Toplantıda, birçok konu gündeme geldi. Bir tek kişi "Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile hükümet yapalım" yönünde konuşma yapmadı! Ama kürsüden söylenen şu sözler, bir soru işareti olarak kaldı belleklerde, "Hükümeti kurmamız için bize ahlaksız teklif dahi yapıldı!.."
***
UBP, hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın elinden aldığı zaman, "referandum"da kullandıkları tek sözcüğün, çaldıkları her kapıda karşılarına çıkacağını biliyordu!
"Hayır"dan başka bir kelime değildi bu!..
Oysa, o "hayır"da "hayır" olduğunu söylemişler, meydanlarda haykırmışlar, referandum sürecinde, Kıbrıslı Türklere rağmen Papadopulos ve AKEL ile aynı "ağzı" kullanmaktan çekinmemişlerdi...
Nasıl ki, geleceğini dünyayla bütünleşmede ve Kıbrıs sorununun çözümünde gören her Kıbrıslı Türkbozmuştu UBP'nin "hayır"ını, bu kez, aynı "hayır"larla bozulan UBP oldu!
Dünya, "etme bulma" dünyasıydı!..
***
Görevi aldıktan sonra UBP, ne yapmalı etmeli, hükümeti kurmalıydı... Kurmalıydı çünkü, çok iyi biliyorlardı ki bir erken seçim, "yenilgi" demekti!
Bu kez ne dağıtacak arsa vardı, ne iş ne de yurttaşlık! Üstelik, 'allı pullu' seçim otobüslerine de 'mangır' kalmamıştı. Ve daha acı bir gerçek, "çıkar ilişkisi" üzerine kendi elleri ile kurdukları düzen, bir bumerang gibi bu kez dönüp dolaşıp, kendi kellelerini almaya hazırdı!
Bu hükümet kurulmalıydı çünkü, UBP, her çaldığı kapıdan geri dönmek gibi manzaraya da alışmamıştı...
Bu nedenle 'partinin' ve 'tabanın' hatta 'şu sıralar sen konuşma' dedikleri kimi milletvekillerinin ilkelerine "fazlası ile ters" düşmesine rağmen her türlü değişim de, dönüşüm de, teklif de, kendi kendini inkar da mubahtı.
***
Hiçbir şey olmasa, en azından kamuoyuna yönelik bir mesaj verilir, "Biz değiştik" duygusu ağırdan ağırdan damarlara enjekte edilebilir, en azından "olağanüstü bir oy kaybının" da önüne geçilebilirdi.
Cumhuriyetçi Türk Partisi'ne (CTP) "dönüşümlü başbakanlık" önerisi... 24 Nisan referandumuna saygı vurgusu... Avrupa Birliği hedefi ile gidildi... Bu 'öneriler' çoğunlukla "nasılsa reddedilecek" cesurluğu ile hazırlansa da... "Belki olur" diye bir umut kırıntısı yok değildi.
***
CTP'ye "yazılı" öneri ile gidilip, alelacele önceden hazırlanan fotokopiler basına dağıtılırken, Demokrat Parti'ye (DP) nedense "yazılı" öneri gitmemişti...
Gitmemişti çünkü... DP ile buluşmadan bir gün önce, UBP'nin önemli kurmaylarından biri Serdar Denktaş'ın kapısını çalmış, "gayrı resmi" önerisini iletmişti.
Bu "ileti"nin bir gün sonrasında, DP'nin kapısını çalan Eroğlu, "Siz prensipte tamam deyin, gereğini yaparız" demekle yetindi...
Neydi, yapılacak 'gereği'...
***
DP Parti Meclisi'nde "ahlaksız teklif" diye dile getirilen "gereği" şuydu! "Gerekirse Başbakan sen ol!.. Gereği kadar da bakanlık... Bir de genel af çıkaralım. Böylece Boyacı konusunu da çözmüş olalım"...
***
Evet... Tüm bunlar duyumdu ama...
Biliyoruz, ateş olmayan yerden de, duman çıkmazdı! (CM/BB)