BİA2'nin yerel medya çalışanlarına ve gazetecilere yönelik olarak oluşturduğu Hak Haberciliği merkezindeki bu platform, merak ettiğim bu konuyu yakından gözleme fırsatı verdi bana.
Hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde ve bölgelere göre de önemli bir farklılaşma göstermeksizin, gazetecilerin/habercilerin esasında "nesnel ve gerçeği yansıtan" bir bilgi ürettikleri inancıyla hareket ettiklerini gözlemledim.
Bu sonuç şaşırtıcı olmamakla birlikte, bu yaygın inancın, bu inançtan yola çıkarak iş yapma eğilimlerinin aşılmasının anlamını ve önemini göstermeye çalıştım.
Haber denen bilgi aracılığıyla okuyuculara, izleyicilere ve dinleyicilere bir "dünya" sunulduğuna, sunulan bu dünyanın mevcut güç ilişkilerinin işleyişini yeniden ürettiğine işaret etmeye gayret ettim.
Seçtiğim haber örnekleri üzerinden tartışmaları somutlaştırdıkça ve derinleştirdikçe, aslında yerel gazetecilerin bu anlamda gelişkin duyarlılıklara sahip olduğunu gördüm.
Hemen her bölgede, habere ilişkin politik bir ilgiye sahip olan ve esasen politik bir etkinlik içinde olduklarının bilinciyle sorunlarının üstesinden gelmeyi dileyen gazetecilerle etkileşimimi bu anlamda da önemli gördüm.
Elbette içinde yaşadığımız dünyayı bütünüyle habere ilişkin yaklaşımımızı değiştirerek dönüştüremeyeceğimiz konusunda karamsarlıkla malul bir mutabakatı da geliştirdik yer yer.
Ama bu karamsarlık içinde, ezilen, güçsüzleştirilmiş, zayıf bırakılmış kesimlerin sözüne ve sesine yer açma duyarlılığının alıkonulma ihtimalini de umut verici bulduk.
Özellikle genç gazetecilere bu bakımdan düşen sorumlulukları, onların ayakta ve var kalma kaygılarıyla birlikte harmanladık.
Bu çabaların bir "kurtuluş ve özgürleşim" reçetesi sunamayacağı ortadadır. Reçeteden ziyade her biri kendi koşulları boyunca gelişen iş pratiklerine, erdemli, sorumlu ve uyanık bir tavır alışla dahil olma konusunda da genel bir anlayış oluştu diye hissettim.
Gelecek günlerde, yerel medyanın ulusal medyanın yansıttığı dünyadan daha farklı dünyaları kurabilmek adına, topluma değen ve onunla organik ilişkisini sürekli koruyan bir ortam olma adına kendisinde varolan potansiyeli daha fazla harekete geçirebileceğini umuyorum.
BİA2 projesinin yürütücülerinin de, bu potansiyelin tespiti ve fiili hale gelmesi yolunda ciddi ve sürekli bir çaba gösterdiklerini söylemeden geçmeyeceğim.
BİA2'nin katılımcısı olan gazeteciler de proje yürütücüleri de, habercilik ve gazetecilik adına böylesi zengin bir deneyimi ortaklaşmayı olanaklı kıldıkları için övgüyü hak ediyorlar.(ÇD/BA)
* Çiler Dursun, Doç. Dr. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi