Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, Ankara’da Yüksel Caddesi’nde “İşimi istiyorum” eylemlerinin 177., açlık grevlerinin 57. gününde.
Telefonla görüştüğümüz iki isim kilo kaybı, kaslarda güçsüzlük, nabız düşüklüğü gibi sağlık problemleri yaşadıklarını belirtti. Cumartesi günü açlık grevlerinin 60. Günü için sanatçıların da katılımıyla alanda bir etkinlik gerçekleştirecekler.
Dayanışma eylemlerinden mutlular, desteklerin çoğalmasını bekliyorlar. İşe iade için bugün Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER), yarın da Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Yükseköğretim Kurulu’na mail atma eylemine çağrı yaptılar.
Gülmen: Talebimiz basit ve karşılanabilir
Nuriye Gülmen, açlık grevinin 51. gününde yedi kilo kaybetmiş. Kas ağrıları, yürüme zorluğu, hareket kısıtlaması, tansiyon düşüklüğü olduğunu anlatıyor.
Alanda, Malatya’da, ODTÜ’de ve Türkiye dışında destek açlık grevleri yapıldığını anlatan Gülmen, bir grup barış akademisyenin de eyleme başlayacağını söyledi.
“Destek açlık grevi eylemleri bizim için çok kıymetli. Bizim fiziki olarak bulunmadığımız yerde insanlara ulaşabilmemizi sağlıyor, sesimizi duyuruyorlar. Çok kıymetli.”
YÖK Başkanı Yekta Saraç gazetecilerin Gülmen’in açlık greviyle ile ilgili soruya “Bireysel tercihleridir” yanıtı vermişti. Gülmen “Biz tercih etmedik, buna bizi mecbur ettiler” diyor:
“Direnişin en başından beri diyoruz; direnmeyi de bize siz öğrettiniz. Bir gün süresiz açlık grevi yapabileceğim aklımın ucandan geçmezdi ama buna mecbur ettiler bizi. 120 gün karda, kışta sokakta yaşadık. Hayatımızı bu direnişe vakfetmiştik. Yapacağımız bir şey kalmadı. Her yolu denedik, açlık grevine başladık.
“İşimizi istiyoruz. Talebimiz basit ve rahatlıkla karşılanabilir talep.
"Haksız yere işten atıldık, yanlış yaptınız’ diyoruz. Normal insan birileri hata yaptı mı diye dönüp bakar, ama buraya polis göndermekten başak bir şey yapmadılar. Bize gelecek en ufak zarardan onlar sorumu.
"Açlık grevi bir çığlıktır duyulana dek çağırmaya devam eder. Bu çığlık karşılılığını bulduğunda açlık grevi bir tiyatroya dönüşür, oyun oynanırken yazılır, sonu önceden belli değildir.
“‘İşini, ekmeğini isteyen inşaları böyle sokakta 177 günüdür oturmaya, bedenlerini açlıkla sınatmaya utanmıyor musunuz?’ sorusunu yetince güçlü sorarsak hiç uzamayacak basit şekilde çözülebilecek mesele.
“Birlikte kazanacağız. Hiç kimse ben ne yapabilirim ki demesin herkesin yapabileceği bir şeyler var. Sadece biraz düşünmek bir adım atmak gerekiyor. Vicdanlara sesleniyoruz; biz birlikte kazanacağımıza inanıyoruz.”
Özakça: Adalet talebini dile getiriyoruz
* Fotoğraf: Açlık grevine başlamadan önce
Semih Özakça 16 kilo kaybetmiş. Ağrıların başladığını söylüyor. Dayanışma eylemlerinin “Kimse bir şey yapmıyor, bir şey olmuyor” şeklindeki algıyı kırdığını, taleplerinin yaygınlaşmasına zemin hazırladığını söylüyor.
“Bu hareketliliğin biraz daha yoğunlaşması gerektiğini düşünüyoruz. Direnişe başladığımızda yanımızda kimse yoktu, 3-4 kişi gözaltına alınıyorduk. Şu anda arkamızda binlerin olduğunu hissediyoruz. Alanda da yanımızda da bir çok insan oluyor, yalnız bırakmıyorlar.
“Bizler bu eylemi sadece iki kişinin eylemi olarak değil, bütün işten atılan kamu emekçilerinin, bütün halkın eylemi olarak görüyoruz. İnsanlar işe alınmamız için iktidara tepkilerini gösteriyorlar ama bu yeterli dediğimiz noktada değil, yeterli olsaydı işe dönme noktasında adım atılmış olurdu.
“İnsanların bugün BİMER’e yarın da YÖK ve MEB’e mail atma etkinliğine katılımını bekliyoruz. Cumartesi günü aydın ve sanatçıları alana davet ediyoruz. Gelirlerse mutlu oluruz.
“İşe dönmemiz yönünde herkesin kendinden doğru yapacağı şeyler vardır. Bizim etkinliklerimize katılabilirler. Kitleselliği yaygınlaştırabilirsek işe dönme adına daha umut verici günler de bekliyoruz.
“İnsanlar işe geri dönülemez diye düşünmesin. Mesele işe dönmeyi aşmış durumda, biz adalet talebimizi dile getiriyoruz, bu hepimizin talebi. Adalet talebini çoğaltmak gerekiyor. Haksızlığa, onursuz dayatmalar karşı boyun eğmemek gerek diye düşünüyorum.”
Gülmen ve Özakça hakkında
Nuriye Gülmen Öğretim Görevlisi Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı (ÖYP) kapsamında Konya Selçuk Üniversitesi'nde kadroluydu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde görevlendirilmişti.
Yüksek lisans tez çalışmasını tamamlamış olmasına rağmen azami süre içerisinde yüksek lisans eğitimini tamamlayamadığı gerekçesiyle ilişi kesildi. Eskişehir İdare Mahkemesi'nde açtığı davayı kazandı ve işine dönmeye hak kazandı. Selçuk Üniversitesi'de göreve başladıktan bir gün sonra da hakkında "FETÖ-PDY" iddiasıyla açılan soruşturma gerekçe gösterilerek görevden uzaklaştırıldı. 6 Ocak 2017'de yayınlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildi.
Semih Özakça, Mardin Mazıdağı Cumhuriyet İlkokulu'nda üç yıldır sınıf öğretmeniydi.
29 Ekim 2016'da Resmi Gazete'de yayınlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile "Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu" gerekçesiyle görevden ihraç edildi.
Gülmen 9 Kasım'dan, Özakça 23 Kasım'dan beri oturma eylemi yapmak üzere Yüksel Caddesi'ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde.
11 Mart’ta süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlayacaklarını duyurdular. 9 Mart’ta gözaltına alındılar. Açlık grevine gözaltında başladılar. (BK)