Son üç yılda sosyal medya platformlarının Türkiye'de yasal temsilci bulundurmaları ve yurtdışı kaynaklı düzenli dijital yayınların RTÜK denetimine sokulması gibi yürürlüğe giren mevzuat, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) bu platformlara yönelik yeni şartlar getirmesiyle sürdü. Buna göre BTK, Twitter, Instagram, Facebook vb sosyal ağ sağlayıcılarından kullanıcı bilgilerini Türkiye'de barındırma ve gerekli görüldüğünde savcıya verme zorunluluğu getirdi. Hakim kararıyla, yüzde 90'a kadar bant daraltma cezası verilebilecek. Karar dört saat içinde uygulanacak.
Nisan - Haziran döneminde, 20 gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütü, Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığını üstlenecek olan İspanya'ya ortak mektupla seslendi ve yeniden seçilen Türkiye hükümeti ile ilişkilerde medya özgürlüğü ve insan haklarını ön planda ve merkezde tutmaya çağırdı.
Almanya'da kültür ve medya alanlarında faaliyet gösteren altı meslek örgütü de, sivil toplum destekçisi Osman Kavala'yı dijital platformu "tabii" yayımlanan "Metamorfoz" dizisi üzerinden hedef alarak "kamu yayıncılığı ilkelerini ihlal ettiği" gerekçesiyle TRT'yi kınadı.
İstanbul'da İleri Haber sitesi dönemin yetkilileri Doğan Ergün ile İzel Sezer'e ceza, Gökay Başcan'ın, "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "kamu görevlisine hakaret" suçlamasıyla mahkumiyet, Tatvan'da gazeteci Sinan Aygül'e saldırı, Van'da Ruşen Takva 'nın 'PKK'lı gazeteci' sözüyle hedef yapılması gibi pek çok olumsuzluk gazeteci örgütlerinin tepkisine neden oldu.
Ulusal ve uluslararası gazetecilik örgütleri, Canan Coşkun ve Barış Pehlivan, Zafer Arapkirli, Safya Alağaş, Merdan Yanardağ ve Eylül Deniz Yaşar gibi yargılanan gazetecilerin davalarını dayanışma için izlemenin peşini bırakmadı.
Basın Konseyi, Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanan 3 Mayıs'ın öncesinde İstanbul Beyoğlu'daki Pera Müzesi Oditoryumda düzenlediği Basın Özgürlüğü Ödülü'nü Timur Soykan'ı ödüllendirirken, 21. Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri'ne, gazeteci-yazar Pakrat Estukyan, gazeteci-Yazar Tuğrul Eryılmaz ve tutuklu gazeteciler değer görüldü. 26. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri'ni kazananlara ödülleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da Metin Göktepe'nin doğum günü olan 10 Nisan'da düzenlenen törenle verildi.
8 Haziran 1992'de öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Hafız Akdemir da Diyarbakır'da mezarı başında anıldı.
Nisan - Haziran döneminde en az beş gazeteci çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kaldı veya yayın politikası veya editoryal süreç bağlantılı anlaşmazlıklar gerekçesiyle görevini bırakmak durumunda kaldı. Bu dönemde işten çıkarma veya ayrılıkla gündeme gelen kurumlar arasında Cumhuriyet, TV100, Halk TV ve HaberTürk vardı.
Düzenlemeler
Son üç yılda sosyal medya platformlarının Türkiye'de yasal temsilci bulundurmaları ve yurtdışı kaynaklı düzenli dijital yayınların RTÜK denetimine sokulması gibi yürürlüğe giren mevzuat, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'nun (BTK) bu platformlara yönelik yeni şartlar getirmesiyle sürdü. Buna göre BTK, Twitter, Instagram, Facebook vb sosyal ağ sağlayıcılarından kullanıcı bilgilerini Türkiye'de barındırma ve gerekli görüldüğünde savcıya verme zorunluluğu getirdi. Hakim kararıyla, yüzde 90'a kadar bant daraltma cezası verilebilecek. Karar dört saat içinde uygulanacak.
BTK'nın yeni "sosyal medya" esasları: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), Twitter, Instagram, Facebook vb sosyal ağ sağlayıcılar hakkında usul ve esasları belirledi. Buna göre kullanıcı bilgileri Türkiye'de barındırılmak ve gerekli görüldüğü takdirde savcıya verilmek zorunda. Hakim kararıyla, yüzde 90'a kadar bant daraltma cezası verilebilecek. Karar dört saat içinde uygulanacak. 2007 tarihli İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'a dayanarak hazırlanan kararda getirilen bazı yükümlülükler şöyle: "Ağ sağlayıcı Türkiye'deki kullanıcıların verilerini Türkiye'de barındırır. Sosyal ağ sağlayıcı kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içerikleri öğrenmesi ve gecikmesinde sakınca bulunması halinde bu içeriği ve içeriği oluşturana ilişkin bilgileri yetkili kolluk birimleriyle paylaşır. Kurum, ağ sağlayıcıdan kurumsal yapı, bilişim sistemleri, algoritmalar, veri işleme mekanizmaları ve ticari tutumlar dahil her türlü açıklamayı talep edebilir.TCK'da yer alan çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı uçlar, casusluk suçlarına konu internet içeriklerini oluşturan veya yayan faillere ulaşmak için gerekli olan bilgiler soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından talep edilmesi üzerine ilgili sosyal ağ sağlayıcının Türkiye'deki temsilcisi tarafından adli mercilere verilir. Adli mercilere bilgi verilmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması durumunda, Cumhuriyet savcısı tarafından, sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği bant genişliği yüzde 90 oranında daraltılması talebiyle mahkemeye başvurabilir.Daraltma kararı verilmesi halinde en geç 4 saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilir. Türkiye'den günlük erişimi on milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı yetkili en az bir gerçek veya tüzel kişiyi Türkiye'de temsilci olarak belirlemekle yükümlüdür. Türkiye'de erişimi bir milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcı kişiler tarafından yapılacak başvurulara cevap vermekle yükümlüdür. Ağ sağlayıcı başvurularda Türkçe dil seçeneği sağlar. Ağ sağlayıcı, kendisine bildirilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasına ve kişiler tarafından yapılacak başvurulara ilişkin istatistiksel ve kategorik bilgileri içeren Türkçe hazırlanmış raporları altı aylık dönemlerle kuruma bildirir. Ağ sağlayıcı yayınladığı reklamların yer aldığı reklam kütüphanesi oluşturmakla yükümlüdür.Ağ sağlayıcı çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alır (1 Nisan).
Soru ve araştırma önergeleri
Cumhurbaşkanlık ve Parlamento Seçimleri'nin hakim olduğu son üç ayda, Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Tatvan Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri sonrası sokakta ağır saldırıya uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül'ün durumunu iki soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı.
