İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemi konvoyuna saldırması hak savunuculuğuyla siyaset ilişkisini ve uluslararası sistemin insan hakları alanında getirdiği güvencelerin yetersizliğini yeniden gündeme taşıdı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) eski başkanlarından, hukukçu Hüsnü Öndül, İsrail'in süregiden hak ihlallerinin yaptırımsız kalmasının Birleşmiş Milletler sisteminin sorunu olduğunu söyledi.
Türkiye hükümeti dördü Türkiye vatandaşı dokuz yardım görevlisinin öldüğü saldırının cezasız kalmayacağını belirtti. BM ve uluslararası örgütlerden de İsrail'e yönelik kınama mesajları çıktı.
Öte yandan, başbakan Recep Tayyip Erdoğan somut olarak ne adım atılacağını açıklamadı. Saldırıyla birlikte hükümetin bir süredir özellikle İran, nükleer silahlanma ve Filistin konusunda İsrail'e yönelik eleştirileri üst seviyeye çıktı.
İHH
Yardım organizasyonunun içinde yer alan İnsani Yardım Vakfı (İHH) yetkilileriyse amaçlarına ulaştıklarını düşünüyor. Vakıf yöneticilerinden Ömer Faruk, "İsrail'e teşekkür borçluyuz. Şimdi denge değişti" dedi.
İsrail'se bunun yardım çalışması değil Gazze'yi yöneten ve "terörist" olarak gördüğü Hamas'a destek olduğunu savunuyor.
NY Times'ın haberine göre, konvoyu düzenleyen Gazze'ye Özgürlük hareketi gerek mali kaynakları gerekse de insan gücü olarak etkin olan İHH'nin katılmasıyla İsrail tarafından tehdit olarak algılanmaya başladı. 2007'de başlayan ambargoyu delmek üzere bugüne kadar beş kez konvoy düzenlenmiş fakat hiçbiri etkili olamamıştı. İsrail, İHH'nin Hamas ve "İslami terör örgütleriyle" bağlantısı olduğunu savunuyor.
Hak savunuculuğu, siyaset ve yardım çalışması
Öndül, yardım örgütleriyle hak örgütleri arasında ince bir çizgi olduğunu söyledi.
"Geçmişte biz de yaptık; deprem gibi ya da 80'lerin sonunda Kuzey Irak'tan yaşanan kitlesel göç gibi olağanüstü durumlarda hak örgütleri yardım faaliyetleride bulunabiliyor. Burada da hak örgütleri nihai olarak ambargonun kaldırılması için çalışıyor ama acil ihtiyaçlar için maddi katkı ya da gıda yardımı çalışmaları da yürütebiliyorlar. Ben hayatta bunun karşılığı olduğunu düşünüyorum."
Öndül, İHH'nin hareket tarzına eleştiri getirmenin mümkün olduğunu ama şu an bunu tartışmanın doğru olmadığını, yeterli bilgi bulunmadığını da ekledi. Ölen yardım görevlilerinin "şehit" olarak nitelenmesinin de "kültürel bir bağlama oturduğunu, bir dünya görüşünün yansıması olduğunu" ekledi.
İsrail'in hak ihlali
Öndül, İsrail'in "sivil nüfusa karşı askeri bir operasyon düzenlediğini ve silah kullandığını" söyleyerek bunu hem insan hakları hukukuna hem de insancıl hukuk ilkelerine aykırı olduğunu vurguladı.
"Sopa ve bıçakla bize saldırdılar diyerek -bu doğru olsa bile- silahla karşılık vermek aynı zamanda orantısız güç kullanmak anlamına gelir. Tüm diğer konular bir yana, sadece bu yüzden bile İsrail insan hakları ve insancıl hukuku ihlal etmiştir." (EÜ/TK)