Halkların Demokratik Partisi Sözcüsü Osman Baydemir, Partisinin grup toplantısında konuştu.
Engelliler, Suruç Katliamı davası, eve giren panzer sonucu hayatını kaybeden çocuklar, açlık grevindeki Kemal Gün, Nuriye Gülmen ve Semihözakça, tutuklu milletvekilleri Baydemir’in değindiği konuların başındaydı.
Toplantıya Diyarbakır'da 5 Haziran 2015'teki HDP mitingine bombalı saldırıda iki bacağını kaybeden sinemacı Lisa Çalan'da katıldı. Baydemir, Çaşan'a "Biz sana borçluyuz. Savaşı durduramadığımız için borçluyuz. Lisa kardeşimizin yarasını barışla özgürlükle ve adaletle saracağız" diye seslendi.
“Engelliler imkanlardan faydalanamamasından idareciler mesul”
Baydemir’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Eğer bir coğrafyada engel yoksa engelli de yoktur, engelli toplumun içerisine karışamıyorsa A’dan Z’ye bütün kamu imkanlarından faydalanamıyorsa her şeyden önce o toplumun idarecileri yöneticileri mesuldür.
“Neredeyse nüfusun yüzde 12.7’si neredeyse 8 buçuk milyon insan dezavantajlı. Ama sokağa çıktığınızda engelli göremezsiniz. Sanırsınız ülkede engelli yok.
“Savaştan kaç insan engelli duruma geldi?”
"5 Haziran 2015’te Diyarbakır’daki patlamada yüzlerce yaralı, yüzlerce engelli. Suruç Katliamında, Ankara Barış Mitingi Katliamında onlarca engelli. Savaş engelli üretiyor. Bir kez daha Hükümete, Cumhurbaşkanına, savaşta çözümsüzlükte ısrar eden bu zihniyete bir kez daha soruyoruz. Savaştan, patlamalardan kaynaklı kaç insan hayatını yitirdi, kaç insan engelli duruma geldi? Müzakere masasının devirmenin sonuçlarıdır bunlar. “
“Suruç mağdurları tutuklu, IŞİD sanıkları serbest”
“Suruç saldırısından 21 ay sonra ancak dava açıldı. Mahkeme heyetinde tek bir sanık yok. Sanıksız dosya yürütülüyor. Ama tanıklık yapan Ceren Çoban hakkında, ifadesinden dolayı suç duyurusunda bulunuldu. O dosyanın mağduru 8 insan şu anda tutuklu. Davanın mağdurları tutuklu ama IŞİD sanıkları her gün patır patır serbest bırakılıyor."
“Furkan ve Muhammed'in ölümünün sorumlusu hükümettir"
“Furkan ve Muhammed, bir panzer, bir güvenlik aracı gece yarısı evin içine dalıyor ve iki çocuğu katlediyor. Bu bir kaza değil, bu bir cinayettir Niye kıyamet kopmuyor? Niye başbakan ağlamıyor? Çünkü bu çocuklar Kürt. Son bir yıldır Cizre’de, Silopi’de geverde 141 çocuk katledildi. Bunların tamamı cinayettir. Sessiz kalmak cinayete ortak olmaktır. Politik sorumlusu hükümetin ta kendisidir. “
“Gülmen, Özakça, Gün sadece adalet istiyor”
"Kemal Gün 75 gündür evladının cenazesini alabilmek için açlık grevi yapıyor. Hemen yanı başımızda iki can, Nuriye Gülmen ve Semih Özakca 62 gündür açlık grevinde. İşlerinden, öğrencilerinden oldular. Bu insanlar sadece adalet istiyorlar. Peki bu ülkenin adalet bakanı ne yapıyor? Amerika’da Reza’yı kurtarma operasyonu yürütüyor."
“Kavurmacı’nın tahliye edildi, Baluken hasta yatağından tutuklandı”
“Bir büyükşehir belediye başkanının damadı darbe suçlamasıyla, aynı zamanda sağlık gerekçesiyle serbest bırakılıyor. Allah şifa versin, ne diyelim!
“Darbeye karşı çıkan, Başbakanla Meclis Başkanıyla aynı metne imza atan İdris Baluken hastane yatağından alınıp tutuklanıyor. Meclisteki sıvacı, bu suçlamayla tutuklanıyor ama Kavurmacı serbest bırakılıyor.
“Aysel Tuğluk, insan hakları ve hukuktan sorumlu eş gene başkan yardımcımız. Sadece Demokratik Toplum Kongresi’ne (DTK) başkanlık yaptığı için tutuklanıyor."
