Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'nde (TMMOB) düzenlenen basın toplantısına Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Sözcüsü Musa Çam, İstanbul Meslek Odaları Koordinasyonu'ndan Tayfun Mater ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkan Yardımcısı Hakan Tahmaz katıldı.
Çam, öncelikle törene katılanlara teşekkür etti, toplantının "başlatılan bazı tartışmalara yanıt vermek amacıyla" düzenlendiğini açıkladı.
"'Hepimiz Ermeniyiz' ırkçı söyleme hedef oldu"
Cenaze töreninde atılan "Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz" sloganının tören sonrasında en çok tartışılan konu olduğuna işaret eden Çam, bu sloganın seçilme nedenlerini şöyle özetledi:
* Hrant Dink her şeyden önce Ermeni kökenli olduğu için öldürüldü, milliyetçiliğin ve ayrımcılığın yol açtığı bu durumunu vurgulamak istedik.
* Onunla ve Ermeni vatandaşlarımızla bir günde olsa duygudaşlık kurduk.
* Farklı kimliklerde olan vatandaşların özgür ve eşit demokratik ortamda yaşamasına sahip çıktık.
"Irkçılığı büyütmenin gerekçesi olamaz"
Cinayetin ardından Ermeni vatandaşları tehdit eden yazılamaların ve üzerinde katil zanlısının isminin açık şekilde yazıldığı "Hepimiz O.S'yiz" çıkartmalarının görüldüğünü hatırlatan Çam, "bilinmelidir ki içimizdeki ırkçı ve ayrımcı canavarı büyütmenin veya diri tutmanın hiçbir gerekçesi olamaz" dedi.
Çam, törende atılan "Hepimiz Ermeniyiz" sloganının, dönem dönem "Hepimiz Filistinliyiz", "Hepimiz Lübnanlıyız", "Hepimiz Iraklıyız" diye söylenegeldiğini açıkladı. Çam "neden Ermeni demek tepkiye neden oluyor?" diye sordu.
"Almanya Solingen'i hatırlayın"
Almanya'nın Soligen kentinde Türklerin oturduğu bir apartmanın kundaklanmasının ardından Almanların "Hepimiz Türküz" pankartı ile yürüdüğünü hatırlatan Çam, bunun o dönem Türkiye kamuoyunda yarattığı olumlu izlenime dikkat çekti.
Çam, "Çok kısa sürede bu kadar insan nasıl bir araya geldi?" sorusunun yanıtının da "cinayetin toplumda yarattığı yarılma, tepki, kaygı ve direnç" olduğunu söyledi.
Çam tören için 29 bin döviz hazırlandığı bunların katılımcı kuruluşlar tarafından finanse edildiği, törenin imece usulü yapıldığını açıkladı.
Nazi Almanyası'na karşı da kullanılmıştı
Sloganın tarihini Hürriyet Gazetesi yazarı Hadi Uluengin de, cumartesi günü köşesinde anlattı:
Ulusumuz için ne denli bir onur ve ne denli bir asalet madalyasıdır ki, Hrant Dink'in katlinden beri alnımız "hepimiz Ermeniyiz" sembolüyle pırıldıyor. Aslında, yukarıdaki simgeselliğin kökeni 1943 Ekimine uzanır. Çünkü o tarihte Hitler Almanya'sı, Danimarka halkının ve hükümetinin 1940'taki işgal başından beri Nazilere teslim etmeyi reddettiği Yahudileri mutlaka toplamak kararı aldı. Operasyonları kolaylaştırmak için de, gamalı haç boyunduruğu altındaki diğer yerlerde olduğu gibi, ilk iş olarak Musevilerin göğüslerine sarı Davudi yıldız yerleştirilmesini istedi. Berlin özel temsilcisi Werner Best bunu Danimarka Sarayı'na bir ültimatom olarak sundu.Fakat, pes etmek ne kelime ve tam tersine, Kral 10. Kristian derhal meydan okudu. İşgalci komutana, böyle bir durumda kendisinin ertesi sabahtan itibaren Davudi yıldız dikilmiş resmi üniformayla Kopenhag sokaklarında yürüyüşe çıkacağını bildirdi. Taçlı devlet yöneticisinin yukarıdaki tavrı duyulur duyulmaz da, zaten hiçbir şekilde Nazilerle uzlaşmamış olan ülke ahalisi şu slogan etrafında birleşti: "Hepimiz Yahudiyiz"!Kürşat Bumin de dün (28 Ocak) Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan yazısında sloganın insancıl kökeniyle ilgili Fransa'yı örnek gösterdi:
"Hepimiz Ermeniyiz" sloganı, 1968'de Paris'de başlayan öğrenci olaylarının ünlü "Hepimiz Alman Yahudisiyiz" sloganının bugünün Türkiyesi'ne uyarlanmış halidir. Takdir edersiniz ki, Paris sokakları "Hepimiz Alman Yahudisiyiz" diye çınlarken, sloganda karşımıza çıkan dinsel kimliğe sadece politik-toplumsal bir hareket çerçevesinde atıf yapılıyordu. Yani sloganın din-iman ve inanç dünyası ile ilgisi yoktu.Sloganı haykıranların hep beraber "Alman Yahudisi" kimliğini seçmelerinın sebebi, 68 Paris'indeki olayların önde gelen kişilerinden "Alman Yahudisi" Daniel Cohn-Bendit'in sınır dışı edilmesiydi. Öğrenci olaylarının hızla yayılması De Gaulle Fransası'nın hükümeti gibi ülkenin Komünist Partisi'ni de endişelendirmiş, parti gazetesi "Humanite" Cohn-Bendit'i hedef alarak "Fransız işçi sınıfının 'Alman goşistleri'nin tavsiyelerine ihtiyacı yoktur" diyerek Fransa'da işleri karıştıran "Alman"a işaret etmişti. İşte; Cohn-Bendit'nin sınır dışı edilmesiyle birlikte ortalık "Hepimiz Alman Yahudisiyiz" sloganından geçilmez olmuştu.
Görüyorsunuz; 68 Paris'inin "hür" ve "anti-otoriter" havası, ayrımcılığın her türüne karşı kullanılmak üzere hemen akla gelen çok güçlü bir slogan üretmişti.
Bu slogan sonradan çok hallere girdi. Sloganın "Hepimiz Yahudi Müslümanız" hali mesela. Kolayca tahmin edildiği gibi sloganın bu hali de asıl olarak politik nitelikteydi. Yani demek istiyorlardı ki (ne yapayım, tepkilerinde -hâlâ- ısrar edenlere başka türlü nasıl anlatayım), Fransa'da Yahudilerin maruz kaldığı ayrımcılık ile Kuzey Afrikalı göçmen Müslümanların maruz kaldığı ayrımcılık aslında aynı kötülükten beslenmektedir... Ne güzel... Kimin aklına gelir şöyle bir itiraz: "Vay sen nasıl olur da Yahudilerle Müslümanları aynı kaba koyarsın?" Gülerler adama...
Sloganın "Hepimiz Lübnanlıyız" , "Hepimiz Tunuslu genç kadınlarız", "Hepimiz kara derili Yahudileriz" hallerini de gördük. (AÖ/KÖ)