Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
Türkiye, 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde yapılan seçimleri geride bıraktı. Ortaya çıkan tablo AGİT ve Avrupa Konseyi heyetleri ile gazetecilik örgütlerinin de dikkat çektiği gibi, yüzde 85'ı aşkın iktidar denetimi altında olan bir medya yapılanmasıyla, seçimin adil, tarafsız ve şeffaf şekilde yürütülemeyeceğini gösterdi.
Tatvan'da yolsuzluk haberleri yaptıktan sonra gazeteci Sinan Aygül'ün ağır bir saldırıyla karşılaşması ve TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ'ın tutuklanması sadece Türkiye'de değil uluslararası planda medya özgürlüğünün seçim sonrası karşı karşıya olduğu açık gerilemenin işaretleri olarak kınandı.
Uluslararası 20 kuruluş, ortak bir mektupla, Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanlığı'nı devralan İspanya'yı, Türkiye hükümeti ile ilişkilerde medya özgürlüğü ve insan haklarını ön planda ve merkezde tutmaya çağırdı. Nitekim, Türkiye, RSF'nin Dünya Basın Ögürlüğü Endeksi'nde 16 sıra birden gerileyerek 180 ülke içerisinde kendisini 165. sırada buldu.
Nisan - Haziran dönemini kapsayan BİA Medya Gözlem Raporu, 2016'daki darbe girişimi sürecinden sonra bir kez daha "en çok gazeteci tutuklayan ülkeler" kategorisine giren Türkiye'nin, özellikle Kürt gazetecilere yönelik kitlesel tutuklamalar, Merdan Yanardağ'ın hapsedilmesi; İsmail Saymaz, Canan Coşkun, Barış Pehlivan ve Mansur Çelik'e dair davalar itibariyle, Terörle Mücadele mevzuatının siyasi amaçlara alet etmeye son vermediğini gözler önüne serdi.
196 sanıktan dokuzu hapse mahkum
BİA Medya Gözlem Raporu'nda en az 141 gazeteci veya medya temsilcisi, son üç ayda Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ile 2911 Sayılı Toplantı Gösterişleri Yürüyüşleri Kanunu, Terörizmin Finansmanı Kanunu gibi düzenlemelerden yargılanmalarıyla gündeme geldi. Söz konusu davaların çoğunluğu ise, "örgüt üyeliği" ve "örgüt propagandası" gerekçesine dayanıyordu. Bu gazetecilerden 38'ine açılan davalar yeniyken 31'ini de, haklarından "örgüt üyeliği" suçlamasıyla ceza davaları açılan ve bazıları bir yılı aşkın süredir mahkeme yüzü görmeden hapiste tutulan Kürt medya temsilcileri oluşturuyor. Bu dönemde, 32 gazeteci "kamu görevlisine hakaret", 23'ü de "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamalarıyla dava konusu edildi. Bu durumda üç aylık raporun işaret ettiği, sanık gazeteci sayısı 196'yı buluyor.
Söz konusu 196 gazeteciden dokuzu, toplam 8 yıl 5 ay 10 gün hapse (6 yıl 9 ay 10 günü ertelemeli olmak üzere) ve 4 bin 500 TL adli para cezasına mahkum edildi: Gazetecilerden üçü, "kişisel verileri hukuka aykırı şekilde yayımlamak" iddiasıyla, biri "Cumhurbaşkanı'na hakaret", biri "kamu görevlisi hakaret", biri "dini değerleri aşağılamak", biri "devlet kurumlarını aşağılamak", biri "suçluyu övmek", biri "işyeri dokunulmazlığını ihlal" gerekçesiyle mahkum edildi. Rapordaki ayrıntılar şu şekilde:
Sekiz yılda 74 gazeteciye "Erdoğan" mahkumiyeti
Nisan - Haziran döneminde en az 23 gazeteci ve karikatüristin adı (Sedef Kabaş, Barış Pehlivan, Ozan Alper Yurtoğlu, Hakkı Boltan, Ramazan Yurttapan, Haydar Ergül, Selçuk Uçar, İbrahim Aydın, Mustafa Kömüş, Gökay Başcan, Baransel Ağca, Julien Serignac, Gerard Biard, Laurent Sourisseau, "Alice", Ahmet Sever, Deniz Yücel, Levent Gültekin, Merdan Yanardağ, Hayko Bağdat, Erk Acarer, Rüstem Batum, Mehmet Baransu) 'Cumhurbaşkanı'na hakaret' gerekçesine dayandırılan davalarda geçti. Bu dosyalardan istenen ceza toplamı 107 yıl 4 ay hapsi buluyor.
