Kadınlar, çocuklar, emekçiler ve eksikler: 1 Mayıs’tan notlar

Türkiye’de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, bu yıl da Hasan Hüseyin Korkmazgil’in dizeleriyle tarif edilecek kadar parçalı, duygu yüklü ve çatışmalı geçti diyebilirim. Tıpkı onun meşhur şiirinde dediği gibi:
“Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe…”
Coşku vardı, eksikti. Halay vardı, ama yarım. Talepler vardı, duyan yoktu. Ve bu yıl da 1 Mayıs iki eksende yaşandı: Taksim tartışması ve polis müdahalesi.
Yine de Kadıköy’de buluşan binler, taleplerini anlattı.
Hemen başlayalım…Bu yıl miting alanını iki ayrı koldan ördü kortejler: Biri Söğütlüçeşme’den, biri Haydarpaşa Numune Hastanesi’nden… Ben feminist kortejin olduğu Haydarpaşa kolundaydım. İlk ses şu oldu. Ki o ses feministlerin kortejinden geldi.
“Görünmeyen emeğin sesini yükselt!”
Ön saflarda DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yanında Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş vardı. Kadınların öncülüğüyle başlayan yürüyüşte yağmur da eşlik etti.
Sloganlar yükselirken gözüm kadın kortejlerine kayıyor sık sık. Çünkü biliyoruz, sendikaların genel başkanları kadın olsa da, iç yapılar hâlâ eril. Bu tabloyu değiştirenlerden biri, DİSK Genel-İş 5 No’lu Şube Başkanı Nebile Irmak Çetin. Diyor ki:
“Dünyanın her yerinde 1 Mayıs bayram havasında geçiyor fakat biz zorluklarla ve baskılarla kutluyoruz. Kadınlar olarak taleplerimizle buradayız. Sendikaların yarısı bizim!”
Bir başka ses, KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak’tan:
“Bu şartlarda ne emek mücadelesinin ne de kadın mücadelesinin kazanımları görünür olur. Bütün kazanımlarımız bir gecede elimizden alınıyor. O yüzden bizim mücadelemiz emek, demokrasi ve barış mücadelesidir. Barış mücadelesinin öncüsü kadınlar olacak.”
Yalnız değildi Ayfer Koçak ve Nebile Irmak Çetin. Yanında kızı olan bir sendikacı daha vardı. Annesi gururla “Gücümüzün farkındayız” dedi, minik kız hemen tamamladı:
“Ben de kendi haklarım için buradayım.”
Çocuklar halayda, kadınlar omuz omuza
Alan çocuklarla doluydu. Bazısı halay çekmeye gelmişti, bazısı annesiyle… Bazılarına soru sormaya çalıştım ama bir çocuk sadece “Yaşasın 1 Mayıs!” diye bağırmakla meşguldü, başka söze gerek yoktu.
Platform konuşmaları devam ederken miting alanında dolaştım. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan İzel Uysal'a ilişti gözüm. İzel mücadelenin tam içinden gelen bir kadın öğrenciyken de platformdaydı bugün avukat ve yine platformun gönüllüleri arasında:
“Kriz derinleşti. Eve ek gelir getirenler olarak görülüyoruz. İşten çıkarılan ilk biz oluyoruz. Seçme hakkımız bile hedefte. Ama kadınlar Türkiye’nin dört bir yanında alanlara çıktı. Artık kimse kadın öldürüldüğünde ‘orada ne işi vardı’ demiyor. Bu mücadele ile değişti ve değişmeye devam edecek.”
İki çarpıcı kare: Bir atkı, bir fotoğraf
Kalabalığın içinde dikkat çeken kareler vardı. Bir çocuk, Selahattin Demirtaş atkısı ile mitinge katılmıştı. Sadece bir cümle söyledi:
“Onu unutmadık demek için bu atkı ile geldim. O büyük bir haksızlığa uğradı.”
Bir başka grup emekçi, Zonguldak’ta ruhsatsız bir madende ölen Vezir Mohammad Nourtani’nin fotoğrafını taşıyordu.
LGBTİ+’lar
Yine alanda gezinirken LGBTİ+ aktivisti İris Mozolar’la karşılaşıyoruz:
“Kadın emeğinin sömürüldüğü bir dünyada yaşıyoruz. LGBTİ+’lar istihdam edilmiyor. Edilse de hakları tanınmıyor. O yüzden buradayız. Mücadelemiz sürecek.”
“Bugün buradayım”
Alanı terk etmeden önce cezaevinden yeni çıkan Nimet Tanrıkulu’nu görüyorum. Gözlerinde buruk bir sevinç var:
“Bugün buradayım. 1 Mayıslar Türkiye’de çok bedel ödenerek kazanıldı. 1977 1 Mayıs’ında oradaydım, çocuk denecek yaşta. Şimdi burada olmak, birlikte olmak çok anlamlı. Kadınlar olarak da erkek şiddetine karşı buradayız.”
Peki miting alanında ne yoktu?
Cinsiyetçilik yoktu. Irkçılık, nefret söylemi yoktu. Ama hâlâ sahnede şu sözler vardı:
“Şişli’de gözaltına alınan arkadaşlarımız serbest bırakılsın.”
Çıldıran dengenin ortası
Türkiye’de 1 Mayıs tam da Hasan Hüseyin Korkmazgil’in söylediği gibi bir “çıldırtan dengeye” denk düşüyor. Bir yanımızda bahar, bir yanımızda yaprak dökümü. Alanlar dolu ama eksik. Coşku var ama tedirgin. Talepler yüksek ama duyulmaz. Ama yine de...
“Dostum dostum güzel dostum
Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe…”
Ve belki de en çok bu yüzden 1 Mayıs Türkiye’de bir şiirdir. Bir dize gibi yan yana durmanın, eksik de olsa birlikte omuz omuza yürümenin günüdür…
(EMK)
Kadıköy’de 1 Mayıs: İşçiler sokakta, talepler alanlarda

5 SORU / 5 YANIT
Analist Özçelebi: Adeta Kanal İstanbul’a dokunan yanar gibi bir mesaj da veriliyor

Deprem hazırlığı yerine Kanal İstanbul: Fırsat kaçıyor

KADINLARIN GÜNDEMİ
Bırakınız beyler, kadınlar istedikleri gibi doğursunlar, size ne?

Arkadaşları Bakırköy’den seslendi: Çiğdem’i, Mine’yi serbest bırakın
