Bağımsız İletişim Ağı'nın (BİA) temelleri 3-4 Mayıs 1997'de Ankara'da düzenlenen ilk günü ulusal, ikinci günü uluslarası olan yerel medya, bağımsız gazeteciler, iletişim akademisyenleri, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ile Türk Tabipleri Birliği temsilcileri bir konferansla atıldı.
Bu toplantıda İzmir Demokrat Radyo'dan Aziz Tunusluoğlu o günlerde yaşadıkları sıkıntıları aktarmıştı. İPS İletişim Vakfı Yayınları'ndan çıkan Bağımsız İletişim Ağı - BİA/ Konferans ve belgeler kitabından Tunusluoğlu'nun konusmasını kısaltarak yayımlıyoruz.
(...) Bizim bir özelliğimiz var, radyocuların ceza rekortmeniyiz biz. dört kapatma, üç uyarı cezası var, 1997'de elimize ulaşan sayıyla cumhuriyet savcılığında 18 tane soruşturma var, iki Ağır Ceza'da devam eden var, bir Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde var, iki de temyizde var; yani, sayıları da karıştırdık.
(...) Bizim bir özelliğimiz, bizi öyle tanırlar, kapının önünden geçeni yayına sokan radyo diye tanırlar. O anlamda çok fazla endişemiz yok. Reklam ye ekonomik olayı da belli ölçülerde çözdük; çünkü, kafamız bir tek radyoyu yaşatmak ve sesi susturtmamak amacını taşıyordu. Ne yaptık; dört yıldır, kurban bayramında biz de çıktık sokaklara.
Bu bayramın birinci sabahı Türk Hava Kurumu arıyor, "deri topluyormuşsunuz"; "yok, deriyi ne yapalım" dedik; ama, topladık. Üç ayda, dört ayda elde edemeyeceğimiz reklam gelirini, hatta gelirken garajda parayı teslim etti arkadaş, 500 milyon civarında para topladık.
Şimdi, biz, her ne kadar, özgürlüğün, demokrasinin en yoğun olduğu bir yer İzmir, demokrasi güçlerinin en yoğun olduğu bir belde; ama, tek olmanın endişesini taşıyoruz. Dostlarımız yerimizi bilenler vardır, biz de İzmir'in Cudisi'ndeyiz.
Mart ayında postacı sadece bize çalıştı. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü yayını götür, 12 Mart hem Gazi katliamı hem 12 Mart darbesinin yıldönümü, 16 Mart katliamın yıldönümü, 17 Mart Halepçe'nin yıldönümü, Nisan geldi rahatladık dedik, Nisan sonunda, 24 Mart'ta Buca Cezaevi'nde Malta işgali olmuş, canlı yayın, onu da istediler. Bu saydıklarımın hiçbirinde aldığımız cezalarda Mart'tan dolayı ellerinde olan kasetlerden ceza yok, bunlar da yolda.
Şimdi, mutlaka bu yaşama savaşından başarıyla çıkmak zorundayız. Nasıl çıkacağız; birlikte çıkacağız. (...)
Urfa Radyo Karacadağ'ın bir ay kapatıldığını duyduğumuzda biz dinleyicimizi Karacadağ'a yönlendirdik. Bir tek şeye ihtiyacı var Karacadağ'ın, morale.
Hadi dostlar, dedik, Karacadağ'ı telefon bombardımanına tutun, bilmiyorum arkadaşlarımız sonucu iletebilir; ama, biz İzmir'in içinde dört defa kapandık, önceleri biliyorsunuz, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) açıklama yapıyordu, basın ilanıyla bildiriyordu, daha sonra, bunu gizledi; ama, en azından iki üç tane kapatılma, ulusal gazetelerde çıktı, televizyonlarda çıktı, bunlardan en yakınımızda İzmir'de yayın yapan dostlarımızın hiçbiri arayıp da geçmiş olsun temennisinde bile bulunmadı.
Bu şartlarda önce biraz mantığımızın ve kafamızın değişmesi gerekiyor. Diğer sorunları mutlaka aşarız. (AT/NV)