Agos gazetesi yayın yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de öldürülmesiyle ilgili 2016’da kamu görevlileri hakkında açılan dava kapsamında verilen kararlar Yargıtay tarafından çoğunlukla onandı. Son olarak da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, cinayetin azmettiricilerinden Yasin Hayal ve eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 11 sanık hakkında “darbe” davası açıldı.
2016’daki darbe girişimi sürecinden sonra bir kez daha “en çok gazeteci tutuklayan ülkeler” kategorisine giren Türkiye, özellikle Kürt gazetecilere yönelik kitlesel tutuklamalar, TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın hapsedilmesi; İsmail Saymaz, Canan Coşkun, Barış Pehlivan ve Mansur Çelik’e dair davalar Terörle Mücadele mevzuatının siyasi amaçlara alet edildiğini gözler önüne serdi.
Nisan - Haziran döneminde Kürt medyasının yedi temsilcisi daha “PKK üyeliği” iddiasıyla cezaevine gönderilirken16 Haziran 2022 tarihinde tutuklanan ve bir yılı mahkeme yüzü görmeden hapiste geçiren 15’i, 11 Temmuz’da ilk kez mahkemeye çıkarılacak.
TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, AKP’nin Abdullah Öcalan ile yeni bir çözüm süreci hazırlığında olduğu görüşünü anlatmak için kullandığı sözlerinin bağlamından kopartılarak sosyal medyada trollerince dolaşıma sokulmasının ardından “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklanması siyasi yargı tartışmalarını acı şekilde bir kez daha gündeme getirdi.
Son üç ayda 11’i kadın toplam 23 gazeteci ve medya temsilcisi, İstanbul, Diyarbakır, Ankara, Urfa, Batman ve Karabük illerinde gözaltına alındı. Diyarbakır’da gözaltına alınan altı Kürt medya temsilcisi adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken İstanbul’da meslektaşlarının özgürlüğü için eylem yapan altı gazeteci de darp edilerek gözaltına alındı. Halk TV'de yayınlanan “Kayda Geçsin” programının sunucusu gazeteci Şule Aydın, bu dönemde “Cumhurbaşkanına hakaret” şüphesiyle verilen bir yakalama kararı gerekçe gösterilerek, eski 32. Gün programı editörü Banu Acun da, “devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yürütülen bir soruşturma bulunduğu gerekçesiyle Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındı. Gazeteci Zeynep Kuray, 1 Mayıs’ta polisin Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen bir gruba yönelik müdahalesini görüntülerken gazeteci olduğunu söylemesine rağmen darp edilerek gözaltına alındı. Bu dönemde, medya temsilcilerinin çembere alınması ve görev yapmalarının engellenmesine bir kez daha İstanbul Onur Yürüyüşü sırasında gözlendi.
Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ün, Tatvan Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri yaptıktan sonra AKP'li Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin koruma polisi ve belediye çalışanının ağır saldırısına maruz kalması, Türkiye’de son iki yılda iki yerel haberci cinayeti yaşandığı da hatırlanacak olursa,bir kez dahayerel medya temsilcilerine yönelik şiddetin yaygınlığı ve cesasızlığını da gözler önüne serdi.
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 11 gazeteci, görev başında saldırıya uğradı. Van’da Ruşen Takva’ya “PKK’lı gazeteci” demenin ifade özgürlüğü olarak görülebildiği, emniyet müdürünün şikayet dilekçesinde günlük gazetelerden “sözde legal görünümlü” diye bahsedebildiği, Çiğdem Toker’in “Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir” sözü nedeniyle “darbeci” gösterilebildiği, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun korumalarının, “14 Mayıs darbe girişimidir” sözlerini soran Gerçek Gündem sitesi muhabiri Filiz Gazi’nin kaydını silmeye kalkışabildiği bu dönemde, gazeteciyi düşmanlaştırma girişimleri az değildi.
Gazeteci Cinayeti Dosyaları
Hrant Dink cinayeti davası
Dink cinayetinden Yargıtay kararı: Genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesi önünde 19 Ocak 2007’de öldürülen Hrant Dink’in faillerine yönelik kamu görevlileriyle ilgili davada Yargıtay ilamı açıklandı. Dink’in önceden alınan bir kararla öldürüldüğünü vurgulayan Yargıtay, öldürme kararıyla kararın icrası arasında makul bir süre geçtiğini ve kararın plan doğrultusunda gerçekleştirildiğini kaydetti. Yargıtay, İstanbul İstihbarat C Şube eski Müdürü Ali Fuat Yılmazer, şube görevlisi Osman Gülbel, Ramazan Akyürek, dönemin Trabzon emniyet istihbarat görevlileri Hasan Durmuşoğlu, Faruk Sarı, Mehmet Ayhan, Onur Karakaya, Ali Öz, Trabzon jandarma istihbarat görevlileri Okan Şimşek, Gazi Günay, Veysal Şahin ve İstanbul jandarma istihbarat görevlisi Muharrem Demirkale’nin ‘tasarlayarak öldürme’ eyleminden müşterek fail olarak sorumlu olduklarını belirtti. İstanbul jandarma istihbarat görevlilerinden Yavuz Karakaya ve Bekir Yokuş’un ise bu eylemden olayı yardım eden olarak sorumlulukları bulunduğunu aktardı. Yargıtay, dönemin Trabzon Alay Komutanı Ali Öz, dönemin Trabzon Jandarma istihbarat görevlileri Gazi Günay, Metin Yıldız, Okan Şimşek, Hüseyin Yılmaz, Hacı Ömer Ünalır’ın Trabzon’da daha önce ‘resmi belgede sahtecilik’ ve suçlarından yargılandıklarını hatırlattı. Daire, Yargıtay’ın ‘resmi belgede sahtecilik’ suçunun ağır ceza mahkemesinde görülmesi gerektiğini belirterek hükmü bozduğunu kaydetti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bazı sanıklar yönünden hükmü bozarken, dönemin Trabzon emniyet istihbarat şube müdürü ve emniyet istihbarat daire başkanı Engin Dinç, eski Trabzon emniyet müdürü Reşat Altay ve dönemin İstanbul istihbarat şube müdürü Ahmet İlhan Güler hakkındaki ‘ihmali davranışla kasten öldürme’ suçundan verilen beraat kararlarını onadı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, bozma kararının usulle ilgili bir karar olduğunu belirterek, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin sanıklarla ilgili verdiği hükmün istinaf denetiminden geçmesi gerektiğine hükmetti. Dosya bu sanıklar yönünden İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne iade edildi (21 Haziran).
Dink cinayeti için “darbe” davası: Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin aralarında cinayetin azmettiricilerinden Yasin Hayal ve eski emniyet müdürleri Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer'in de bulunduğu 11 sanık hakkında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeni dava açıldı. 14 Haziran’da görülmeye başlanan davaya, müşteki Dink ailesi adına avukatlar Havva Hülya Deveci ve Emel Ataktürk Sevimli katıldı. Tutuklu sanık Adem Sağlam, başka suçtan tutuklu sanıklar Tuncay Uzundal, Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek ve Erhan Tuncel ile tutuksuz sanık Ersin Yolçu'ya, bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanılan duruşmada sanık avukatları da hazır bulundu. İddianamenin okunmasının ardından, firari sanıklar Faruk Sarı ve Yahya Öztürk'ün henüz yakalanamadığı bildirildi. Duruşmada Dink ailesi müdahillik talebinde bulunarak sanıkların cezalandırılmasını istedi. Sanıklardan Ali Fuat Yılmazer, savunmasının hazır olmadığını, bir sonraki celsede savunma yapacağını söyledi. Sanık Adem Sağlam, Dink cinayetinin 2007 yılında işlendiğini, kendisinin 2006 yılı Temmuz ayında askere gittiğini dolayısıyla cinayet sırasında 6 aydır askerde olduğunu savundu. Sanık Yasin Hayal, cinayetin ardından ilk aşamalarda yaptığı savunmasının geçerli olduğunu anlatarak, ekleyecek başka bir husus bulunmadığını söyledi. Mahkeme başkanının “Cinayetten önce Ogün Samast'a 'Arkamızda şu var, bu var' diye bir konuşma yaptın mı?” sorusuna Hayal “Hayır” yanıtını verdi. Heyet, firari sanıklar Faruk Sarı ve Yahya Öztürk hakkındaki yakalama kararlarının devamına, sanık Adem Sağlam'ın tutukluluk halinin devamına karar vererek, sanık savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere davayı 20 Eylül'e erteledi (14 Haziran).
Tutuklamalar
2016’daki darbe girişimi sürecinden sonra bir kez daha “en çok gazeteci tutuklayan ülkeler” kategorisine giren Türkiye, özellikle Kürt gazetecilere yönelik kitlesel tutuklamalar, TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın hapsedilmesi; İsmail Saymaz, Canan Coşkun, Barış Pehlivan ve Mansur Çelik’e dair davalar Terörle Mücadele mevzuatının siyasi amaçlara alet edildiğini gözler önüne serdi.
Nisan - Haziran döneminde Kürt medyasının yedi temsilcisi daha “PKK üyeliği” iddiasıyla cezaevine gönderilirken16 Haziran 2022 tarihinde tutuklanan ve bir yılı mahkeme yüzü görmeden hapiste geçiren 15’i, 11 Temmuz’da ilk kez mahkemeye çıkarılacak.
TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, AKP’nin Abdullah Öcalan ile yeni bir çözüm süreci hazırlığında olduğu görüşünü anlatmak için kullandığı sözlerinin bağlamından kopartılarak sosyal medyada trollerince dolaşıma sokulmasının ardından “örgüt propagandası” suçlamasıyla tutuklanması siyasi yargı tartışmalarını acı şekilde bir kez daha gündeme getirdi.
Yanardağ tutuklandı: TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ, geçen hafta yayınlanan 4 Soru 4 Cevap programında AKP’nin Abdullah Öcalan ile yeni bir çözüm süreci hazırlığında olduğu görüşünü anlatmak için kullandığı sözlerinin bağlamından kopartılarak sosyal medyada troller tarafından dolaşıma sokulmasının ardından, 26 Haziran’da yayın esnasında kanalın ofisine gelen Terörle Mücadele Şubesi’ne bağlı polislerce gözaltına alındı. Sözlerinin bağlamından koparıldığını anlattığı ve yayınlanmayan görüntüleri yeniden yayınladığı bir özel yayına katılan Yanardağ, ertesi gün çıkarıldığı savcılıkça sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı (26 – 27 Haziran).
Bir yıldır mahkeme yüzü görmeden tutuklular: 16 Haziran 2022 tarihinde tutuklanan DFG Eş Başkanı Serdar Altan, Mezopotamya Ajansı (MA) Editörü Aziz Oruç, Xwebûn Gazeteci Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, Gazeteciler Zeynel Abidin Bulut, Ömer Çelik, Mazlum Doğan Güler, İbrahim Koyuncu, Neşe Toprak, Elif Üngür, Abdurrahman Öncü, Suat Doğuhan, Remziye Temel, Ramazan Geciken, Lezgin Akdeniz ve Mehmet Şahin tam bir yıldır mahkeme yüzü görmeden cezaevinde. “PKK üyeliği” iddiasıyla yapılan ve tutukluluğa itirazları sitematik şekilde reddedilen 15 gazeteci, ilk defa 11 Temmuz’da Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacaklar. Dava kapsamında tutuklanan JINNEWS sitesi yazı işleri müdürü Safiye Alağaş 15 Haziran’da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmasında adli kontrol şartıyla tahliye edildi. Basın meslek örgütleri duruma, “Yargılamalar cezalandırma aracına dönüştü” tespitiyle tepki gösterdi (30 Haziran).
Gök’ün mektubuna hapiste engel: Diyarbakır Cezaevi yönetimi 25 Nisan’da yapılan operasyon sonrasında tutuklanan dört gazeteci arasındaki Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurahman Gök’ün meslektaşı Hüseyin Aykol’a gönderdiği mektuba el koydu. Gök mektubunda, 2017 Newroz’unda Kemal Kurkut'un polisler tarafından öldürülmesini fotoğrafladığı için bu tarihten beri yargının kendisi üzerinde baskı kurduğunu yazmıştı. Aynı gün mektubun göndermemesine itiraz eden Gök’e ret gerekçesi olarak, “mektupta devleti katil olmakla suçlanması” gösterildi (9 Haziran).
Pehlivan hapse girdi çıktı: Libya dosyasından tutuklanıp Şubat 2022’de denetimli serbestlik altında tahliye edilen gazeteci Barış Pehlivan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya dair “SS” kitabından yeniden yargılanma konusu olunca denetimli serbestlik şartını ihlal ettiği iddiasıyla cezaevine girdi. Gazeteci burada yaptığı açıklamada, “O denetimli serbestlikte bir şart vardı. Eğer hakkında yeniden bir dava açılırsa seni cezaevine göndeririz tehdidinde bulunuluyordu. Hakkımda Cumhuriyet'teki yazılarımdan dolayı 6 tane dava açıldı. Ancak yargı bunları dikkate almadı. Ne zaman ki Barış Terkoğlu'yla birlikte 'SS' kitabını yazdık, açılan 7. dava tekrar açık cezaevine girmeme gerekçe gösterildi” dedi. İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne gelerek teslim olan Pehlivan birkaç saat içinde tahliye edildi (17 Mayıs).
Yılmaz ve Müftüoğlu tutuklandı: Ankara Başsavcılığı’nın 15 kent için aldığı operasyon kararından sonra 29 Nisan’da Diyarbakır’da gözaltına alındıktan sonra Ankara’ya nakledilen Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Sedat Yılmaz ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu 2 Mayıs gecesi “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Yılmaz, Diyarbakır’dan soruşturmanın yürütüldüğü Ankara’ya nakledilirken gözaltında işkence gördüğünü açıkladı (29 Nisan - 2 Mayıs).
Diyarbakır’da beş gazeteciye tutuklama: Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği, “PKK üyeliği” iddiasıyla 130’u aşkın kişiyle birlikte 25 Nisan’da gözaltına alınan gazeteciler Abdurrahman Gök, Beritan Canözer, Mehmet Şah Oruç ile Remzi Akkaya’nın 26 Nisan’da tutuklanmasına karar verdi. 27 Nisan’da hapsedilmesi sırası ise, Mikail Barut’a geldi (26-27 Nisan).
Tahliyeler
Nisan - Haziran döneminde Kürt medyasının 10 temsilcisi bir yıllık, bir diğeri de iki aylık tutukluluğun ardından tahliye edildi. Silvan’da Mücadele gazetesi sahibi ve gazeteci Ferhat Parlak hakkında ‘örgüt üyeliği”nden tekerrür dava açıldığı ise gazetecinin 15 ay boşuna hapis yatmasından sonra anlaşıldı.
Canözer’e tahliye: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınan ve dört meslektaşıyla tutuklanan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer hakkında tahliye kararı verildi. Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Canözer hakkında “Örgüt üyeliği” iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianameyi kabul etti. Dosya üzerinden tutukluluk incelemesi yapan heyet, Canözer'in adli kontrol talebiyle serbest bırakılmasına karar verdi. Tahliye kararında, dosyada ki delil durumu, atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali, kaçma ve delil karartmaya yönelik somut delil bulunmadığı belirtildi (23 Haziran).
Alağaş’a tahliye: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK talimatlarına uygun yayın yaptığı iddiasıyla Jin News sitesi haber müdürü Safiye Alağaş’ı “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargıladığı davanın ilk duruşmasında tahliye kararı verdi. Gazeteci yargılanmaya tutuksuz olarak 9 Kasım’da devam edecek (15 Haziran).
Parlak “tekerrür” dava için 15 ay boşuna yattı: Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Silvan’da Mücadele gazetesi sahibi ve gazeteci Ferhat Parlak’ı 2015’deki sokağa çıkma yasağı döneminde takip ettiği eylem haberleri ve “gizli tanık” beyanları temelinde “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. İstinaf Mahkemesi’nin davanın reddi kararını bozmasının ardından yapılan yeniden yargılama duruşmasına gazeteci katıldı. Parlak savunmasında, yargılamasının mükerrer olduğunu, gizli tanık beyanlarının akla uygun olmadığını söyledi. Gizli tanığın verdiği ifadede, “Molotof attı” iddialarına dair Silvan TEM şubeye yazılan müzekkere ardından gelen araştırma tutanağı sonucunu hatırlatan Parlak, “İddia edilen tarihte bırakın molotof atmayı o tarihte öyle bir olay olmadığı belirtmiştir. Suçlamaları kabul etmiyorum, beraatımı talep ediyorum” dedi. Gazeteci, gizli tanık ifadeleriyle 15 ay hapis yattıktan sonra 8 Temmuz 2019’da tahliye edilmişti. Mahkeme, Parlak’ın daha önce aynı davadan yargılandığı ve “davanın reddi” yönünden karar verildiğini hatırlatarak, bir kez daha davanın reddi yönünde karar verdi (14 Haziran).
Ankara’da dokuz gazeteciye tahliye: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları suçlamasıyla “PKK üyeliği” iddiasıyla tutuklu yargıladığı dokuz gazeteci, 11 sanıklı davanın ilk duruşması sonunda tahliye etti. 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara haber müdürü Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JinNews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile adli kontrolle serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Davaya 5 Temmuz’da devam edilecek (16 Mayıs).
Gözaltılar
Nisan. Mayıs ve Haziran aylarında 11’i kadın toplam 24 gazeteci ve medya temsilcisi, İstanbul, Diyarbakır, Ankara, Urfa, Batman, Karabük ve Malatya illerinde gözaltına alındı. Diyarbakır’da gözaltına alınan altı Kürt medya temsilcisi adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken İstanbul’da meslektaşlarının özgürlüğü için eylem yapan altı gazeteci de darp edilerek gözaltına alındı.
Halk TV'de yayınlanan “Kayda Geçsin” programının sunucusu gazeteci Şule Aydın, bu dönemde “Cumhurbaşkanına hakaret” şüphesiyle verilen bir yakalama kararı gerekçe gösterilerek, eski 32. Gün programı editörü Banu Acun da, “devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yürütülen bir soruşturma bulunduğu gerekçesiyle Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındı.
Gazeteci Zeynep Kuray, 1 Mayıs’ta polisin Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen bir gruba yönelik müdahalesini görüntülerken gazeteci olduğunu söylemesine rağmen darp edilerek gözaltına alındı. Bu dönemde, medya temsilcilerinin çembere alınması ve görev yapmalarının engellenmesine bir kez daha İstanbul Onur Yürüyüşü sırasında gözlendi.
Malatya’da Yalman’a darplı gözaltı: Malatya Yeşilyurt’a bağlı Dilek Mahallesi'nde meydana gelen tren kazasını görüntülemek isteyen Malatya Haber24 sitesi sahibi gazeteci Mehmet Yalman, jandarma tarafından “kamu görevlisine mukavemet” iddiasıyla gözaltına alındı. Jandarma tarafından darp edildiğini ileri süren Yalman, “Darp esnasında kollarım, bacaklarım yaralandı. Yaşanan arbede ile birlikte beni gözaltına aldılar” dedi. Jandarmadaki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edilen Yalman, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Gazeteci, Sözcü gazetesinden Evren Demirdaş’a “Ben ‘Basın mensubuyum' dedim, elimi cebime atıp kurum kimlik kartımı çıkartmak istediğim anda 15'e yakın jandarma üzerime çullandı ve beni darp etti. Darp esnasında kollarım, bacaklarım yaralandı. Yaşanan arbede ile birlikte beni gözaltına aldılar” dedi (30 Haziran).
Urfa’da gazeteci Yetim’e gözaltı: Şanlıurfa’da yayın yapan Kulis TV’nin sahibi ve sorumlu müdürü Mehmet Yetim, küçük yaştaki bir kız çocuğunun 74 yaşındaki bir kişi tarafından sokakta taciz edildiği iddiasını haberleştirdikten sonra gözaltına alındı. Siverek İlçesi’nin Camii Kebir Mahallesi'nde bir kahvehane önünde yaşlı bir kişinin gerçekleştiği iddia edilen taciz olayıyla ilgili bir video yayımlayan ve yayın yasağı ihlal şüphesiyle Siverek Savcılı’ğında ifadesi alınan gazeteci Mehmet Yetim serbest bırakıldı (27 Haziran).
İki gazeteci “polis çemberi”nde gözaltında: İstanbul'da 21. LGBTİ Onur Yürüyüşü’ne yönelik polis müdahalelerini görüntülemeye çalışan gazeteciler Candan Yıldız ve Hazal Sipahi polis çemberi ve ablukasına alındı. Bir süre sonra abluka alanından çıkartılan haberciler, polislerin İletişim Başkanlığı kartı istemesine tepki gösterdi (25 Haziran).
Diyarbakır’da Boltan’a gözaltı: Diyarbakır Başsavcılığı’nın başlattığı bir soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı verilen 216 kişi arasında bulunan gazeteci Hakkı Boltan, 29 Mayıs’ta ifade vermek için gittiği emniyet müdürlüğünde gözaltına alındı. Boltan, buradaki işlemlerinin ardından sabah saatlerinde Diyarbakır Adliyesine sevk edildi. Boltan, savcılık ifadesinin ardından “terör örgütü üyeliği” iddiasıyla sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı (30 Mayıs).
Batman’da Aker’e gözaltı: AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikinci turda yeniden seçildiği haberinden sonra Batman kent merkezindeki kutlamaları izleyen Batman Burada gazetesi imtiyaz sahibi gazeteci Vedat Aker gözaltına alındı (29 Mayıs).
Rus gazeteciye “seçim” engeli: Hapisteki Rus muhalif siyasetçi Aleksei Navalny'nin ekibine bağlı Popular Politics YouTube kanalının sunucusu Irina Alleman'ın Türkiye'ye 25 Mayıs’ta girişine izin verilmedi. Alleman 29 Mayıs'ta Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, ikinci tur başkanlık seçimlerini izlemek üzere Türkiye'ye yapacağı seyahatin, 25 Mayıs'ta İstanbul'daki havaalanında kendisine “ulusal güvenlik üzerinde tehdit oluşturduğu” nedeniyle beş yıl boyunca ülkeye girişinin yasaklandığını bildirmesi nedeniyle gerçekleşmediğini söyledi. Karara neyin dayanak oluşturduğu bilinmiyor (25 Mayıs).
Çelik’e gözaltı: Mezopotamya Ajansı (MA) imtiyaz sahibi Ferhat Çelik, Diyarbakır Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 23 Mayıs’ta ifade vermek için Kayapınar İlçesi’ne bağlı Huzurevleri Mahallesi'ndeki karakolunda gözaltına alındı. İfade işlemleri sırasında açık tanık Ümit Akbıyık'ı tanıyıp tanımadığı, Akbıyık’ın “örgüt talimatlarıyla faaliyet yürütürler” şeklindeki ifadesi sorulduktan sonra Diyarbakır Adliyesi'ne sevk edilen Çelik’e Kürtçe haftalık yayın yapan Xwebûn gazetesinin sahibinin kim olduğu ve haberlerini kim ya da kimlerle paylaştığı şeklinde sorular da yöneltildi. Çelik, Diyarbakır Sulh Ceza Hakimliği’nde yurtdışı yasağı karşılığında serbest bırakıldı (24 Mayıs).
Aydın’a “Cumhurbaşkanı” gözaltısı: Halk TV'de yayınlanan “Kayda Geçsin” programının sunucusu gazeteci Şule Aydın, hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” şüphesiyle verilen bir yakalama kararı olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Twitter hesabından ifadeye çağrıldığını duyuran gazeteci, paylaşımında “Polis aradı ve yakalama kararınız var dedi. Bahaneye ihtiyaçları yoktu ama ayıp olmasın element uyduralım demişler ve sağ olsunlar gerekçe olarak cumhurbaşkanına hakaret dediler. Ne diyordu az önce Erdoğan: Önüne geleni tehdit edenlere izin vermeyin! Bu arada panik yok şimdilik ifade vereceğim sadece, akşam yayınıma çıkacağım biraz beklesinler :)” ifadelerine yer verdi (9 Mayıs).
Aktan’a gözaltı: Ankara Emniyeti’nin kamu kurumlarına ait 450 internet sitesine siber saldırı girişiminde bulunduğu iddiasıyla 8 Mayıs’ta düzenlenen operasyonlarda aralarında Habertürk Tunceli muhabiri ve Yeni Dersim gazetesi sahibi Caner Aktan’ın da bulunduğu 33 kişi gözaltına alındı (8 Mayıs).