Çandar'dan "Aygül'e şiddet" önergeleri: Yeşil Sol Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Tatvan Belediyesiyle ilgili yolsuzluk ve usulsüzlük haberleri sonrası sokakta ağır saldırıya uğrayan Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül'ün durumunu iki soru önergesiyle TBMM gündemine taşıdı. Çandar, Aygül'ün, AKP'li Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani'nin koruma polisi ve bir belediye çalışanı tarafından saldırıya uğradığını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergelerinde Çandar, "Gazeteci Aygül, saldırganların 'Bir daha başkan hakkında yazarsan geberirsin' diye tehditte bulunduklarını da ifade etmiştir. Sinan Aygül'e yönelik saldırı, dış dünyada da yankı bulmuş ve Türkiye'de basın özgürlüğü ve gazetecilerin güvenliği üzerinde zaten süregelmekte olan tartışmaları tetiklemiştir" (19 Haziran).
Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlıklardan
İktidar, Türkiye'de medya özgürlüğünün karnesini düzeltmek yönünde bir çaba göstermezken uluslararası medya kuruluşlarının yayımladığı haberlere yönelik tekide boş geçmiyor. Nisan - Haziran döneminde, "ABD ve İsveç savcıları, Bilal Erdoğan'ın adının geçtiği yolsuzluk şikayetini inceliyor" haberi nedeniyle Reuters haber ajansına tepki gösterildi.
Ayrıca, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun da, Sabah Gazetesi Almanya Temsilcisi İsmail Erel ve Sabah Avrupa Yazı işleri Müdürü Cemil Albay'ın Alman polisince gözaltına alınmasını kınadı.
AKP Sözcüsü Çelik'ten Reuters tepkisi: "Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve ailesine dönük kirli saldırıların bir yenisine Reuters haber ajansı imza atmış. Masa başında hazırlanmış ve siyasi bir amaca dönük mesnetsiz iddialar ile dolu bu sözde haberi nedeniyle Reuters haber ajansını ve sorumsuz yönetimini şiddetle kınıyoruz. Reuters, temel basın-yayın ilkelerine riayet etmeksizin yayınladığı bu kirli metin ile gazetecilik örtüsü altında siyasi amaçlı bir kara propaganda üretmiştir. Yayınlanan sözde haber, Reuters'in siciline kara bir leke olarak kazınmıştır. Medya ve algı operasyonlarıyla sözde habercilik yapmaya kalkışan odaklara gereken ders defalarca verilmiştir. Kara propaganda odakları bundan sonra da aynı sonuçla karşılaşmaya devam edeceklerdir." (AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Reuters haber ajansının "ABD ve İsveç savcıları, Bilal Erdoğan'ın adının geçtiği yolsuzluk şikayetini inceliyor" haberine tepki gösterdi, 27 Haziran).
Almanya'ya "Basın özgürlüğü" tepkisi: Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlık İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Sabah Gazetesi Almanya Temsilcisi İsmail Erel ve Sabah Avrupa Yazı işleri Müdürü Cemil Albay'ın Alman polisince gözaltına alınmasını kınadı. Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrıldı. Dışişleri Bakanlığı, gözaltıları, "Türk basınına yönelik bir taciz ve yıldırma eylemi" olarak niteledi; "Bu menfur eylemi şiddetle kınıyoruz" dedi. Cevheri Güven'in şikayetiyle ve "kişisel verilerin tehlikeli şekilde yayımlanması" şüphesiyle operasyon yapıldığı açıklanırken, Altun da, Twitter hesabından, "Almanya'nın gazetecileri susturmaya yönelik bu tutumunu kabul edilemez buluyor ve bu ülkedeki basın özgürlüğüne yönelik baskıdan endişe duyuyoruz. FETÖ'cüleri himaye eden ve bu kanlı terör örgütünün faaliyetlerine izin veren Alman makamlarını bu yanlış tutumdan geri dönmeye, terörle mücadelede Türkiye ile samimi bir iş birliği yapmaya ve göz altına alınan Türk gazetecileri bir an önce serbest bırakmaya çağırıyoruz" açıklaması yaptı (17 Mayıs).
Tepkiler
Nisan - Haziran döneminde, 20 gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütü, Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığını üstlenecek olan İspanya'ya ortak mektupla seslendi ve yeniden seçilen Türkiye hükümeti ile ilişkilerde medya özgürlüğü ve insan haklarını ön planda ve merkezde tutmaya çağırdı.
Almanya'da kültür ve medya alanlarında faaliyet gösteren altı meslek örgütü de, sivil toplum destekçisi Osman Kavala'yı dijital platformu "tabii"de yayımlanan "Metamorfoz" dizisi üzerinden hedef alarak "kamu yayıncılığı ilkelerini ihlal ettiği" gerekçesiyle TRT'yi kınadı.
İstanbul'da İleri Haber sitesi dönemin yetkilileri Doğan Ergün ile İzel Sezer'e ceza, Gökay Başcan'ın, "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "kamu görevlisine hakaret" suçlamasıyla mahkumiyet, Tatvan'da gazeteci Sinan Aygül'e saldırı, Van'da Ruşen Takva 'nın 'PKK'lı gazeteci' sözüyle hedef yapılması gibi pek çok olumsuzluk gazeteci örgütlerinin tepkisine neden oldu.
20 kuruluştan Avrupa Konseyi'ne "Türkiye" mektubu: Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) dahil toplam 20 basın meslek ve ifade özgürlüğü kuruluşu; Avrupa Birliği'ne çağrıda bulundu. Kuruluşlar, Avrupa Birliği Konseyi'nin İspanya Dönem Başkanlığını, yeniden seçilen Türkiye hükümeti ile ilişkilerde medya özgürlüğü ve insan haklarını ön planda ve merkezde tutmaya çağırdı. Ortak bir mektup yayımlayan kuruluşlar son 20 yılda Türkiye'nin otoriterleştiğini belirterek AKP'nin medya ortamının yüzde 90'ı üzerinde kontrol sağladığını aktardı. Mektupta hükümetin RTÜK'ü, eleştirel haberlere karşı bir silah olarak kullandığı ifade edildi (28 Haziran).
Yanardağ'a gözaltı ve tutuklamaya tepkiler: PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecride son verilmesini isteyen TELE1 genel yayın yönetmeni Merdan Yanardağ'ın gözaltına alınması ve ardından tutuklanması, TGC, TGS, DİSK Basın İş, ÇGD, Basın Konseyi, Gazeteciler Cemiyeti ve RSF gibi birçok basın meslek örgütünce kınandı. ÇGD'den yapılan açıklamada, "Anayasaya göre herkesin düşünce ve kanaatlerini sözle açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu unutulmamalı, Merdan Yanardağ, bir an önce serbest bırakılmalıdır" denildi. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu ise, RSF'nin sosyal medya hesabından, "Gazeteciler ve son olarak da Merdan Yanardağ, sırf sözleri rahatsız etti diye tutuklamayla tehdit edilmemelidir. Cımbızlanmış sözler üzerinden düzenlenen linç kampanyası kabul edilemez. Yanardağ serbest bırakılmalıdır" ifadelerini paylaştı. DİSK Basın İş açıklamasında da, "Gazeteci Merdan Yanardağ tutuklandı. Bu kararla Tele1'in muhalif çizgisi cezalandırıldı, gazetecilik yine boğuldu. Gazetecilere yönelik baskılara alışmıyoruz, Merdan Yanardağ'ın yanında olduğumuzu bir kez daha dile getiriyoruz" denildi. (26 Haziran).
