Kaya Prestij Otel'de gerçekleşen eğitime İzmir'in yanı sıra, Denizli, Muğla, Burdur, Isparta, Manisa, Aydın, Uşak, Eskişehir'den çoğunluğu kadınların oluşturduğu 53 yerel gazeteci ve kadın hak örgütleri temsilcisi katıldı.
Medyada kadın temsili, medyada kadın ihlallerinin haberleştirilmesi ve takibi, kadın haklarıyla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemeler ve Medeni Kanun, yeni Ceza Kanunu ve Basın Kanunu'nda ifade özgürlüğü konularının ele alındığı eğitimlerde, örnek olay olarak işlenen Deniz Akkaya'nın eski sevgilisi tarafından fiziksel şiddete maruz kalması üzerinden kadına yönelik şiddet karşısında medyanın tutumu konusunda canlı tartışmalar yaşandı.
Kadın hareketinin kadın haklarındaki kazınmalardaki etkinliğinin değerlendirildiği eğitimlerde, Uçan Süpürge, Pazartesi Dergisi ve Kazete temsilcileri alternatif kadın gazeteciliği konusundaki deneyimlerini paylaştılar.
Eğitim, BİA Eğitim Danışmanı ve Doğu Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Sevda Alankuş 'un proje hedeflerini anlatması ve BİA tarafından sürdürülen eğitim çalışmaları hakkında katılımcıları bilgilendirmesiyle başladı.
Gülbahar: "En yeni kanunumuz bile ayrımcılığa karşı sözleşmeler aykırı"
Cumartesi günü ilk olarak "Kadın Haklarıyla İlgili Ulusal ve Uluslararası Düzenlemeler" başlıklı bir sunum yapan Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu Kadın Platformu Kurucularından Av. Hüyla Gülbahar, "En yeni Medeni Kanunu'muz bile ayrımcılığa karşı sözleşmelere aykırı" dedi.
Gülbahar, kadın hakları ve ayrımcılıkla ilgili bir çok uluslararası sözleşmenin Türkiye tarafından imzalanarak iç hukuk normu konumuna gelmesine karşın devletin bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği söyledi.
Kadın Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü'ne ayrılan bütçenin çok sembolik olduğunu söyleyen Gülbahar, kadına hakları ihlallerinin önüne geçilmesi için bütçeden ayrılan payın artırılması gerektiğini vurguladı.
Yeni Medeni Kanunu'ndaki kazanımların kadınların hayatına yansımadığını ifade eden Gülbahar, bu noktada ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinde medyaya ve sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düştüğünü dile getirdi.
Gülbahar, medyanın özellikle, aile içinde edinilmiş malların paylaşımı ve nüfusu 50 binin üzerinde olan yerlerde sığınak açılma zorunluluğu konularına ilgi göstermelerini istedi.
Gülbahar'ın ardından, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Eser Köker ve Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Hülya Uğur Tanrıöver, "Medya ve Kadının Temsili ve Medya Kadın Hakları İhlalleri" başlıklı bir sunum yaptılar.
Köker: "Medya artık çok sesliliğin değil tek sesliliğin ürünü"
Köker ve Tarıöver'in birlikte gerçekleştirdikleri sunumda ilk sözü alan Köker, medya çalışan kadın sayısında önemli artışlar yaşanmasına karşın bunun hedeflerin çok gerisinde kaldığını, yönetim kademelerinde kadın gazetecilerin sayısının yok denecek kadar az olduğunu belirtti.
Kadınların, siyasal olarak işlevlerini kaybeden medyanın, ekonomik olarak dönüşmesiyle birlikte daha fazla gazetecilik sahasına çıkmaya başladıklarını söyleyen Köker, gazeteciliğin temel işleyişinin 1970'lerin ortasından gazeteciliğin temel işleyişinin değiştiğini, kamu hizmeti anlayışının yerini özel yaşam kılavuzluğu yapma anlayışının aldığını ifade etti.
"Medya artık çok sesliliğin değil tek sesliliğin ürünüdür" diyen Köker, medyanın tarafsızlığını ve nesnelliğini kaybettiğini ve bunu ancak toplumsal katmanları eşit temsil ederek kazanabileceğini ifade etti.
Köker haber değerinin nasıl oluştuğunun büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, "Kadınların paraları olmadığı için yerleri 3. yada 7. sayfa oluyor. Onun dışındakiler ise zengin olabilmek için kodu yakalayan başarmış kadınlardan oluşuyor" dedi.
Tanrıöver: "Medyada kadının temsili cinsiyetçi ve ırkçı"
Doç Dr. Hülya Uğur Tanrıöver de yaptığı konuşmada medya kadınlara yönelik yatay ve dikey ayrımcılığa dikkat çekti.
Toplumsal cinsiyetin, doğuştan sahip olunan cinsiyetten farklı olduğunu ve kadının bu çerçevede temsil edildiğini belirten Tanrıöver, "Farkı cinsiyetten iki bebek doğduğunda aralarında anatomik farklılıklarının dışında hiçbir fark yoktur. Fark zıbınları giydirildikten sonra başlar, erkeklere mavi giydirilir, kızlara pembe... Simone de Beauvoir'ın dediği gibi, kadın doğulmaz, olunur" dedi.