Gazeteci Acun’a gözaltı: Gazeteci ve eski 32. Gün programı editörü Banu Acun, Berlin'den İstanbul'a dönerken, hakkında “devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yürütülen bir soruşturma bulunduğu gerekçesiyle Sabiha Gökçen Havalimanı'nda gözaltına alındı. Hakkında Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği tarafından TCK’nın 301. Maddesi uyarında hakkında işlem yapılan ve MLSA avukatlarının devreye girdiği gazeteci, önümüzdeki günlerde ifade verme şartıyla serbest bırakıldı (7 Mayıs).
Kuray’a darplı gözaltı: 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü öncesinde İstanbul Taksim Meydan, çevresi ve Gezi Parkı demir bariyerle kapatılırken Taksim Meydanı’na çıkmak isteyen gruplara polis müdahale etti. Gazeteci Zeynep Kuray yerde sürüklendikten sonra gazeteci olduğunu söylemesine rağmen darp edilerek gözaltına alındı. Kuray ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı (1 Mayıs).
Altı gazeteciye gözaltı ve darp: Diyarbakır ve Ankara merkezli soruşturmalar kapsamında tutuklanan gazeteciler için İstanbul’da Süreyya Operası önünde yapılmak istenen basın açıklamasına polis müdahale etti. Evrensel gazetesi muhabiri Eylem Nazlıer ve gazeteciler Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Yadigar Aygün, Esra Soybir, Zeynep Kuray darp edilerek gözaltına alındı. Gözaltına alınan gazeteciler gece saatlerinde serbest bırakıldı. Nazlıer, “Yasak kararı olursa bilgi vermelerini istedik. Son dakika eyleminiz yasak dediler. Ortak bir karar almak için kendi aramızda konuşurken polis ablukasına alındık. Eylem başlamamıştı daha” dedi (30 Nisan).
Altı gazeteci adli kontrolle serbest: Diyarbakır Başsavcılığı’nın açık tanık Ümit Akbıyık'ın ifadeleri doğrultusunda başlatılan soruşturma kapsamında “örgüt üyeliği” şüphesiyle gözaltına alınan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal, haftalık Kürtçe Xwebun gazetesi imtiyaz sahibi Kadir Esen, Yeni Yaşam gazetesi yayın yönetmeni Osman Akın, ve gazeteciler Salih Keleş, Kadir Bayram ve kameraman Mehmet Yalçın da adli kontrol tedbiriyle serbest bırakıldı (27 - 29 Nisan).
Akinan’a gözaltı: Youtube'da iktidar çevrelerini suçlayan Muhammed Yakut'un iddialarını gündeme getiren gazeteci Serdar Akinan Ayvacık’ta gözaltına alınarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube’ye getirildi. Emniyetteki ifadesinde “Muhammed Yakut isimli şahsı daha önceden tanımam. Kendisini sosyal medya paylaşımlarından gördüm. İddialarını bir gazeteci olarak araştırma ihtiyacı hissettim” diyen Akinan, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde savcılığa ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Bir süre dosyaya gizlilik kararı verildiği için gözaltı gerekçesi konusunda bilgi alamayan Akinan'ın avukatı Serkan Günel daha sonra yaptığı sosyal medya paylaşımında, “Birazdan ifadeye geçeceğiz. Konu malum Serdar Akinan youtube kanalındaki dünkü yayın ve onunla bağlantılı çokça eleştirdiğimiz yeni düzenlenen 'halkı yanıltıcı bilgiyi yayma' suçlaması” diye yazdı. Gazeteciye, Yakut’u nereden tanıdığı ve nerede olduğu yönünde sorular yöneltildi (19-20 Nisan).
Karabük’te Arslan ve Özelci’ye gözaltı: Karabük’teki Filyos Çayı’nda 26 Mart’ta cansız bedeni bulunan Gabon uyruklu üniversite öğrencisi 17 yaşındaki Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın bir sitenin güvenlik kamerasına yansıyan çıplak ayakla sokakta koşarken görüntülerini bulan Demirören Haber Ajansı (DHA) Muhabiri Ali Sencer Arslan ile sözleşmeli DHA muhabiri Murat Özelci gözaltına alındı. Karabük Başsavcılığı, Arslan ile ilgili yaptığı açıklamada, “Gizlilik kararının ilgili gazeteci tarafından bilinmesine rağmen kendisinin savcılık izninin olduğunu söylemek suretiyle bazı görüntülere ulaşıp soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği iddiası üzerine hakkında Türk Ceza Kanunu’nun 285. Maddesi gereğince söz konusu gazetecinin şüpheli sıfatı ile savunması alınmış olup herhangi bir gözaltı kararı verilmemiştir” dedi (4 Nisan).
Saldırı, Tehdit, Engelleme
Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’ün, Tatvan Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri yaptıktan sonra AKP'li Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin koruma polisi ve belediye çalışanının ağır saldırısına maruz kalması, Türkiye’de son iki yılda iki yerel haberci cinayeti yaşandığı da hatırlanacak olursa,bir kez dahayerel medya temsilcilerine yönelik şiddetin yaygınlığı ve cesasızlığını da gözler önüne serdi.
Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında en az 12 gazeteci, görev başında saldırıya uğradı. Van’da Ruşen Takva’ya “PKK’lı gazeteci” demenin ifade özgürlüğü olarak görülebildiği, emniyet müdürünün şikayet dilekçesinde günlük gazetelerden “sözde legal görünümlü” diye bahsetmesi, Çiğdem Toker’in “Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir” sözü nedeniyle “darbeci” gösterilebilmesi, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun korumalarının, “14 Mayıs darbe girişimidir” sözlerini soran Gerçek Gündem sitesi muhabiri Filiz Gazi’nin kaydını silmeye kalkışmaları, bu döneme ait gazeteciyi düşmanlaştırma girişimleri arasındaydı. Geçen yılın aynı döneminde 19 medya temsilcisi saldırıya uğramıştı.
Malatya’da Yalman’a darplı gözaltı: Malatya Yeşilyurt’a bağlı Dilek Mahallesi'nde meydana gelen tren kazasını görüntülemek isteyen Malatya Haber24 sitesi sahibi gazeteci Mehmet Yalman, jandarma tarafından “kamu görevlisine mukavemet” iddiasıyla gözaltına alındı. Jandarma tarafından darp edildiğini ileri süren Yalman, “Darp esnasında kollarım, bacaklarım yaralandı. Yaşanan arbede ile birlikte beni gözaltına aldılar” dedi. Jandarma’daki işlemlerinin ardından savcılığa sevk edilen Yalman, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Gazeteci, Sözcü gazetesinden Evren Demirdaş’a “Ben ‘Basın mensubuyum' dedim, elimi cebime atıp kurum kimlik kartımı çıkartmak istediğim anda 15'e yakın jandarma üzerime çullandı ve beni darp etti. Darp esnasında kollarım, bacaklarım yaralandı. Yaşanan arbede ile birlikte beni gözaltına aldılar” dedi (30 Haziran).
“PKK’lı gazeteci” ifadesi ifade özgürlüğü oldu! Van Bölgesi’nde habercilik yapan serbest gazeteci Ruşen Takva, Yeni Akit gazetesi ve Genel Gündem sitesinde kendisiyle ilgili çıkan “PKK’lı gazeteci” ifadesiyle ilgili suç duyurusunda bulundu. Ancak Van Savcılığı, bu ifadeyi ifade özgürlüğüne sığdırarak dava açmaya yanaşmadı (21 Haziran).
Tatvan’da Aygül’e ağır saldırı: Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül, Tatvan Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri sonrası 16 Haziran’da AKP'li Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani’nin koruma polisi Engin Kaplan ve belediye çalışanı Yücel Baysalı’nın saldırısına maruz kaldı. Dişçiden çıktığı sırada kaldırımda arkadan ağır saldırıya uğrayarak yüzünden ve başından yaralanan gazeteci, şikayetçi oldu. Tepkiler üzerine 17 Haziran’da gözaltına alınan saldırganlar “silahla kasten yaralama” suçundan tutuklandı. Bitlis Valiliği, iki ismin de görevden uzaklaştırıldığını duyurmuştu. Aygül'e saldıranlar daha sonra, olayı saptırarak ifadelerinde, “Belediye Başkanı ile ilgisi yok, bize ve Cumhurbaşkanı’na hakaret etti” dedi (16-17 Haziran).
Polis “şikayet” üzerinden hedef aldı: Anayasa Mahkemesi (AYM) kararı gereği kötü muameleden yargılanması gereken emniyet müdürü Kenan Şaban Süzgün, hakkında haber yapan internet sitelerinden şikâyetçi oldu. Süzgün, AYM kararını ‘karalama ve iftira kampanyası’na yoran Süzgün, Diken, Birgün, Gazete Duvar ve Evrensel gazetelerinden ‘sözde legal görünümlü’olarak bahsetti. Süzgün, şikayet dilekçesi üzerinden, Halk TV, Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerini “sözde ulusal yayın yapan” kurumlar, Canan Coşkun’u da “marjinal Diken internet sitesi ve yazarı” olarak damgaladı (31 Mayıs).
Macit’e İBB’de AKP üyesinden saldırı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nin, mayıs ayı olağan İSKİ Genel Kurulu'nu gerçekleştirmek üzere Saraçhane'deki başkanlık binasında toplanmasını izleyen Medyascope sitesi muhabiri Ali Macit, AKP'li Meclis Üyesi Uğur Korkmaz’ın saldırısına uğradı. CHP ile AKP üyeler arasında çıkan arbedeyi gözlemleyen gazetecinin çekim yapması da engellendi (30 Mayıs).
Toker Küçük’ün hedefi: FOX TV ekranlarında seçim sonuçlarını değerlendiren gazeteci Çiğdem Toker, “Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir” sözleri nedeniyle iktidara yakın Cem Küçük tarafından “darbeci” olmakla suçlanarak hedef gösterildi. Cem Küçük doğru olmayan bir bilgi ile de Çiğdem Toker'in, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker’in kızı olduğunu iddia etti (29 Mayıs).
Seçim günü iki saldırı, bir engelleme: Cumhurbaşkanlık Seçimi’nin ikinci turunu sokakta izleyen gazetecilerden KRT TV Muhabiri Sultan Eylem Keleş’in yayın yapması, İstanbul'un Kadıköy ilçesinde çekim yaptığı sırada AKP'nin okul sorumlusu olan Kadıköy Belediyesi AKP Meclis Üyesi tarafından engellendi. Keleş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar ama öyle kolay değil. Tutanak tutturdum, şimdi de ifade vermeye gidiyorum” dedi. Bir Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirinin kamerası, Şanlıurfa'nın Haliliye ilçesine bağlı Yeniköy Mahallesi'nde müşahitlerinin oy kullanmasına izin verilmediği iddiasının peşine düşerken kırıldı. İstanbul Hürriyet Mahallesi Ahmet Çuhadaroğlu Ortaokulu'nda, seçimleri izleyen dokuz8haber sitesi muhabiri Fatoş Erdoğan saldırıya uğradı (28 Mayıs).
Seçim gecesi siber saldırı: Cumhurbaşkanlık Seçimi’nin ikinci turunda oy sayım ve döküm işlemi devam ederken sozcu.com.tr haber sitesi siber saldırıya uğradı (28 Mayıs).
Sözcü ve Halk TV sitelerine siber saldırı: Sözcü gazetesinin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, “sozcu.com.tr'ye siber saldırı! Türkiye'nin en etkili haber sitesi http://Sozcu.com.tr sunucularına siber saldırı başlatılmıştır. Bu nedenle web sitemize erişilememektedir” denildi. Halktv.com.tr sitesi de siber saldırıya uğradığını açıkladı. Halk TV’nin resmi Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Az önce yurt dışı kaynaklı bir siber saldırıya uğradık. Saldırı halen sürüyor. Engellemeler bizi yıldıramaz” dendi (14 Mayıs).
Çanakkale’de Yavaş’a Ülkü Ocakları saldırısı: Çanakkale'nin Çan İlçesi’nde gazetecilik yapan Muhammed Yavaş, Ülkü Ocakları tarafından asılan “Dikkat! Attığın oy Mehmetçiğe kurşun olmasın/Bazıları iki yüzlüdür” yazılı pankartı eleştirdiği için Çan Ülkü Ocağı Başkanı Hasan Dinç tarafından çay içmeye davet edildikten sonra darp edildi. Yavaş, “Daha önceden arkadaşlığımız olduğu için gittim. Elimi sıktı, bir anda 'Devlet Bey'e nasıl yazarsın?' deyip saldırmaya başladı. Ben kendisine hiçbir şekilde karşılık vermedim ve yere kapandım. Kendisi ben yerdeyken vurmaya devam etti” dedi; herkes şahit olduğunu bildirdiği saldırıyla ilgili şikayetçi olduğunu açıkladı (10 Mayıs).
Beş haberciye “1 Mayıs” şiddeti: 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü’mde İstanbul Taksim ve Beşiktaş’ta görev yapan gazetecilerden Zeynep Kuray darp edilerek gözaltına alındı. Sabahın erken saatlerinde polis müdahalelerini haberleştiremeye çalışan AFP fotomuhabiri Bülent Kılıç, KRT muhabiri Sultan Eylem Keleş, kameraman Gencer Keten ve 10 Haber sitesi muhabiri Hazar Dost emniyet mensuplarının saldırısına uğradı (1 Mayıs).
Yılmaz’a gözaltında işkence: Ankara merkezli bir soruşturma kapsamında 28 Nisan’da Diyarbakır'da gözaltına alınan gazeteci Sedat Yılmaz, 15 saat kelepçe ile götürüldüğü Ankara’da teslim edildiği polislerin saldırısına uğradı. Yılmaz’ın, Ankara'da polise teslim edildikten sonra bindirildiği araçta bulunan polisin kafasına tekme atıldığı, kulağında işitme kaybı ve şiddetli ağrılar yaşadığı duyuruldu. Ayrıca Yılmaz, 15 saat boyunca kelepçe ile tutulmalarından ötürü boyun ve kol bölgesinde de şiddetli bir ağrının olduğunu söyledi (30 Nisan).
Soylu’nun korumaları Gazi’nin görüntülerini sildi: Gerçek Gündem sitesi muhabiri Filiz Gazi, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya “14 Mayıs darbe girişimidir” sözlerini sordu. Soylu'nun korumaları Gazi'nin kimliğini ve telefonunu aldı, videoları silmeye çalıştı (28 Nisan).
Üç gazeteci Van’da engellendi: Yeşil Sol İttifakı’nın Van adayı Pervin Buldan’ın Van’daki mitingini izlemek isteyen gazeteci Ruşen Takva, Gazete Duvar sitesi temsilcisi Kadir Cesur ve Serhat News sitesi Genel Yayın Yönetmeni Sıddık Güler, “turkuaz basın kart taşımadıkları” gerekçesiyle yaka paça sahne alanından dışarı atıldı. Bir süre sonra gelen talimatla gazeteciler miting alanına alındı (26 Nisan).
Hak Arama ve Cezasızlık
Son üç ayda Tekirdağ Şarköy, Elazığ, Van, Ankara ve İstanbul’da en az sekiz gazeteci (Deniz Önal, Yakup Önal, Gökhan Biçici, Yavuz Selim Demirağ, vs) gördükleri şiddetin cezalandırılması için kaydadeğer bir mücadele yürütüyor.Hak aramaya yönelik engellere de işaret eden bu girişimler bizzat “şikayetçi” habercileri de hedef alabiliyor. Van’da “şikayetçi” gazeteciİdris Yılmaz hapse mahkum edilirken AFP foto muhabiri Bülent Kılıç ve Sibel Hürtaş’ın şikayetleri işlevsiz bırakıldı; polisin şikayeti davaya dönüştürüldü.
Mahkeme, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen, Interpol aracılığıyla arandığı iddia edilen ancak 30 yıldır bulun(a)mayan Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. Dosya, siyasi cinayetlerin aydınlatılmasında aşılmaz duvarlara işaret ediyor.
Yunanistanlı gazeteciler Kyriakos Finas, Victoras Antonopoulos ve Konstantinos Zilos, Şubat’ta deprem bölgesinde engellenmeleri ve kamera ve ekipmanlarının Diyanet İşleri Başkanlığında görevli personel tarafından parçalanmasıyla ilgili Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.
Şarköy’de gazeteci Önal’a saldırı davası: Usulsüzlük dosyasını haberleştirdiği için Tekirdağ Şarköy’ün Sesi gazetesi editörü Deniz Önal’a saldıran Şarköy Belediye Başkanı Alpay Var'ın ağabeyi Alper Var’a “kasten basit yaralama, tehdit, mala zarar verme ve hakaret” suçlamasıyla kamu davası açıldı. Davada Deniz Önal ile babası ve gazetenin sahibi olan Yakup Önal müşteki olarak yer aldı. İlk Şarköy Asliye Ceza Mahkemesi’nde 15 Haziran’da görülmeye başlanan davaya, sanık mazeret bildirerek katılmadı. Deniz Önal mahkemede verdiği ifadede, “Gazete dağıtımından döndüğümde Alper Var yanıma geldi ve bana ‘Yakup'un oğlu musun’ diye sordu. ‘Evet’ der demez yumruk attı. Yumruğun etkisiyle geri çekildim. Küfür etti. ‘Seni ve babanı burada yaşatmayacağım’ dedi, tehdit savurdu. Olay büyümesinde diye uzaklaşmaya başladım. Kovalamaca yaşandı. Telefonum düştü. Telefonumu yerden alıp kırdı. Biz ne yaptık? Sadece gazetecilik” dedi. Mahkemede, saldırının gerçekleştiği esnada evinin balkonunda oturan Perihan Sever tanıklık yaptı. Ancak Sever, Emniyet’te verdiği ifadeyi mahkemede değiştirdi. Gazeteciler Yakup ve Deniz Önal’ın katılma talebini kabul eden mahkeme, saldırı videosunun Şarköy İlçe Emniyet Müdürlüğüne gönderilerek çözümlemesinin yapılmasına da hükmetti. 7 Kasım’da görülecek duruşmada video görüntülerinin mahkeme salonunda izlenilmesi bekleniyor (16 Haziran).
Elazığ’da koruma polisine “gazeteciye darp” davası: Elâzığ’da dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'un 2022’de deprem konutlarını ziyareti sırasında haber takibi yapan gazeteci Ardıl Batmaz’ı darp eden AKP belediye başkanı Şahin Şerifoğulları’nın koruma polisi Ö.F.T. yargılanmaya başladı. Koruma polisin “basit yaralama” suçlamasıyla yargılandığı anck katılmadığı dava Elazığ 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Sanık polisin savcılıkta verdiği, “Olay öncesinde tartıştığımız için benim ismimi vermiş olabilir” ve “Belediye başkanının yakın koruması olmam sebebiyle yanından ayrılmadım” şeklindeki ifadesine ilişkin Batmaz, “Dosyaya sunduğum görüntünün son saniyelerinde sanık polisin belediye başkanının yanından ayrılarak yanıma doğru geldiği, elime vurduğu ve kamera açısının yere doğru döndüğü net bir şekilde görülüyor” dedi. Batmaz'ın ifadesinin ardından sanığın adresinin tespiti için müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, yargılamayı 2 Kasım’a bıraktı (15 Haziran).
Saldırıya uğrayan haberciye hapis: Van’ın Erciş 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kayyım yönetimindeki belediyenin sahil yolu projesine ilişkin haber yapmak isterken Ekim 2017 tarihinde saldırıya uğrayan gazeteci İdris Yılmaz'a, “kasten yaralama” iddiasıyla 4 ay 15 gün hapis cezası verdi. Müteahhit Şahin Yağar ve yakınlarının sorumlu tutulduğu saldırı sonucu gazetecinin kamerası kırılırken iki taraf da birbirinden şikayetçi olmuştu. Mahkeme, Yılmaz’ın olay günü taşıdığı kamarayı silah olarak nitelendirerek darp edilen gazeteciye “kasten yaralama” suçundan 4 ay 15 gün hapis cezası verdi. Yılmaz ile birlikte saldırıya uğrayan gazeteci Erhan Akbaş’ın için beraat kararı veren mahkeme, ihaleyi alan müteahhit Yağar’a ise, “kasten yaralama” suçundan 3 bin 800 TL idari para cezası ve 10 ay 15 gün hapis cezası verdi (6 Haziran).
Biçici’ye şiddet davasında polise yakalama: İstanbul 48. Asliye Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararının ardından beş polise, dokuz8HABER sitesi genel yayın yönetmeni Gökhan Biçici’ye şiddet uygulamaktan dokuz yıl sonra açılan davaya devam etti. Beş polise, “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırları aşmak”, “hakaret” ve “basit yaralama” suçlamalarıyla açılan davanın beşinci duruşması 23 Mayıs’ta görüldü. Biçici’nin avukatı Metin İriz, atılı suçların niteliği bakımından yargılamanın Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini bildirerek görevsizlik kararı verilmesinde ısrarcı olmuştu. Daha önce dilenen foto-muhabiri Mürsel Çoban da “Olay günü polisin Gökhan’a müdahale ettiğini ve boynundaki basın kartını çektiğini gördüm. Ne oluyor diye tepki gösterdiğimde polis sen karışma dedi. Gökhan’ın gözaltına alınma anını fotoğraflayıp alandan ayrıldım” demişti. Dosyada hala bir polis memuruyla ilgili verilen yakalama kararının infaz edilmesi bekleniyor. Biçici, Gezi Direnişi sırasında eylemleri takip ederken 16 Haziran 2013’te İstanbul’un Şişli ilçesinde polisin şiddetine maruz kalan Biçici’nin şikayetine verilen takipsizlik, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “hak ihlali” kararının ardından İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nce kaldırılmıştı. Dava 24 Ekim’e kaldı (23 Mayıs).
Demirağ'a saldırı davası Ekim’de: Cumhur İttifakı'nı eleştiren gazetecilerden Yeniçağ gazetesi köşe yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın 10 Mayıs 2019'da Ankara'daki evinin önünde uğradığı saldırıyla ilgili davanın görülmesine Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Soruşturmanın iki yıl sürüncemede kalmasından sonra İstinaf, Ankara 54. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi arasında uyuşmazlığa nokta koyarak davanın Ankara 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine hükmetmişti Adem Y., Emrah Y., Ali A., Furkan Ç., Necmettin İ. ve Orhan Ç.'yi yargılayan mahkeme, gazeteci Murat Ağırel’in tanıklığına başvuracak. Dava 12 Ekim’e bırakıldı (16 Mayıs).
Kılıç’ın işkenceli gözaltısına dava yok: İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği, 26 Haziran 2021 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda AFP foto muhabiri Bülent Kılıç’ı işkenceyle gözaltına alınmasıyla ilgili şikayette polislere ilişkin verilen kovuşturmaya yer olduğuna dair karara yapılan itirazı da reddetti. MLSA Hukuk Birimi avukatlarının yaptığı itiraz başvurusuyla ilgili verilen 14 Nisan 2023 tarihli kararda, gazeteciye yönelik işlerin “usul ve yasaya uygun” olduğu ileri sürüldü. Kılıç, 2021 yılında yapılmak istenen 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada Beyoğlu Mis Sokak’ta ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınmıştı. Kimliği tespit edilen iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunmuştu. Hakkında suç duyurusu yapılan polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getiren savcı Aysel Daşkıran, 16 Mart’ta polislerin yargılanmasına gerek olmadığına karar vermişti. Daşkıran, aynı gün gazeteci Kılıç hakkında “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla iddianame düzenlemişti. Gazeteci, 26 Ekim’de İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak (17 Nisan).
Üç Yunanistanlı gazeteci şikayetçi: Yunanistanlı gazeteciler Kyriakos Finas, Victoras Antonopoulos ve Konstantinos Zilos, Şubat’ta deprem bölgesinde engellenmeleri ve kamera ve ekipmanlarının Diyanet İşleri Başkanlığında görevli personel tarafından parçalanmasıyla ilgili Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları aracılığıyla suç duyurusunda bulundu. 17 Nisan’da Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan başvuruda, üç gazeteciye 16 Şubat günü Antakya ilçesine bağlı Narlıca mahallesinde müdahalede bulunanlar “mala zarar verme”, “görevi kötüye kullanma,” “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali” ve “hırsızlık” gerekçesiyle şikayet edildi. Dilekçede Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 109. maddesinde düzenlenen “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, 117 ve 119. maddelerde düzenlenen “iş ve çalışma hürriyetinin ihlali”, “görevi kötüye kullanma” (TCK 257) , “mala zarar verme” (TCK 151) ve “hırsızlık” (TCK 141) suçlarına atıf yapıldı. Avukat Veysel Ok, “Savcılıktan bu kişilerin kimliğinin tespitini istedik. Sonrasında ise yargılanmalarını ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını bekliyoruz” dedi (17 Nisan).