RSF ve DİSK Basın İş'ten "habercilere polis çemberi"ne tepki: RSF'den Erol Önderoğlu, İstanbul'da 21. LGBTİ Onur Yürüyüşü'ne gazeteciler Candan Yıldız ve Hazal Sipahi'nin polis çemberi ve ablukasına alınmasına tepki gösterdi. Önderoğlu, "İstanbul Taksim çevresinde gerçekleşen neredeyse her toplumsal eylemde medya temsilcilerinin polis ablukası altına alınmasının marifeti nedir? Gerçek şu ki, kimsenin müdahale ve gözaltı görmemesi için gazetecinin hakları keyfiyet altında çiğneniyor" şeklinde açıklama yaptı. DİSK Basın İş de, tepkisini "Yönetim Kurulu üyemiz Candan Yıldız ve meslektaşımız Hazal Sipahi 21. İstanbul LGBTİ + Onur Yürüyüşü için haber takibi yaptıkları sırada polis tarafından ablukaya alındı. Gazetecileri engellemekten vazgeçin. Mücadele ve çalışma arkadaşlarımızı bir an önce serbest bırakın" ifadeleriyle gösterdi (25 Haziran).
Kavala'yı dizi üzerinden hedef yapan TRT'ye kınama: Almanya'da kültür ve medya alanlarında faaliyet gösteren altı meslek örgütü, sivil toplum destekçisi Osman Kavala ile ilgili TRT'nin dijital platformu "tabii"de yayımlanan "Metamorfoz" dizisine tepki gösterdi. Kurumlar, dizinin "Kavala'yı itibarsızlaştırdığı ve küçük düşürdüğünü" kaydetti. Türkiye Almanya Kültür Forumu, Uluslararası PEN, PEN Almanya Merkezi, PEN Berlin, Güzel Sanatlar Akademisi ve RSF kuruluşlarından yapılan ortak açıklamada, Gezi davasında yargılanan ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan iş insanı Osman Kavala ile ilgili diziden "Ciddi endişe duyulduğu" belirtildi (22 Haziran).
RSF'den Takva'ya sözlü saldırıya tepki: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, "Yıllardır Van Bölgesi'nde risk altında başarılı habercilik yapan Ruşen Takva 'ya 'PKK'lı gazeteci' demek ifade özgürlüğüymüş. Bu karar, gazeteci güvenliğini tehlikeye atan, yaftalamaya davet çıkaran hukukla alakası olmayan keyfe keder bir karardır" sözleriyle Van Savcılığı'nın Yeni Akit gazetesi ve Genel Gündem sitesine dava açmaya yanaşmamasına tepki gösterdi (21 Haziran).
RSF: Ceza gazeteciliğin inkarıdır: RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski avukatı Mustafa Doğan İnal'ın rüşvet iddiaları nedeniyle yaptığı şikayet üzerine İleri Haber sitesi dönemin yetkilileri Doğan Ergün ile İzel Sezer'e "Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilip yayımlanması" iddiasıyla ceza verilmesini eleştirdi. Önderoğlu, "Gazeteciler suçu kanıtlamak için özel veriye de başvurur. Doğan Ergün ve İzel Sezer'e Erdoğan'ın eski avukatı İnal'ın şikayetiyle verilen ceza gazeteciliğin inkarıdır. 'İftira yok ama özel veriden ceza verelim' mantığı yanlış!" şeklinde tepki gösterdi (20 Haziran).
Aygül'e saldırıya Bitlis'te protesto: Bitlis Emek Demokrasi Platformu, Tatvan Belediyesi taşınmazlarının satışına dair yaptığı haberler sonrasında, Bitlis Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sinan Aygül'e yönelik 16 Haziran'da girişilen ağır saldırıyı, düzenlediği basın açıklamasıyla protesto etti. Yaşam AVM önünde gerçekleşen ve çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada konuşan Tüm Bel-Sen Bitlis Temsilcisi Özgür Akbay, organize bir saldırı yaşandığını vurguladı. Akbay, "Aldığı darbelerin etkisiyle yere düşen Sinan Aygül'ün yardımına koşan onurlu Tatvan halkına karşı silah çeken polis memuru, tepki gösterenleri tehdit ederek kamu gücünü kötüye kullanıp olayın planlı organize bir saldırı olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştur" dedi (19 Haziran).
Bir yıllık tutukluluğa tepkiler: DİSK Basın İş, TGS ve RSF gibi gazetecilik meslek örgütleri, Diyarbakır'da 15 gazetecinin 16 Haziran 2022'den beri mahkeme yüzü görmeden tutuklu bırakılmasına tepki gösterdi. Basın meslek örgütleri duruma tepki göstererek "Yargılamalar cezalandırma aracına dönüştü" dedi ve gazetecilerin 11 Temmuz'da görülecek duruşmasına çağrı yaptı. DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, Türkiye'de şu anda gazetecilere baskının giderek arttığını belirterek "Türkiye'de birçok meslektaşımız tutuklu ve tutuklu gazeteci sayısı da son bir yılda hızla arttı" dedi. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ise tam bir yıldır 16 gazetecinin haksız ve hukuksuz bir biçimde hem özgürlüklerinden mahrum kaldığını hem de gazetecilik yapamadıklarını belirtti: "Önce gazetecileri düşüncesini ifade edenleri tutuklayıp özgürlüğünden mahrum bırakıyor, ceza çektiriyor. Sonra ilk duruşmada serbest bırakıyor. Önceki gün serbest bırakılan arkadaşımız Safiye Alağaş'tan da gördük bu durumu". RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, "Türkiye'nin darbe girişiminden sonra bir kez daha dünyada en çok gazeteci tutuklayanlar kategorisine geri dönmesi, politik özlü tutuklamaların kronik bir sorun oluşturmasından kaynaklanıyor" dedi (16 Haziran).
