerekiyor. Bağımsız sığınakların açılması konusunda bugüne kadar bir girişim yapılmadı ve Belediyeler Kanunu'na karşın yeterli sığınma evi yok. "
Van Kadın Derneği üyesi Zozan Özgökçe: "Devletin çok uzun zaman önce kurması gereken bir mekanizmaydı, geç kalmış bir adım. Şu an karakollarda görüşme odası var, her karakolda bir kadın çalışanın olmasına gayret gösteriyorlar. Protokol biraz daha duyarlı olmalarını sağlayacaklardır, bu da bizim işimizi kolaylaştıracak. Kadınların sığınak sonrası yaşamına ilişkin taleplerimiz var ve asıl talebimiz şiddet gören kadın ve çocuk için tam koruma."
Avukat Habibe Yılmaz Kayar: "Aile içi şiddet mağdurlarının başvuru sayısının kaydının tutulması gerekliliği Birleşmiş Milletler Komitesi'nin 1992 yılında önerdiği bir tavsiye kararı. Türkiye bu yükümlülüğünü şimdiye kadar uygun biçimi ile yerine getirmedi. Protokol gecikmiş ama olumlu bir girişim. Diğer yandan mesai saatleri dışında zaten yetersiz olan sığınmaevleri kapalıyken, koruma kararı verecek aile mahkemeleri çalışmaz iken sadece iletişim hatlarının açılması iyi niyetli bir girişim olarak kalmaya mahkum. Yine bu protokolde şiddet mağdurlarının CMK ile kendilerine sağlanan barodan avukat isteme hakkının hatırlatılması için hiç bir bilgi bulunmuyor. En iyi koruma,şiddet gerçekleşemeden alınan önlemlerdir ve protokolde bu yönde cesaret verici herhangi bir girişimden söz edilmiyor."(ÖG/EÜ)