Halk TV’ye “Dad” cezasına durdurma: Ankara Bölge İdare Mahkemesi, RTÜK'ün Serhan Asker'in Halk TV’deki programında eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Dad kitabının gösterilmesinden sonra kanala verdiği cezayla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi. RTÜK Üyesi İlhan Taşçı, sosyal medya hesabından cezayı, “RTÜK, Selahattin Demirtaş’ın öykü kitabı Dad’ın tanıtıldığı Halk TV’ye suçluyu övmekten yüzde 5 para 5 kez de program durdurma cezası verdi. ‘Bazı kitaplar vardır ki bombadan daha tesirli’ olmaya devam ediyor! Kitaptan korkanlar ülkesi. Terör örgütüne üyelik noldu?” ifadeleriyle duyurmuştu. Kararı Ayşenur Arslan ile Medya Mahallesi programında duyuran Halk TV Ankara Grup Temsilcisi Serhan Asker, “Mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. O karar mahkemede tartışılacak” dedi (14 Nisan).
Mumcu’yu öldüren bombacı Demir “kaçak”: Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 1993’te gazeteci Uğur Mumcu’nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen ve İnterpol aracılığıyla arandığı iddia edilen Oğuz Demir’i gıyabında yargılıyor. 15 Aralık 2022’de görülen duruşmada mahkeme, Demir hakkında “kaçak” kararı vermişti. Avukatlar Yalçın Akbal ve İlhan Cihaner’in talebine uygun olarak istenen Mumcu cinayetine ilişkin TBMM Araştırma Komisyonu raporu dosyaya konuldu. Oğuz Demir, gazeteci Ahmet Taner Kışlalı’nın 1999 yılında bombalı saldırıda öldürülmesi dahil 17 cinayet ve eylemin sorumlusu olarak “Anayasal düzeni ihlal” gerekçesiyle yargılanıyor. Bu kişi ancak 30 yıldır yakalanamadı. Yargılama 5 Ekim’de devam edecek (1 Nisan).
Polis “şiddet”ten değil, gazeteci “direnmek”ten yargılanıyor: İki yıl önce 19. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nü takip ettiği sırada işkence ile gözaltına alınan AFP foto muhabiri Bülent Kılıç hakkında “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret” suçlamalarıyla dava açıldı. Beyoğlu Mis Sokak’ta 26 Haziran 2021 tarihinde ters kelepçelenerek ve boğazına basılarak gözaltına alınan gazeteci, iki polis memuru hakkında 4 Ağustos 2021 tarihinde “mala zarar vermek” ve “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suretiyle basit yaralama” yönünden suç duyurusunda bulunduysa da 16 Mart’ta sonuçlanan soruşturmadan takipsizlik çıktı. Savcılık, polislerin 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nda tanımlanan zor kullanma yetkilerini aşmadığına kanaat getirirken Kılıç’ın MLSA avukatlarının hakkında suç duyurusunda bulunduğu Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli iki polisin ifadelerine dayanılarak “görevi yaptırmamak için direnmek” ve “kamu görevlisine hakaret” suçlamalarıyla yargılanmasına karar verildi. Kılıç’a polis müdahalesi nedeniyle İçişleri Bakanlığı’nın 30 bin TL tazminata mahkum edilmesine ilişkin İstanbul 8. İdare Mahkemesi’nin 8 Aralık 2022’te verdiği kararı dikkate almayan iddianame savcısı, Kılıç’ın “elinde bulunan kamerayla vurmaya çalışarak” polislerin görevini yapmasını engellediğini ve polislere “zincirleme şekilde hakaret ettiği”ni iddia etti. Gazeteci, 26 Ekim’de İstanbul 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanacak (1 Nisan).
Gördüğü şiddet cezasız kalan Hürtaş yargılanıyor: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı “polise direnmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. 30 Mart günkü duruşmada müşteki sıfatıyla dinlenen polis Kadriye Kaya, Hürtaş’ın pasif direniş gösterdiğini, gözaltı aracı harekete geçtiği sırada “belinin üzerinden yükselerek iki ayağını kaldırarak şoföre tekme attığını, şoför direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve son anda toparladığını” ileri sürdü. Hürtaş’ın avukatı Arkın Hürtaş ise, “Geçtiğimiz celsede müşteki olarak Sefa Gürsoy dinlendi. Her iki müşteki ifadesine baktığımızda soruşturma ifadelerinin kopyala yapıştır tarzında olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle müvekkilime göre oturdukları konum itibariyle araç içerisinde her iki müştekinin solunda bulunduklarını söylemişlerdir, ancak bugün Kadriye Yayla sağında olduğunu belirtmiştir. Her iki müştekinin cümle yapıları dahi benzeşiktir, müvekkilimize iftira atma saiki söz konusudur. Müştekilerin müvekkilime yönelik işkence suçunun örtbas edilmesi amacıyla hareket edilmiştir, ifadeye itibar edilemez” dedi. Mahkeme, bu avukatın talebi doğrultusunda, Ankara İI Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Serkan Çakmak’ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Dava 26 Eylül’e kaldı (1 Nisan).
Soruşturmalar, Açılan / Süren Ceza Davaları, Kararlar
Nisan - Haziran döneminde en az altı gazeteci, haklarında çoğu kez “dezenformasyon” şüphesiyle açılan sekiz soruşturmayla gündeme geldi. Seçimler öncesi bir grubun CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na suikast için Türkiye'ye girdiğine ilişkin iddiayı dile getirdiği için hakkında soruşturma açılan TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, iktidarın Kürt Sorunu’na bakışını değerlendirdiği program nedeniyle hem ikinci bir soruşturmaya konu oldu hem de tutuklandı.
Soruşturmalar
Yanardağ’a “Öcalan” soruşturması: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 25 Haziran akşamı Tele 1’de yayımlanan programda, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın iktidarın gerektiğinde pazarlık yaptığı bir kişi olduğu ve tecritten kurtarılması gerektiğini savunan gazeteci Merdan Yanardağ hakkında soruşturma başlattı. Başsavcılık, Yanardağ’a ilişkin “suçu ve suçluyu övme” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” gerekçeleriyle resen soruşturma başlattı. TELE1’deki “4 soru 4 yanıt” programında AKP Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu'nun “çözüm süreci” sözlerini eleştiren Yanardağ “Türkiye’de en uzun süre yatan siyasi mahkumdur. Normal infaz yasaları geçerli olsa aslında serbest bırakılması gerekiyor, ev hapsi vs. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Biz görmüyoruz, duymuyoruz, tartışamıyoruz. O izliyor mu izlemiyor mu bilmiyoruz. Ama orada elinde rehin olarak tutmuşsun, adamla pazarlık yapıyorsun. Onun üzerinden tehdit savuruyorsun. Ailesiyle bile görüşemiyor, avukatlarıyla görüşemiyor. Böyle bir infaz düzeni olabilir mi? Abdullah Öcalan hafife alınacak birisi değil. Neredeyse cezaevinde filozof oldu çünkü okumaktan başka bir şey yapmıyor. Siyaseti doğru okuyan, doğru göre, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir” dedi (25 Haziran).
Kanbal’a takipsizlik: Gazeteci Ahmet Kanbal hakkında, 8 Nisan’da Mardin’in Ömeryan bölgesinde Musa Kahraman ile Lokman Görgün’ün öldürülmesine ilişkin yaptığı haber nedeniyle soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. İçişleri Bakanlığı’nın Kahraman ve Görgün’ün PKK’li olduğunu iddia etmesine karşılık, yapılan haberde Görgün’ün 8 çocuk babası ve çobanlıkla geçimini sağlayan bir köylü olduğuna dikkat çekilmişti. Bu habere dair açılan soruşturmada savcılık, “Kamu davası açmayı gerektirecek nitelikte dosya kapsamında somut delil, iz ve emarenin bulunmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi (10 Haziran).
Batıhan’a “dezenformasyon” soruşturması: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlere dair sosyal medya hesabında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaydığı” gerekçesiyle Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Yüsra Batıhan hakkında soruşturma açtı. Paylaşımlarında HDP Kriz Koordinasyon Merkezi verilerine ve deprem bölgesindeki gazetecilerin izlenimlerine dikkat çeken Batıhan, avukatı eşliğinde Cebeci Polis Merkezi Amirliğinde ifade verdi. Batıhan, paylaşımların kendisine ait olduğunu ve herhangi bir yanıltıcı bilgi vermediğini savundu (24 Mayıs).
Yanardağ’a “dezenformasyon” soruşturması: İstanbul Başsavcılığı, bir grubun CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'na bir grubun suikast yapmak için Türkiye'ye girdiğine ilişkin iddiayı içeren paylaşımı nedeniyle TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ hakkında resen soruşturma başlattı. Twitter'da 12 Mayıs'ta yapılan “1- Türkiye'nin siyasal ve toplumsal yaşamını derinden etkileyecek önemli bir olayı, -geç bir saatte de olsa- kamuoyu ile paylaşmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kaynağıma güvendim... Kemal Kılıçdaroğlu'na suikast yapacak bir grubun Gürcistan'a Türkiye'ye girdiği belirtiliyor” şeklindeki paylaşım yaptığı gerekçesiyle Yanardağ, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” şüphesiyle soruşturma geçiriyor (12 Mayıs).
Arı’ya “dezenformasyon” soruşturması: İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Migros’un Kızılay’ın maden suyunda 2019’da yoğun miktarda arsenik tespit etmesini haberleştiren ve madensuyu fabrikasının skandal görüntülerini yayımlayan BirGün muhabiri İsmail Arı hakkında Kızılay’ın şikayetiyle soruşturma başlattı. İfadeye çağrılan Arı’ya, Kızılay Derneği ile Kızılay İçecek’in kendisi hakkında şikâyetçi olduğu bildirildi, “Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunu” işlediği iddia edildi. Haberde, arseniğin kanser gibi sağlık sorunlarına yol açtığını belirten Gıda Mühendisi Bülent Şık'ın, “Kızılay yöneticileri suç işledi” ifadeleri ile Kızılay'ın fabrikasında maden suyunun depolandığı havuzların hijyenden uzak ve tartışma yaratacak görüntüleri de yer almıştı (10 Mayıs).
Kaya’ya “dezenformasyon” takipsizliği: İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, Medya Koridoru sitesi imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmeni Canan Kaya hakkında 13 Şubat’ta YouTube kanalından yaptığı deprem yayını nedeniyle “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” şüphesiyle 18 Mart’ta başlattığı soruşturmada takipsizlik kararı verdi. MLSA’ya göre basın özgürlüğü vurgusu yapan savcı, kararında “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçu için “özel kasıt gerekir” dedi. Savcı Selman Bacaksız, 10 Mayıs’ta verdiği kararında, “Somut olayda gazeteci olan şüphelinin dosya içeriğinde bulunan açık kaynak araştırma raporu ile tespiti yapılan sosyal medya hesabındaki, bir başkasının dile getirdiği sözlerin bulunduğu video paylaşımının; kamu barışını bozmaya yönelik açık ve yakın bir tehlike içermediği gibi özü itibariyle etkili bir şiddet çağrısı ya da nefret söylemi de içermediği ayrıca şüphelinin ‘sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak’ kastıyla hareket ettiğine dair savunmasının aksini gösterir herhangi bir delilin de olmadığı, eylemin kamu barışını bozduğuna dair de yeterli delil ve emarenin bulunmadığı, gazeteci olan şüphelinin eyleminin basın özgürlüğü sınırları içerisinde vücut bulduğu…” dedi (10 Mayıs).
Candemir’e “dezenformasyon” soruşturması: Van’da İpekyolu Belediyesi kayyumu İhsan Emre Aydın’ın “fahiş” maaşını haberleştiren gazeteci Oktay Candemir hakkında, “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yaymak” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. 2 Nisan Polis Karakolu’na giderek ifade veren Candemir, ifadesinde tüm suçlamaları reddederek, haberinin haber alma özgürlüğü kapsamında olduğunu ve kamu görevlilerinin ne kadar maaş aldıklarının kamuyu yakından ilgilendiren bir durum olduğunu söyledi. Avukatı Fırat Yakan ise, kayyumun tekzip yayınlayıp haberi yalanlanmadığını belirtti; amacının gazetecileri baskı altına almak ve gerçeklerinin yazılmasının önüne geçmek olduğunu savundu. Yakan, haberi yalanlamak yerine Twitter hesabından Candemir’i hedef gösterdiği gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi (27 Nisan).
Arı’ya “dezenformasyon” soruşturması: BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı, AKP'li İstanbul Güngören Belediyesi'nin şikayeti üzerine “Ev değil resmen ölüm satıyorlar!” başlıklı haberi gerekçesiyle ifade verdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nun başlattığı soruşturma kapsamında ifade veren Arı’nın “Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu işlediğini iddia edildi. Gazeteci, dava alırsa 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle yüz yüze kalacak. Depremden yaklaşık bir hafta önce yayımlanan şikayet konusu haberde, AKP’li Güngören Belediyesi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) “İlk depremde felaket yaşanır. Zemin bataklık” diye itiraz ettiği bir araziye 96 daire ve 9 dükkân inşa ettiği anlatılıyordu (6 Nisan).
Açılan ve Süren Davalar
BİA Medya Gözlem Raporu’nda en az 141 gazeteci veya medya temsilcisi, son üç ayda Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ile 2911 Sayılı Toplantı Gösterişleri Yürüyüşleri Kanunu, Terörizmin Finansmanı Kanunu gibi düzenlemelerden yargılanmalarıyla gündeme geldi. Söz konusu davaların çoğunluğu ise, “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası” gerekçesine dayanıyordu. Bu gazetecilerden 38’ine açılan davalar yeniyken 31’ini de, haklarından “örgüt üyeliği” suçlamasıyla ceza davaları açılan ve bir kısmı bir yılı aşkın süredir mahkeme yüzü görmeden hapiste tutulan Kürt medya temsilcileri oluşturuyor.
Canözer’e “örgüt üyeliği” davası: Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 25 Nisan’da gözaltına alınan ve dört meslektaşıyla tutuklanan JINNEWS sitesi muhabiri Beritan Canözer hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla dava açıldı. İddianame Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Dosya üzerinden tutukluluk incelemesi yapan heyet, Canözer'in adli kontrol talebiyle serbest bırakılmasına karar verdi. Tahliye kararında, dosyada ki delil durumu, atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali, kaçma ve delil karartmaya yönelik somut delil bulunmadığı belirtildi (23 Haziran).
Gök’e “üyelik ve propaganda” davası: Diyarbakır Başsavcılığı, 25 Nisan'da evlere yapılan baskınlarla gözaltına alınarak tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök hakkında “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla dava açtı. Diyarbakır 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin kabul ettiği iddianameye dair yargılama 14 Eylül’de başlayacak. Gök hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiası ile 7 yıl 6 aydan 15 yıla ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etti. 14 sayfalık iddianamenin ilk üç sayfasında KCK’nın tanımına yer verildi. Sonraki üç sayfada ise “etkin pişmanlıktan” faydalanan açık tanık Ümit Akbıyık’ın beyanları yer aldı. Gök’ün, o dönem yeni çıkan Sefkan Kobanê’nin kaleme aldığı Kobanê Direniş Güncesi kitabı, İbrahim Kaya’nın "Uçurum Çiçekleri" adlı kitabının haberleri suçlama konusu yapıldı. Yine Gök’e isnat edilen suçlardan biri ise Mezopotamya Ajansı’nda “Dağ-ı Devran: Tutkulu bir yolculuğa davet” başlıklı haberde Selahattin Demirtaş'ın Devran ve Leyla kitaplarının Kürtçe çevirisi ile Harun Doğan'ın Dağ-ı Devran şiir kitabının tanıtımları yer aldı (23 Haziran).
Üç haberciye “Eylem” davası: Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 16 meslektaşlarının 16 Haziran 2022’de tutuklanmasını protesto ettikleri sırada Ankara Ulus Meydanı’nda darp edilerek gözaltına alınan gazeteciler Deniz Nazlım, Sibel Yükler ve Yıldız Tar'a dava açıldı. 5 Temmuz 2022’de Ulus Meydanı’nda bir araya gelen gruba müdahale eden polisin gözaltına aldığı üç haberci aynı gün emniyetteki işlemlerinin ardından serbest bırakılmıştı. MLSA’ya göre, gazeteciler hakkında “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet”ten dava açıldı. İddianame Ankara 71. Asliye Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Yargılama 9 Ocak 2024 tarihinde başlayacak (23 Haziran).
Göcekli’ye “TMK” davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları ve demokrathaber.org sitesinde yayınlanan haberler nedeniyle Demokrat Haber genel yayın yönetmeni ve imtiyaz sahibi Mehmet Göcekli’yi “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Göcekli’nin katılmadığı duruşmada avukatı Ceren Kalı vardı. Mahkeme, istinabe evrakının olumsuz gelmesi ve güncel adresinin bulunmaması nedeniyle ifadesinin alınması ve delillerin tespit edilmesi amacıyla Göcekli hakkında yakalama emri düzenlenmesine karar verdi. Yargılamaya 26 Aralık’ta devam edecek (22 Haziran).
Vice News ekibinin "örgüte yardım" davası: Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 2015'te tutuklandıktan sonra sınırdışı edilen Vice News muhabiri Jake Hanrahan ve kameramanı Philip Pendlebury’yi tercüman Mohamed İsmael Rasool ve rehber Abdurrahman Direkçi ile birlikte yargılamaya devam etti. Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Cizre, Silopi, Nusaybin ve Sur gibi ilçelerde yaşananlara ilişkin belgesel çekimi yapmak amacıyla geldikleri Diyarbakır'da 2015'te tutuklanan ve ardından sınırdışı edilen dört kişi, “örgüte bilerek isteyerek yardımda bulunmak suretiyle üye olmak”, “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmak” iddialarıyla ve 15 yıldan 67 yıla kadar hapis istemiyle yargılıyor. 22 Haziran’da devam edilen ve duruşma savcısı ile sanık avukatının eksikliklerin giderilmesini talep ettiği yargılama, gazetecilerin alınan ifadelerinin Türkçe tercümesinin yapılması için ikinci defa Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına karar verildi. Dava 14 Kasım’a kaldı (22 Haziran).
İsmail Saymaz’a yeni dava: AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’a “kamu görevlisine hakaret hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla dava açıldı. Beş yıl dört ay hapis istemiyle açılan dava, 10 Ekim’de İst. 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek (22 Haziran).
Yaşar’a “propaganda” davası: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, IŞİD ile savaşırken hayatını kaybeden Ulaş Bayraktaroğlu için Ankara’daki Yüksel Caddesi’nde 11 Mayıs 2017 tarihinde yapılan basın açıklamasını haberleştirdiği gerekçesiyle gazeteci Eylül Deniz Yaşar'ı “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılamaya devam etti. MLSA’ya göre, ikinci duruşmada esas hakkında mütalaasını sunan duruşma savcısı, Yaşar’ın cezalandırılmasını talep etti. Daha önce savunma yapan Yaşar, “Ben kullanmadığım, paylaşmadığım bir şeyden suçlanıyorum. Ben zaten video muhabiriyim, görüntülerimi herkes kullanabiliyor. Ana akım da çektiğim görüntüleri kullanıyor. O hesap üzerinden atılmış tweetlerle neden ilişkilendirildiğimi anlamış değilim. Üstelik daha önce takipsizlik de verildi” demişti. Dava 12 Ekim’e kaldı (22 Haziran).
“KCK Basın” davasında 46 sanık: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 yıldır devam eden “KCK Basın” davasından 46 gazeteci ve medya çalışanını “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılamaya 28. Duruşmayla devam etti. 20 Haziran’da görülen son duruşmada mahkeme, heyet değişikliği nedeniyle eski zabıtları okurken, yargılanan İsmet Kayhan hakkında çıkarılan yakalama emrinin infaz edilmediğini belirtti. Ardından iddia makamı ve yargılananların avukatları eksik hususların giderilmesini talep etti. Yargılananlardan Yüksel Genç’in avukatı Hüseyin Boğatekin, müvekkilinin Diyarbakır Başsavcılığı’nda bu dosyadaki fiil ile aynı tarihleri kapsayan bir soruşturma olduğunu belirtti. Boğatekin, soruşturmanın araştırılması ve gerektiğinde birleştirilmesi talebinde bulundu. Dava, İsmet Kayhan hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesi için 31 Ekim’e bırakıldı. 20 Aralık 2011 yılında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt gazetecilerine yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 46 gazeteciden 32’si 24 Aralık’ta tutuklanmış, ardından aşamalı olarak tahliye edilmişti. Süreç, sanık avukatlarınca “FETÖ kontrolündeki Emniyet ve yargının ürünü” olarak eleştirilmişti. Dosyada tutuklu sanık kalmasa da, dosyanın diğer “itibarsız FETÖ dosyaları” gibi işlem görmemesi itiraz konusu olmuştu. Kasım 2019’da AİHM, dosyasına dair yapılan başvuruyu, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuru yolu tüketilmediği gerekçesiyle reddetmişti (20 Haziran).
Bakur Belgeseline dava Yargıtay’ı bekliyor: Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, barış sürecinde çekilen “Bakur” belgeseli nedeniyle ilk yargılamada 4 yıl 6’şar ay hapse mahkum edilen gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve yönetmen Çayan Demirel’i İstinafın bozma kararı sonrası yeniden yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. 20 Haziran’da devam edilen davada, Mavioğlu’nun “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılandığı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde temyiz incelemesinde olan dava dosyasının sonucunun beklenmesine bir kez daha karar verildi. Yargılama 26 Ekim’e kaldı (20 Haziran).
Atilla Taş’a 301’den ve “hakaret”ten ceza talebi: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “örgüte yardım” gerekçesiyle 6 Mart 2020’de 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum edilen eski köşe yazarı, şarkıcı ve sosyal medya kullanıcısı Atilla Taş’ı yeniden yargılamaya başladı. Son duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, dosya kapsamına göre Yargıtay'ın bozma ilamına göre örgütle organik bağ kurduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanığın eylemlerinin “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” ve “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlarını oluşturduğu gerekçesiyle bu suçlardan toplam 1 yıl 11 ay 15 günden 6 yıl 1 aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etmişti. Taş'ın avukatı, mütalaaya karşı savunma yapabilmek için süre talep etti. Mahkeme heyeti, sanık avukatına savunmasını hazırlayabilmesi için süre vererek duruşmayı erteledi (16 Haziran).
Alağaş’a “örgüt” davası: Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi, PKK talimatlarına uygun yayın yaptığı iddiasıyla tam bir yıldır tutuklu olan Jin News sitesi haber müdürü Safiye Alağaş’ı “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yargılamaya başladı. İddianamenin okunmasıyla başlayan duruşmada Alağaş, savunmasını Kürtçe yaptı. Suçlamaları kabul etmediğini, gazeteci olduğunu ifade eden Alağaş, “İddianame adeta George Orwell'in ‘1984'ü gibi. Bizler bağımsız gazetecileriz. Amacımız karanlıkta bırakılan, üstü örtülen, ihlalleri açığa çıkarıp halka ulaştırmak. Bunun bilincini ve sorumluluğunu taşıyoruz. Yaptığımız haberler, kullandığımız fotoğraflar, kitaplar, haber notları suçlama konusu yapılmış. Burada gazetecilik faaliyeti sorgulanıp suçlanıyor” diye konuştu. Adli kontrol ile serbest bırakılan gazeteci yargılanmaya tutuksuz olarak 9 Kasım’da devam edecek (15 Haziran).
Altan, Ilıcak, Şimşek ve Yazıcı’nın “örgüt” davası: Darbe girişiminden sonra tutuklanıp yıllarca hapis kalan gazeteciler Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Yakup Şimşek ve Fevzi Yazıcı’nın “örgüt üyeliği” suçlamasıyla yeniden yargılanmasına İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlandı. AİHM kararı doğrultusunda müvekkilinin dosyasının ayrılmasını talep eden Ahmet Altan'ın avukatı Figen Albuga Çalıkuşu, “Müvekkilim ödül almak için yurt dışına gidecekti. Ancak hakkındaki yurt dışına çıkış yasağı nedeniyle gidemedi. Yurt dışına çıkış yasağının kaldırılmasını ve derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu. Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin beraatlarını ve yurt dışı çıkış yasaklarının kaldırılmasını talep etti. Mahkeme, sanıklar hakkındaki yurt dışı çıkış yasağının devamına ve Ahmet Altan'ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar verdi. Altan hakkındaki dosyanın ayrılması talebi de reddedildi. Yargılamaya 26 Ekim'de devam edilecek (13 Haziran).
