Siti Gören 2011’de gözaltına alındı tutuklandı; Bitlis Hapishanesi’ne gönderildi. Burada dokuz ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilerek tutuksuz yargılandı.
Gören' in tutuksuz yargılandığı dava 2018'de Yargıtay tarafından onandı, 3 yıl 3 ay hapis cezası verildi ve ardından 2019 Kasım’ında tekrar tutuklanarak Van T Tipi Kapalı Hapishanesi’ne götürüldü.
70 yaşındaki mahpus Siti Gören'in her iki kolunda da platin var. Aynı zamanda şeker ve tansiyon hastası. Hapishane koşullarında bulunduğu her gün sağlık problemleri artıyor. Diğer hasta mahpuslara yapıldığı gibi Siti Gören'in de sağlık hakkı ihlal edilerek yaşamı tehdit ediliyor.
İnsan Hakları Derneği hasta Mahpuslar Komisyonu, bu haftaki “hasta mahpuslar F oturumun”da Gören için bir araya geldi. Derneğin bulunduğu sokaktaki açıklamayı insan hakları savunucusu Hatice Onaran okudu.
Onaran, şöyle dedi:
“Ailesi Siti Gören'in hayatından endişe etmekte, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunarak Siti Gören'in çok hasta olduğunu ve durumunun her geçen gün daha da ağırlaştığını, kendi ihtiyaçlarını koğuş arkadaşlarının yardımıyla karşıladığını ve bir an önce tahliye olması gerektiğini belirterek şu soruyu soruyorlar: 70 yaşındaki bir insan nasıl bir tehdit oluşturabilir?
“Biz insan hakları savunucuları ve İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu olarak Siti Gören'in ailesinin duyarlılık çağrısına ses veriyor ve ekliyoruz: Siti Gören ve diğer tüm hasta mahpuslar amasız fakatsız serbest bırakılsın. Tedavi hakkının önündeki tüm engeller kaldırılsın. Hapishane koşulları düzeltilsin. Hapishanelerden başka tabutlar çıkmasın.”
“Af, muhalifler için kullanılmıyor”
Onar’ın açıklaması özetle şöyle:
“Yaşadığımız coğrafyada, başta insan hakları ve düşüncenin ifadesine karşı uygulanan kısıtlama, engelleme ve yasaklamaların yanı sıra yaşanan hak ihlalleri, adaletsizlikler tüm hızıyla devam ediyor.
“Yine hapishanelerde de tecrit ve tecrite bağlı hak ihlalleri artarak sürdürülmektedir.
Mahpuslar sapasağlam girdikleri hapishanelerden maalesef genellikle sağ çıkamıyor, çıkarılmıyor.
Yetkililer özellikle hasta mahpusları bile bile ölüme terk ediyor ve bunu gizlemeden, açık açık göstererek yapmaya devam ediyor. Hasta mahpusların sağlık sorunlarının giderilmesi için muayene başta olmak üzere tetkik ve tedavileri konusunda ciddi bir adım atmayan yetkililer, hastane sevklerini de işkenceye dönüştürmektedir. Mahpuslar ve özellikle hasta mahpuslar, tek kişilik kafese benzeyen hücre tipi ring araçları ile hastaneye sevk, kelepçe ile muayene dayatılması, muayene sırasında askerin çıkmaması gibi birçok uygulama nedeniyle yeterli ve gerekli sağlık hakkından yararlanmadan hatta muayene olamadan geri dönmektedir.
“İktidarı sahiplerinin yaşattığı hak ihlalleri bunlarla da sınırlı kalmıyor. Mahpuslar arasında çifte standart uygulayarak temel insan haklarından birisi olan eşitlik ilkesini ihlal etmiş oluyor. Özellikle hem yaşlı hem de ağır hasta mahpuslar için cumhurbaşkanın yetkisi dahilinde olan ‘af etme’, muhalifler için kullanılmıyor. Bunun en somut örneği son olarak 1993'te Madımak Oteli'ndeki etkinliğe katılan aydın, sanatçı ve yazarın diri diri yakılması olayının baş sorumlularından Ahmet Turan Kılıç'ın affedilmesidir. Cumhurbaşkanı, ağır hasta, engelli, diğer mahpusların bakımı ile yaşama tutunan ve hatta 80'Ii yaşlardaki onlarca mahpusu görmezden gelerek bu yetkisini kullanmamakta, böylece ayrımcı bir politika uygulamaktadır.” (EMK/AS)