“AYM karar vermedikçe hukuksuzluk sürecek”
“Demirtaş’ı, Yüksekdağ’ı tutuklayan zihniyet bir yargı mekanizması değildir. Bu bir siyasi talimattır. İdris Baluken’i tahliye eden ve tahliye derken de Balbay içtihadına atıfta buluna hakim sürgün ediliyor, ağır ceza hakimi icra mahkemesine gönderiliyor. Bir vekil serbest bırakılıyor, Ankara’daki klik derhal devreye giriyor tutuklayan hakim talimat alıyor. Bu hukuksuzluk, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını vermediği müddetçe devam edecek. AYM kararsızlığı, kararına sahip çıkması kendini, adaleti yok saymadır.
"Tutuklu gazeteciler"
“Bütün bunlar niye bu kadar fütursuzlukla yapılıyor. Çünkü hakikate erişim önünde engel oluşturuluyor. Bunun en büyük sebebi medyanın susturulmuş olması. Ahmet Altan, Mehmet Altan, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Deniz Yücel, İnan Kızılkaya ve 157 gazeteci dışarıda olsaydı bütün bunları yazacaklardı. Şu anda kalan medya ne yapıyor. Basın emekçilerini tenzih ediyorum; iktidarın zurnası olmuşlar deseniz zurnanın bir değeri var. Düdük olmuş deseniz, düdüğün de kıymeti var. Medya AKP’nin fittiği olmuş, kim parayı verirse fittiğı o çalar. (Fitik: Kürtçe’de, kamıştan yapılan düdük.) O zaman başkasının fittiği olursunuz. Gelin başkasının fittiki olmayın. Barışın sesi olanlara ekranlarınızı açın.
“Bu politika böyle sürmez”
"Memleket acınacak durumda. Bu tablodan rahatsız olan her kim varsa bu tablonun değişmesi konusunda güç birliği yapalım. Ortak akılda buluşalım. Cumhurbaşkanı ve hükümete de çağrımız var; eğer son 2 yıllık politikada ısrarlıysanız ne kadar kaygılansak yeridir. Ama bu politika böyle sürmez. Çünkü adaletsizlik, hukuksuzluk zulüm almış başını gidiyor. Gelin değişimin çabasını birlikte ortaya koyalım. Dönüştürecek, değiştirecek en önemli adım ‘bizi bu hale getiren ne?’ diye sormaktır.
"En önemli neden de Ankara’nın Rojava politikası, Kürt karşıtlığı politikasıdır. Astana’da çatışmasız bölgeler oluşturulacak diyorsunuz, peki Suriye’nin DAEŞ’ten arındırılmış bölgelerine niye operasyon düzenliyorsunuz, çatışma olmayan yerlere çatışma götürerek neyi hedefliyorsunuz. Rojava bir tehdit değil, PYD tehdit değil tam tersine altın değerinde fırsattır. Türkiye’deki tüm acıların dinmesinin en önemli fırsatlarından biri haline dönüştürülebilir. Rojava, Kürt halkı tehdit değil tıpkı Güney Kürdistan gibi Türkiye’nin partneri olabilir.
"Çağrımız herkesedir, siyaset sadece eleştirmek değildir. Elbette eleştireceğiz ama bununla birlikte çıkış yolu öneriyoruz. Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş’ın Figen Yüksekdağ’ın çağrısı var. Yol ve yöntem öneriyorlar. Sorunların çözümü için diyalogla iş birliği yapmak, sivil özgürlükçü çoğulcu anayasa yapmak, her türlü kimlik, mezhep ve farklılıkların tümünü hukuk güvencesi altına almak. Devlet gücünü yereller paylaşmak, barış içinde bir toplumun inşası için hep birlikte çalışmak. İşte bu çağrılar ekmek kadar su kadar oksijen kadar önemlidir.
“Yüreği barış için çarpan herkese kapımız açık “
"Önümüze yüzde 10 engelini koydular. O yüzde 10 engelini dayanışmayla çabayla nasıl aşıldıysa birlikte yaşamamız önünde adalet önünde özgürlük önünde oluşan bütün engelleri de aşacağız. Bu ülkeye hak ettiği barışı armağan edeceğiz. Lisa kardeşimizin yarasını barışla özgürlükle ve adaletle saracağız."
“2019 acil gündem değildir"
"Bu ülkenin acil gündemi 2019’u tartışmak değildir. 2019’a giden yolda temeli yanlış atılan binanın üzerine koyacağınız her bir tuğla sağlam olmayan yapı üretecektir. Bu anti demokratik paket, meşru olmayan paket bir gömleğin yanlış iliklenmiş ilk düğmesidir. Parlamentoda yanlış iliklemeye devam etmektense dönüp yanlış olanı düzeltmemiz lazım. Bu da ancak içeride ve dışarıda barış mücadelesiyle mümkün olur. Diliniz, kimliğiniz, inancınız ne olursa olsun yüreği barış, özgürlük, adalet için çarpan herkese yüreğimizin kapısı açıktır." (BK)