1995'ten beri İzmir'de "Barış ve Kardeşliğin Sesi" sloganıyla yayın yapan Demokrat Radyo ekonomik nedenlerle kapanıyor.
Yayın hayatına 1993'te Balçova FM olarak başlayan radyo, bugün saat 20:00'de 24:00'e kadar devam edecek "Veda Yayını" ile son kez dinleycilerine seslenecek
Programcılarının dışında, dört kişilik daimi kadrosu olan radyonun genel koordinatörü Arzu Demir bianet'e konuştu.
Demokrat radyonun kapanmasıyla İzmir'de nasıl bir boşluk oluşacak ?
Her yerde alternatif medyaya daha çok ihtiyacımız var; özellikle hükümetin kendi medyasına oluşturmasıyla birlikte bu ihtiyaç daha da çok ortaya çıktı. Demokrat Radyo İzmir'de yerel medya açısından tek alternatif yayın organıydı.
İzmir dışarıdan bakılınca çok demokrat gözüküyor, ama siyasi ortamında tekçi zihniyet hakim.Oysa kentin etnik yapısı öyle değil. Biz kuruluşumuzdan beri ötekileştirme ve tekleştirmeye karşı bir yayın politikası izledik.
Barışın ve kardeşliğin sesi sloganıyla ötekileştirilenlerin sesi olduk; bu açıdan büyük bir boşluk olacak. Bize yakın kulvarda yayın yapanlar var ama daha çok müzik dinleyicilerinin iletişim kurduğu radyolar. Biz müziğin yanında haber ve haber programları da yapıyoruz. Bütün muhalefetin gündemini hızlı bir biçimde öğrenmek isteyenler bizi dinliyordu. Yani bilgiye erişme anlamında da boşluk olacak.
Ana akım medya ile aranızdaki ilişki nasıldı ?
Ana akımla iletişimimiz var ama bizi haber kaynağı olarak görüyorlardı. Bizim gündeme getirdiğimiz konuları bizden alarak değil de aynı konuyu kendileri yapıp gündeme getiriyorlardı. Ama bizim için önemli olan bilginin yaygınlaşmasıdır.
Dinleyicilerin tepkisi ne oldu ?
Dinleyicilerde kapanma kararından sonra "radyo nasıl olsa açılır" yanılgısı var ama üzgünler. Yerel ve alternatif radyoyla kurulan ilişki TRT radyosu ile olana benzemez. Günlük yaşamda "çocuğumu hangi dershaneye göndereyim" diye soran da oluyordu. Bunun dışında asıl alternatif bir haber kaynağını kaybedeceğini düşünenler daha üzgün.
Ekonomik sıkıntıların yanında siyasi baskılar da oluyor muydu ?
Sürekli otosansür uygulamak zorundaydık. Eski RTÜK yasasıyla 90'lı yıllarda daha yaygın biçimde yayın durdurma vardı. Ama artık bu para cezasına dönüştü ve bu cezalar bizim karşılayamayacağımız meblalar.
Üzerimizde siyasi baskı sürekli var. Geçen gün Blok'tan bir milletvekili adayını konuk aldım. Program esnasında kullandığı "gerilla" kelimesinin bize nasıl yansıyacağını düşünmek zorunda kalıyoruz. Hep otosansür uygulamak zorundayız; hem kendimize, hem programa çıkanlara.
Destek almayı düşünmediniz mi ?
İki buçuk yıldır ekonomik sıkıntılarla boğuşuyoruz, radyodan da sürekli bunu söylüyorduk. Reklam sponsorluk gelirlerimiz düştü ve çok yüksek meblalarda telif ödemek zorundayız. Telif kesinlikle önemli ve gerekli ama bunun uygulanmasında hakkaniyet olmalı. Üzerimizde RTÜK gibi bir telif kılıcı duruyor.
Destek almak için çok kişiyle görüştük, kampanyalar örgütledik ama yeterli desteği göremedik. İzmir'deki toplumsal muhalefetin zayıflığı bizi bu duruma getirdi. İstanbul'da olsa bu hale gelmezdik. Şu anda geri dönüşü olmayan bir yerdeyiz. (NV/ŞA)