Başcan'a hapse tepkiler: DİSK Basın İş ve RSF gibi gazetecilik meslek örgütleri, BirGün gazetesi politika editörü Gökay Başcan'ın, "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "kamu görevlisine hakaret" suçlamasıyla ertelemeli hapse mahkum edilmesine tepki gösterdi. DİSK Basın-İş'ten yapılan açıklamada, "Türkiye'nin ikinci yüzyılı gazetecilere hapis cezaları ile başlamış oldu. Bizler hep olduğumuz yerde, gerçeğin yanında olmaya ve ne pahasına olursa olsun aynı yerde durmaya devam edeceğiz" denildi. RSF'den Erol Önderoğlu da, "Başcan'a verilen cezalar kabul edilemez. Cezaların ertelenmiş olması, mevzuatın antidemokratik ve otosansüre iten özünden bir şey eksiltmiyor" ifadeleriyle cezaya tepki gösterdi (14 Haziran).
Toker'in hedef gösterilmesine kınamalar: DİSK Basın-İş, TGS ve RSF gibi gazetecilik meslek kuruluşları, iktidara yakın Cem Küçük'ün FOX TV ekranlarında seçim sonuçlarını değerlendiren gazeteci Çiğdem Toker'i hedef göstermesini kınadı. RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, "Bir kısım gazetecilere iktidara yakın pozisyon alıyorlar diye #dezenformasyon yaratma, yalan yayma hakkı tanınamaz. Bir takım saptırmalarla meslektaşımız Çiğdem Toker'i hedef göstermeyi kendinde hak görenler de utanmalıdır" derken TGS de "Evet, demokrasi sandıktan ibaret değildir. Gazeteci Çiğdem Toker'in bu yöndeki beyanından sonra yaratılmak istenen dezenformasyonu kınıyoruz. Sandığa saygı ama protesto hakkına, basın özgürlüğüne de saygı!" ifadelerine yer verildi (29 Mayıs).
RSF'den "Seçimler adil değildi" tepkisi: RSF, iktidarın medyanın yüzde 85'ini denetimi altında tutması, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yargıyı etkilemesi ve kamu kurumlarının lehine harekete geçirmesi nedeniyle 14 ve 28 Mayıs Seçimleri'nin adil ve tarafsızlık içerisinde gerçekleştirilmediğini bildirdi. "Medya üzerindeki kontrolünü Türkiye'deki seçimlere hile karıştırmak için kullandı" başlıklı bir açıklama yayımlayan RSF, 20 yıldır iktidarda olan Erdoğan'ın bu seçimleri kazanmak için vatandaşların 'güvenilir ve çoğulcu haberciliğe' erişim hakkından mahrum edilmesi dâhil elindeki tüm imkânları kullandığını belirtti. RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, "Türkiye'de basın özgürlüğü ve çoğulculuğun son derece ciddi şekilde ihlal edilmesine yönelik bir düzen kuruldu. İki adayın ve politikalarının artılarını eksilerini ya da ülkenin siyasi sosyolojisini tartışabilirsiniz. Ama gerçek şu ki bu seçimlerde fazlasıyla, Türkiye'deki vatandaşları demokratik şekilde karar vermekten mahrum bırakan bir medya düzeni vasıtasıyla hilekâr manevralar yapıldı. Bu aleni adaletsizlik, kuşkusuz seçimin güvenirliliğini de sarsıyor" dedi (27 Mayıs).
Aktan'a gözaltıya tepki: Tunceli'de gazeteciler, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri Sanat Sokağı'nda düzenledikleri bir basın açıklamasıyla, "Yeni Dersim Gazetesi Sahibi Caner Aktan Serbest Bırakılsın!" pankartı taşıdı. Sanatçı Metin Kahraman, okuduğu basın açıklamasında, "arkadaşımız Caner Aktan, sözde bir siber saldırı suçlaması bağlamında gözaltına alınmıştır. Caner, madencilik karşıtı mücadeleden, yerel su hakkı direnişlerine, alternatif tarımsal üretim girişimlerinden, dağ keçilerinin korunmasına kadar Dersim'in değerlerini savunan tüm çabaları kayda geçirmekte ve gazetesi Yeni Dersim'in sosyal medya kanalında Türkiye'nin dört bir yanından, yurtdışına kadar duyurmaktaydı. Tam da etkili çalışmalarından dolayı, kirli bir saldırının hedefi olmuştur" dedi (10 Mayıs).
Sürgün gazetecilere baskı RSF bildirisinde: RSF, Cumhurbaşkanlık için yeniden adaylığını açıklayan Recep Tayyip Erdoğan'ın iktidarında sürgündeki gazetecilerin birçok baskıyla karşılaştıklarını bildirdi. Sürgün gazetecilere yönelik baskılara bildirisinde yer veren RSF'den Erol Önderoğlu, "Seçimi kazanacaklardan, çok şekilli bu taciz sistemine son vermelerini istiyoruz" dedi (6 Mayıs).
Mumay'a cezaya RSF tepkisi: RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu gazeteci Bülent Mumay'a 'kişisel veriyi yaymak'tan hapis cezası verilmesine tepki gösterdi; "Hapis cezası verenler gazetecinin kamu yararına çalıştığı, hukuksuz online sansüre direndiği gerçeğini tekdüze bir mantık ve kararla hiçe saydı. Gazetecilik haklarını hiçe sayan bir karar daha" dedi (6 Mayıs).
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesajları: TGC, seçime giderken daha da görünür hale gelen demokratik gerilemenin, haberin serbest dolaşımının yayın yasakları ve sansürle engellenmesi, gazetecilere yönelik yıldırma, şiddet, gözaltı ve tutuklamalarda büyük rol oynadığına dikkat çekti; "İktidar tarafından gazeteciler suçlu, haber suç olarak görülüyor. Yazdıkları haberler nedeniyle 42 meslektaşımız cezaevlerinde tutuluyor" dedi. Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Türkiye'de basının özgür olmadığını, gazeteciliğin suç sayıldığını, basın mensuplarının gözaltına alınıp tutuklandığını, eleştirel yayın yapan medyanın ağır cezalarla susturulmaya çalışıldığını ifade etti; "2022 yine kapkara bir yıl olarak tamamlandı" dedi (3 Mayıs).
Darp ve gözaltıya TGS ve DİSK Basın İş tepkisi: Diyarbakır ve Ankara merkezli soruşturmalar kapsamında çok sayıda gazetecinin tutuklanmasına bir eylemle tepki göstermek isteyen gazetecilerden Eylem Nazlıer, Pınar Gayıp, Serpil Ünal, Yadigar Aygün, Esra Soybir ve Zeynep Kuray'ın darp edilerek gözaltına alınmasına TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş ve DİSK/Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren tepki gösterdi. Açıklamalarda gazetecilere yönelik baskılara son verilmesi çağrısı yapıldı (30 Nisan).
RSF'den "işkence" kınaması: RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, gözaltında veya gözaltı öncesi müdahale sırasında gazeteciler Sedat Yılmaz ve Eylem Nazlıer'e yönelik şiddeti kınadı. Önderoğlu, sosyal medya üzerinde yaptığı açıklamada, "Gözaltında 15 saatlik kelepçeli yolculuk da, şiddet de işkencedir. İstanbul'da Evrensel gazetesi muhabiri Eylem Nazlıer'i darp eden ve gazeteci Sedat Yılmaz'a nakledildiği Ankara'da başına tekme atan emniyet görevlilerinin tespit edilip yargılanmasını istiyoruz" dedi (30 Nisan).