Tanrıöver, kadının medyada ya iyi eş, fedakar anne gibi geleneksel rollerde, ya aldatılan, tecavüze uğrayan kurban rollerinde, ya da cinsel nesne olgusu olarak temsil edildiğini belirtti ve bu temsillerin tamamını "cinsiyetçi", "ırkçı" temsiller olarak nitelendirdi.
Tanrıöver, gazete haberlerinde, televizyonda, magazin programlarında, dizi filmlerde kadına nasıl bir imaj verildiğinin önemli olduğunu, ancak bundan daha da önemli bir sorunun kadınların hiç temsil edilmemesi yani "simgesel olarak yok edilmesi" olduğunu söyledi.
"Kadınlar ya 3. sayfa haberi ya da arka sayfa güzeli olarak karşımıza çıkıyor" diyen Tanrıöver, "Türk medyası dünya literatürüne 'Arka Sayfa Güzeli' diye bir kavramı kazandırdı" diye konuştu.
Tanrıöver ayrıca, medyanın yaptığı haberlerde kadınların çalışmalarını, başarılarını, mücadelelerini, dayanışmalarını, haklarını ve kazanımlarını yok saymasını eleştirdi.
Kazete ve Uçan Süpürge deneyimleri
Alternatif Kadın Gazeteciliği başlıklı bölümde Kazete'den Berrin Delikçi ve Uçan Süpürge'den Selen Doğan deneyimlerini paylaştılar.
Delikçi, gönüllük temelinde çakan Kazete'nin 9. yılına girdiğini belirterek, üretimin her noktasında kadın bakış açısını yansıtmayı amaçladıklarını belirtti.
Kazete'nin tek gelirinin satış ve ilan olduğunu söyleyen Delikçi, bu konularda büyük sıkıntılar yaşadıklarını ifade etti.
Dağıtım sorununu ulusal bir dağıtım şirketine vererek çözümlediklerini ifade Delikçi, "Bir kadın gazetesinin raflarda görünmesini çok önemsiyorum" dedi.
Uçan Süpürge deneyimi aktaran Selen Doğan, "Yerel Kadın Muhabirler Ağı" projesinin Mart 2003'te başladığını, projenin halen 12 ilde 12 kadın muhabirle sürdüğünü söyledi.
Projede çıkış noktalarının kadınların medyadaki yanlış ve eksik temsilinden duyulan rahatsızlık olduğunu ifade eden Doğan, kadınların çoğunlukla, gazetelerin üçüncü sayfalarında cinayet, tecavüz gibi şiddet haberleriyle "arzu nesnesi" olarak sunulmasına da itirazları olduğunu vurguladı.
Doğan, "Hayatta olup biten her şey herkesi ilgilendiriri kadınları da ilgilendirir. Kadınlar eksik ve yanlış temsil ediliyorlar" dedi.
Ana akım medyasının; kadınlara karşı ayrımcılığın dokusunu sıklaştıran, onları geleneksel kalıplar içinde gösteren ya da şiddeti yeniden üreten tavrına karşı bir tavır almak durumunda olduklarını açıklayan Doğan, "Kadın bakış açısıyla haber yapmak, kadınların sesini/sözünü duymak ve duyurmak ve nihayetinde bir 'alternatif kadın medyası' oluşturmak için harekete geçtik. Yerel Kadın Muhabirler Ağı böyle kuruldu" dedi.
Mater ve Çalışlar'dan atölye çalışması
Cumartesi gününün öğleden sonraki oturumunda ise BİA proje danışma Nadire Mater ve gazeteci İpek Çalışlar, katılımcılarla "Kadın Hakları İhlallerinin haberleştirilmesi ve haber takibi" başlıklı bir atölye çalışması gerçekleştirdiler.
Mater,Çalışma öncesi Türkiye'de ve dünyada gazetecilikte kadının durumuna ilişkin tespit ve rakamları içeren kısa bir sunum yaptı.
7 Ekim tarihli ulusal gazetelerin ilk sayfaları katılımcılarla birlikte tarayan Mater, "Gazetelerin çoğunluğunun ilk sayfasında görüldüğü gibi kadın yok. Medyada kadın yok yerde" dedi.
Mater haberin diliyle, konusuyla, kaynağıyla ve görünüşüyle erkek olduğunu belirterek bu durumun tersine çevrilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.
Çalışlar da, kadın haberlerinin sunumunda yaygın medyada geçmişe oranla bir iyileşmenin yaşandığını belirtti.
Çalışlar, örnek olay olarak Deniz Akkaya'nın sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz kalmasına ilişkin gazetelerde yer alan haberleri katılımcılarla birlikte değerlendirdi.
Pazar günü de devam eden atölye çalışmasında katılımcılardan örnek olay üzerine haber yazmaları istendi.
Yazılan haber ve yorumlar, Mater ve Çalışlar ve diğer katılımcılarla birlikte değerlendirildi.
Demir: "Ötekileştirilen herkesten yanayız"
Atölye çalışmasının ardından Beyhan Demir, bir başka alternatif kadın gazeteciği örneği olan Pazartesi Dergisi deneyimleri paylaştı.
