Pelin Batu, Geo Üniversitesi'nden mezun. Platon'un "geometri bilmeyenler giremez" sözüne atıfta bulunan o meşhur üniversiteden.
Sırrı Süreyya Önder Çorum'daki İsmail Beşikçi Üniversitesi'nde, Esra Arsan da Yaşar Kemal'de okumuş, hani girmek için şıklı soruları çözmenin yetmediği o okullarda.
Ayşegül Devecioğlu, Güldünya Üniversitesi'nin ilk öğrencilerinden. O okulda her öğrencinin birinci vazifesi dünyaya gülebildikleri yeni bir hayat için mücadele etmek.
Türkiye'de 172 üniversite var ve maalesef hiçbirinin ismi Yaşar Kemal ya da Güldünya değil ancak dün itibariyle dördünün ismi Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit olarak değiştirildi, kanun resmi gazetede yayımlandı.
Bu 172 üniversitenin 105'i devlet, 61'i vakıf üniversitesi, altısı da vakıf meslek yüksekokulu.
Üniversitelerin çoğu bulundukları kentin ya da bölgenin ismini taşıyor: İstanbul, Adıyaman, Erzincan, Kafkas Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi gibi.
Bazıları tarihi ya da kültürel karakterlerin adına sahip: Mevlana, Namık Kemal, Yıldırım Beyazıt, Mehmet Akif Ersoy, Piri Reis, Sütçü İmam, Karamanoğlu Mehmetbey, Mimar Sinan gibi.
Çanakkale Onsekiz Mart, Dokuz Eylül, Kilis 7 Aralık, Ondokuz Mayıs, Hitit Üniversitesi gibi tarihi isimler de popüler bir kategori.
Kurucularının isimlerini alanlar Sabancı, Koç, Kadir Has ya da kavram isimlerini seçenler var, Bilgi, Yeni Yüzyıl, Işık, Kültür, Şehir gibi...
Eski siyasetçilerden Adnan Menderes, Celal Bayar, İnönü, Turgut Özal, son olarak Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit'in isimleri üniversite adı olarak kullanılanlardan.
Mustafa Kemal Atatürk adına Atatürk ve Mustafa Kemal Üniversitesi var.
Bir de Cumhuriyet Üniversitesi bulunuyor.
Yaşayan siyasetçilerden ise yalnızca Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Süleyman Demirel'in isimleri üniversite ismi olmaya layık görülmüş. Erdoğan ve Gül dışında aktif siyasetle uğraşan birinin ismi bir üniversiteye verilmemiş.
bianet, "Hayalinizdeki üniversitenin ismi ne olurdu?" sorusunu oyuncu Pelin Batu, yazar Ayşegül Devecioğlu, milletvekili Sırrı Süreyya Önder, gazeteci yazar Aydın Engin, akademisyen Esra Arsan, gazeteci Tuğrul Eryılmaz ve sosyolog Manolya Güleç'e yöneltti. Bakın ne cevaplar aldık.
Batu: Bu isimler gider, Fuzuli kalır
Platon'un akademisinin girişinde "geometri bilmeyenler giremez" ibaresinden yola çıkarak, GEO üniversitesi olabilirdi. Politikacılar, gelip geçici, Kenan Evren isimlerinin silindiğini görüyoruz mesela, bu isimlerin çoğu da gidecektir. Ama Mimar Sinan başka, Fuzuli başka...
Devecioğlu: Güldünya olsun isterdim
Aklıma ilk anda üşüşüveren o parlak isimlerin arasından bunca hızlı, bunca kesin biçimde sıyrılabilmesine şaşarak, zihnimin erkek değerleriyle nasıl şekillendirilmiş olduğunu bir kez daha fark edip kendime kızarak...
Güldünya olsun isterdim.
Üniversiteyi hiçbir zaman düşleyememiş çok genç bir kadının çeyrek ömründe taşımış olduğu bu isim, kadınların ancak mücadele ederek var olabildikleri o kurumun kapısına yazılsın isterdim. Böylece o eksik varoluşlarla, o acı ölümler arasındaki korkunç bağı hiç durmadan anlatsın isterdim.
O üniversiteye giden öğrencilerin, Güldünya'nın bilinen anlamda hiçbir kahramanlık barındırmayan hayatını araştırıp önce şaşırmasını, sonra kadınların kahramanlıklarının günlük hayatlarının en sıradan anlarında yazılı olduğunu, hayat dediğimiz şeyin tarihe yazılmayan bu kahramanlıklarla var edildiğini anlamasını isterdim.
Bu isim, her öğrencinin en birinci vazifesinin bizim, kuşlarıyla, nehirleriyle, dağlarıyla, ormanlarıyla dünyaya, dünyanın da kadınlara (ve erkeklere) gülebileceği yeni bir hayat için mücadele etmek olduğunu anlatsın isterdim.