Diyarbakır operasyonuna uluslararası tepkiler ve ilgi: Diyarbakır merkezli yürütülen operasyon kapsamında yapılan gözaltı ve tutuklamaları haftalık toplantısında ele alan Birleşmiş Milletler (BM) Yüksek Komiserliği, durumu yakından takip etme kararı aldı. Düşünce ve İfade Özgürlüğüne Dair Özel Raportör ile İnsan Hakları Savunucuların Korunmasına Dair Özel Raportör birimi, gözaltı ve tutuklamalara dair bilgi ve belge toplayacak ve konuyla ilgili oluşturacağı raporu BM İnsan Yüksek Komiserliği'ne ve İnsan Hakları Konseyi'ne sunacak. Merkezi İsviçre'de bulunan Kürdistan Gazeteciler Derneği öncülüğünde "Kürt Basınıyla Dayanışma İmza Kampanyası" başlatıldı. İsviçre Gazeteciler Sendikası Impressum da, konuyla ilgili uluslararası basın kuruluşlarıyla iletişime geçtiklerini ve ortak hareket ettiklerini belirtti. Impressum, İsviçre Dışişleri Bakanlığı'na bir mektup yazarak, Türkiye'nin basın ve ifade özgürlüğüne saygı göstermesi noktasında harekete geçmesi çağrısında bulundu (29 Nisan).
Gözaltılara DİSK Basın-İş tepkisi: DİSK Basın-İş, Diyarbakır ve Ankara merkezli soruşturmalar kapsamında gazetecilerin gözaltına alınmasına bir basın açıklamasıyla tepki gösterdi. Gazeteci Canan Yıldız'ın okuduğu basın açıklamasında, gazeteciler üzerinde uzun süredir büyük baskı olduğu, bu baskının en temel haklardan biri olan basın ve ifade özgürlüğünün yok edilmesi seviyesine geldiği belirtildi; "Bu durum, uluslararası kurumlar tarafından her yıl yapılan araştırmalarda da tespit ediliyor. Türkiye her yıl basın ve ifade özgürlüğü, temel hak ve özgürlükler alanında her yıl aşağılara yuvarlanıyor" dedi (29 Nisan).
CPJ'den TMK çağrısı: Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ), Diyarbakır merkezli yapılan operasyonda gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin yaptığı açıklamada, çalışmalarına misilleme olarak gözaltına alınan tüm gazetecilerin serbest bırakılması ve ülkenin terörle mücadele kanunlarının basına karşı silah olarak kullanılmaması için çağrıda bulundu (26 Nisan).
Van'daki gazetecilere yönelik engellemeye RSF tepkisi: RSF temsilcisi Erol Önderoğlu, Yeşil Sol İttifakı'nın Van adayı Pervin Buldan'ın Van'daki mitingini izlemek isteyen gazeteci Ruşen Takva, Gazete Duvar sitesi temsilcisi Kadir Cesur ve Serhat News sitesi Genel Yayın Yönetmeni Sıddık Güler'in, "turkuaz basın kart taşımadıkları" gerekçesiyle yaka paça sahne alanından dışarı çıkarılmalarına tepki gösterdi. Açıklamada, "Bu kabul edilemez" denildi (26 Nisan).
Diyarbakır gözaltılarına tepkiler: TGS, DİSK Basın-İş, TGC ve Basın Konseyi, Diyarbakır'da 10 gazeteci ve medya çalışanının "örgüt üyeliği" iddiasıyla gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Kuruluşlar, gazeteciliğin suç olmadığını belirterek gözaltına alınan meslektaşlarının serbest bırakılmasını istedi. TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş gözaltıların seçim sürecine girilmesiyle baskı dozunun arttırıldığına işaret olduğunu belirtti. DİSK Basın-İş Genel Sekreteri Özge Yurttaş da seçim dönemleri başta olmak üzere kritik her dönemde gazetecilere, kitle örgütleri ve siyasi parti üyelerine yönelik gözaltı ve tutuklama dalgasının iktidarın olağan uygulaması haline geldiğini belirtti. TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, "Seçim öncesi olayları nesnel gazetecilik çerçevesinde izlemek isteyen gazeteciler görevlerini yapamıyorlar" derken Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç de yaklaşan seçimleri Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimi olarak tanımladı; seçime günler kala gazetecilerin toplu olarak gözaltına alınması için "endişe verici" dedi (26 Nisan).
Diyarbakır operasyonuna uluslararası tepki: Diyarbakır merkezli soruşturma kapsamında 21 ilde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan 11'i medya temsilcisi 100'den fazla kişi için hak örgütleri tepki gösterdi. İktidara çağrı yapan ve operasyonu kınayan PEN Norveç, "Yetkilileri Kürt gazeteciler, avukatlar ve hak savunucularına yönelik zulmü derhal sona erdirmeye çağırıyoruz. Gözaltına alınanların tamamı derhal serbest bırakılmalı ve ilgili tüm suçlamalar düşürülmelidir. PEN Norveç, Kürt gazetecilerle dayanışma içindedir" açıklamasını yaptı. Birleşmiş Milletler Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü Irene Khan da, Türkiye'den gelen haberlerin son derece rahatsız edici olduğunu belirtti; "İronik çünkü şu anda gazeteciler için yasal ve ekonomik tehditler konulu panele katılıyorum. Çoğu zaman muğlak, aşırı geniş anti-terörizm ve diğer ceza kanunları gazetecilere karşı kötüye kullanılıyor. Gazetecilik suç değildir" dedi. Uluslararası PEN de yaptığı açıklamada "Türkiye'den şok haber: Kürtleri hedef alan baskınlarda 100'ün üzerinde gazeteci, avukat, siyasetçi gözaltına alındı. Suçlamalar hala net olmasa da, gazetecilik suç değildir" diye belirtti. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye Direktörü Emma Sinclair-Webb'in açıklaması da, "Diyarbakır'da Kürt gazeteciler ve insan hakları savunucuları da dâhil olmak üzere büyük çaplı gözaltılar. Her zamanki gibi soruşturma dosyasına erişim kısıtlandığı için ayrıntı yok. Ancak açıkça seçim öncesi yetkilerin kötüye kullanılması ve sindirme taktiği var" şeklindeydi. Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi'nin (ECPMF) Medya Özgürlüğü Acil Müdahale (MFRR) Koordinatörü Gürkan Özturan da "Seçim sürecinde gazetecilerin karşılaşabileceği basın ve medya özgürlüğü ihlalini yakından takip edeceğiz. Aynı zamanda her tür destek için yardıma hazırız" açıklamasını yaptı (25-26 Nisan).