Pazartesi Dergisi'ni, "kadınların kendi yazılı tarihlerini oluşturma mücadelesinin sonucu" olarak gördüğünü söyleyen Demir, "ötekileştirilen herkesten yana olduklarını ve kadınların yaşadığı ayrımcılığı görünür kılmayı" amaçladıklarını ifade etti.
Haber yaparken objektif olmak gibi bir iddialarının olmadığını belirten Demir, haberlerinde yol gösterme ve yönlendirmeyi hedeflediklerini vurguladı.
Demir, dergide kadınların yardım alabilecekleri duyurmanın ve kazanımları konusunda bilgilenmelerinin kendileri için çok önemli olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Haberlerimizde bilimsel verilerden yararlanmaya çalışıyoruz ve mit olarak sunulan şeyleri reddediyoruz.Kavramları kullanırken cinsiyetçi bakıştan uzak duruyoruz. Sakat, Kürt, Ermeni, eşcinsellere yönelik ayrımcılığı teşhir etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz. Kendi dilimizi oluşturmaya çalışıyoruz."
Eyüboğlu : Basın Kanunu'nda kalkan hapis, TCK'de geri geldi
İstanbul Barosu avukatlarından ve BİA Hukuki Destek Masası avukatı Meriç Eyüboğlu, "TCK ve Basın Kanunu'nda ifade özgürlüğü" başlıklı sunumda, Basın Kanunu ve yeni Ceza Yasası'nda yer alan düzenlemeleri anlattı.
Eyüboğlu, Basın Kanunu'nda 2 madde dışında kaldırılan gazetecilere yönelik hapis cezasının, yeni Ceza Yasası'nda yeniden gündeme geldiğini belirterek bunun ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini söyledi.
Basın Kanunu'nun "Yargıyı etkileme" başlıklı 19. maddesi, "Cinsel saldırı, cinayet ve intihara özendirme" başlıklı 20. maddesi ve 18 yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının da "Kimliğinin açıklanmaması"nı öngören 21. maddesine açıklık getiren Av. Eyüboğlu, TCK'nin ifade özgürlüğü anlamında eleştiri hak ettiğini söyledi.
Eğitim Proje Danışmanı Mater'in bianet sitesini katılımcılara tanıtmasının ardından katılımcıların eğitime ilişkin değerlendirmelerini açıklamalarının ardından sona erdi.
Daha önce Batman, Ordu, Eskişehir, Çanakkale'de yapılan Kadın hak haberciliği eğitimlerinin sonuncusu, 26-27 Kasım tarihlerinde Adana'da gerçekleştirilecek. (KÖ/EÖ)
Katılımcılar
Ayfer Eker (Didim Manşet), Hasan Eker (Didim Gündem), Özlem Girgin Aydın (Özgür Ses), Savgu Aydın (TIEDİDYMA), Sevgiser Erdoğan (Hüraydın), Neriman Sarıtaç (Kadın Dayanışma Der.), Gamze Kalaycı (Burdur Bucak Radyo -TV), Fatma Cansu (Ses 15 Gazetesi), Hasan Türker (Burdur Gazeteciler Cemiyeti), İncilay Cangöz (Anadolu Üniversitesi), Huriye Nazlı Dikic (Anadolu Üniversitesi), Hüseyin Özdemir (Hakimiyet Gazetesi), Menekşe Badioğlu (İzmir Life Dergisi), Duygu Özsüpanda (İzmir Life Dergisi), Gülgün Tosun (Ege Üniversitesi İletişim Fak.), Tanju Tosun (Ege Üniversitesi İletişim Fak.), Hanifi Kurt (Ege Üniversitesi İletişim Fak.), Gökçen Başaran (Ege Üniversitesi İletişim Fak.), Yurdagül Bezirgan Arar (Ege Üniversitesi İletişim Fak.), Ayşegül Önen (Ege Kadın Dayanışma Vakfı), Yasemin Boğa (Mazlumder), Engin Demir (Kadın Hakları Koruma Derneği), Ayla Eğit (Kadın Hakları Koruma Derneği), Şermin Akman (İzmir Kadınlar Birliği), Ayhan Ünver (İzmir Kadınlar Birliği), Şahap Avcı (Aliağa Ekspress), Esma Sarı (Aliağa Ekspress), Nadiye Gürbüz (Demokrat Radyo), Dilek Altıntaş (Çağdaş Marmaris), Filiz Bulut (Soma FM), Fatoş Ünal (Radyo 45), Nurgül Yılmaz (Gazete 45), Mehmet Bozkır (Güney Ege Gazetesi), Seval Kandemir (Olay Gazetesi), Özlem Bardakçı (Bir Eylül Gazetesi), Dilek İmançer , Süleyman Doğu , Emir Ayşe Güldal , Safiye Fenercioğlu , Saliha Berberoğlu , Seda Bilger , Emel Kozak , Yezdan Bilban , Fulya Ürek , Şenol Sezen , Berrin Dayus , Latife Şencan , Duygu Yavuz , Birol Keskin , İnci Polater