Gökay Başcan'a 11 ay 20 gün hapis cezası |
Bu dosyalardan Levent Gültekin ve Mehmet Baransu beraat ederken BirGün gazetesi politika editörü Gökay Başcan, ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum oldu. Ne yazık ki, "Cumhurbaşkanına hakaret" maddesinin yürürlükten kaldırılmasına dair Venedik Komisyonu tavsiyesi ve AİHM'in Ekim 2021 tarihli Vedat Şorli mahkumiyeti varken "Cumhurbaşkanı'na hakaret" maddesine dayanan yargılamalar sürüyor. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014'ten bu yana hapis veya para cezasına mahkum edilen gazetecilerin sayısı 74'ü buldu.
İktidar ve muktedirden 32 haberciye "hakaret" davası
Nisan - Haziran döneminde en az 32 gazetecinin adı, "kamu görevlisine hakaret", "hakaret" ve iftira" gerekçeleriyle açılan ceza davalarında geçti. Bunlardan 16'sı, dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı AKP'li Mustafa Varank, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski avukat Mustafa Doğan İnal, Turkuvaz Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Vekili Serhat Albayrak ve Cumhurbaşkanının damadı Berat Albayrak'ın şikayetçi göründüğü dosyalardan hapis istemiyle yargılanıyor. Bu dönemde dört gazeteci "kamu görevlisine hakaret"ten beraat ederken biri ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum edildi.
Aynı dönemde en az dört gazeteci ve iki gazetenin adı, toplam 1 milyon 70 bin TL tutarındaki altı tazminat davasında geçti. BirGün ve Evrensel gazetelerine açılan davalar yeniyken yargı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı ve Baykar Savunma Şirketi Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar'ın gazeteci Şirin Payzın'a açtığı 150 bin TL'lik tazminat davasını reddetti.
236 online haber ve altı gazeteci içeriğine sansür
Son üç ayda Sulh Ceza Hakimlikleri veya Erişim Sağlayıcıları Birliği; yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık iddialarını gündeme getiren veya eleştiren en az 236 online haber ve altı gazeteci sosyal medya içeriğine erişim engeli getirdi.
Erişim engellemelerinde "kişilik hakları" gerekçesi yaygınken Sulh Ceza Hakimliğinin devreye girdiği konulardan biri, Sağlık Bakanlığı yönetimine ilişkin çıkan 180 haberin erişilmez kılınmasıydı. 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak'ın, Şanlıurfa'da yatılı olarak kaldığı Semerkand Vakfı'na ait kaçak medresenin yakınında ölü bulunması ve Zonguldak'ta iki yaşındaki çocuğun istismar edilmesine yönelik iddialar da erişim yasağı ile okunmaz kılınıyordu.
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu'nun FETÖ hakkındaki bazı soruşturma dosyalarının talimatlarla kapatıldığı iddiasını gündeme getirdiği yazısı, Reuters Haber Ajansı'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın adının geçtiği yolsuzluk şikayetini incelediği iddiasıyla ilgili haber, girişimci Fettah Tamince hakkında 2015 – 2023 yılları arasında yayınlanan birçok haber gibi pek çok içerik bu dönemde yasaklandı.
RTÜK Başkanı'na Taşçı çıkışı
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), son üç aylık dönemde de, televizyon yayıncılığını karşı tarafsızlığı hiçe sayan kararlar aldı. Kurulun televizyon kuruluşlarına verdiği 12 idari para cezasının toplam karşılığı 2.184.984 TL oldu. Ayrıca kanallara beş de yayın durdurma cezası çıktı.
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in Halk TV, Tele1, KRT, TV5, Flash Haber ve SZC TV'ye yönelik "halkı küçük düşürmeye çalıştıkları" suçlamasıyla bir inceleme başlatıldığını duyurmasına CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi İlhan Taşçı "Sayın Ebubekir Şahin siz zaten kararınızı vermişsiniz!" diyerek sert tepki gösterdi.
AYM suskun, AİHM talep görüyor
Nisan - Haziran döneminde Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) gazetecilik haklarını esas alan bir kararı tespit edilemedi. Bu dönemde, 12 Mart 1994'te Urfa'nın Siverek ilçesinden gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan gazeteci Nazım Babaoğlu için ailesinin 2018'de yaptığı başvuruda AYM, "yaşam hakkının ihlal" ile ilgili iddiaları başvuru yollarının tüketilmemesi gerekçesiyle kabul edilemez buldu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise, "Taşhiyeciler Operasyonu" kapsamında cezaevine gönderilen Samanyolu Yayın Grubu başkanı Hidayet Karaca'nın tutuklanmasında Türkiye'yi "makul şüphe vardı ancak tutuklamayı uzatan kararlar makul değildi" tespitiyle 18 bin avro tazminat ödemeye mahkum etti.
AİHM'den çıkan "ifade özgürlüğü" kararları iyice azalırken Türkiye'de gazeteci haklarının çiğnenmeye devam edilmesi nedeniyle başvurularda bir kesinti söz konusu değil: Diyarbakır'da 8 Haziran 2022 tarihinde yapılan operasyonda gözaltına alınan 16'sı tutuklu 21 gazeteci, özgürlük ve güvenlik haklarının ihlal edildiğini savunarak AİHM'e başvurdu.
Haberci için hak arama kolay değil!
Son üç ayda Tekirdağ Şarköy, Elazığ, Van, Ankara ve İstanbul'da en az sekiz gazeteci (Deniz Önal, Yakup Önal, Gökhan Biçici, Yavuz Selim Demirağ, vs) gördükleri şiddetin cezalandırılması için kaydadeğer bir mücadele yürütüyor. Hak aramaya yönelik engellere de işaret eden bu girişimler bizzat "şikayetçi" habercileri de hedef alabiliyor. Van'da "şikayetçi" gazeteci İdris Yılmaz hapse mahkum edilirken AFP foto muhabiri Bülent Kılıç ve Sibel Hürtaş'ın şikayetleri işlevsiz bırakıldı; polisin şikayeti davaya dönüştürüldü.
Mahkeme, 24 Ocak 1993'te gazeteci Uğur Mumcu'nun aracına bomba yerleştirerek ölümüne neden olan kişi olarak gösterilen, Interpol aracılığıyla arandığı iddia edilen ancak 30 yıldır bulun(a)mayan Oğuz Demir'i gıyabında yargılıyor. Dosya, siyasi cinayetlerin aydınlatılmasında aşılmaz duvarlara işaret ediyor.
Yunanistanlı gazeteciler Kyriakos Finas, Victoras Antonopoulos ve Konstantinos Zilos, Şubat'ta deprem bölgesinde engellenmeleri ve kamera ve ekipmanlarının Diyanet İşleri Başkanlığında görevli personel tarafından parçalanmasıyla ilgili Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) avukatları aracılığıyla suç duyurusunda bulundu.
Üç ayda beş işten çıkarma
Nisan - Haziran döneminde en az beş gazeteci çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kaldı veya yayın politikası veya editoryal süreç bağlantılı anlaşmazlıklar gerekçesiyle görevini bırakmak durumunda kaldı. Bu dönemde işten çıkarma veya ayrılıkla gündeme gelen kurumlar arasında Cumhuriyet, TV100, Halk TV ve HaberTürk vardı.