26 örgütten "gözaltı" tepkisi: Aralarında ECPMF, IPI, FİJ, HRW'nin de olduğu 26 basın, ifade ve hak örgütü, Diyarbakır'da "PKK üyeliği" gerekçesiyle gözaltına alınan gazeteci, avukat ve hak savunucularının serbest bırakılmasını talep etti. Ortak açıklamada, "Yetkilileri, gözaltındaki gazetecilere, avukatlara ve siyasi aktivistlere derhal avukat erişimi sağlamaya ve yöneltilen suçlamaların tüm ayrıntılarını açıklamaya çağırıyoruz. Görevi kötüye kullandıklarına dair inandırıcı bir kanıt bulunmadığı takdirde, bu kişiler derhal serbest bırakılmalıdır" (25 Nisan).
RSF'den Diyarbakır gözaltılarına tepki: RSF, Diyarbakır merkezli soruşturmada 10 gazetecinin, 100'ü aşkın kişiyle birlikte "PKK üyeliği" iddiasıyla gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Örgüt, "Gazetecilere yönelik gözaltılar, yargının araçsallaştırılmasıyla, Kürt medyasının yok edilmesi ve seçimler öncesi muhalefeti zora sokulmasına hizmet ediyor" dedi (25 Nisan).
İfade özgürlüğü örgütlerinden "Türkiye'de uçtan uca şifreleme" çağrısı: MLSA, PEN America, Article 19, Gazetecilikte Kadınlar Koalisyonu (CFWIJ), Gazetecileri Koruma Komitesi, Demokrasi ve Teknoloji Merkezi, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), İnternet Özgürlüğü Vakfı ve İnternet Topluluğu dahil birçok kurum "Türkiye'de uçtan uca şifreleme korunmalı" dedi. Türkiye'nin ülke güvenliği ve ekonomisine yönelik tehditlerle karşı karşıya olduğu bir dönemde bulunduğunu belirten pek çok kurum, Türkiye'de yaşayanlar için "Türk makamlarının güçlü uçtan uca şifreleme kullanımını hem teşvik etmesi, hem de koruması gerekmektedir" diyerek bir açıklama yayımladı (21 Nisan).
20 uluslararası kuruluştan RTÜK için çağrı: IPI, RSF, Article 19 ve Freedom House gibi dünya çapında tanınan 20 medya özgürlüğü, ifade hürriyeti ve hak örgütü, bir bildiri yayımlayarak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) eleştirel haberlerden dolayı kanallara para cezası vermeyi derhal durdurmasını istedi. FOX TV, Halk TV ve TELE1 gibi kanallara kesilen cezalardan örnekler veren sivil toplum kuruluşları bildiride RTÜK'ün 2022'de beş bağımsız yayıncıya toplam 17 milyon 335 bin TL (yaklaşık 823 bin Euro) para cezası olmak üzere 54 ayrı ceza verdiğini hatırlattı. Buna karşılık, iktidara yakın kanallara toplamda 1 milyon 674 bin TL (yaklaşık 80 bin Euro) tutarında dört ceza kesildiğini ifade etti. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın Deutsche Welle'nin (DW) Türkçe servisinin lisansını da yenilemediğini de ifade eden kuruluşlar bu olayları, Türkiye'de 14 Mayıs'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri öncesinde, iktidarın eleştirel haberciliği engellemeye ve bilgi akışını kontrol etmeye yönelik sistematik girişiminin bir parçası olarak gördüklerini dile getirdi (13 Nisan).
RSF'den Seçim adaylarına 15 tavsiye: RSF, 14 Mayıs Cumhurbaşkanlık ve Milletvekili Seçimleri öncesi adayları habere erişim hakkı lehinde ve son 20 yılda zarar gören basın özgürlüğünün kalıcı şekilde yeniden tesisine hizmet edilmesine yönelik tutum almaya çağırdı. RSF seçilmeleri halinde, tavsiyeleri hayata geçirmeleri veya kampanyalarında söz konusu tavsiyeleri gündeme getirmeleri için adaylara çağrıda bulundu. RSF, özellikle Hakimler Savcılar Kurulunun (HSK) bağımsız bir yapıya kavuşturulması, gazetecilere dair davaları dış siyasi müdahalelere kapatılması, Sulh ceza hakimliklerinin bağımsız bir statüye kavuşturulması; gazetecilerin gözaltına alınması veya tutuklanması yanı sıra İnternet sansürüne dair keyfi kararlarının önüne geçilmesi amacıyla reforme edilmesi gibi tavsiyeler dillendirdi (6 Nisan).
Dayanışma
Ulusal ve uluslararası gazetecilik örgütleri, Canan Coşkun ve Barış Pehlivan, Zafer Arapkirli, Safya Alağaş, Merdan Yanardağ ve Eylül Deniz Yaşar gibi yargılanan gazetecilerin davalarını dayanışma için izlemenin peşini bırakmadı.
Basın Konseyi, Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanan 3 Mayıs'ın öncesinde İstanbul Beyoğlu'daki Pera Müzesi Oditoryumda düzenlediği Basın Özgürlüğü Ödülü'nü Timur Soykan'ı ödüllendirirken, 21. Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri'ne, gazeteci-yazar Pakrat Estukyan, gazeteci-Yazar Tuğrul Eryılmaz ve tutuklu gazeteciler değer görüldü. 26. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri'ni kazananlara ödülleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da Metin Göktepe'nin doğum günü olan 10 Nisan'da düzenlenen törenle verildi.
8 Haziran 1992'de öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Hafız Akdemir da Diyarbakır'da mezarı başında anıldı.
Yanardağ'a adliye önünde destek: Tele1 yayın yönetmeni Merdan Yanardağ İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne ifade için çıkarılırken aralarında DİSK Basın-İş Başkanı Faruk Eren, Yeşil Sol Parti Milletvekilleri Çiçek Otlu, Sırrı Süreyya Önder, Ceylan Akça Cupolo ve Heval Bozdağ'ın da olduğu çok sayıda kişi, gazeteciye destek vermek için Adliye önünde buluştu. Yanardağ'a destek için gelen yurttaşlar, "Özgür basın susturulamaz, Merdan Yanardağ yalnız değildir" şeklinde sloganlar attı (27 Haziran).
TGS Yaşar'ı yalnız bırakmadı: TGS, IŞİD ile savaşırken hayatını kaybeden Ulaş Bayraktaroğlu için Ankara'daki Yüksel Caddesi'nde 11 Mayıs 2017 tarihinde yapılan basın açıklamasını haberleştirdiği gerekçesiyle yargılanan gazeteci Eylül Deniz Yaşar'ın duruşmasını dayanışma için izledi (22 Haziran).
Alağaş'ın davasına ilgi: Diyarbakır'da "PKK üyeliği" ile yargılanan gazeteci Safiye Alağaş'ın davasını, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) temsilcileri, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyesi Zeynep Gültekin de izledi (15 Haziran).