Özgürlükçü Demokrasi için hapis istendi: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinde çalışanı altı gazeteciyi, “örgüt üyeliği” “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Duruşma savcısı, daha önce sunduğu esas hakkındaki mütalaasını yineleyerek gazeteciler Reyhan Hacıoğlu, Mehmet Ali Çelebi, Hicran Urun, Pınar Tarlak, yazı işleri müdürü İshak Yasul ve imtiyaz sahibi İhsan Yaşar’ın “örgüt üyeliği”, “örgüt propagandası”, “örgüt yayınlarını basmak ve yayınlamak” iddiasıyla cezalandırılmasını talep etmiş, daha önce beraat alan Pınar Tarlak için de aynı iddialardan ceza istemişti. 12 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda mahkeme, “gazetenin terör örgütü çıkarları doğrultusunda faaliyet yürütüp yürütmediğine” dair daha önce istenen bilirkişi raporunu beklemeye karar verdi. Urun, Yasul ve Çelebi hakkında verilen yurtdışı yasağının kaldırılması yönünde iletilen talep de reddedildi. Dava 1 Kasım’a kaldı (12 Haziran).
Kandar’a “yanıltma” davası: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Ahmet Kanbal hakkında Nisan ve Mayıs aylarında yaptığı iki haber yoluyla “yanıltıcı bilgi yaydığı” iddiasıyla dava açtı. Hakkında iki soruşturma açılan Kandal, birinde takipsizlikle kurtulurken, 14 Mayıs 2023 seçimleri sırasında Mardin’de kaybolan 1363 No’lu sandık ve sandık başkanına ilişkin sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek iddianame düzenlendi. Kanbal Mardin 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde TCK’nin 217. maddesi uyarınca bir yıldan 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Sandığın kaybolmasına dair tutulan tutanak ve siyasi partilerin sandığa ilişkin yaptıkları başvurulara rağmen hazırlanan iddianamede, paylaşımın sandık bulunduktan 25 dakika sonrasında yapılması gerekçe gösterilerek, ceza verilmesi istendi (10 Haziran).
“FETÖ Medya Yapılanması” dosyası yeniden: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ Medya Yapılanması” dosyası kapsamında gazeteciler Ahmet Memiş, Ali Akkuş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ı yeniden yargılamaya devam etti. “FETÖ örgütüne yardım” gerekçesiyle hapis istemiyle yürütülen ve 8 Haziran’da süren yargılama, eksikliklerin tamamlanması için 19 Ekim’e bırakıldı (8 Haziran).
Yurttapan ve Estukyan’ın “terör” davası: İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Modernite dergisi Sorumlu yazı işleri müdürü Ramazan Yurttapan ve Agos gazetesi Ermenice sayfalar Editörü Pakrat Estukyan dahil beş kişiyi “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla yargılamaya beşinci duruşmayla devam etti. Dergide Osmanlı’dan Türkiye’ye geçişi ve sosyal yapıyı inceleyen bir makale yazdığını daha önce açıklayan Estukyan, “Savcılık beni terör örgütü propagandası yapmakla suçladı. Suçlamaya konu olan yazı içerisinde geçen YPG/ YPJ gerillası ifadesi savcılık tarafından propaganda olarak değerlendirilmiştir. Oysa gerilla sözcüğünü Türk Dil Kurumunun tanımı kapsamında kullanılmıştır. Propaganda yapmak gibi bir amacım olmamıştır” demişti. Dava, sanıklardan Mehmet Nimet Sevim hakkında ifadesinin alınması için yakalama emri düzenlenmesi için 22 Eylül’e bırakıldı (7 Haziran).
Çelik’e “Gürlek” davası: Ankara 22 Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Haziran 2022 tarihinde Adalet Bakan Yardımcılığı'na atanması dolayısıyla Akın Gürlek'in İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı olarak daha önce aldığı ve üst yargı kararlarını uygulamadığı örnekleriyle birlikte haberleştirilmesi nedeniyle ANKA Haber Ajansı yazı işleri müdürü Mansur Çelik'i yargılamaya devam etti. İkinci duruşmada mahkemenin “adresi eksik” olan ve mağdur sıfatıyla yer alan Gürlek’e tebligat yapamadığı anlaşıldı. ANKA’nın, 14 Ekim 2020 tarihinde, Gürlek’in imza attığı sembolik dosyaların derlendiği haber Çelik’in Terörle Mücadele Kanunu’nun 6. Maddesi temelinde, “terörle mücadele eden görevliyi hedef yapmak” iddiasıyla ve üç yıl hapisle yargılanmasına yol açtı. 28 yıllık gazetecilik yaşamında ilk cezasıyla karşılaşan Çelik, ilk duruşmada verdiği ifadede, “Ben gazetecilik yaptım; 28 yıldır utanılacak hiçbir şey yapmadım. Meslek ilkelerimi her zaman savundum. Yerel mahkemenin, Anayasa Mahkemesi'nin oybirliğiyle aldığı bir kararı uygulamaması, o boyutuyla bir ilktir Türkiye'de. Genel olarak yaşanan her ilk, bir haber değeri zaten taşır” dedi. Mahkemenin Çelik’in yurt dışı yasağını kaldırmadığı yargılama 7 Eylül’e kaldı (6 Haziran).
Gazeteci Haskoloğlu’na “kişisel veri” davası: Twitter’dan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan'ın fotoğraf ve bilgilerinin olduğu sahte kimlik kartlarını yayınladığı için sekiz gün tutuklu kaldıktan sonra 27 Nisan 2022 tarihinde tahliye edilen gazeteci İbrahim Haskoloğlu “Kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve yayma” iddiasıyla yargılanmaya başladı. İstanbul Anadolu 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde ifade veren gazeteci, “e-devletteki güvenlik açığını göstermek için yayımladım” dedi. Dava 28 Eylül’e kaldı (6 Haziran).
Taraf davasında bozmadan sonra birleştirme: Kapatılan Taraf gazetesinin eski yöneticileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ile muhabir Mehmet Baransu’nun “Egemen Harekat Planı” adlı Genelkurmay’a ait gizli belgeyi gazetede yayımlandıkları iddiasıyla yeniden yargılanmalarına 31 Mayıs’ta devam edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 4 Mart 2022 tarihli kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi’nce 10 Ekim 2022 tarihinde hukuka aykırı bulunarak bozulmuştu. 31 Mayıs’ta görülen duruşmada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dava dosyasının “hukuki ve fiili irtibat bulunduğu” gerekçesiyle İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davayla birleştirilmesine karar verdi. Mehmet Baransu hakkındaki adli kontrol kararının devamına karar vererek dosyanın Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine hükmedildi. Yerel mahkeme Baransu’yu “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçlamasıyla altı yıl, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama” suçlamasıyla da yedi yıl olmak üzere toplam 13 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. “Devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge veya vesikaları kısmen veya tamamen yok etme, tahrip etme, bunlar üzerinde sahtecilik yapma, hileyle alma veya çalma” suçundan Baransu’nun beraatına karar veren mahkeme, “örgüt üyeliği” suçlaması yönünden ise davanın reddine karar vermişti. Çongar, Altan ve Oğur’un “devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etme” suçundan 3 yıl 4 ay hapisle cezalandırılmasına karar veren mahkeme, Çongar, Altan ve Oğur’un diğer suçlar yönünden beraatlarına hükmetmişti. İstinaf mahkemesi oybirliğiyle aldığı kararında azami tutukluluk süresini dolduran Baransu’nun, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse tahliye edilmesine hükmetmişti (31 Mayıs).
Fincancı, Önderoğlu ve Nesin yedi yıldır sanık: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği davasından yargılanan ve 17 Temmuz 2019’da beraat ettikleri halde kararları istinaftan dönen Şebnem Korur-Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin'i yeniden yargılamaya devam etti. Sadece Önderoğlu’nun katıldığı yeniden yargılamanın bu yedinci duruşmada, Fransa’da yaşayan Nesin’in ifadesi için yazılan istinabe yazısına yanıtın beklenmesi için karar alındı. 1 Şubat’ta görülen bir önceki duruşmada, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, Erol Önderoğlu’dan sonra, bir mahkeme hakiminin reddi konusunda Fincancı’nın avukatı Meriç Eyüboğlu’nun da yaptığı itirazın reddedildiği bildirilmişti. Üç sanık, “örgüt propagandası”, “suçu ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye alenen tahrik” iddiasıyla 14 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılanıyor. İlk yargılama sonunda Temmuz 2019’da verilen beraat kararları İstanbul İstinaf Mahkemesi’nce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fincancı’yı kamuoyu önünde hedef almasından bir hafta sonra Ekim 2020’de bozulmuştu. Mahkeme, itirazlara rağmen bu karara 3 Şubat 2021’de uymaya karar vermişti. Dava, 12 Ekim’e bırakıldı (25 Mayıs).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 18 Mayıs’ta görülen duruşmada, Adalet Bakanlığı’nın Almanya’da yaşayan Yücel’in savunmasının alınması için yazılan müzekkereyi işleme koymaması üzerine Yücel hakkında yakalama kararı çıkartma yoluna gitti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Yargılama 17 Ekim’e kaldı (18 Mayıs).
Ankara’da dokuz gazeteciye tahliye: Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “KCK Basın Komitesi”ne bağlı oldukları suçlamasıyla “PKK üyeliği” iddiasıyla tutuklu yargıladığı dokuz gazeteci, 11 sanıklı davanın ilk duruşması sonunda tahliye etti. 29 Ekim 2022’de tutuklanan Mezopotamya Ajansı (MA) yazı işleri müdürü Diren Yurtsever, MA Ankara haber müdürü Deniz Nazlım, MA muhabirleri Berivan Altan, Selman Güzelyüz, Hakan Yalçın, Emrullah Acar ve Ceylan Şahinli, JinNews sitesi muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer ile adli kontrolle serbest bırakılan MA muhabiri Zemo Ağgöz ve eski MA stajyeri Mehmet Günhan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Davaya 5 Temmuz’da devam edilecek (16 Mayıs).
Tunççelik ve Coşkun’un “eylem” davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, Gazeteciler İrfan Tunççelik ve Ümit Turhan Coşkun’u, 11 Barış Annesi ile birlikte “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla yargılıyor. Barış Anneleri ve haber takibi yapan gazetecilere yöneltilen suçlamalar, 8 Kasım 2018'de başlayan açlık grevleri nedeniyle Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde 10 Mayıs 2019'da yapılan eylem görüntülerine dayandırılıyor. 8 Mayıs’taki duruşmayı izleyen P24’e göre mahkeme, dağılma anonsu yapılıp yapılmadığının, bu anonsun duyulabilir olup olmadığının ve polise mukavemet gösterilip gösterilmediğinin belirlenebilmesi için istenilen ek bilirkişi raporunun beklenilmesine karar verdi. Dava 13 Temmuz’a kaldı (8 Mayıs).
Sonbahar, Karakurt ve Cihan'ın “direnme” davası: Antalya 25. Asliye Ceza Mahkemesi, Antalya'da 2015'te gerçekleştirilen G20 Zirvesi protestolarını takip ederken gözaltına alınan gazeteciler Eylem Sonbahar, Sema Karakurt, Metin Cihan'ı “görevi yaptırmamak için direnme” suçlamasıyla yargılıyor. Toplam 17 kişinin yargılandığı davaya 3 Mayıs'ta devam edildi. Mahkeme, eksik hususların tamamlanması için davayı 4 Ekim’e erteledi (3 Mayıs).
Kalafat ve Akgül’e 301 davası: Gazeteci Haluk Kalafat ve Elif Akgül, o dönem çalıştıkları Bianet haber sitesinde 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı farklı haber yoluyla “Türk milletini alenen aşağıladıkları” iddiasıyla yargılanıyor. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği Kalafat ve MLSA adliye muhabiri Akgül’ün 27 Nisan’da İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmesi beklenen ilk duruşması, dosyada mazeret bildirilmesi üzerine 19 Ekim’e bırakıldı. TCK’nın 301/1 maddesi uyarınca üçer yıl hapisleri istenen iki gazeteci, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) “Ermeni Soykırımı propagandası yapıldığı” iddiasıyla yapılan bir ihbar ve Adalet Bakanlığının 24 Haziran 2021 tarihinde izin vermesi üzerine başlatılan soruşturma sonucunda kovuşturma görüyor. Savcı Murat Mert, 9 Aralık 2022 tarihinde hazırlanan iddianamede 2015, 2018 ve 2019 yıllarında yayımlanan altı haberi suç konusu yaptı. İddianamede savcı, hakkında herhangi bir toplatma kararı dahi olmayan kitapların tanıtımı olduğunu ve haberlerde bu kitaplardan alıntılar olduğunu dikkate almadı. Mert, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Salt [Ermeni Soykırımı ifadesinin] kullanılması herhangi bir suçlamanın konusu olmamalıdır” hükmüne vardığı İlker Deniz Yücel (Başvuru Numarası: 2017/16589) kararını da dikkate almayarak gazetecilerin cezalandırılmasını talep ediyor (27 Nisan).
Çetin “TMK” davası: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, “Deniz Poyraz Davası” isimli sosyal medya hesabından 17 Nisan 2022 tarihinde yapılan paylaşımı hesabında paylaştığı için gazeteci Rabia Çetin’i “terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerinin hüviyetlerini açıklama, yayınlama veya bu yolla hedef gösterme” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamalarıyla yargılamaya başladı. Savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği serbest gazeteci Çetin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını (HAGB) kabul etmedi ve “Herhangi bir kamu görevlisini kimseye hedef göstermedim, suçlamaları kabul etmiyorum. Twitter hesabı bana aittir, yargılama konusu tweeti ben yazmadım. Deniz Poyraz Davası’nı takip ediyordum, kamuoyunu bilgilendirmek için paylaştım” dedi. Avukatı Veysel Ok da, retweet yapmanın yazılana katılma anlamı taşımadığını, bilgi paylaşımı olabileceğini anlatan bir tezi mahkemeye sundu; “Aynı retweet ile ilgili farklı mahkemelerde yargılanan müvekkilimiz hakkında verilen beraat kararı var” dedi. Dava, iddia makamının, esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için 13 Eylül’e bırakıldı (13 Nisan).
Diyarbakır’da 20 gazeteciye “üyelik” davası: Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Başsavcılığı'nın 16 Haziran 2022'de 16'sı tutuklanan, 4'ü serbest bırakılan 20'si gazeteci 22 kişi hakkında yürüttüğü soruşturmada hazırladığı 728 sayfalık iddianameyi kabul etti. “Örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan ve kısıtlılık kararı düşürülen dava 11 Temmuz'da başlayacak. İddianamede, gazeteciler Aziz Oruç, Elif Üngür, İbrahim Koyuncu, Lezgin Akdeniz, Mazlum Güler, Mehmet Şahin, Mehmet Ali Ertaş, Neşe Toprak, Ömer Çelik, Ramazan Geciken, Remziye Temel, Serdar Altan, Suat Doğuhan, Zeynel Abidin Bulut, Abdurrahman Öncü, Esmer Tunç, İbrahim Bayram, Mehmet Yalçın'ın ayrı ayı 7 yıl 6 ay ile 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını talep etti. Soruşturmaya daha sonra eklenen bazı isimlerle Gülşen Koçuk, Safiye Alagaş, Mehmet Servet Yigen, İhsan Ergünlü, Ayşe Güney, Ayşe Kara ile Feynaz Koçuk'un dosyasını ayırdı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunda görevli savcı Mehmet Karababa'nın hazırladığı ve yurtdışında yayın yapan Kürt televizyon kanallarının programlarını sıraladığı iddianamede gazetecilerin program ve haberlerinin televizyonlarda yayınlanması “örgütsel bağ” olarak değerlendirdi. Prodüksiyon şirketlerinin görüntü arşivleri, programlar için internetten indirilen fotoğraf ve görüntüler, programlar için yapılan ödemeler, el konulan gazete ve kitaplar ile telefonlardan çıkan ses kayıtlarını suçlama konusu yaptı (11 Nisan).
Çandar’ın “Kırmızı fularlı kız” davası: Gazeteci Cengiz Çandar’ın 2017 yılında paylaştığı bir tweet gerekçe gösterilerek “suçu ve suçluyu övmek” suçlamasıyla yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaasını sunan İstanbul 30 Asliye Ceza Mahkemesi savcısı, Çandar’ın cezalandırılmasını talep etti. Yurt dışından Türkiye’ye gelen Çandar, avukatları Veysel Ok ve Merve Kurhan ile duruşma salonunda hazır bulundu. Türkiye’ye döner dönmez savunmasını yapan Çandar, “Aklımın köşesinden suçu ve suçluyu övmek geçmedi. Vicdani olarak duygularımı ifade ettim” dedi. Çandar, kamuoyunda “Kırmızı fularlı kız” olarak tanınan ve Rakka’da IŞİD saldırısında öldürülen Ayşe Deniz Karacagil ile ilgili 30 Mayıs 2017 yılında yaptığı bir sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek yargılanıyor. Çandar’ın avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarını hazırlamak için süre talebini kabul eden mahkeme, davayı 16 Mayıs’a erteledi (10 Nisan).
Dündar’ın “Özgürüz” davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar'ın “MİT TIR’ları” haberi nedeniyle yeniden yargılandığı davanın Aralık 2020'de görülen karar duruşmasında daha önce ifadesi alınmadığı için ayrılan dosyasını görmeye devam etti. Dündar bu davada 1 Mart 2017 tarihinde Özgürüz sitesinde yayımladığı bir video nedeniyle “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askerî casusluk maksadıyla temin etmek” (TCK 328) ve “gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklamak” (TCK 330) ile suçlanıyor. 5 Nisan’da görülen duruşmada da, gazeteci hakkında verilen yakalama emrinin infazının beklenmesine karar verildi. Dava 25 Ekim’e kaldı (5 Nisan).
Gördüğü şiddet cezasız kalan Hürtaş yargılanıyor: Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesi, Baro başkanlarının Çoklu Baro Yasası’na yönelik protestoları izlerken darpla gözaltına alınan ve şikayeti takipsizlikle sonuçlanan gazeteci Sibel Hürtaş’ı “polise direnmek” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Gözaltına alındığı araçta boğazının sıkıldığını açıklayan ve olaydan sonra iki gün iş göremez raporu alan Hürtaş üç yıl hapis istemiyle yargılanıyor. 30 Mart günkü duruşmada müşteki sıfatıyla dinlenen polis Kadriye Kaya, Hürtaş’ın pasif direniş gösterdiğini, gözaltı aracı harekete geçtiği sırada “belinin üzerinden yükselerek iki ayağını kaldırarak şoföre tekme attığını, şoför direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve son anda toparladığını” ileri sürdü. Hürtaş’ın avukatı Arkın Hürtaş ise, “Geçtiğimiz celsede müşteki olarak Sefa Gürsoy dinlendi. Her iki müşteki ifadesine baktığımızda soruşturma ifadelerinin kopyala yapıştır tarzında olduğu anlaşılmaktadır. Öncelikle müvekkilime göre oturdukları konum itibariyle araç içerisinde her iki müştekinin solunda bulunduklarını söylemişlerdir, ancak bugün Kadriye Yayla sağında olduğunu belirtmiştir. Her iki müştekinin cümle yapıları dahi benzeşiktir, müvekkilimize iftira atma saiki söz konusudur. Müştekilerin müvekkilime yönelik işkence suçunun örtbas edilmesi amacıyla hareket edilmiştir, ifadeye itibar edilemez” dedi. Mahkeme, bu avukatın talebi doğrultusunda, Ankara İI Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürü Serkan Çakmak’ın tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Dava 26 Eylül’e kaldı (1 Nisan).
Kahraman’ın TMK davası: Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksekova Haber sitesinde çıkan 2017 ve 2018'e ait Rojava ve Afrin’e dair yazıları nedeniyle gazeteci İskender Kahraman’ı, “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılıyor. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, dosyada takipsizlik kararı verilerek Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti; ancak uyuşmazlığın çözülmesiyle dosya yeniden Ankara’ya taşınmıştı. Kahraman, davayı “Gazetecilere, yazarlara, düşünen insanlara, bilim insanlarına açılan bu gibi davalardan artık bir an önce vazgeçilmelidir. Ki benim hiçbir yazımda ve düşüncemde şiddet veya propaganda içeren tek bir cümle yoktur, bulamazsınız” sözleriyle eleştirmişti. Gazetecinin 7 yıl 6 ay hapsinin istendiği yargılama, 17 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Akın ve Sarısözen’e “TMK” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yeni Yaşam gazetesi sorumlu müdürü Osman Akın ve gazetenin köşe yazarı Veysi Sarısözen’i “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Dosyada bir süredir Sarısözen hakkında verilen yakalama kararının infazı bekleniyor. Yargılama 4 Temmuz’a kaldı (1 Nisan).
Aykol, Kaya ve Kızılkaya’nın 301 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, “Hükümeti, yargı organlarını veya emniyet teşkilatını alenen aşağılama” ve “Türk milletini, Cumhuriyetini ve Meclisi alenen aşağılama” suçlamalarıyla KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinin Yönetmenleri Hüseyin Aykol, Zana Kaya ve sorumlu müdürü İnan Kızılkaya ile Kürt siyasetçi Hatip Dicle’yi yargılamaya devam etti. 14 Mart’ta süren yargılama, bir kez daha Hatip Dicle hakkında çıkarılan yakalama infazının beklenmesi için 14 Eylül’e kaldı (1 Nisan).
Üç gazeteciye “izinsiz eylem” davası: Gazeteciler Nebiye Arı, Hilal Işık, savunmanlığını MLSA’nın üstlendiği gazeteci Yağmur Kaya ve 45 kişinin “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet etmek” suçlamasıyla Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmaya devam etti. İzmir’den Ankara’ya Barınamıyoruz Hareketi eylemlerini takip etmek ve destek olmak için gelirken Ankara girişinde 12 Aralık 2021 tarihinde gözaltına alınan sanıklar, gözaltı sırasında attıkları iddia edilen sloganlar ve Barınamıyoruz Hareketi’nin sosyal medya hesaplarından paylaşım yapmakla suçlanıyor. Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi, davanın ikinci duruşmasında sanık avukatlarının celse arasında dinlenen müştekilerin savunma huzurunda dinlenmesi yönünde sundukları talebi reddetti. Yargılama 20 Eylül’e kaldı. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin açıklamasına polis müdahalesi sonucu öğrencilerle birlikte ve 2911 Sayılı Kanunua muhalefet gerekçesiyle Artı Gerçek sitesi muhabiri olarak gözaltına alınan Yağmur Kaya İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 7 Temmuz’da görülecek bir dava çerçevesinde de yargılanıyor (1 Nisan).
Kararlar
Nisan - Haziran döneminde en az yedi gazeteci toplam 6 yıl 6 ay hapse (5 yılı ertelemeli olmak üzere) ve 4 bin 500 TL adli para cezasına mahkum edildi: Gazetecilerden üçü, “kişisel verileri hukuka aykırı şekilde yayımlamak” iddiasıyla, biri “dini değerleri aşağılamak”, biri “devlet kurumlarını aşağılamak”, biri “suçluyu övmek”, biri “işyeri dokunulmazlığını ihlal” gerekçesiyle mahkum edildi.
Yayla’ya “gösteri” beraati: Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi, aralarında Jiyan Haber sitesi imtiyaz sahibi İdris Yayla ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in de bulunduğu 28 kişinin, 2016 yılında Batman’da yapılan kayyım protestolarına katıldıkları gerekçesiyle “2911 sayılı Gösteri ve Yürüyüş Kanununa muhalefet” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. 22 Haziran’da görülen karar duruşmasında mahkeme, suçun unsurları oluşmadığı gerekçesiyle Yayla ve tüm diğer sanıkların beraatine karar verdi (22 Haziran).
