Haberin İngilizcesi için tıklayın
İşkenceye karşı, Birleşmiş Milletler’in (BM) çeşitli kurumları da dahil birçok uluslararası kuruluşta çalışan hak savunucusu hekimler Jens Modvig ve Vivienne H. Nathanson, Türkiye ve dünyadaki güncel durumu, hakların ve hak savunucularının geçirdiği değişimi, gelecekle ilgili değerlendirmelerini bianet’e anlattı.
BM İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu (İstanbul Protokolü) 51 ülkeden 180’den fazla uzmanın çalışmasıyla geçen yıl güncellendi. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Birleşmiş Milletler’in (BM) de işkence ile mücadelede temel başvuru kaynağı kabul ettiği İstanbul Protokolü’nün 2022 baskısının Türkçe çevirisini 10 Haziran’da düzenlediği uluslararası etkinlikte tanıttı.
TIKLAYIN - “İstanbul Protokolü, mücadelede ısrarın yansıması”
Etkinlikte konuşmacı olan BM İşkenceye Karşı Komite’nin önceki Başkanı Dr. Jens Modvig ve BM İşkence Görenler İçin Gönüllü Fonu Başkanı Dr. Vivienne H. Nathanson ile etkinlik öncesinde işkenceye karşı mücadeleyi ve insan haklarını konuştuk.
“İşkence yöntemleri dönemsel olarak tekrarlıyor”
İşkencenin sadece maruz kalanı ya da yakın çevresini değil, tüm bir toplumu etkileyip dönüştürdüğünü savunan Dr. Vivienne H. Nathanson, işkence yöntemlerinin toplumlarda dönemsel olarak tekrarladığını, örneğin zorla kaybetmelerin yeniden bir yöntem olarak kullanılmaya başlandığını söyledi.
Türkiye’de de farklı insan hakları ihlallerinin yaygın olduğunu bildiklerini belirten Nathanson, “Hak savunucuları olarak, işkence nerede gerçekleşiyorsa bunu tespit etmek ve hem işkenceye maruz kalanlara hem de ailelerine yardımcı olmak durumundayız. Hapishanelerde veya gözaltı merkezlerinde gerçekleşen işkenceyle ilgili belgelere ve raporlara sahibiz, ayrıca tüm dünyada sadece işkence yasağı değil, birçok insan hakkının ihlalinin birlikte gerçekleştiğini gözlemliyoruz. En çok da azınlıklara veya LGBTİ+ bireylere karşı… Bazı ülkelerde gey olduğu için idam cezasına mahkum edilenler var” dedi.
“Son 10 yılda insan hakları marjinalize edildi”
Dr. Nathanson, “Biz hekimler olarak ayrımcılığa tamamen karşı durmak zorundayız. Ayrımcılık, bireyleri ve toplumu daha az toleranslı, daha az nazik kılıyor, topluma zarar veriyor” diye konuştu.
“Son 10 yılda insan haklarının daha çok marjinalize edildiğini, verilen önemin azaldığını görüyoruz. Bu da en çok yerinden edilenleri, mültecileri etkiliyor. Mülteciler giderek daha fazla yabancılaştırılıyor, ötekileştiriliyor ve ayrımcılığa maruz kalıyor. Bu süreci tüm dünyada gözlemliyoruz. Örneğin benim ülkemde, Britanya’da mültecilere büyük bir öfke yükselmiş durumda. Mülteciler hem ‘kimsenin yapmak istemediği işleri’ yapmaya mecbur kalıp ülkenin ekonomik yönden zenginleşmesine yol açıyor hem de ayrımcılığa maruz kalıyorlar.”
“Toplumsal dayanışma” vurgusu
Vivienne H. Nathanson, geleceğe dair inşa etmek istedikleri en önemli temelin, toplumsal dayanışma olduğunu belirtti:
“Tüm dünyada hekimler, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları olarak hak ihlaline uğrayanlar için bir araya geliyoruz. Ulusal organizasyonların da uluslararası olanlara destek vermesi, dayanışması çok önemli.”
“Protokol hakların gelişmesine katkı sağlayacak”
BM İşkenceye Karşı Komite’nin ardından çalışmalarını Dignity – İşkenceye Karşı Danimarka Enstitüsü’nde sürdüren Dr. Jens Modvig, Türkiye’deki ihlallere dikkat çekti:
“BM İşkenceye Karşı Komite'nin başkanlığını yaptım ve tabii Komite, Türkiye dahil tüm devletleri denetliyor. Son denetimlerinin ardından yazdıkları raporda da insan haklarının iyileştirilmesi için bazı tavsiyelerde bulundular. Tabii Türkiye’de haklar alanında birçok mesele bulunuyor. Örneğin tıp doktorları ve tabip derneklerine yönelik davalar… Bu davalar kabul edilemez.”
İstanbul Protokolü'nün artık Türkçede de olmasının kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Dr. Modvig, “İstanbul Protokolü, işkenceye karşı çalışmalarda bulunanlar arasında sadece doktorlar için değil, Türkiye'deki hukukçular ve insan hakları camiası için de son derece önemli. Türkçe dilindeki Protokol'ün de insan haklarının gelişmesine katkı sağlayacağından eminim” dedi.
“Uzun vadede ilerleme kaydediyoruz, iyimserim”
Dr. Jens Modvig, geleceğe dair tahminlerini ve beklentilerini de şöyle açıkladı:
“Ben doğuştan iyimserim. Geri adımlar olsa bile ileri adımlar da olduğunu düşünüyorum. İnsan hakları iyileşiyor mu yoksa kötüleşiyor mu, bu karmaşık bir konu… Uzun vadede ilerleme kaydettiğimize inanıyorum. Standartlarını geliştirdiğimiz uluslararası araçlara sahibiz… Elbette geriye adımlar oluyor ve dünyada hala ortadan kaldırmayı başaramadığımız büyük bir işkence sorunu var. Ancak kişisel görüşüm, önümüzde bazı gelişmeler olduğu yönünde. İstanbul Protokolü'nde de bu gelişmeye yardımcı olacak birçok iyileştirme, yöntem bulunuyor. Örneğin kolluk gücüne sorgulama tekniklerindeki önerilerin, işkenceyi önlemede bir adım olduğunu düşünüyorum. Bazen iki adım ileri ve bir adım geri olsa da, işlerin iyiye gittiğini düşünüyorum…”
Dr. Jens Modvig hakkında
Dignity – İşkenceye Karşı Danimarka Enstitüsü, Sağlık Departmanı Müdürü; Beyaz Rusya için Hesap verilebilirlik Platformu Başkanı; İşkenceye Karşı Komite eski Başkanı.
Dr. Vivienne H. Nathanson hakkında
Birleşmiş Milletler İşkence Görenler için Gönüllü Fonu Başkanı; Britanya Tabipleri Birliği, Mesleki Etkinlikler Eski Müdürü.
İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezaların Etkili Biçimde Soruşturulması ve Belgelendirilmesi için El Kılavuzu’nun (İstanbul Protokolü) Türkçe çevirisine buradan ulaşabilirsiniz.
(AS)