RSF ve CJP dayanışması: Akademisyen, gazeteci, avukat ve siyasetçilere verdiği hapis cezalarıyla adını duyurduktan sonra Adalet Bakan Yardımcılığına getirilen hâkim Akın Gürlek'in şikayetiyle gazeteciler Canan Coşkun ve Barış Pehlivan'ın yargılandığı davayı RSF'den Erol Önderoğlu ve CPJ'den Özgür Öğret de dayanışma için izledi (13 Haziran).
Akdemir Diyarbakır'da anıldı: Özgür Gündem gazetesi muhabiri Hafız Akdemir 8 Haziran 1992'de katledildiği Diyarbakır'ın Sur ilçesi Melik Ahmet Caddesi üzerinde adının verildiği Hafız Akdemir Sokak'ta anıldı. Hafız Akdemir'in 31 yıl önce katledildiği sokakta yapılan sessiz yürüyüşün ardından vurulduğu yerde açıklama yapıldı. Anmada konuşan Xwebûn Gazetesi İmtiyaz Sahibi Kadri Esen, 90'lı yıllarda gazetecilerin büyük zorluklar ve baskılarla karşılaştığını ve onlarca gazetecinin sokak ortasında katledildiğini söyledi. Esen, "Bunlardan biri de Hafız Akdemir'di. Onun katledilmesinin üzerinden 31 yıl geçti ama onun katilleri tespit edilmesine rağmen daha sonra serbest bırakıldılar. Bu ve benzer olaylarda katiller benzer şekilde cezalandırılmadı. Ve ceza verilenler de bir müddet sonra serbest bırakıldı" dedi (8 Haziran).
21. Ayşenur Zarakolu Ödülleri verildi: İnsan Hakları Derneği (İHD) kurucularından Ayşenur Zarakolu adına verilen "21. Ayşenur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri" sahiplerini buldu. Bu yıl ödüle gazeteci-yazar Pakrat Estukyan, gazeteci-Yazar Tuğrul Eryılmaz ve tutuklu gazeteciler değer görüldü (9 Mayıs).
Arapkirli yalnız değildi: Gazeteciler Atilla Özsever ve Namık Koçak, RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoglu ile Melik Demirağ gibi çok sayıda gözlemci, Sosyal Doku Vakfı'ndan Nureddin Yıldız'ın sözlerini sosyal medya hesabından eleştirdiği gerekçesiyle İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi'nde "hakaret" iddiasıyla yargılanan gazeteci Zafer Arapkirli'nin yanındaydı (3 Mayıs).
Uluslararası buluşmada "Türkiye'de medya" endişesi: Uluslararası gazetecilik kuruluşları temsilcileri olarak IPI Başkan Yardımcısı ve IPI Türkiye Ulusal Komitesi Başkanı Emre Kızılkaya, ECPMF Koordinatörü Gürkan Özturan, CPJ Türkiye Temsilcisi Özgür Öğret ve RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde Türkiye'deki basın özgürlüğünü konuşmak için bir araya geldi. Geçtiğimiz yıl 12-14 Ekim'de Türkiye'yi ziyaret eden uluslararası basın özgürlüğü misyonu arasındaki kuruşlar tespit ettikleri bulguları ve önerileri. Beyoğlu'nda Aynalı Geçit'teki bir toplantıda paylaştı. Etkinlikte, gazeteci tutuklamaları, online sansür, RTÜK cezaları gibi sorunlara da işaret edildi (3 Mayıs).
Basın Konseyi Ödülü Timur Soykan'a: Basın Konseyi, Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanan 3 Mayıs'ın öncesinde İstanbul Beyoğlu'daki Pera Müzesi Oditoryumda Basın Özgürlüğü Ödülü verdi ve medyanın sorunları ile ifade ve basın özgürlüğün konulu konferans düzenledi. Konsey, "Karanlık dünya bir çocuğu yuttu: Tarikat karanlığında henüz 6 yaşında..." haberiyle Timur Soykan'ı ödüllendirirken, konferansta Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan "Basın ve İfade Özgürlüğü ile Seçim Güvenliği" başlıklı bir konuşma yaptı (2 Mayıs).
Cemal'den Yeni Yaşam'a ziyaret: Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili adayı Hasan Cemal, Diyarbakır'dan başlatılan ve 21 ilde yürütülen operasyonlar kapsamında yazı işleri müdürü gözaltına alınan Yeni Yaşam gazetesini ziyaret etti. İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Hasan Cemal, "Bu böyle devam ederse seçim güvenliğini 'yok etmek istiyorlar' demektir. Buna karşı biz ne yapabiliriz? Çıkıp sokakta bağırmak, anlatmak lazım. En çok HDP, Yeşil Sol Parti'nin üzerine geliyorlar. Çünkü anahtar olacağını görüyorlar. 'Onu nasıl önlerim, etkisini nasıl en aza indiririm? Ona bakıyor" dedi (25 Nisan).
Göktepe Ödülleri verildi: 26. Metin Göktepe Gazetecilik Ödülleri'ni kazananlara ödülleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da Metin Göktepe'nin doğum günü olan 10 Nisan'da düzenlenen törenle verildi. Ödül töreninin sunuculuğunu gazeteci Nazım Alpman üstlendi. İstanbul Şişli'de bulunan Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Evi'nde gerçekleştirilen törene Metin Göktepe'nin annesi Fadime Göktepe, ablası Meryem Göktepe, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, Sol Parti PM Üyesi Alper Taş, HDP İstanbul Milletvekilleri Musa Piroğlu, Züleyha Gülüm, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Nuray Karagöz, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Başkanı Adnan Özyalçıner, DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı Seyit Aslan, Cumartesi Anneleri, Yeşil Sol Parti listesinden seçime giren EMEP Milletvekili Adayı İskender Bayhan, Yeşil Sol Parti Milletvekili adayı Kerem Fırtına, Evrensel gazetesi çalışanları ve çok sayıda gazeteci katıldı (10 Nisan).
TGC öldürülen gazetecileri andı: Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), "Öldürülen Gazeteciler Günü'nde ilk basın şehidi Serbesti Gazetesi'nin Başyazarı Hasan Fehmi Efendi'nin Çemberlitaş Divanyolu'nda bulunan II. Mahmut Türbesi'ndeki mezarı başında 114 yılda öldürülen 67 gazeteci için anma töreni düzenledi. TGC Başkanı Turgay Olcayto "Gazeteciliği hakkıyla yapabilen arkadaşlar bizleri gururlandıran arkadaşlar. Gazetecilik onurlu bir meslek doğru yapıldığında halkın gerçekleri öğrenmesine yardımcı oluyor. Ancak Türkiye yine basın özgürlüğünde alt sıralarda. Türkiye'nin gerçek demokrasiye kavuşması için seçim olur olmaz faili meçhul gazeteci cinayetlerinin aydınlatılması için TBMM'de araştırma komisyonu kurulması için çağrı yapıyoruz" dedi (6 Nisan).