Ergün ve Sezer’e “özel konuşma” cezası: İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın rüşvet iddiaları nedeniyle şikayet ettiği İleri Haber sitesi eski genel yayın yönetmeni Doğan Ergün ile dönemin sorumlu müdürü olan mevcut genel yayın yönetmeni İzel Sezer’i “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilip yayımlanması” iddiasıyla ayrı ayrı 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum etti. “Hakaret’ ve ‘iftira’ suçlarından ayrı ayrı beraat kararı veren mahkeme, iki gazeteciye verdiği cezaları erteledi. Mahkeme duruşma öncesi Sezer ve Ergün’ün avukatı Özgür Urfa’nın önceki celse istediği reddi hakim talebinin İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiğini açıkladı. Duruşma savcısı ise esas hakkındaki mütalaasında Sezer ve Ergün’e ‘alenen hakaret’, ‘kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin basın ve yayın yoluyla hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi’ ve ‘iftira’ suçlarından ceza istedi. Mütalaaya karşı ayrı ayrı savunma yapan Sezer ve Ergün, dava konusu haberin gazetecilik ilkelerine bağlı kalınarak yapıldığını belirtti. Gazeteciler, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın “Cendere” İnal’ın rüşvet pazarlığı yaptığı iddialarını güçlendirmek için dönemin bağımsız milletvekili Ahmet Şık’ın Twitter’da paylaştığı “rüşvet pazarlığı” kaydına 2 ve 16 Aralık 2020’de “iddia” olarak yer vermişlerdi. İfade özgürlüğü kapsamında olduğunu söyledi. Sezer “Umarım bugün bu davada siyasi değil hukuki karar çıkar” derken, Ergün “Konuşmalar sadece yolsuzluk iddiasından ibaret değil, bir yabancı şirketin haklarının korunması için bağımsız mahkemeler üzerinde baskı oluşturmasını da içeriyor. Hukuka uygun şekilde davanın sonuçlanacağına inanıyorum” diye konuştu. Avukatları Urfa ise “Mustafa Doğan İnal’ın Cumhurbaşkanının avukatı olması sebebiyle hakkındaki soruşturma dünyanın her yerinde haberdir” diye savunma yaptı. Ayrıca alenileşmiş bilgilerin haberleştirilmesinin suç olmadığını söyledi (20 Haziran).
Portakal’dan iş arkadaşlarına sert çıkış: Gazeteci Fatih Portakal’ın Sözcü TV’de haber anlatımını beğenmediği “dış sesi” canlı yayında eleştirerek haberi hazırlayan iş arkadaşlarını “Nasıl, dış sesini beğendiniz mi, he? Beğendiniz mi? Ben beğenmedim. Haberin her şeyinden sorumluyum çünkü ben bu haber bültenine adımı veriyorum. Aynı özveriyi haberin içeriğinde de seslendirmesinde de görmek isterim. Montajından seslendirmesine kadar her şey benim sorumluluğum. Maalesef bu sorumluluğu da üstüme alıyorum. Bu dış sesçi için de sizden özür diliyorum” diyerek sert şekilde eleştirmişti. Portakal’ın kendisi de bu çıkışının ardından sosyal medyada eleştirilmişti (27 Haziran).
Coşkun ve Pehlivan’a “Gürlek” beraati: İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi, akademisyen, gazeteci, avukat ve siyasetçilere verdiği hapis cezalarıyla adını duyurduktan sonra Adalet Bakan Yardımcılığına getirilen hâkim Akın Gürlek’in şikayetiyle yargıladığı gazeteciler Canan Coşkun ve Barış Pehlivan’ı beraat ettirdi. Gazeteciler, “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek” iddiasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu. 9 Mayıs’ta görülen duruşmada savcı, Pehlivan ve Coşkun’un cezalandırılması yönünde mütalaa sunmuştu. RSF ve CPJ’nin de izlediği, 13 Haziran’da görülen duruşmada son savunmasını sunan Coşkun, “Gazeteciliği savunmaktan bıktık, sizler bizi yargılamaktan bıkmadınız. Bu davayı yazsaydım, sizin Barış Pehlivan’ı tutuklayan halim olduğunuzu yazardım. Suç işlemedim, işimi yapmaya devam edeceğim” dedi. Avukatlar Abbas Yalçın ve Hüseyin Ersöz de, kamuya mal olmuş bir hakim olan Gürlek’in yayınları anlayışla karşılaması gerektiğini, müvekkillerinin gazetecilik görevlerini yerine getirdiğini bildirdi. Gazeteciler “üzerlerine atılı fiilin kanunda suç olarak tanımlanmaması” (CMK, 223-2a) gerekçesiyle beraat etti (13 Haziran).
Saadet’e iki suçlamadan da beraat: İzmir'de HDP il binasında öldürülen Deniz Poyraz’ın babası Abdülilah Poyraz’a savcının “örgüt propagandası” davası açtığına yönelik haber tweetini paylaştığı için yargılanan Sendika.Org sitesi muhabiri Derya Saadet beraat etti. İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesi, hakkında “terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef göstermek” ve “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret etmek” suçlamasıyla dava açılan ve ikinci duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile İstanbul’dan katılan Saadet’i akladı. Saadet savunmasında “Gazeteciyim. Deniz Poyraz Davası isimli Twitter hesabının paylaşımlarını takip ediyordum. Bu ilgi çekici detayı da paylaşmak istedim” dedi. Esas hakkındaki mütalaasını veren duruşma savcısı Saadet’in “terörle mücadelede görev almış kamu görevlilerini hedef göstermek” suçundan cezalandırılmasını talep ettiyse mahkemenin kararı beraat yönünde oldu (8 Haziran).
Güven’e “dini değer” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Charlie Hebdo lehindeki FEMEN eylemine dair yayımlanan bir haberde, Charlie Hebdo karikatürünün de gözüktüğü bir fotoğraf kullanıldığı gerekçesiyle Cumhuriyet sitesi eski yayın yönetmeni Oğuz Güven’e “dini değerleri aşağılamak” iddiasıyla 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, Güven’in avukatının kamu düzeni açısından “somut tehlike” şartının yerine getirilmediğinin Emniyet yazısında sabit olduğu yönünden yaptığı itirazı kabul etmedi. Gazetecinin avukatı, yeniden yargılama ile verilen cezaya bir kez daha itiraz edecek (16 Mayıs).
Çandar'a “Kırmızı fularlı kız” cezası: İstanbul 30. Asliye Ceza Mahkemesi, 30 Mayıs 2017'de yaptığı Twitter paylaşımında Gezi eylemlerinden "Kırmızı fularlı kız" olarak da bilinen ve Rakka'da öldürülen Ayşe Deniz Karacagil'i andığı ve bu yolla "suç ve suçluyu övdüğü" iddiasıyla gazeteci Cengiz Çandar'ı mahkum etti. Yeşil Sol Parti’den milletvekili seçildiği açıklanan Çandar ile ile ilgili yargılamanın durdurulmasına ilişkin talep henüz mazbatasını almadığı gerekçesiyle reddedilince Çandar, yine savcının cezalandırma yönünde daha önce sunduğu mütalaayı tekrar etmesinden sonra, 7 ay 15 gün hapis cezası karşılığında 4 bin 500 TL adli para cezasına mahkum edildi. 30 Haziran 2020'de açılan davada Karacagil'in anılması suça gerekçe yapılmıştı (16 Mayıs).
Mumay’a “kişisel veri” hapsi: İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi parasına haciz konulduğuna ilişkin her yerde çıkan haberi erişim engeli kararına karşın silmediği gerekçesiyle gazeteci Bülent Mumay’ı, erişim engeli kararını Eylül 2019’da paylaştığı için “kişisel verileri hukuka aykırı şekilde ele geçirmek ve yaymak” iddiasıyla ertelemeli 1 yıl 8 ay hapse mahkum etti. Met Gün Şirketi yetkilisi Halis Ezer’in şikayetiyle Ceza Kanunu’nun 136/1 maddesi uyarınca açılan davada bugün verilen cezaya göre, gazeteci 1 yıl 8 ay süreyle denetim altında tutulacak (5 Mayıs).
Aygül’e “işyeri dokunulmazlığını ihlal”den hapis: Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül’e üç yıl önce yaptığı “Kızılay etleri AKP'li vekilin otelinde görüntülendi” haberinden dolayı hapis cezası verildi. Aygül’e tebliğ edilen 20 Nisan tarihli gerekçeli karara göre “İşyeri dokunulmazlığını ihlal etme” suçundan 6 ay hapis cezası verildi. Verilen cezanın “basit yargılama usulü”ne tabi olması sebebiyle cezadan 4’te 1 indirim yapılarak 4 ay 15 güne düşürüldü. Verilen cezanın onanması durumunda Aygül, daha önce yaptığı haberlerden aldığı cezalardan dolayı, tekerrürü düzenleyen TCK 58. madde gereği aldığı cezanın tamamını kapalı cezaevinde geçirecek. Aygül’ün avukatı Diyar Orak da davanın “Basit Yargılama Usulü”ne göre yapıldığı için dosyanın mahkeme huzurunda tartışılmadığına dikkati çekti; kararı temyiz edeceklerini duyurdu (3 Mayıs).
Cihan’ın “kişisel veri” dosyası ayrıldı: İstanbul 22. Asliye Ceza Mahkemesi, devlet içindeki kadrolaşmayı gösterdiği öne sürülen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) belgelerini yayımlayarak “kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak” (TCK 136/1) ile suçlanan gazeteci Metin Cihan’ı yargılamaya devam etti. P24’e göre 28 Nisan’da görülen karar duruşmasında sanık Ramazan Aydoğdu’yu mahkum eden mahkeme, bu zamana kadar hakkında yakalama kararının infazını beklediği Cihan’ın dosyasını tefrik etti (28 Nisan).
Yanardağ’a “devleti aşağılama” cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’a BirGün gazetesinde 23 Mayıs 2021’de çıkan “Düzenin mafyalaşması” başlıklı yazısı nedeniyle 6 ay hapis cezası verdi. Mahkeme daha sonra cezayı Yanardağ’ın aynı suçu birden fazla kez işlediği iddiasıyla 1/4 oranında artırarak 7 ay 15 güne çıkardı. Kararda Yanardağ’ın yazısında “Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti devleti ve devletin kurumlarını aşağıladığı” (TCK’nın 301. Maddesi) iddia edildi. Yanardağ^ın avukatı kararı İstinafa taşıyacak. Yanardağ savunmasında yazısının tamamen siyasi analiz ve eleştiri mahiyetinde olduğunu, hem hükümeti hem de toplumu uyardığını söyledi. Devlet-iktidar ayrımına yazı boyunca özenle uyduğunu söyleyen Yanardağ, kapitalizm eleştirisinde her zaman bir mafya boyutu bulunduğunu ve daha önceki iktidarlar döneminde de benzer olaylar yaşandığını belirti. Sedat Peker’in daha önce iktidarın yönlendirmesiyle muhalif toplum kesimlerini tehdit ettiğini anımsattı. Mafya yapılanmalarının kapitalist düzenlerin karanlık yanlarından biri olduğunu vurgulayan Yanardağ yazısının bilimsel sosyolojik bir perspektiften yapılan bir siyasi analiz olarak değerlendirilmesi gerektiğine de işaret etti (14 Nisan).
Yargıtay’dan Berberoğlu ve Gül için bozma: Yargıtay 3. Ceza Dairesi, seçime 45 gün kala, 2019’da İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ve Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül hakkında ikinci “MİT tırları” davasında verdiği kararları bozdu; Berberoğlu ve Gül’e “FETÖ’ye yardım” iddiasıyla ceza verilmesi gerektiğini belirtti. Yerel mahkeme, ana davada Gül’ün eyleminin “soruşturmanın gizliliğini ihlal” olarak vasıflandırıldığı belirtilerek, davayı düşürmüştü. Bunun ardından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi 2020 yılında kararı onamıştı. Dosyanın üç yıldır Yargıtay’da beklediğini anımsatan Berberoğlu’nun avukatı Yiğit Acar, Yargıtay’ın karar tarihi olarak 20 Aralık 2022 gözükse de 23 Mart 2023’te elektronik imzaların atıldığını ve metnin 31 Mart’ta Ulusal Yargı Bilişim Ağı’na yüklendiğini kaydediyor. Acar, “Karar tarihi seçime 45 gün kala verildi. Bu meselenin CHP’yi terörle bağlantılı siyasi parti gösterme isteği olduğu görünüyor” dedi (6 Nisan).
Çoban’ın “TMK” cezaları bozuldu: Yargıtay Başsavcılığı, Azadiya Welat gazetesi sorumlu müdürü İsmail Çoban’a yayımlanan haberlerinde “terör örgütü propagandası yapıldığı" suçlamasıyla verilen cezanın, TMK 7/2 maddesindeki, “Haber ve eleştiri amacıyla yapılan düşünceler suç oluşturmaz” hükmü uyarınca bozulmasını istedi. Gazetenin 21 Şubat 2014 ve 28 Mayıs 2014 tarihli sayılarında yer alan haber ve yazılarda “örgüt propagandası” yapıldığı ileri sürülerek Çoban hakkında iki dava açılmıştı. Yerel mahkeme, 21 Şubat 2014 tarihli sayısında “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla Çoban’a 2 yıl 4 ay 3 gün hapis cezası vermişti. Çoban’ın Avukatı Resul Temur’ün kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı değerlendiren Gaziantep Bölge Adliyesi Mahkemesi, itirazı yerinde görerek kararı bozmuştu. Ancak bozulan karar ile gazetenin 28 Mayıs 2014 tarihli sayısı nedeniyle açılan davada, Çoban’a bu sefer iki dosyadan toplam 40 bin TL para cezası verilmesi kararlaştırılıştı (5 Nisan).
Evrensel’den Kınacı’ya “kin” beraati: Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi, Sakarya’da Kürtçe konuştukları için iki yurttaşa saldırılması ile ilgili yapılan 23 Aralık 2018 tarihli “Sakarya'da ırkçı saldırı: Baba hayatını kaybetti, oğlu tedavi altında” haberi nedeniyle Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı’yı, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” iddiasıyla yargıladığı davada beraat kararı verdi. Savunmasında halkı kışkırtmaya dair suçlamaları asla kabul etmediklerini belirten Kınacı, haberin içeriğine ve hazırlanış sürecine dair bilgiler verdi. Suçlamaya konu olan haberde, maktulün ve yaralanan kişinin yakınlarının beyanlarına ve bu anlatımları kamuoyuna duyuran Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun aktarımlarına yer verdiklerini belirten Kınacı; haberde İHD ve TİHV gibi insan hakları örgütlerinin demeçlerine yer verdiklerini de dile getirdi. Kınacı, davanın açılması için başvuruda bulunan Sakarya Valiliğinin açıklamasına da aynı haberde eksiksiz ve görünür şekilde yer verdiklerinin de altını çizmişti (4 Nisan).
Cumhurbaşkanına Hakaret Davaları
Nisan - Haziran döneminde en az 23 gazeteci ve karikatüristin adı (Sedef Kabaş, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Hakkı Boltan, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Selçuk Uçar, İbrahim Aydın, Mustafa Kömüş, Gökay Başcan, Baransel Ağca, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, “Alice”, Ahmet Sever, Deniz Yücel, Levent Gültekin, Merdan Yanardağ, Hayko Bağdat, Erk Acarer, Rüstem Batum, Mehmet Baransu) ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan istenen ceza toplamı 107 yıl 4 ay hapsi buluyor.
Bu dosyalardan Levent Gültekin ve Mehmet Baransu beraat ederken BirGün gazetesi politika editörü Gökay Başcan, ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum oldu. Ne yazık ki, “Cumhurbaşkanına hakaret” maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM’in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 74'ü buldu.
Kabaş’a bir “Erdoğan” davası daha: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla gazeteci Sedef Kabaş’ı 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılamaya başladı. Pandemi döneminde aşı politikasına yönelik eleştirileri ve “128 milyar dolar nerede?” sorusunu da içeren 2016-2021 yılları arasındaki paylaşımlardan oluşan 25 tweeti nedeniyle suçlanan Kabaş, savunma yapmayacağını, kendisine “hukuka aykırı bir şekilde dava açanlar” hakkında suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Kabaş, 6 Ocak 2021 tarihinde ABD’de Trump destekçilerinin Kongre Binasını basması üzerine TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un paylaşımını yorumlayan NBC muhabirinin Erdoğan’a “diktatör” dediği ifadelerini çevirerek “Amerika’yı bırak, ülkemin düştüğü duruma bak…” yorumunu yapmıştı. Kabaş’ın 17 Şubat 2021 tarihinde paylaştığı ve İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in Erdoğan’a yönelik uyarısını aktardığı tweeti de suçlama konusu edildi. Sedef Kabaş, mahkeme verdiği ifadede, “Hakkımda açılan bu dava bu baskının dışavurumudur. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiası üzerinden şahsıma yönelik olarak aleni şekilde ‘Gazetecilik yapmayacaksın, yazmayacaksın, konuşmayacaksın’ mesajını vermek, bir çeşit tehdit etmek suçun ta kendisidir” dedi. AİHM’nin 21 Ekim 2010 tarihli Şorli/Türkiye kararına değinen avukatı Uğur Poyraz da, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” düzenlemesinden davanın derhal beraat ile sonuçlandırılması talebi reddedilince reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme bu talebi de geri çevirdi. Mahkeme, red talebine ilişkin gerekçe ve delillerin dosyaya sunulması için yargılamayı 16 Kasım’a bıraktı (22 Haziran).
Pehlivan ve Yurtoğlu’na “Cumhurbaşkanı” davası: Karapara aklama suçlamasıyla yargılanan ve Türkiye’den kaçtıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne iade edilen Sezgin Baran Korkmaz’ın suç duyurusuyla Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Pehlivan ve dönemin cumhuriyet.com.tr sitesi sorumlu müdürü Ozan Alper Yurtoğlu’nun yargılanmasına devam edildi. Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianameye göre Pehlivan ve Yurtoğlu’nun, 13 Ekim 2021 tarihli köşe yazısı nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kamu görevlisine görevinden hakaret” iddiasıyla hapisleri isteniyor. Pehlivan yazısında CHP örgütünce hazırlanan ve Korkmaz’ın sahibi olduğu SBK Holding hakkındaki broşürü haberleştirmişti. Pehlivan savunmasında, “CHP Korkmaz’la ilgili broşür hazırlamış. Bu broşürü hâlâ daha CHP’nin resmi internet sitesinde bulabilirsiniz. Ben de CHP’nin metnini tırnak içinde aktardım. Benzer suçlamalarla CHP yöneticilerine de dava açıldı ve onlar beraat etti. Benim yargılanmam hukuki açıdan doğru değildir. Korkmaz hakaret iddiasında ısrarcıysa onun da tanık olmasını istiyor ve bağlantı kurulmasını talep ediyorum” demişti. Davada Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Egemen Bağı ve Binali Yıldırım dahil 10 kişi mağdur sıfatıyla yer alıyor. 23 Mart’ta başlayan yargılamanın üçüncüsü duruşması eksikliklerin tamamlanması için 16 Kasım’a bırakıldı (22 Haziran).
Boltan’a “Cumhurbaşkanı” davası yeniden: Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaret ettiği iddiasıyla mahkum olan gazeteci Hakkı Boltan’ı, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin cezaları az bulması üzerine yeniden yargılamaya başladı. Boltan’a, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumda ölü bulunan Azadiye Welat gazetesi yazı işleri müdürü Rohat Aktaş'a dair yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek Erdoğan'a hakaretten 1 yıl 2 ay 17 gün hapis, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaretten ise 10 ay ceza vermişti. Boltan'ın katılmadığı duruşmada avukatı hazır bulundu. Boltan’ın avukatı, Maraş merkezli depremde 11 kentte yaşanan yıkım sonrası “Cumhurbaşkanına hakaret” davalarının geri çekildiğini hatırlattı. Temur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarına davadan vazgeçip, geçmediklerine dair müzekkere yazılmasını talep etti. Talebi reddeden mahkeme, Boltan hakkında İstinaf Mahkemesi’nin kararının tebliğ edildiğini, vazgeçilmeye dair herhangi bir cevap gelmediğini belirterek davayı 26 Ekim’e bıraktı (20 Haziran).
Yurttapan, Ergül ve Uçar’ın “Cumhurbaşkanına hakaret” davası: Demokratik Modernite dergisi sorumlu müdürü Ramazan Yurttapan ve dergi editörü Haydar Ergül’ün “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ve 4 yıl 8 ay hapisle yargılanmasına İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. İddianamede Yurttapan ve Ergül’e yöneltilen suçlamaya derginin 37. sayısında Aysun Genç mahlası kullanılarak yazılan “Yeni Osmanlıcılık Türk Devletinin En Yozlaşmış Halidir” başlıklı yazıdaki ifadeler gerekçe gösterilmişti. P24’e göre, Ergül ve Yurttapan’ın avukatı Sercan Korkmaz, iddianameye konu aynı yazı nedeniyle müvekkillerinin İstanbul 30. ACM’de “örgüt propagandası” suçlamasıyla yargılandıklarını hatırlatarak birleştirme hususunun değerlendirilmesini istedi. Mahkeme, birleştirilen dosya sanığı Selçuk Uçar hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesine, Ergül ve Yurttapan’ın avukatına ise İstanbul 30. ACM’deki dosyanın esas numarasını bildirmesi için süre verilmesine karar verdi. Dava 21 Kasım’a kaldı (20 Haziran).
Aydın ve Kömiş’e 299’dan beraat, Başcan’a ertelemeli 11 ay 20 gün hapis: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesinin 15 Ocak 2021 tarihli sayısında yargı bağımsızlığı eleştirisine dair yazıda kullandığı fotoğraf ve fotoğraf altı ifadeleri nedeniyle BirGün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın, Yazı İşleri Müdürü Mustafa Kömüş’i beraat ettirdi; politika editörü Gökay Başcan’ı, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. Mahkeme, ifadeler yoluyla AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’a hakaret edildiği kanaatine vardı. Yargı bağımsızlığı üzerine kaleme alınan yazıda Ankara Eski Başsavcısı ve halen Yargıtay Üyesi olan Yüksel Kocaman’ın, Erdoğan’ı nikahından sonra ziyaret ettiği fotoğraf kullanılmış, “Kocaman nikahtan kısa bir süre sonra Yargıtay üyeliğine atanmıştı” ifadeleri yer almıştı (14 Haziran).
Ağca’nın “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2016 ve 2021 yıllarında yaptığı iki sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Baransel Ağca'yı “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılamaya devam etti. Yargılama, yurt dışında yaşayan gazeteci hakkındaki yakalama emrinin infazının beklenmesi ve savunmasının alınabilmesi için istinabe işlemlerinin yapılması için ertelendi. Davanın görülmesine 23 Kasım’da devam edilecek (13 Haziran).
Charlie Hebdo’ya “Cumhurbaşkanı” davası: Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 28 Ekim 2020 tarihli bir karikatürde “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” gerekçesiyle Fransa merkezli haftalık Charlie Hebdo dergisinin dört temsilcisini yargılamaya dördüncü duruşmayla devam etti. Davadan, derginin genel direktörü Julien Serignac, yazı işleri müdürü Gerard Biard, genel yayın yönetmeni Laurent Sourisseau ve karikatürist “Alice” 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Bir kez daha mahkeme, Adalet Bakanlığı’ndan, sanıkların açık kimlik, adres bilgilerinin ve savunmalarının tespiti için Ankara Başsavcılığı’nca düzenlenen yurt dışı istinabe yazısıyla ilgili dönüş bekliyor. Davanın başından beri sanıkların ifadelerine başvurmak için uğraşan mahkeme, yargılamayı 7 Aralık’a bıraktı (13 Haziran).
Baransu’ya “Cumhurbaşkanı” beraati: İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi, 11 Mayıs ve 13 Mayıs 2016 tarihlerinde yayınlanan yazıları yoluyla “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ettiği gerekçesiyle yargıladığı, darbe girişimi sonrası kapatılan Taraf gazetesinin tutuklu muhabiri Mehmet Baransu’yu beraat ettirdi. 9 Haziran’da görülen karar duruşmasında duruşma savcısı, Baransu’nun 10-23 Mayıs 2016 tarihleri arasında haberdar.com sitesinde çıkan “Mehmet Baransu Balyoz Gerçeklerini Yazdı” ve diğer başlıklı yazılardan yargılanmakta olduğunu, davanın ise 12 Kasım 2019 tarihinde açıldığını hatırlattı. Savcı bu nedenle Basın Kanunu 26. maddesine göre 4 aylık süre geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle düşme kararı verilmesini talep etti. Hakim ise, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçesiyle sanığın beraatine hükmetti (9 Haziran).
Sever'in 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, "İçimde Kalmasın/Tanıklığımdır" kitabında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" şüphesiyle T24 yazarı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski basın başdanışmanı Ahmet Sever'i Türk Ceza Kanunu (TCK) madde 299'dan yargılamaya devam etti. Sever'in yurtdışından ifadesinin alınması için istinabe talebine geri dönüş bekleyen yargılama 9 Kasım’a bırakıldı (30 Mayıs).