O üniversiteye gidenlere, bir tarihte, bu ülkede "kadın erkek eşitliğine inanmıyorum" diyerek, kadınların üç çocuk doğurmasını vaaz ederek sözleri ve yasalarıyla kadınları öldüren, yalnızca zenginler ve erkekler okuyabilsin diye, parasız eğitim isteyenleri hapse tıkan bir başbakanın hüküm sürdüğünü ve isminin bir üniversiteye bile verilmiş olduğunu hatırlatsın isterdim.
Belki o zaman (tıpkı Kenan Evren'in de başına geleceği gibi) bu isim çoktan silinmiş olurdu. Ama merak edenler, tarihin zalimlere ayrılmış sayfalarında, Güldünyaların, Delilaların, Semaların, kadınların kuşaktan kuşağa aktarılan mücadele arşivleri olan kalplerine yazılmış güpgüzel isimlerinin iyice küçülttüğü o minnacık kara lekeyi arayıp bulabilirlerdi.
Önder: Bütün üniversitelere benim adım verilsin!
Bütün üniversitelere benim adım verilsin! Bendeki bu tevazu beni öldürecek.
Güzel Sanatlar Fakültesi'ne Yılmaz Güney adı verilse, Çorum'daki üniversite İsmail Beşikçi'nin adını alsa, Dicle Üniversitesi'ne Musa Anter Üniversitesi dense çok güzel olmaz mıydı? Bu isimleri neden seçtiğimi açıklamak ayıp olur değil mi?
Engin: Bulunduğu kentin adı verilmeli
Nereden aklınıza geldi böyle bir soru Allah aşkına? Ne önersem itiraz eden çıkar ve korkarım haklı olur.
Zaten üniversitelere ne ad verilirse verilsin günlük kullanımda o üniversiteler bulundukları kentin adıyla anılıyor. Mesela Frankfurt'taki üniversitenin adı Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi'dir ama bir kişinin bile öyle dediğini duymadım; herkes Frankfurt Üniversitesi der. Münih'teki Ludwig Maximillian'dır ama herkes Münih Üniversitesi; Tübingen'deki Eberhard Karls'dır ama herkes Tüsbingen Üniversitesi der.
Yani tekerleği yeniden icap edip Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bulunduğu kentin adını verelim olsun bitsin. Ama bizdekilerin bir kaçı hariç geri kalanına "Üniversite" yerine "Yüksek Lise" denirse itiraz etmem, alkış bile tutarım, olsa olsa "yüksek" nitelemesini tartışabilirim.
Arsan: Yaşar Kemal olsa gurur duyardım
Yaşar Kemal Üniversitesi'ne gitmek isterdim. Onun entelektüel dünyamızın gelişmesinde, dünyasallaşmasında yarattığı edebi ve sosyolojik etki büyük. Bu nedenle öyle bir üniversitede okumaktan gurur duyardım.
Eryılmaz: Yaşayanların isminden üniversite olmaz
Yaşayan insanların isimlerinin sokaklara, üniversitelere verilmesi facia. En güzel üniversiteler bulundukları yerin adını almış olanlardır: Cambridge, Oxford, New York, İstanbul, Ankara, Eskişehir Anadolu Üniversitesi gibi... Adının bir üniversiteye verilmesini hak eden biri varsa o da Eskişehir'de üniversite kurulmasına öncülük eden Yılmaz Büyükerşen'dir mesela. Ancak bunu da doğru bulmam, istemem. Eskişehir Anadolu Üniversitesi çok daha güzel.
Güleç: Homeros'a gitmek isterdim
Strasbourg'da okudum. Orada üç fakülte var. Hangi alanlarda eğitim veriyorlarsa o alanlardaki öncü bilim insanlarının adlarını almışlar.
Benim sosyoloji okuduğum, sosyal bilimler eğitimi verilen fakülte, ünlü bir tarihçi olan Fransalı Yahudi March Bloch'un ismini taşıyor. Strasbourg Sosyal Bilimler Üniversitesi, 1998 yılında Marc Bloch ismini almış.
Bloch bir akademisyen. Bir süre Strasbourg Üniversitesi'nde ders vermiş. 2. Dünya Savaşı sırasında Fransa yeraltı direnişinde Nazilere karşı savaşmış ve Gestapolar tarafından vurularak öldürülmüş. Bence bir sosyal bilimci için Marc Bloch'ta okudum demek yeterince havalı bir durum.
Ama bir Homeros Üniversitesi olsun çok isterdim. İnsanlığın en önemli kültür miraslarından birini bıraktı.
* Strasbourg'da kamu yönetimi ve hukuk eğitimi veren fakülte Avrupa Birliği'nin kurulmasında fikir öncülüğü yapan siyasetçi Robert Schuman'ın adını taşıyor. Tıp, biyoloji, kimya, klinik psikoloji eğitimi veren üçüncü fakültenin ismi ise Louis Pasteur. (IC)