"1970'lerden bu yana medyanın aile içi şiddete yaklaşımı oldukça gelişti fakat medyanın durumu da toplumun erkek egemen, kadına ayrımcı bakışından bağımsız değil; hââ ciddi sorunlar var."
25 senedir gazetecilik yapan Milliyet Yayın Danışmanı Nurcan Akad, çözümün hem medya hem de diğer alanlarda kadınların karar mekanizmalarına katılmasıyla çözülebileceğini söyledi.
Hürriyet, Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun (UNFPA) düzenlediği "Aile içi şiddet ve medya" konferansında ilk gün "şiddeti kışkırtma aracı olarak medya" tartışıldı.
Bu sabah Bahçeşehir Üniversitesi'nde başlayan iki günlük konferansta yer alan paneli avukat Filiz Kerestecioğlu yönetti. Güney İspanya Gazeteciler Derneği'nden Ana Carvajal, NTV'den Çiğdem Anad ve Ankara Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Abdülrezak Altun ve Doç. Mine Gencel Bek de panelde yer aldı.
"Medya kadınların mücadelesini görmedi"
Kadına yönelik şiddete karşı mücadele tarihinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Kerestecioğlu, kadınların 1987'de "dayağa karşı" Yoğurtçu Parkı'ndaki yürüyüşünü örnek gösterdi.
Kadın hareketinin yıllardır süren mücadelesine medyanın sahip çıkmadığını belirten Kerestecioğlu, medyada "hak odaklı habercilik" anlayışının yaygınlaşması gerektiğini söyledi.
Kadın ekleri
Hürriyet, Milliyet ve çıktıktan sonra Sabah üzerine kısa bir arşiv çalışması yaptığını söyleyen Akad, 1980'lerde kadın hareketinin baskısı ve siyasi gündem üzerine cuntanın getirdiği yasaklar nedeniyle kadının medyada görünür hale gelmeye başladığını anlattı.
"1990'larda gazeteler kadın ekleri çıkarmaya başladı. Bu ekleri kadınlar çıkarıyordu, medyada kadınlar da söz sahibi olmaya başlamıştı. Sonuçta kadın bakış açısıyla yazılmış haberler ortaya çıktı."
Daha sonra kadın eklerinin de "magazinleştiğini" aktaran Akad, son yıllarda basında bir bilinçlenme olduğunu ekledi.
"Doğu'yu unuttuk"
"Medya niye şiddeti kışkırtsın; medyada çalışanlar psikopat mı" diye soran Anad'sa sorunun "eğitim"le ilgili olduğunu söyledi.
Anad, şiddet mağduru kadınların kimliklerinin açıklanmaması, şiddeti mazur gösterebilecek imalardan kaçınılması, şiddetin gerçek boyutlarıyla yansıtılması gerektiğini belirtti.
"Töre cinayetleri"nin "Doğu'daki geleneksel yapıdan kaynaklandığını" belirten Anad "Gazeteciler Doğu'yu unuttu; o bölgeye sadece terör odaklı bakıyoruz, dolayısıyla neler olduğunu anlayamıyoruz" dedi.
İspanya da yeni farkediyor
Cavajal'sa İspanya'daki durumu bir örnekle açıkladı:
"1997'de bir kadın bir programda kocasından şiddet gördüğünü söyledi. Ertesi gün kocası onu öldürdü. Tüm İspanya ayağa kalktı, sorunun ne kadar yakıcı olduğu, aile içi bir mesele gibi görülemeyeceği anlaşıldı. 15 gün önce hakkında uzaklaştırma kararı olan bir adamla bir kadın yine bir programa çıkarıldı. Ve ertesi gün o adam kadını öldürdü. Böyle bakınca değişen bir şey yok."
Cavajal, gazetecilerin özel eğitime ihtiyacı olduğunu, bu haberleri nasıl yapmaları gerektiği üzerine çalışmalarının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.(EÜ/TK)