Yücel’e 301 ve 299 davasında yakalama: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Almanya merkezli Die Welt gazetesi için 2016’da yazdığı haberleri gerekçe yaparak gazeteci Deniz Yücel’i ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve “Devlet kurumlarını aşağılamak” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 18 Mayıs’ta görülen duruşmada, Adalet Bakanlığı’nın Almanya’da yaşayan Yücel’in savunmasının alınması için yazılan müzekkereyi işleme koymaması üzerine Yücel hakkında yakalama kararı çıkartma yoluna gitti. İddianamede, Yücel hakkında, Die Welt'te 26 Ekim 2016'da “Kürdün annesini göremeden ölmesi” söylemi ile 27 Ekim 2016'da yazdığı “Ermenilere yapılan soykırım ifadeleri" nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğu hatırlatıldı. Oysa ki Yücel, ifadesinde “ayrımcılık ve eşitsizliği eleştirdiğini, tarihi gerçeğin suç sayılamayacağını” ifade etmişti. İddianamede, Basın Kanunu'na göre 6 aylık sürede dava açılabileceği, ancak yazının savcılıkça öğrenilmesinden itibaren dava açma süresinin başladığı, mahkemenin 11 Eylül 2020'de suç duyurusu yapmasıyla savcılığın suçlamayı öğrendiği kaydedilmişti. Yargılama 17 Ekim’e kaldı (18 Mayıs).
Dişli’ye “Cumhurbaşkanı” soruşturması: Kocaeli Barışgazetesi muhabiri Merve Dişli, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “Cumhurbaşkanına hakaret” şüphesiyle ifade vermeye çağırıldığını duyurdu (10 Mayıs).
Gültekin’e “Cumhurbaşkanı” beraati: İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi, Halk TV’de AK Parti’nin 20 yılını değerlendirirken ifade ettiği “85 milyona bu kadar kolay yalan söylememeli” sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla yargıladığı gazeteci-yazar Levent Gültekin’i beraat ettirdi. Duruşma savcısı 30 Mart’ta görülen bir önceki duruşmada, 4 yıl 8 ay hapisle yargılanan gazetecinin beraat ettirilmesi yönünde mütalaa sunmuştu. Kararı sosyal medya hesabından duyuran Gültekin, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Cumhurbaşkanına hakaret ettiğim gerekçesiyle hakkımda açılan davadan beraat ettim. Cumhurbaşkanlarının, eleştiriyi hakaret görmediği günlere kavuşmak dileğiyle...” dedi (12 Nisan).
Yanardağ’a “Cumhurbaşkanı” davası: Gazeteci Merdan Yanardağ, BirGün gazetesinde 10 Nisan 2022 ve 29 Mayıs 2022 tarihlerinde çıkan “Faşizm ve İslamcı Faşizm” başlıklı yazı dizisi nedeniyle “Cumhurbaşkanı’n hakaret” iddiasıyla yargılanıyor. 17 Kasım 2022 tarihli iddianamede, Yanardağ’ın yedi parçadan oluşan yazı dizisinden alıntılara yer veriliyor ve Yanardağ’ın “zincirleme şekilde cumhurbaşkanına hakaret etmek” suçundan cezalandırılması talep ediliyor. Duruşmada ifade veren Yanardağ, “Ben 37 yıllık bir gazeteci ve araştırmacıyım. Bu dava bir talihsizliktir. Suçlama konusu yapılan yazı akademik bir analizdir ve bu dava, akademik analiz ve tartışmaları suç haline getirmektedir. ‘İslami faşizm’ bir siyaset bilimi kavramıdır. Şikayetçi de savcı da zorlama bir yorumlama ile suç uydurmuşlardır. Bu suçlama ideolojik bir suçlamadır. Yazıda herhangi bir hakaret kastı yoktur, aksine şikayetçi ve savcı cumhurbaşkanına hakaret etmektedir. Dahası, şikayetçi ve savcı ‘siyasal İslam’ kavramını ‘İslam’ ile bir tutarak bir inanca hakaret etmektedirler. ‘Siyasal İslam’, bir inancın değer ve kavramlarının siyasi çıkarlar için suiistimal edilmesini anlatan bilimsel bir kavramdır. Suçlama konusu yazı, kaynakçası da olan bilimsel bir yazıdır. Kaldı ki yazıda böyle bir şey olmamasına rağmen aynı zamanda bir siyasi parti lideri olan kişi eleştirilemez mi?” dedi. Yargılama 18 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Batum’un “Erdoğan” davası: İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi, 2017-2019 döneminde Twitter hesabından, Güneydoğu’daki hak ihlallerine tepki gösterdiği, ekonomik krizin yurttaş üzerinden etkileri ile “saldırgan” dış politikasından söz ettiği ve Katar’ın uçak verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdiği için gazeteci Rüstem Batum’u 4 yıl 8 ay hapis istemiyle yargılıyor. 17 Haziran 2019’da “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla açılan dava, Batum hakkında çıkarılan yakalama kararının infazını bekliyor. Gazeteci hakkında 19 Ekim 2018’de yakalama kararı çıkarılmıştı. Yargılama 13 Temmuz’a bırakıldı (1 Nisan).
Hayko Bağdat’ın “Erdoğan” davası: Gazeteci Hayko Bağdat hakkında 14 Nisan 2017’de ozguruz.org sitesinde yayımlanan “Erdoğan hakkında son yazım" başlıklı yazısı ile dört Twitter paylaşımı nedeniyle açılan davaya, İstanbul 50. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Bağdat’ın, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla hapsi isteniyor. Yargılama, 27 Eylül’e kaldı (1 Nisan).
Acarer'in “Cumhurbaşkanı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Erk Acarer'i BirGün gazetesinde çıkan "Herkese var, Berkin'e yok" yazında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret edildiği" iddiasıyla yargılıyor. Mahkeme, Almanya'da yaşayan gazeteciyle ilgili yakalama emrinin infazını bekliyor (1 Nisan).
Hakaret ve Tazminat Davaları
Ceza Davaları
Nisan - Haziran döneminde en az 32 gazetecinin adı, “hakaret”, “kamu görevlisine hakaret” ve iftira” gerekçeleriyle açılan ceza davalarında geçti. Bunlardan 16’sı, dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP’li Mustafa Varank, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukat Mustafa Doğan İnal, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak ve Cumhurbaşkanının damadı Berat Albayrak’ın şikayetçi göründüğü dosyalardan hapis istemiyle yargılanıyor.
Bu dönemde dört gazeteci “kamu görevlisine hakaret”ten beraat ederken biri ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum edildi.
Terkoğlu’na “Başsavcılar” davası: Gazeteci Barış Terkoğlu hakkında, Cumhuriyet gazetesi ve sitesi için kaleme aldığı “Hatırlı Fetöcüler nasıl kurtarılıyor” ve “Savcı Bey geliyorum, bu yazıyı da ekleyin” başlıklı haber ve yazıyla ilgili üç İstanbul Cumhuriyet Başsavcılık görevlisinin şikâyetiyle “zincirleme şekilde kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla dava açıldı. Yargılama, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek (23 Haziran).
İsmail Saymaz’a yeni dava: AK Parti’den siyasete atılamayınca hakimliğe geçen ve Gezi Dosyasında cezalara imza atan hâkim Murat Bircan şikayetiyle, eşinin “FETÖ itirafçısı” olduğunu Sözcü Gazetesi için yazan İsmail Saymaz’a “kamu görevlisine hakaret hakaret” ve “terörle mücadele eden görevliyi hedef göstermek” iddiasıyla dava açıldı. Beş yıl dört ay hapis istemiyle açılan dava, 10 Ekim’de İst. 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek (22 Haziran).
Altan’ın “hakaret” davası: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ceza Mahkemesi, yazar Ahmet Altan’ı, 16 Mart 2008 tarihli Taraf gazetesinde çıkan “Darbe hazırlığı ya da Kemalizmi kapatmak” başlıklı yazısında dönemin Yargıtay C. Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya “görevinden dolayı hakaret ettiği” iddiasıyla tutuklu gazeteci ve yeniden yargılanmaya devam etti. P24’e göre, İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyanın Yargıtay’dan dönüp dönmediğinin bir kez daha sorulmasına karar verilen yargılama 5 Aralık’a bırakıldı (22 Haziran).
Boltan’a “Davutoğlu” davası yeniden: Diyarbakır 12. Asliye Ceza Mahkemesi, “Cumhurbaşkanına hakaret” ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaret ettiği iddiasıyla mahkum olan gazeteci Hakkı Boltan’ı, Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin cezaları az bulması üzerine yeniden yargılamaya başladı. Boltan’a, Şırnak’ın Cizre ilçesinde 2015'te ilan edilen sokağa çıkma yasakları sırasında bodrumda ölü bulunan Azadiye Welat gazetesi yazı işleri müdürü Rohat Aktaş'a dair yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek Erdoğan'a hakaretten 1 yıl 2 ay 17 gün hapis, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hakaretten ise 10 ay ceza vermişti. Boltan'ın katılmadığı duruşmada avukatı hazır bulundu. Boltan’ın avukatı, Maraş merkezli depremde 11 kentte yaşanan yıkım sonrası “Cumhurbaşkanına hakaret” davalarının geri çekildiğini hatırlattı. Temur, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatlarına davadan vazgeçip, geçmediklerine dair müzekkere yazılmasını talep etti. Talebi reddeden mahkeme, Boltan hakkında İstinaf Mahkemesi’nin kararının tebliğ edildiğini, vazgeçilmeye dair herhangi bir cevap gelmediğini belirterek davayı 26 Ekim’e bıraktı (20 Haziran).
Atilla Taş’a 301’den ve “hakaret”ten ceza talebi: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin “örgüte yardım” gerekçesiyle 6 Mart 2020’de 3 yıl 1 ay 15 gün hapse mahkum edilen eski köşe yazarı, şarkıcı ve sosyal medya kullanıcısı Atilla Taş’ı yeniden yargılamaya başladı. Son duruşmada esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, dosya kapsamına göre Yargıtay'ın bozma ilamına göre örgütle organik bağ kurduğuna dair yeterli delil bulunmayan sanığın eylemlerinin “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret” ve “Devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçlarını oluşturduğu gerekçesiyle bu suçlardan toplam 1 yıl 11 ay 15 günden 6 yıl 1 aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etmişti. Taş'ın avukatı, mütalaaya karşı savunma yapabilmek için süre talep etti. Mahkeme heyeti, sanık avukatına savunmasını hazırlayabilmesi için süre vererek duruşmayı erteledi (16 Haziran).
“Wushu” haberinden Tutel’e “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye Wushu Federasyonu (TWF) Başkanvekili Abdurrahman Akyüz ve kızı Elif Akyüz’ün şikâyetiyle BirGün gazetesinin spor editörü Eren Tutel’i “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Mahkeme, 15 Haziran’da görülen son duruşmada, duruşma savcısı 17 Kasım 2022’de sunduğu esas hakkındaki mütalaasını tekrar ederek gazetecinin cezalandırılmasını talep etti. Tutel’in avukatı Tolgay Güvercin se, yazılı olarak sunmuş olduğu savunmasını tekrar ederek müvekkilinin beraatını istedi. TWF’deki usulsüzlükleri belgeleriyle haberleştiren ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından Yılın Spor Haberi Ödülü’ne layık görülen Tutel, duruşmada, “Konuştuğum sporcular milli takımda yer alan sporculardır ve kendilerinin Abdurrahman Akyüz tarafından mobbing uygulandığını söylemişlerdir. Federasyonun sporculardan uluslararası turnuvalara katılmak için 6 bin lira gibi bir meblağ talep ettiği ve sporcuların masraflarının buradan karşılandığı sporculara açıklanmıştır” demişti Mahkeme, katılan vekilinin mazeretli olması nedeniyle duruşmayı 28 Eylül’e bıraktı (15 Haziran).
Aydın ve Kömiş’e hakaretten beraat, Başcan’a ertelemeli hapis: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, BirGün gazetesinin 15 Ocak 2021 tarihli sayısında yargı bağımsızlığı eleştirisine dair yazıda kullandığı fotoğraf ve fotoğraf altı ifadeleri nedeniyleBirGün Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın, yazı işleri müdürü Mustafa Kömüş’i beraat ettirdi. Mahkeme, politika editörü Gökay Başcan’ı ise, “kamu görevlisine hakaret” ve “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamalarının her biri için 11 ay 20 gün olmak üzere toplam 23 ay 10 gün hapis cezasına mahkum etti, cezayı da erteledi. Mahkeme, ifadeler yoluyla AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman’a hakaret edildiği kanaatine vardı. Yargı bağımsızlığı üzerine kaleme alınan yazıda Ankara Eski Başsavcısı ve Yüksel Kocaman’ın, Erdoğan’ı nikahından sonra ziyaret ettiği fotoğraf kullanılmış, “Kocaman nikahtan kısa bir süre sonra Yargıtay üyeliğine atanmıştı” ifadeleri yer almıştı (14 Haziran).
Yıldız’a “Efkan Ala” davası: Kapatılan aktifhaber.com sitesi genel yayın Yetkin Yıldız’ın “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla yargılandığı ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın davanın görülmesine devam edildi. Bakırköy 31. Asliye Ceza Mahkemesi Yıldız’ı, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Bursa Milletvekili Efkan Ala’nın davacı olduğu dosyadan, Fuat Avni adlı Twitter hesabından Suruç patlaması ile ilgili yapılan paylaşımların haberleştirilmesi gerekçesiyle yargılıyor. Yargılama 24 Ekim’e bırakıldı (13 Haziran).
İstismarı yazan Kepenek’in “hakaret” davası: İzmir Selçuk Asliye Ceza Mahkemesi, altı yaşındaki çocuğunu istismar ettiği için tutuklanan, daha sonra da adli kontrol şartıyla serbest bırakılan R.Y’nin şikayetiyle, haberi kamuoyuna duyuran bianet.org editörü Evrim Kepenek’i “hakaret” iddiasıyla yargılıyor. 9 Aralık 2021 tarihli iddianame çıkmadan önce Rize Ardeşen Şehit Halis Karoğlu Polis Merkezi Amirliğine giderek ifade veren Kepenek’in hapsi isteniyor. Gazetecinin davasına 10 Ekim’de devam edilecek (6 Haziran).
Keleş’e “hakaret ve direnme” davası: İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Sultan Eylem Keleş’i “kamu görevlisine hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” suçlamalarıyla yargılamaya devam etti. Keleş birikmiş maaşlarını ve tazminatlarını alamadan işten çıkarılan BİMEKS işçilerinin patronları Prof. Dr. Vedat Akgiray'ın ders verdiği Boğaziçi Üniversitesi kampüsü önünde gerçekleştirmek istediği eylemde gözaltına alınmıştı. Ardından Keleş’e bu iki suçlamadan dava açılmıştı. P24’e göre yargılamaya 19 Eylül’de devam edilecek (23 Mayıs).
Akın'a Bakan Varank beraati: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, T24 haber sitesinde 18 Kasım 2022'de çıkan “Emlak Konut'tan Bakan Varank'ın kuzeninin şirketine 6.9 milyar TL'lik gelir paylaşımı ihalesi” başlıklı haber nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yargıladığı sitenin yayın yönetmeni Doğan Akın’ı ilk duruşmada beraat ettirdi. Dava, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank'ın şikayetiyle açılmıştı. Varank'ın avukatı, "Emlak konutun arsa ihalesinin usulsüz bir şekilde müvekkilinin kuzenine tahsis edildiği şeklinde iddia ve ithamlara yer verildiğini, itibar suikastı yapıldığını ileri sürmüştü (18 Mayıs).
Bursalı, Terkoğlu ve Çiçek’e “İnal” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Barış Terkoğlu’nun Barış Pehlivan ile birlikte kaleme aldığı “Metastaz 2: Cendere isimli kitapta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal hakkında yer alan iddialara ilişkin gazeteci Can Bursalı’nın Independent Türkçe sitesi için Terkoğlu ile yaptığı söyleşiyi yargılıyor. 3 Aralık 2020’de yayımlanan söyleşi nedeniyle Independent Türkçe sitesi genel yayın yönetmeni Nevzat Çiçek, Bursalı ve Terkoğlu’nun “hakaret” ve iftira” iddiasıyla hapsi isteniyor. Mahkeme hâkimi, İstanbul 49. Asliye Ceza Mahkemesi, İstanbul 46. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nden gelen dosyaların mevcut dosya ile birleştirilmesine karar verildiğini açıkladı. Yargılamaya eksik hususların tamamlanması için 2 Kasım’da devam edilecek (11 Mayıs).
Üç haberciye “Varank” davası: Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Mustafa Büyüksipahi ve Sorumlu Müdür Mustafa Birol Güger, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla yaptığı şikayet nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyor. 11 Mayıs’ta görülmesi gereken dava, mahkemenin iş yükü dolayısıyla 7 Kasım’a erteledi. İki gazete yetkilisi, “Devasa arazi Mustafa Varank’ın kuzenine gitti: Elde edeceği gelir dudak uçuklattı” başlıklı haberlerinde BirGün gazetesinde İsmail Arı imzasıyla 18 Kasım 2022 tarihinde çıkan “Deniz manzaralı araziyi Varank’ın ‘kuzeni’ kaptı!” başlıklı habere atıf yapmalarına rağmen haber sahibi gibi sorumlu tutuluyor. Varank’ın şikayetiyle BirGün gazetesi muhabiri İsmail Arı da ayrı bir dava çerçevesinde aynı suçlamayla yargılanıyor (11 Mayıs).
Cihan’ın “hakaret” davası: İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesi, bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle gazeteci Metin Cihan’ı eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın şikayetiyle yargılıyor. Mahkeme, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yargılanan Cihan hakkındaki yakalama emrinin infazını bekliyor. Yurt dışında yaşadığı için duruşmalara katılmayan ve ifadesi alınmayan Cihan hakkında “Titreşimli Yüzük Davası” kapsamında çıkarılan yakalama kararı kaldırılırken ikinci bir dava çerçevesinde de 18 Ekim 2022’de yakalama kararı çıkarılmıştı. MLSA’ya göre avukatların mazeret bildirerek son duruşmasına katılmadıkları yargılama 26 Eylül’e bırakıldı (4 Mayıs).
Beraat eden Arapkirli’ye dava yeniden: Gazeteci Zafer Arapkirli, 2018 yılında “6 yaşındaki çocuk evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı’ndan Nureddin Yıldız’ın sözlerine tepki gösterdiği için yargılanan ve İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat ettiği dosya İstanbul İstinaf’tan dönünce “hakaret” suçlamasından yeniden hakim karşısında. 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde hakim karşısına çıkan ve iki yıl 4 ay hapisle yargılanan Arapkirli, duruşmada “1977’den beri gazeteciyim. Öyle görülüyor ki, bugün bunun bedelini ödüyorum. Oyun çağındaki çocukların evlendirilmesi veya taciz görmesi kabul edilemez. Bir baba olarak dezavantajlı grupları koruma görevimiz olduğunu düşünüyorum” dedi. Mahkemenin dosyayı bilirkişiye gönderilmesi yönündeki kararı Arapkirli’nin avukatlarının yoğun itirazlarına neden oldu. Mahkeme, gazeteciye dair beraatin bozulması yönünde istinafın verdiği karara uymuş oldu. Dava 29 Kasım’a bırakıldı (3 Mayıs).
Özcan’a “hakaret ve iftira” beraati: İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Cendere” kitabında yer alan rüşvet iddiaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın açtığı “hakaret” ve “iftira” davasında gazeteci ve Bianet haber sitesi eski yayın yönetmeni Nazan Özcan’ı beraat ettirdi. Özcan,“Erdoğan’ın avukatının rüşvet iddialarını haberleştiren gazetecilere dava” haberi nedeniyle yargılanıyordu. İnal’ın cezalandırma istediği duruşmada savcı, daha önce görülen duruşmada, Özcan’ın üzerine atılı “hakaret” ve “iftira” suçlarının unsurlarının oluşmadığını açıkladı, bu nedenle beraatini istemişti (25 Nisan).
BirGün’en Arı’ya “Varank” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 18 Kasım 2022 tarihinde BirGün gazetesinde çıkan “Deniz manzaralı araziyi Varank’ın ‘kuzeni’ kaptı!” başlıklı haber nedeniyle gazete muhabiri İsmail Arı’yı Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP’li Mustafa Varank’ın şikayetiyle yargılıyor. İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu’nun Aralık 2022’de ifadeye çağrılan Arı'ya, “kamu görevlisine alenen hakaret” gerekçesiyle dava açıldığı 5 Ocak’ta gündeme geldi. Suçlanan haberde, Emlak Konut’un, Bodrum’daki deniz manzaralı devasa arazi için düzenlediği ihaleyi Bakan Mustafa Varank’ın kuzeni ile AKP’ye yakınlığıyla bilinen Cevahir şirketi aldığı ifade ediliyordu. Emlak Konut’un Kamuoyu Aydınlatma Platformu açıklamasına dayandırılarak yapılan haberin ülke gündemi oturmasının ardından ihalenin iptal edildiği açıklanmıştı. “Varank’a yönelik güvensizlik yaratılmasına neden olmak” ile suçlanan gazeteci, 25 Nisan’da yargılanmaya başlayacaktı. Ancak mazeret bildirilmesi üzerine yargılama 11 Temmuz’a kaldı (25 Nisan).
Sezer ve Batan’ın “İnal” davası: İleri Haber sitesi yayın yönetmeni İzel Sezer ve sorumlu müdürü Batuhan Batan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın sosyal medya hesabından yaptığı “rüşvet” paylaşımlarının İleri Haber'de yayımlanmasının ardından açılan davanın haberleştirilmesiyle ilgili yargılanıyor. İstanbul 25. Asliye Ceza Mahkemesi, AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal’ın şikayetiyle İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılmış dosyayla birleştirme imkanı bulunup bulunmadığını tespit etmeye çalışıyor. 11 Nisan’da süren davada, İzel Sezer’in savunmasının alınması için yargılamanın süreceği 17 Ekim’e kadar süre verilmesine karar verildi (11 Nisan).
Terkoğlu ve Arslan’a “İnal” davası: Gazeteciler Barış Terkoğlu ve Ayşenur Arslan, “Metastaz 2: Cendere'' kitabını 17 Aralık 2020’de Halk TV programında değerlendirilmesi nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski avukatı M. Doğan İnal’ın şikayetiyle “hakaret”, “iftira” ve “ses kaydı yayımlama” suçlamasıyla yargılandı. 28 Mart’ta başlayan yargılamada Terkoğlu, dosyasının İnal’ın daha önce hakkında açtığı davalarla birleştirilmesini istedi. Ayşenur Arslan’ın duruşmaya katılması için süre veren mahkeme, Terkoğlu’nun talebini de 28 Eylül günkü duruşmada değerlendireceğini bildirdi (1 Nisan).
Kınacı ve Yılmaz'a “Albayrak” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Sedat Peker'in iddialarına dair haberler nedeniyle Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Görkem Kınacı ve imtiyaz sahibi Kürşat Yılmaz'ı Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak'ın şikayetiyle yargılamaya başladı. Ancak tarafların mazeret bildirerek katılmadığı dava dosya üzerinden görüldü. Gazetecilerin “hakaret” ve “iftira” iddiasıyla hapislerinin istendiği yargılama 12 Eylül'e ertelendi. Serhat Albayrak, aynı haberler nedeniyle tekzip kararı aldırmış ve bu önemli iddiaları haberleştirdiği için Evrensel'e yönelik “Gazetecilik etiğini ayaklar altına aldığı” şeklinde suçlamaların da yer aldığı tekzip metnini 10 Ekim 2022 günü manşetten yayımlatmıştı (1 Nisan).
Avşar’a “Albayrak” davası: Yeniçağ sitesi sorumlu müdürü Erdem Avşar, sürgündeki organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in YouTube üzerinde yaptığı açıklamalarıyla ilgili yapılan haber nedeniyle Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’ın “hakaret ve iftira” şikayetleriyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıyor. Davanın görülmesine 14 Eylül’de devam edilecek (1 Nisan).
