Nikaragua'dan Angola'ya kadar birçok ülkede çalışmalar yaptı,.çocuk sağlığı konusunda seminerler verdi.
Papi'sinden çoğu zaman gururla kimi zaman da üçüncü kişi hakkında konuşmanın verdiği tedirginlikle bahsetti.
Önce Küba, sonra Arjantin
Kendini yüzde yüz Kübalı olarak kabul ediyor. Aslen Çin'de doğsa da babasının doğduğu Arjantin'i ikinci vatanı kabul etmiş.
Buenos Aires Çalışan Gazeteciler Birliği (UTpBA - Union Trabajadores de Prensa de Buenos Aires) salonunda adım atacak yer yok.
En çok da gülerken babasına benzeyen Aleida alkışlar arasında salona giriyor ve çocuk sağlığı ve Küba üzerine konuşmaya başlıyor.
ABD'nin ambargosu
Biraz Küba Komünist Partisi üyesi olması nedeniyle ,biraz da babasının ve hatta "amcam" dediği Fidel Castro'nun etkisiyle olsa gerek deneyimli çocuk doktoru usta bir hatibe dönüşüyor:
"Küba'da yaşanan tam anlamıyla dünyadan izolasyon, bu ambargodan farklı bir durum. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) 1980'den bu yana ambargoyu yoğunlaştırdı ama şu an bizim herhangi bir ülkeyle temas kurmamızı dahi engellemeye çalışıyor."
İlaçsızlıktan çocuklar ölüyor
ABD'nin Küba'ya soykırım uyguladığını söyleyen Aleida, "çocuk ilaçlarının patentlerinin yüzde 80'i ABD'ye ait, geçen yıl ilaç bulunamadığı için yüzlerce Kübalı çocuk öldü" diyerek durumun vahametini örnekliyor.
Sağlık hizmetleri ve tıp alanındaki başarılarıyla bilinen Küba'da devrimden önce, 1959'da çocuk ölüm oranı yüzde 60 idi, şimdiyse yüzde 6.2.
Aleida'ya göre bu yalnızca doktorların değil, yaşamak için direnmek zorunda olan bütün Küba halkının başarısı.
Ferrari'ye ihtiyacımız yok
ABD'nin sözde demokrasisinin nasıl bir şey olduğunu Irak'ta gösterdiğini belirten Aleida,. "ABD'nin Küba'ya baskısının ironik bir hal aldığına" dikkat çekiyor.
"Geçenlerde İtalya'nın Küba'ya Ferrari satmasını engellemeye kalktılar, oysa Kübalıların şu an Ferrari'ye hiç ihtiyacı yok ki"
Aleida'ya göre Küba'nın özeti: Havana'da kağıt bulmak zor, Havana'da bizim sattığımız şekerlerden yapılma karamela bulmak zor ama her çocuk süt içiyor, her eve pirinç giriyor."
Küba parası
Özeti çünkü, "başkalarına borçlu olmamanın, baskıya boyun eğmemenin bedeli var, karamala yiyemeyen, kağıt bulmakta zorlanan insanların yaşadığı ama varolmaya çalışan bir ülke Küba".
"Küba'da bugün ABD'nin propagandasının aksine siyasi tutuklu yok, yerel ve genel seçimler yapılıyor, demokrasiden çokça bahseden ülkelerin aksine Küba hiçbir ülkeyi işgal etmeye de kalkmıyor" diyen Aleida. "hiç Küba parası gördünüz mü?" diye sorup, cevabı da kendisi veriyor; "göremezsiniz çünkü dolar demokrasisi Küba parasının varlığına tahammül edemiyor".
Benim güzel Papim
Che'nin kızı olmayı "büyük bir gurur vesilesi" olarak değerlendiren Aleida. "onun biyolojik kızı olmaktan çok düşüncelerini sürdürmeye çalışmak benim için daha önemli" diyor.
Bir keresinde Küba televizyonunda babasının "Motosiklet Günlükleri" hakkında konuşup. çalıştığı William Soler hastanesine döndüğünde, mesai arkadaşının seni hiç affetmeyeceğim neden daha önce Che'nin kızı olduğunu söylemediği için kendisine kızdığını belirten Aleida "Papim" dediği babasıyla ilgili çok az anısı olduğunu söylüyor.
Babasından kalan
Aleida Kongo'ya gidişlerini ve babasının ilk defa Kongo'da kendisine kitap hediye ettiğini hatırlıyor; bir aslanla çocuğun arkadaşlığını anlatan kitabı hep saklamış.
Tabii bir de babası Bolivya'ya gittiğinde kendisine gönderdiği kartı: "Sevgili Alishua. Yemek yapmayı öğren, öğren ki Camino (Che'nin arkadasi) ve diğerleri aç kalmasın. Küba halkı gibi gururlu ol, babanı sevmeye devam et."
Che Guevera'nin Bolivya'ya doğru yola çıkarken gönderdiği kart Aleida'nin hafızasının en derin yerlerine yerleşmiş, kendisine hayatta en önemli şeyin ne olduğunu soranlara babasının gururlu olma öğüdünü örnek veriyor.
Konuşma bitiriyor, Aleida ile fotoğraf çektirmek isteyenler sıraya giriyor, yaşlı bir anne çocuk sağlığından ve Küba'daki durum hakkında bir şey bilmediğini ama torununun tişörtünde gördüğü adamın kızıyla tanışmanın gururunu dile getiriyor.
Aleida'nin gözüne de aynı gurur yansıyor. (NK/BA)