Raporlar
ÇGD'den iktidara not: Çağdaş Gazeteciler Derneği Yönetim Kurulu (ÇGD) Nisan ayı Medya İzleme Raporu'nda, ifade ve basın özgürlüğü mücadelesi kapsamında gazetecilere yönelik sansür, tehdit-şiddet, gözaltı-yargılamalar ile özlük haklarında yaşanan kayıplara vurgu yaptı; "Manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik diyenler, manşetlerle iktidarda kalma çabasında!" mesajı verdi (8 Mayıs).
Türkiye RSF Endeksi'nde tepetaklak! RSF, 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde Türkiye'yi 180 ülke içerisinde 165. sırada gösterdi. Örgüt, Türkiye'nin durumu "kötü"den "vahim" kategorisine gerilemesini, gazetecilere yönelik çok yönlü ihlallerden sonra Kürt gazetecilerin toplu şekilde tutuklanması ve medya özgürlüğünü tehdit eden sosyal faktörleri gerekçe olarak gösterdi. Türkiye, 2002 yılında 99. sırada kendine yer bulduğu sıralamada 2016'da 151, 2017'de 155, 2018 ve 2019'da 157'nciliğe kadar gerilemiş, 2020'de 154, 2021'de 153, geçen yıl da 149. sırada gösterilmişti. RSF, geçen yılki dört sıralı ilerlemeyi, sivil toplumun hak arama performansına dayandırmıştı (3 Mayıs).
M4D Projesi yıllık raporu: Gazeteciler Cemiyeti'nin Demokrasi için Medya/ Medya için Demokrasi (M4D) Projesi, 2022 yılı Medya İzleme Raporu'nu ve 2022 yılı Gazetecilerin Mesleki Memnuniyeti Araştırması'nı yayımladı. Sonuçlar gazetecilerin şiddet ve yargılanma baskısı altında, işsizlik korkusuyla ve açlık sınırında maaşlarla çalıştığını ortaya koydu. 43 gazetecinin hapiste olduğu 2022 yılı boyunca 78 gazeteci gözaltına alındı en az 61 gazeteci saldırıya uğradı. 1 gazeteci yolsuzluk haberleri nedeniyle öldürüldü. RTÜK ve BİK cezaları siyasi silah olarak kullanıldı, kamu kaynakları iktidar medyasına akıtıldı (29 Nisan).
AGİT ODİHR'den seçim raporu: AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu, Türkiye'deki seçim raporunda, "demokratik" seçimlerin önündeki engellere gözaltı ve RTÜK cezaları ile TMK davalarını da gösterdi. Dezenformasyon maddesini eleştiren raporda, "hakaret halen hapisle cezalandırılan bir suç" denildi (28 Nisan).
İşten çıkarmalar/ayrılmalar
Nisan - Haziran döneminde en az beş gazeteci çalıştığı kurumdan ayrılmak zorunda kaldı veya yayın politikası veya editoryal süreç bağlantılı anlaşmazlıklar gerekçesiyle görevini bırakmak durumunda kaldı. Bu dönemde işten çıkarma veya ayrılıkla gündeme gelen kurumlar arasında Cumhuriyet, TV100, Halk TV ve HaberTürk vardı.
Mollaveisoğlu işten çıkarıldı: Cumhuriyet, 15 Haziran 2023 tarihli sayısında yer alan künyesinde yayın yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu'na yer vermedi. Mollaveisoğlu görevden alındığını açıkladı. Görevden almaya giden süreç, Cumhuriyet'in 'manipülatif haber karşılığında bir e-ticaret sitesinden para aldığı' iddiasıyla başladı. Gazetenin bağlı olduğu vakfın yöneticisi avukat Turan Karakaş; eski genel yayın yönetmeni Arif Kızılyalın, idari-mali işler müdürü Osman Selçuk Özer ve reklam müdürü Esra Bozok hakkında, bir e-ticaret firmasından Ocak 2023'te yürürlüğe giren e-ticaret yasası aleyhine manipülatif haber yapma karşılığında kayıt dışı para aldıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulundu (15 Haziran).
İşten çıkarmalar haksız, TİS için çoğunluk tescillendi: TGS, Hürriyet gazetesinde toplu sözleşme görüşmelerine başlamak için yeterli çoğunluğa sahip olduğunu istinaf mahkemesinin tescillediğini açıkladı. Hürriyet'te sendikalı çalışanlar 2019 yılında çoğunluğa ulaşmış ve TGS, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yetki başvurusunda bulunmuştu. Bunun üzerine gazetenin sahibi olan Demirören Holding, sendikalı 45 Hürriyet çalışanını geriye dönük olarak işten çıkarıp yine geriye dönük hayali işe alımlar yapmış, bakanlık da sendikanın yeterli çoğunluğu sağlamadığını açıklamıştı (14 Haziran).
"Patronlardan" bıkan Altaylı Habertürk'ten ayrıldı: Habertürk'te Teke Tek, Teke Tek Bilim ve Teke Tek Özel programlarını sunan gazeteci Fatih Altaylı, kanaldan ayrıldığını açıkladı. Köşesinde veda yazısı yayınlayan Altaylı, yayımladığı teşekkür mesajına not olarak, "Bundan böyle, medyada kimseye patron diyecek gücüm takatim yok. Saygı duyacağım öyle birini de zaten göremiyorum. Ama bir süre sonra yazılarıma fatihaltayli.com.tr adresinden devam etmeyi planlıyorum. Sonrasına bakarız" ifadesini kullandı (16 Mayıs).
TV100'den Dündar ve Özbek ayrılığı: Gazeteciler Uğur Dündar ve Mine Özbek "Haftanın Panoraması' programını ekrana getirdikleri TV100'den ayrıldı. Kararı Dündar Twitter'dan, "Değerli kardeşim Mine Özbek ile yaklaşık 3 aydır 'Haftanın Panoraması' programını ekrana getirdiğimiz TV 100 kanalından ayrılma kararı aldık. TV 100 yönetimine bugüne kadar sağlamış oldukları editoryal bağımsızlık nedeniyle teşekkür eder, başarılar dileriz" sözleriyle duyurdu (13 Nisan).
Saymaz Halk TV'den ayrıldı: Halktv.com.tr sitesinde haberleri yayımlanan ve Halk TV'de program yapan gazeteci İsmail Saymaz, kanalla yollarını ayırdığını açıkladı. Ayrılığı sosyal medya hesabından duyuran Saymaz, "Bugün itibariyle Halk TV ile yollarımız ayrıldı. Yaklaşık 20 aydır omuz omuza çalıştığım Halk TV emekçilerine ve sevgili izleyicilerimize çok teşekkür ederim. Hakkınızı helal edin" ifadelerini kullandı (10 Nisan).