Karabay’a “Yargı operasyonu” davası: Gerçek Gündem sitesi editörü Furkan Karabay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları Ahmet Özel ve Mustafa Doğan İnal’ın şikayeti üzerine “hakaret” ve “iftira” suçlamalarıyla yargılanmaya başladı. 22 Haziran 2022 tarihinde Gerçek Gündem’de çıkan “Yargıda ‘Antalya’ operasyonunda ‘İstanbul’ ayrıntısı: Atanan savcılar neyin göstergesi?” başlıklı haber nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan Karabay, “Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yaz kararnamesine dayanarak haber yapılmıştır. Haberde söz konusu kararname ile yapılan dikkat çekici değişiklikler ve atamalar ele alınmış ve kamuoyuyla paylaşılmıştır” ifadelerini kullanarak devam ettiği savunmasında müştekiler hakkında mahkeme tutanaklarına dahi yansıyan iddiaları haberleştirdiğini söyledi. Karabay’ın avukatının tevsii tahkikat talebini yargılamaya bir katkı sağlamayacağı gerekçesiyle reddeden hakim, Ahmet Özel’in avukatlarına dosyaya vekaletname sunmaları için süre verildi. Diğer şikayetçi avukat Mustafa Doğan İnal’a bir sonraki celse için davetiye çıkarılmasına karar verilen dava, 19 Eylül’de devam edecek (1 Nisan).
Dündar ve Kızılkaya’nın “hakaret” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem ile dayanışmak için başlatılan Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ile gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü İnan Kızılkaya, İstanbul Adliyesi eski 1. Sulh Ceza Hakimi Bekir Altun’a yönelik ifadeler nedeniyle “kamu görevlisine hakaret” suçlamasıyla yargılanmaya devam etti. Dündar ve Kızılkaya, “Saray rejiminin en kullanışlı hakimi” başlıklı bir yazı nedeniyle 2 yıl 4 ay hapis istemiyle yargılanıyor. Dündar hakkındaki yakalama emrinin infazını bekleyen dava 26 Ekim’e kaldı (1 Nisan).
Hukuk Davaları
Son üç aylık dönemde en az dört gazeteci ve iki gazetenin adı, toplam 1 milyon 70 bin TL’lik altı tazminat davasında geçti. BirGün ve Evrensel gazetelerine açılan davalar yeniyken yargı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve Baykar Savunma Şirketi Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar'ın gazeteci Şirin Payzın’a açtığı 150 bin TL’lik tazminat davasını reddetti.
Sözeri’ye tazminat davası: İstanbul 2 Asliye Ticaret Mahkemesi, 7 Nisan 2019 tarihli “AK Parti’ye kim oy kaybettirdi?” başlıklı yazı nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak’in şikayetiyle Evrensel gazetesi köşe yazarı Ceren Sözeri’yi 200 bin TL manevi tazminat talebiyle yargılamaya devam etti. 21 Haziran’da görülen yargılamanın dokuzuncu duruşmasında, dava konusu yazıyla benzer olduğu iddiaedilen haberlere açılan davaların sonuçlarının ve kesinleşmesinin beklenilmesine karar verildi. Mahkeme yargılamayı Çalışan Gazeteciler Günü de olan 10 Ocak 2024’e bıraktı (21 Haziran).
Hazal Ocak’ın “Damat” davası: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Cumhuriyet gazetesinde çıkan “Damat işi biliyor” başlıklı haberi gerekçe göstererek gazeteci Hazal Ocak aleyhine açtığı 200 bin TL’lik tazminat davasına devam edildi. İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi, 13 Haziran’da görülen sekizinci duruşma sonunda, aynı habere açılan ve beraatle sonuçlanan dosyanın kesinleşmesinin beklenmesine bir kez daha karar verdi. Yargılama 14 Aralık'a kaldı (13 Haziran).
BirGün’e 250 bin TL’lik dava: Kızılay’ın Denetim Kurulu Üyesi olan Şehmus Yıldırım, kamudan milyonlarca liralık ihaleler aldığını gündeme getiren BirGün gazetesine 250 bin TL’lik tazminat davası açtı. Yıldırım, 2000'li yıllarda Hizbullah üyeliğinden tutuklanmıştı. Yıldırım tazminatı, 9 Mayıs 2023 tarihinde yayımlanan “Önce tutuklandı sonra zengin oldu” başlıklı haberi gerekçe göstererek istedi. 2000’li yıllarda Hizbullah üyeliğinden tutuklanan Yıldırım Kızılay’ın Denetim Kurulu Üyeliği yapıyor (1 Haziran).
Payzın’a “Bayraktar” davası reddedildi: İstanbul Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi, Halk TV’de 16 Şubat 2022 yayınında İHA ve SİHA satış politikasını ve “şeffafsızlığı” eleştiren gazeteci Şirin Payzın’a AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve Baykar Savunma Şirketi Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar'ın açtığı 150 bin TL’lik tazminat davasını reddetti. Daha, “kişilik haklarının zedelenmesi ve hakaret”e dayandırılmıştı. Hakim Nermin Sürücü, söz konusu programın kaydının mahkemece izlendiğini kayda geçirdikten sonra davayı reddedilmesine hükmetti (1 Haziran).
TCDD’den Evrensel’e tazminat davası: TCDD, Evrensel gazetesinde 28 Nisan 2023 tarihinde yayımlanan “Sinyalizasyon eksik, felaket yaşanabilir” başlıklı haber nedeniyle Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası’nın (BTS) açıklamasına da haberde yer veren gazete, 29 Nisan’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın “Hattın başlangıç noktasından bitiş noktasına kadar son seviye emniyet bütünlük düzeyinde sinyalizasyon sistemi (SIL-4) mevcut, çalışır ve işler vaziyettedir” şeklinde yaptığı açıklamaya da yer vermesine rağmen tazminatla cezalandırılmak isteniyor. Gazete avukatı Devrim Avcı, tazminat isteminin çok yüksek bir rakam olduğunu ve manevi tazminatı aştığını savunarak “Bu tazminat değil, basın özgürlüğüne baskı anlamı taşır” dedi (14 Mayıs).
Kaya’ya “Demirören”den tazminat davası: Medya Koridoru sitesi genel yayın yönetmeni Canan Kaya, 26 Kasım 2021’de yayımlanan “Demirören yolun sonuna yaklaşıyor: Ziraat Bankası 'kayyumları' ne istedi? Tarihleriyle açıklıyoruz!” başlıklı haber nedeniyle 20 bin TL tazminat istemiyle yargılanıyor. İstanbul 39. Asliye Hukuk Mahkemesi, 27 Nisan’da devam edilen yargılamada, davacı vekiline esas hakkında beyanda bulunması için 18 Temmuz’a kadar süre verdi (27 Nisan).
Yeni baskı araçları: Tekzip…
Aydın Sulh Ceza Hakimliği’nin Evrensel gazetesiyle ilgili aldığı orantısız karar, muktedirlerin yargı üzerinde ağır gölgesini akla getiriyor: Hakimlik, 29 Temmuz 2022 tarihli “Halk suyuna, toprağına sahip çıkıyor” başlıklı haber nedeniyle Köşk İlçe Kaymakamı Tuğba Polat’ın talep ettiği tekzip Evrensel gazetesinde 6 Ekim 2022’de yerine getirdiği halde, tekzibe ilan muamelesi yaparak “İki internet haber sitesi ile tirajı yüz binin üzerinde olan iki gazetede yayımlanması” kararı verdi.
Evrensel’e karşı “Tekzip” intikamı: Evrensel gazetesinde 2018 yılında yayımlanan “Albayrak işçilere saldırı programının sinyalini verdi” başlıklı haber nedeniyle verilen “tekzip” kararı gazetede yayımlanması yeterli olmadı. Tekzibin Evrensel’de yayımlanmasını yeterli görmeyen Albayrak, “Tekzip metni tirajı 100 binin üzerindeki gazetede de yayımlansın” talebinde bulununca Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi de talebi kabul etti. Kararın Basın İlan Kurumu tarafından Hürriyet gazetesine gönderilmesi üzerine Hürriyet gazetesi Evrensel’in tekzip metnini yayımladı. Yayımlanan tekzip metninde Erdoğan’ın damadı ve 2018’de hazine ve maliye bakanı olan ve 2020 yılında istifa eden Berat Albayrak için hâlâ “Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak…” ifadesinin kullanılması dikkat çekti. Haberde dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, ekonomi politikalarıyla ilgili açıklamaları üzerine Doç. Dr. Murat Birdal’ın görüşlerine yer verilmişti (16 Mayıs).
Yasaklamalar, Kapatmalar, Toplatmalar
Nisan - Haziran döneminde Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündeme getiren veya eleştiren en az 236 online haber ve altı gazeteci sosyal medya içeriğine erişim engeli getirdi.
Erişim engellemelerinde “kişilik hakları” gerekçesi yaygınken Sulh Ceza Hakimliğinin devreye girdiği konulardan biri, Sağlık Bakanlığı yönetimine ilişkin çıkan 180 haberin erişilmez kılınmasıydı. 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak’ın, Şanlıurfa’da yatılı olarak kaldığı Semerkand Vakfı'na ait kaçak medresenin yakınında ölü bulunması ve Zonguldak’ta iki yaşındaki çocuğun istismar edilmesine yönelik iddialar da erişim yasağı ile okunmaz kılınıyordu.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu‘nun FETÖ hakkındaki bazı soruşturma dosyalarının talimatlarla kapatıldığı iddiasını gündeme getirdiği yazısı, Reuters Haber Ajansı’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın adının geçtiği yolsuzluk şikayetini incelediği iddiasıyla ilgili haber, girişimci Fettah Tamincehakkında 2015 – 2023 yılları arasında yayınlanan birçok haber gibi pek çok içerik bu dönemde yasaklandı.
Altı online habere “Bilal Erdoğan” yasağı: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, ABD ve İsveç savcılarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın adının geçtiği yolsuzluk şikayetini incelediği iddiasıyla ilgili Reuters Haber Ajansı’ndan çıkan haber ve konuyla ilgili yapılan diğer birçok haberin, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapatılması ve silinmesine karar verdi İFÖD’e göre, 2023/7482 sayılı karardan etkilenen siteler arasında Reuters gibi, Gazete Duvar, Halk TV, BirGün, Evrensel ve Cumhuriyet siteleri de var (27 Haziran).
İFÖD’ün dört içeriğine engel: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, online sansürle mücadele eden İFÖD’ün web sitesinde 25 Aralık 2020, 22 Ekim 2021, 5 Ağustos 2022 ve 12 Ağustos 2022 tarihlerinde yer verilen ve Cübbeli Ahmet Hoca’nın yakınlarına atıf yapılan dört içeriğin “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime engellenmesi ve silinmesine karar verdi (23 Haziran).
Yedi habere “Tamimce” engeli: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, girişimci Fettah Tamincehakkında 2015 – 2023 yılları arasında yayınlanan birçok haberin erişimine “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle engel getirdi. İFÖD’e göre, 2023/7397 sayılı kararıyla hakimliğin silinmesi kararı aldığı içerikler arasında Diken, Cumhuriyet, Gazete Duvar, Evrensel, Halk TV, Artı Gerçek, BirGün sitelerinde çıkmış haberler de var (23 Haziran).
Üç online habere “Cübbeli’nin damadı” yasağı: İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Hakimliği, kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hocaolarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün damadının ağabeyi hakkında çıkan, Sözcü, Diken, BirGün sitelerinde de yer bulan haberlere “kişilik hakları ihlali” iddiasıyla erişim engeli getirdi ve silinmesine karar verdi (23 Haziran).
Muhabirin Twitter paylaşımına yasak: Halk TV muhabiri Fırat Fıstık, 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak'ın ölümüyle ilgili 15 Haziran’da yaptığı Twitter paylaşımının, sulh ceza hakimliği tarafından engellendiğini açıkladı. Gazeteci, paylaşımında Dakak’ın Menzil Tarikatı’na bağlı bir Kuran Kursu’na gittiğinden söz etmişti (20 Haziran).
Semerkand Vakfı istedi, üç habere ve iki gazeteci içeriğine yasak geldi: İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hakimliği, 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak’ın, Şanlıurfa’da yatılı olarak kaldığı Semerkand Vakfı'na ait kaçak medresenin yakınında ölü bulunmasıyla ilgili çıkan 33'ü tweet, üçü YouTube videosu, üç de haber toplam 38 içeriğe, Semerkand Vakfı'nın talebiyle erişim engeli getirdi. Karardan, olayda Menzil Cemaati bağlantısına işaret eden BirGün, Cumhuriyet, HalkTV, Artı Gerçek olduğu gibi İsmail Arı ve Elif Ilgaz’ın Twitter paylaşımı da etkilendi (20 Haziran).
Üç habere Semerkand Vakfı talebiyle engel: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak’ın, Şanlıurfa’da yatılı olarak kaldığı Semerkand Vakfı'na ait kaçak medresenin yakınında ölü bulunmasıyla ilgili üç haber, üç tweet ve bir YouTube videosuna vakfın talebi üzerine erişim yasağı getirdi. Kararın atıf yaptığı siteler arasında Halk TV, Mezopotamya Ajansı ve Politika, hesaplar arasında da gazeteci Rabia Çetin’in de var (16 Haziran).
177 habere “Bakan yardımcısı” için yasak: “Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin adının geçtiği 177 haber, yazı ve sosyal medya içeriğine “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/6783 sayılı kararın haberlerine kısıtlama getirdiği mecralar arasında BirGün, Diken, Gazete Duvar, Evrensel ve Cumhuriyet siteleri de var (2 Haziran).
Üç online habere “e-Nabız” yasağı: Ankara 10. Sulh Ceza Hakimliği, Sağlık Bakanlığı’nda görevli iki bakan yardımcısına yakın olduğu iddia edilen iki şirket arasındaki e-Nabız sisteminin fikri mülkiyet hakları nedeniyle başlayan dava ve devamında yaşananlarla ilgili haberlere, Sağlık Bakanlığının talebiyle ve yine “kişilik hakları ihlali”ne dayanılarak erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/4501 sayılı karar gereği haberleri silinmesine karar verilen mecralar arasında T24, BirGün ve Gazete Duvar siteleri de bulunuyor (27 Mayıs).
Üç habere “Seçim” engeli: Diyarbakır 3. Sulh Ceza Hakimliği, 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimleri’nde, Bağlar ilçesindeki Yeniköy Anadolu Lisesi’nde 2068 No’lu sandığın başkanının müşahitlere tutanak vermemesi üzerine avukatların suç duyurusunda bulunduğuyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre, 2023/2259 sayılı karardan Mezopotamya Ajansı, Gazete Duvar ve soL siteleri etkilendi (25 Mayıs).
Üç online habere “çocuğa istismar” yasağı: Zonguldak’ta istismar edilen 2 yaşındaki çocuk hakkındaki haberlere, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın talebiyle ve Çaycuma Sulh Ceza Hakimliği kararıyla “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim yasağı getirildi. İFÖD’e göre, 2023/455 sayılı kararda adı geçen mecralar arasında BBC Türkçe, Evrensel ve Sendika siteleri de bulunuyor (25 Mayıs).
Üç habere “Hizbullah” yasağı: Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliği, Hizbullah davası hükümlüsü olduğu ortaya çıkan kişilerin Kızılay’da çalıştığı iddiasını gündeme getiren haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim yasağı getirdi. İFÖD’e göre, 2023/2469 sayılı kararda Sözcü sitesinde çıkan üç haberin adı geçiyor (18 Mayıs).
Yogacı talebiyle İFÖD raporuna yasak: İfade Özgürlüğü Derneği’nin “Üst Düzey Kamu Şahsiyetlerinin İncinen İtibar, Onur ve Haysiyet Yılı” başlıklı EngelliWeb 2021 raporu, yoga eğitmeni Akif Manaf’ın talebiyle ve “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle, Şile Sulh Ceza Hakimliği’nin aldığı bir kararla erişime engellendi (18 Mayıs).
İki “borsa” haberine erişim yasağı: İstanbul Anadolu 10. Sulh Ceza Hakimliği, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun borsa manipülasyonları açıklaması sonrasında yapılan haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim yasağı getirdi. İFÖD’e göre, 2023/5320 sayılı kararda KRT ve Polemik Haber sitelerinin adı geçti (10 Mayıs).
Altı “AKP yumruğu” haberine sansür: Karaman Sulh Ceza Hakimliği, AKP Karaman Gençlik Kolları İl Başkanı Kemal Toprak‘ın İl Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet ve Güvenlik Şube Müdürü Alparslan Yanar’a yumruk attığı iddiasıyla ilgili çıkan haberlerin erişime engellenmesi haberleri, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapattı. İFÖD’e göre, 2023/2679 sayılı kararda T24, Gerçek Gündem ve Tele1 haberleri de geçiyor. Aynı hakimliğin aldığı diğer bir karar da, Sözcü, Gazete Duvar ve T24 sitelerinde çıkan haberleri hedef alıyor (10 ve 8 Mayıs).
Bir haber ile RSF, MLSA ve Mumay twitlerine yasak: İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, 2023/4185 sayılı kararıyla, aralarında MLSA'nın da bulunduğu birçok haber sitesinin gazeteci Bülent Mumay’a Met-Gün İnşaat avukatları tarafından açılan davada verilen hapis cezası haberini erişime engelledi. 8 Mayıs’ta erişime kapatma kararı alınan Twitter paylaşımları arasında BirGün haberi, Mumay’ın Twitter paylaşımı ile RSF Türkiye’nin hesabında konuya ilişkin 5 Mayıs’ta yaptığı paylaşımı da var (8 Mayıs).
İki online habere “SS” yasağı: Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet yazarları Barış Pehlivanve Barış Terkoğlu‘nun yayımladıkları “SS” kitabıyla ilgili haberlere “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. İFÖD’e göre 2023/4834 sayılı kararda gazetenin bir haberi ve Terkoğlu’nun köşe yazısının adı geçiyor (16 Nisan).
Hilal Kaplan istedi, üç habere yasak geldi: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Sabah gazetesi yazarı ve TRT Yönetim Kurulu üyesi Hilal Kaplan hakkındaki haberlere, “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişim yasağı getirdi. İFÖD’e göre 2023/3431 sayılı erişim engeli kararı, Cumhuriyet, T24 ve Halk TV sitelerinde çıkan haberlere ilişkindi (14 Nisan).
İki online habere “TRT” yasağı: İstanbul Anadolu 6. Sulh Ceza Hakimliği, CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın TRT’deki yapımcıların Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yakın isimler olduğunu ve Erdoğan ailesinden bu görevi takip eden kişinin de Bilal Erdoğan olduğu iddiasında bulunduğu tweetine erişim yasağı getirdi. İFÖD’e göre konuyla ilgili Evrensel ve BirGün sitelerinde çıkan iki habere de “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle yasak geldi. İFÖD, içeriklerin 2023/4140 sayılı kararla silinmelerine hükmedildiğini de duyurdu (11 Nisan).
Balbay’ın “petrol sevkiyatı” yazısına yasak: İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay’ın, Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin, Irak yönetiminin başvurusu üzerine Türkiye’yi Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yaptığı petrol sevkiyatı anlaşmasından dolayı 1,4 milyar dolar tazminat cezası verdiği iddiasıyla ilgili yazısına “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapattı (6 Nisan).
Üç habere “Dağcı” yasağı: İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski özel kalem müdürü Hasan Dağcı’nın adının geçtiği ve kişilik haklarını ihlal gerekçesiyle 27 Mart’ta silinmesine karar verilen haberlerle benzer oldukları iddiasıyla KRT, T24 ve Medya Radar sitelerinde çıkan içerikleri de erişime kapattı (5 Nisan).
Terkoğlu‘nun “Hatırlı FETÖ’cüler” yazısına yasak: Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu‘nun FETÖ hakkındaki bazı soruşturma dosyalarının talimatlarla kapatıldığı iddiasını gündeme getirdiği “Hatırlı FETÖ’cüler nasıl kurtuluyor” başlıklı yazısı İstanbul Anadolu 1. Sulh Ceza Hakimliği’nce “kişilik hakları ihlali” gerekçesiyle erişime kapatıldı (5 Nisan).
Habercilik
14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlık ve Genel Seçimler, yüzde 85’e aşkın kısmı iktidar yanlısı olduğu gibi, geneli itibariyle kutuplaşmış olan haberciliğin birçok sakıncasını ortaya koydu.
Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra, medya için “muhalif medya” denilen kesimi dahil yenilenme çağrısı yaptı. Bildirici, “Şimdi seçimler bitti; yeni bir dönem başladı. CHP, YSP ve muhalefet partileri gibi muhalif medyanın, özellikle TV’lerin yenilenmesi gerek. Hiçbir şey olmamış gibi aynen sürdürülemez” dedi.
Son üç aylık dönemde, Yeni Akit gazetesi yazarı İlhan Oral, “Artık AK Parti silkinmelidir (1)” yazısında, İstanbul Sözleşmesi ve kadına şiddetin önlemesiyle ilgili 6284 Sayılı Kanun’u savunduğu sözleri nedeniyle tarikatlara ve iktidara yakın gruplar tarafından sosyal medyada “linç edilen” AKP'li Özlem Zengin'i hedef gösterdi. İktidara yakın Cem Küçük ise, FOX TV ekranlarında seçim sonuçlarını değerlendirirken “Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir” diyen gazeteci Çiğdem Toker’i “darbeci” diyerek hedef gösterdi.
Cumhuriyet gazetesi de, “manipülatif haber karşılığında bir e-ticaret sitesinden para aldığı” gerekçesiyle yönetim krizine girdi.
Portakal’dan iş arkadaşlarına sert çıkış: Gazeteci Fatih Portakal’ın Sözcü TV’de haber anlatımını beğenmediği “dış sesi” canlı yayında eleştirerek haberi hazırlayan iş arkadaşlarını “Nasıl, dış sesini beğendiniz mi, he? Beğendiniz mi? Ben beğenmedim. Haberin her şeyinden sorumluyum çünkü ben bu haber bültenine adımı veriyorum. Aynı özveriyi haberin içeriğinde de seslendirmesinde de görmek isterim. Montajından seslendirmesine kadar her şey benim sorumluluğum. Maalesef bu sorumluluğu da üstüme alıyorum. Bu dış sesçi için de sizden özür diliyorum” diyerek sert şekilde eleştirmişti. Portakal’ın kendisi de bu çıkışının ardından sosyal medyada eleştirilmişti (27 Haziran).
Kılıçarslan’dan “LGBT” saldırısı: Siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen medya organları LGBTİ yurttaşları hedef almayı ve nefret söylemlerini sürdürüyor. Siyasi iktidara yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinin köşe yazarı İsmail Kılıçarslan, “LGBT çukuru” ifadeleriyle eşcinsel yurttaşları hedef aldı. “Psikolojik rahatsızlık” ifadesiyle ahkam kesen Kılıçarslan, “Bu çukurla nesiller adına canımız pahasına mücadele etmemiz şarttır…Hormon tedavisi, onarım terapisi ve tövbe üçgeni devreye alınmalıdır” gibi ifadeler kullandı (20 Haziran).
Cumhuriyet’te “manipülatif haber” krizi: Cumhuriyet gazetesi, “manipülatif haber karşılığında bir e-ticaret sitesinden para aldığı” gerekçesiyle yönetim krizine girdi. Gazetenin bağlı olduğu vakfın yöneticisi avukat Turan Karakaş; eski genel yayın yönetmeni Arif Kızılyalın, idari-mali işler müdürü Osman Selçuk Özer ve reklam müdürü Esra Bozok hakkında, bir e-ticaret firmasından Ocak 2023’te yürürlüğe giren e-ticaret yasası aleyhine manipülatif haber yapma karşılığında kayıt dışı para aldıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulundu (15 Haziran).
154 gazeteciden LGBTİ+ haberciliği savunması: 154 gazeteci, Onur Ayı'nda yayımladıkları ortak açıklamayla yetkililere seslendi, “Daha fazla LGBTİ+’lara şiddet ve yasak haberi yazmak istemiyoruz” dedi. Onur Ayı gelir gelmez yasaklar ve şiddetin başladığını belirten gazeteciler, “LGBTİ+ Onur Yürüyüşleri’nde şiddeti değil, özgürlük mücadelesini kaydetmek isteriz” açıklamasında bulundular. Açıklamada, gazetecilerin de Onur Yürüyüşü alanlarındaki şiddetin mağduru olduğu vurgulandı ve "Bırakın ki biz de işimizi yapalım, yazalım, çizelim" denildi (14 Haziran).
Yeni Akit yazarı Zengin’i hedef yaptı: Yeni Akit gazetesi yazarı İlhan Oral, “Artık AK Parti silkinmelidir (1)” yazısında, İstanbul Sözleşmesi ve kadına şiddetin önlemesiyle ilgili 6284 Sayılı Kanun’u savunduğu sözleri nedeniyle tarikatlara ve iktidara yakın gruplar tarafından sosyal medyada “linç edilen” AKP'li Özlem Zengin'i hedef gösterdi. Oral, Zengin için “Başkan Erdoğan, adı geçen sözleşmeyi kaldıracak, bu hanımefendi 'İstanbul sözleşmesini' savunacak. AK Parti bu tür arızalardan silkinmelidir” diye yazdı (11 Haziran).
Bildirici’den “yenilenme” çağrısı: Medya ombudsmanı ve gazeteci Faruk Bildirici, 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden sonra, medya için “muhalif medya” denilen kesimi dahil yenilenme çağrısı yaptı. Bildirici, “Şimdi seçimler bitti; yeni bir dönem başladı. CHP, YSP ve muhalefet partileri gibi muhalif medyanın, özellikle TV’lerin yenilenmesi gerek. Hiçbir şey olmamış gibi aynen sürdürülemez” dedi (5 Haziran).
Habertürk sitesinde üç gündür siyasi yazı yok: Habertürk sitesinde köşe sahibi isimler üç gündür yazı yayımlamadı. Sitenin ilgili bölümüne bakıldığında son yazıların 29 Mayıs’ta yayımlandığı görülüyor. Normalde sitede her gün birkaç köşe yazısı yer alırdı (2 Haziran).
Toker Küçük’ün hedefi: FOX TV ekranlarında seçim sonuçlarını değerlendiren gazeteci Çiğdem Toker, “Demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir” sözleri nedeniyle iktidara yakın Cem Küçük tarafından “darbeci” olmakla suçlanarak hedef gösterildi. Cem Küçük doğru olmayan bir bilgi ile de Çiğdem Toker'in, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker’in kızı olduğunu iddia etti (29 Mayıs).
Seçimlerde BaBaLa TV faktörü: Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun YouTube üzerinden etkili yayın yapan ve 14 Mayıs Seçimleri sürecinde kutuplaşmış medyaya göre dengeleyici bir etki gösteren BaBaLa TV'de konuk olduğu Mevzular Açık Mikrofon programı 12 saatte 10 milyon izlenmeye ulaştı. Kılıçdaroğlu, programı sosyal medya hesabından “İlk defa manipülasyonlar, montajlar, yalanlar, iftiralar, türlü türlü sahtekarlıklar olmadan, yüz yüze konuşabildik, tanışabildik…” notuyla paylaştı. Çekimlerinin yedi saatten uzun süren program 24 Mayıs’ta yayımlandığı 21:30'dan sonraki 12 saatte 10 milyon izlenmeye ulaştı (25 Mayıs).
Yetkin’den “AA’ya Erdoğan talimatı” iddiası: Gazeteci Murat Yetkin, Fox TV canlı yayınında “Erdoğan seçimleri İstanbul'dan izleyecekti. Karar değiştirip Ankara'ya geçti. Münipülasyon yapan Anadolu Ajansı'na 'Ben açıklama yapana kadar yüzde 10 fark korunsun' talimatı verdi” dedi (14 Mayıs).
Her seçimde aynı: Cumhurbaşkanı yardımcısı adayları İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş, açılan seçim sandığı sonuçlarına dair ortak açıklama yaptı. Açıklamada tüm Türkiye'de Kemal Kılıçdaroğlu'nun önde olduğunu söylendi ve “Anadolu Ajansı yanıltıyor, Kılıçdaroğlu bugün Cumhurbaşkanı olarak ilan edilecektir” denildi. İki başkan da geçmiş seçimleri hatırlattı ve “AA'nın güvenilir bir tarafı yok, itibar etmeyin” dedi. AA ise yazılı açıklamayla iddialara “Her türlü mesnetsiz itham ve iddiaları reddediyoruz” şeklinde yanıt verdi (14 Mayıs).
AA’dan seçim sözü: Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yaklaşan seçimlere ilişkin “Anadolu Ajansı'na güvenmiyoruz” şeklindeki ifadelerine, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde veri akışını durduran Anadolu Ajansı’nın (AA) Genel Müdürü Serdar Karagöz ve Yardımcısı Yahya Bostan, “Eğer verdiğimiz hizmette en küçük bir aksaklık görülürse, hizmet alanlar bizi savcılığa şikâyet etsin” şeklinde yanıt verdi. AA yöneticileri, “Bu kez veri akışı yine duracak mı” sorusuna da, “Her türlü önlemi aldıklarını, bunlar arasında AA'ya yapılabilecek siber saldırılara karşı teknik önlemlerin de bulunduğunu, seçim gecesi elde edilecek tüm verilerin müşterileriyle kesintisiz paylaşılacağını” yanıtını verdi (5 Mayıs).
TRT Haber Cumhur İttifakı’nda: Kamu yayıncılığı yapması beklenen TRT Haber, 1 Nisan- 1 Mayıs döneminde Cumhur ittifakına Millet ittifakına ayırdığının 85 kat fazla canlı yayın süreleri ayırdı. RTÜK üyesi Tuncay Keser ve İlhan Taşcı, Cumhurbaşkanlığı adaylıklarının kesinleştiği bu bir aylık döneminde TRT Haber’in ittifakların mitinglerini canlı yayınlamasını mercek altına aldı. Keser ile Taşcı’ya göre; 1 Nisan-1 Mayıs 2023 tarihleri arasında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT Haber kanalında 32 saat 42 dakika 47 saniye süreyle canlı yayında yer aldı. Aynı dönemde Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ise TRT Haber, 25 saat 27 dakika 40 saniye canlı yayında yer verdi. Bu dönemde, BBP 33 dakika 43 saniye, DSP 13 dakika 11 saniye, Yeniden Refah Partisi 7 dakika, HÜDA PAR ise 6 dakika 45 saniye süreyle TRT Haber'de canlı yayında yer aldı. Buna göre Cumhur İttifakı, TRT Haber'de toplamda 59 saat 11 dakika 6 saniye canlı yayında kaldı. Buna karşın, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na TRT Haber’in bir ayda ayırdığı süre ise yalnızca 32 dakikaka 23 saniye. Millet İttifakı’nın ortaklarından İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e 10 dakika 35 saniye canlı yayında sesini duyurdu. Millet İttifakı toplamda yalnızca 42 dakika 58 saniye TRT Haber ekranlarında görülebildi. Diğer cumhurbaşkanı adayları Sinan Oğan ve Muharrem İnce, TRT Haber ekranlarında yer bulamadı. Ayrıca Millet İttifakı’nın ortaklarından DEVA, Gelecek, Saadet ve Demokrat Parti de kamu yayıncısı olma iddiasındaki TRT Haber ekranlarından halka seslenme olanağını yakalayamadı (2 Mayıs).
Karagül’den “Kılıçdaroğlu” kışkırtması: AKP'ye yakın Yeni Şafak gazetesinin eski genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül, sosyal medya hesabından, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Kürtler” ve “Alevi” başlıklı videolarını hedef aldı. Karagül, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda, Kılıçdaroğlu'nun “Türk-Kürt” ve “Sünni-Alevi” olarak iç savaş çağrısı yaptığını öne sürmekten çekinmedi. Karagül, “Bu adamı durdurun. Artık bu işin seçimle, siyasetle alakası yok” diye yazdı (20 Nisan).
CHP’den reklamını yayımlamayan TRT için şikayet: CHP, millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun reklamını yayınlamayan TRT hakkında suç duyurusunda bulundu. Kamu yayıncısı olması beklenen TRT, iktidarın açıklamalarına geniş yer verirken muhalefeti görmezden geliyor. TRT son olarak CHP’nin seçim için hazırladığı “Sana Söz Yine Baharlar Gelecek” isimli reklam filminin yayınlanması başvurusuna yanıt vermedi (17 Nisan).
Şenocak ve Yeni Akit’ten “nefret” yayını: Yeni Akit gazetesi yazarı Taha Emre Özdemir, İlahiyatçı İhsan Şenocak’ın “Bir Müslümanın Allah-u Teala'nın huzuruna götüreceği en büyük ameli CHP’ye düşmanlıktır” görüşüne köşesinde yer verdi. Nefret söylemleri içeren yazıda CHP'nin yanı sıra Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş da hedef gösterildi (16 Nisan).
Saymaz için “editoryal bağımsız” önemi: Halk TV’den ayrılarak Sözcü TV’ye geçen gazeteci İsmail Saymaz, “Bağımsız, bağlantısız bir işverenin sahibi olduğu medyada çalışmanın önemini anladım”dedi. Halk TV yönetimi de Saymaz’ın “sözleşmesi olmasına rağmen etik olmayan bir yöntemle”kanaldan ayrıldığını savunmuştu (12 Nisan).
ÇGD gazetecilere para teklifini kınadı: Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) Antalya’nın Kepez ilçesindeki teşkilatı, toplantısına katılma karşılığında gazetecilere çeşitli tarifeler altında para teklif etti. Skandalı duyuran ÇGD Akdeniz Şubesi, “Gerçeklerin üzerini örtmeye odaklanan, gazetecileri satın alabileceğini zanneden yaklaşım; toplumsal hayatın her kademesinde benzer erozyonlar yarattı. Ama buna her zaman karşı çıkacağız! Sergilenen ahlaksızlığı tiksintiyle kınıyoruz” dedi (11 Nisan).
YSK Listeleri manşetlerde: Seçimlere bir aydan fazla bir süre kala siyasi partilerin listelerini Yüksek Seçim Kurulu’na sunmaları gerginlik ve tartışmalar da beraberinde geldi. Listeler manşetlere çıkarken hükümete yakın medya AKP listelerine dair “değişim” vurgusu yaparken, pek çok gazete tek adama karşı listelerin birleştiğini belirtti. Hükümete yakın Sabah gazetesi “Kadınlara ve gençlere pozitif ayrımcılık” diyerek AKP listelerini paylaşırken, CHP adaylarını hedef alarak “Terör sevicisi, LGBT destekçisi, FETÖ’cüsü CHP’den aday” başlığını kullandı. Türkiye gazetesi ise AKP’de üç dönem kuralının uygulandığını belirtti ve “Değişti ve gençleşti” manşetiyle çıktı. Gazete ayrıca DEVA, Gelecek ve Demokrat Partide hayal kırıklığı olduğunu iddia ederek “Üç Partide hayal kırıklığı” ifadelerine yer verdi. Yeni Şafak değişimden bahsederek “AK Parti’de büyük değişim. Listeler tamam, sıra sandıkta” başlığıyla çıktı. Yeni Şafak da CHP’yi hedef alan gazetelerdendi. Gazete “Ortaklar CHP’yi karıştırdı” dedi. Akşam ise “Ak Parti’de büyük değişim” ve “Muhalefet listeleri toz duman” dedi. Hürriyet “Liste şifreleri”, Milliyet “Partiler adaylarını YSK’ya bildirdi. Şimdi söz seçmenin” dedi. Aydınlık ise HDP’yi hedef gösterdi. Gazete “Seçime girmeyen HDP seçim yardımı aldı. 360 milyon nerede?” ifadelerine yer verdi. Evrensel gazetesi, “Aday listeleri tek adama karşı birleşti” diyerek, muhalefet listelerindeki çok sesli adaylara dikkat çekti (10 Nisan).
Anayasa Mahkemesi Kararları
Nisan - Haziran döneminde Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) gazetecilik haklarını esas alan bir kararı tespit edilemedi.
Bu dönemde, 12 Mart 1994’te Urfa’nın Siverek ilçesinden gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan gazeteci Nazım Babaoğlu için ailesinin 2018’de yaptığı başvuruda AYM, “yaşam hakkının ihlal” ile ilgili iddiaları başvuru yollarının tüketilmemesi gerekçesiyle kabul edilemez buldu.
AYM Babaoğlu’nun kaybedilmesini görmedi: Anayasa Mahkemesi (AYM), 12 Mart 1994’te haber takibi için gittiği Urfa’nın Siverek ilçesinden gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan gazeteci Nazım Babaoğlu için ailesinin 2018’de yaptığı başvuruda, “yaşam hakkının ihlal” ile ilgili iddiaları başvuru yollarının tüketilmemesi gerekçesiyle kabul edilemez buldu. AYM, hakkaniyete uygun yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın da dayanaktan yoksun olduğunu savundu, bu talebin de kabul edilemez olduğuna hükmetti. Babaoğlu Ailesi’nin makul sürede yargılamanın ihlal edildiği talebini de değerlendiren mahkeme, yargılama giderleri için 12 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Babaoğlu Ailesi’nden, “Verilen bu karara şaşırmadık. Çünkü burada bir devlet politikası var” açıklaması yapıldı (6 Mayıs).
AİHM Kararları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), “Taşhiyeciler Operasyonu” kapsamında cezaevine gönderilen Samanyolu Yayın Grubu başkanı Hidayet Karaca’nın tutuklanmasında Türkiye’yi “makul şüphe vardı ancak tutuklamayı uzatan kararlar makul değildi” tespitiyle 18 bin avro tazminat ödemeye mahkum etti.
AİHM’den çıkan “ifade özgürlüğü” kararları iyice azalırken Türkiye’de gazeteci haklarının çiğnenmeye devam edilmesi nedeniyle başvurularda bir kesinti söz konusu değil: Diyarbakır’da 8 Haziran 2022 tarihinde yapılan operasyonda gözaltına alınan 16’sı tutuklu 21 gazeteci, özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğini savunarak AİHM’e başvurdu.
AİHM’den Hidayet Karaca kararı: AİHM, “Taşhiyeciler Operasyonu” kapsamında tutuklanıp sekiz yıldır Silivri Cezaevinde tutulan kapatılan Samanyolu Yayın Grubu başkanı Hidayet Karaca’nın tutuklanmasında “makul şüphe vardı ancak tutuklamayı uzatan kararlar makul değildi” dedi, Türkiye’yi 18 bin avro (yaklaşık 468 bin TL) tazminata mahkum etti. Mahkeme, bu yolla “özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal” edildiğine hükmetti (20 Haziran).
Tutuklu 16 gazeteci AİHM’e başvurdu: Diyarbakır’da 8 Haziran 2022 tarihinde yapılan operasyonda gözaltına alınan 16’sı tutuklu 21 gazeteci, özgürlük haklarının tutuklamayla hukuka aykırı şekilde ellerinden alındığını savunarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. “Örgüt üyeliği” ile suçlanan müvekkillerinin bir yıldır hâkim karşısına çıkmadığını belirten avukat Resul Temur, yargılamanın cezalandırmaya dönüştüğünü söyledi. Gazetecilerin iddianamesi operasyondan 10 ay sonra tamamlanmış, 11 Temmuz’a da yargılama günü verilmişti (8 Haziran).
RTÜK’ten Haberler
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), son üç aylık dönemde de, televizyon yayıncılığını karşı tarafsızlığı hiçe sayan kararlar aldı. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in Halk TV, Tele1, KRT, TV5, Flash Haber ve SZC TV’ye yönelik “halkı küçük düşürmeye çalıştıkları” suçlamasıyla bir inceleme başlatıldığını duyurmasına CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi İlhan Taşçı “Sayın Ebubekir Şahin siz zaten kararınızı vermişsiniz!” diyerek sert tepki gösterdi.
RTÜK, 14 – 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sürecinde yapılan yayınları gerekçe yaparak, FOX TV, Halk TV, TELE 1 ve Flash Haber kanallarına ağır para cezaları verdi. RTÜK Başkanı’nın son hamlesi ise, TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, PKK lideri Abdullah Öcalan hakkında söylediği sözler nedeniyle kanal hakkında inceleme başlatıldığını bildirmesi oldu.
Bu dönemde Okan Konuralp’in istifasıyla boşalan RTÜK üyeliği için TBMM Genel Kurulu’nda yapılan seçimde, RTÜK’ün yeni üyesi Tuncay Keser oldu.
RTÜK’ten Tele1’e “Öcalan” incelemesi: Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, PKK lideri Abdullah Öcalan hakkında söylediği sözler nedeniyle kanal hakkında inceleme başlattı. Haberi RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin verdi. Şahin, Yanardağ’ın Öcalan’ı övdüğünü iddia etti. Ayrıca açıklamasında Yanardağ’dan şahıs diye bahsetti. Yanardağ, Şahin'e Twitter’dan yanıt verdi. Yanardağ, “Ebubekir Bey, kimseyi öven yok. Tam tersine, Apo'yu öven ve yeni bir çözüm sürecinin yolunu döşeyen AKP milletvekili Galip Ensarioğlu'nun çözüm sürecine ilişkin açıklamalarını eleştiren bir program var. Seçim sürecindeki gibi, montaj videolara dayanarak bahane aramayın” dedi (26 Haziran).
RTÜK’ten dört kanala “Seçim” cezaları: RTÜK, 14 – 28 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri sürecinde yapılan yayınları gerekçe yaparak, FOX TV, Halk TV, TELE 1 ve Flash Haber eleştirel kanallara ağır para cezaları verdi. RTÜK'ün CHP'li üyesi İlhan Taşçı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda; Gazeteci Çiğdem Toker'in FOX TV canlı yayınındaki “Demokrasi sandıktan ibaret değildir” sözleri nedeniyle kanala yüzde 5 idari para cezası verildiğini duyurdu. Paylaşıma göre, İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programında Ümit Özdağ’ın Suriyeli seçmenlere yönelik eleştirileri sırasında “Seçim sonucuna hukuken saygım var, politik olarak yok” sözleri nedeniyle toplumu kin ve düşmanlığa tahrik savıyla Halk TV’ye de %5 para cezası verildi. Prof. Dr. Emre Kongar ile Merdan Yanardağ’ın 18 Dakika programında, oy pusulalarına ilişkin iddiaları nedeniyle TELE 1’e %3 idari para cezası verildi. Ayrıca TELE 1’in aynı reklam kuşağındaki yayınları 3 ayrı rapora bağlanarak, % 3 ceza kararlaştırıldı. Böylece kanala 3 ceza verildi. Demokrat Parti İstanbul Milletvekili Cemal Enginyurt’un Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı'na katılmasını eleştirmesi nedeniyle de Flash Haber’e Oğan’ın “küçük düşüldüğü” gerekçesiyle %3 para cezası verildi. Cezaları duyuran Üst Kurul üyesi Taşçı, kanala verilen cezayla ilgili "Oğan tarafsız kalsaydı acaba RTÜK yine bu cezayı verir miydi!?" yorumunda bulundu (7 Haziran).
Taşçı’da RTÜK Başkanı’na tepki: RTÜK üyesi İlhan Taşcı, RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in Twitter hesabından yaptığı paylaşımla Halk TV, Tele1, KRT, TV5, Flash Haber ve SZC TV’ye yönelik “halkı küçük düşürmeye çalıştıkları” suçlamasıyla bir inceleme başlatıldığını duyurmasına tepki gösterdi. Taşçı, “Sayın Ebubekir Şahin siz zaten kararınızı vermişsiniz! İsterseniz Üst Kurulu dahi toplamadan vereceğiniz cezaları da açıklayıverin. Yaptığınız Üst Kurulun yetkisini gasptır. Kurul daha toplanmadan sizin oyunuzun rengi belli olmuştur. Siz bu dosyaların görüşülmesine katılamazsınız!” dedi. Tepki, Şahin’in, “Millî iradeye, demokrasiye, seçim sonuçlarına saygı duymayan ve halkımızı aşağılayan, aziz milletimizi küçük düşürmeye çalışanların bu tutumlarına sessiz kalmayacağız” açıklamasınaydı (30 Mayıs).
RTÜK hedef göstermekle meşgul: RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü alırken “kız kardeşlerime ve tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum” dediği için Oyuncu Merve Dizdar'ı hedef gösterdi. Twitter'dan paylaşım yapan Uslu, “Önce kendi ülkene saygı duymayı öğreneceksin Merve Dizdar. Sonra da bu ülkenin tüm vatandaşlarından aldığın ödül için tebrik bekleyebilirsin. Ülkesine saygı duymayanın aldığı ödülün de tebrik edilesi bir yanı yoktur” ifadelerini kullandı (28 Mayıs).
“TRT’de kozmik oda” iddiası için TRT’den randevu talebi: RTÜK üyeleri İlhan Taşcı ve Tuncay Keser, seçim günü TRT ekranlarına “kozmik odalarda” oluşturulmuş “paralel veriler” yansıtılarak sonuçların manipüle edileceği iddialarına dair TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı’dan randevu talep etti. “Yayınlarda manipülasyona asla izin vermeyeceğiz” diyen İlhan Taçcı, tehlikeye, “85 milyon yurttaşın vergileriyle yayın yapan TRT’nin hiçbir vatandaşın aklında kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kamuoyunun bilgilendirilmesi, aydınlatılması ve görüş alışverişinde bulunmak üzere üye arkadaşım Tuncay Keser ile birlikte Sayın Sobacı’dan randevu talep ettik. Henüz dönüş olmadı. TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı’ya konuyu ilişkin uyarıları yazılı olarak da gönderdik, konuşmak için randevu talebimize dönüş bekliyoruz. Kimi sorular var ki ancak muhatabı yanıtlayabilir, aydınlatabilir. Başka iddialar da var araştırıyorum, detayları yarın paylaşacağım” sözleriyle işaret etti (11 Mayıs).
Yeni RTÜK üyesi Keser: Okan Konuralp’in istifasıyla boşalan RTÜK üyeliği için TBMM Genel Kurulu’nda seçim yapıldı. CHP, RTÜK üyeliğine, grup danışmanı Tuncay Keser’i aday gösterdi. Genel Kurulu'nda yapılan oylamada 351 oyun 333'ünü alan Tuncay Keser, RTÜK’ün CHP kontenjanından yeni üyesi oldu. Diğer aday Şafak Akça ise 10 aldı (6 Nisan).
RTÜK Cezaları
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Nisan, Mayıs, Haziran 2023 döneminde haber ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına toplam 12 kez idari para cezası ve beş yayın durdurma cezası verdi. Kurul, TV kuruluşlarına toplam 2.184.984 TL idari para cezası verdi. Rapor döneminde radyolara yönelik bir ceza verilmedi (Reklam ve ticari yayınların değerlendirme dışı bırakıldığı “RTÜK cezaları” bölümü, RTÜK’ün 22 Mart 2023 - 24 Mayıs 2023 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 9 toplantının kayıtları incelenerek hazırlandı).
RTÜK, TV kanallarına, “insan onuru” ilkesini ihlalden iki kez, “tarafsızlık” ilkesini ihlalden beş kez, “Türkçenin kullanıma” ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle iki kez, “haksız çıkara” ilişkin ilkenin ihlali nedeniyle 2 kez, suçu övme nedeniyle bir kez yayın durdurma cezası verdi.
RTÜK, “şiddeti özendirme” gerekçesiyle bir kanala 5 kez yayın durdurma cezası verdi. RTÜK, rapor döneminde radyo kuruluşlarına ceza vermedi.
İnsan onuru ve özel hayatın gizliliği: RTÜK, yayınların 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesinin ihlali nedeniyle, FOX TV’ye (Orta Sayfa) 564.400,00 TL ve Tele 1 TV’ye (18 Dakika) 85.738 TL olmak üzere 650.138 TL idari para cezası verdi.
Tarafsızlık: RTÜK, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” ilkesinin ihlali nedeniyle Halk TV’ye (Kayda Geçsin ve Medya Mahallesi) 295.016 TL, FOX TV’ye (FOX Ana Haber) 564.400 TL, Flash Haber’e (Cüneyt Akman ile Zamanın Ruhu) 85.738 TL ve TELE 1 TV’ye 85.738 TL olmak üzere 1.030.892 TL idari para cezası verdi.
Türkçe’nin kullanımı: RTÜK, 6112 sayılı Kanun'un “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez” ilkesine aykırılıktan Habertürk TV (Teke tek bilim) 91.338 TL ve Kanal Antalya’ya (Erkek Güzeli Sefil Bilo) 85.738 TL toplam 177.076 TL idari para cezası verdi.
Haksız çıkar: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un Yayın hizmetleri ... haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle, Kanal Antalya’ya (Asr-ı Saadet – Kardeşlik Vakti Derneği (Aşevi Projesi)) 85.738 TL ve FM TV’ye (Merhametli ve Cömert Gönüller) 85.738 TL olmak üzere toplam 171.476 TL idari para cezası verdi.
Suçu övme: RTÜK 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (j) bendinde yer alan; "Yayın hizmetleri ... haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle, Halk TV’ye (Serhan Asker ile Görkemli Hatıralar) 155.402 TL idari para cezası verdi.
Şiddeti özendirme: RTÜK 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, "Şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz" ilkesinin ihlali nedeniyle, Kanal Antalya’ya (88 isimli sinema filmi için) 5 kez yayın durdurma cezası verdi.