* Fotoğraf: Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Ankara 5 Nolu Şube / Twitter
Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Bunun tamamen yıldırma, ülkedeki mevcut korku iklimini yayma, az da olsa sesini çıkaran, muhalif insanlara hadlerini bildirme amaçlı olduğu düşüncesindeyim.”
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ihraç edilen ve 9 Kasım sabahı evinden gözaltına alınarak bugün (12 Kasım) savcılıkça serbest bırakılan Barış Akademisyeni Dr. Cenk Yiğiter yaşadıklarını bianet'e böyle yorumladı.
Yiğiter, “terör örgütü adına eylem ve faaliyette bulunma” suçlamasıyla Pazar günü (11 Kasım) emniyette ifade vermiş, bugün getirildiği Ankara Adliyesi’nde savcılık akademisyeni ifadesini almaya gerek duymadan serbest bırakmıştı.
“Emniyet ifadesine dek suçlamayı bilmiyordum”
Yiğiter, ev baskını ve gözaltı sürecinde kötü muamele ile karşılaşmadığını söyledi:
“Eve gelen memurlar nazikti. Arama kararı göstererek içeri girdiler. Evi dağınıklığa sebep olmaksızın aradılar. Uzun uzun kütüphanemi incelediler, evimden bir şey alınmadı sadece telefonuma el konuldu.
Yiğiter, emniyette ifade verene dek ne ile suçlandığını bilmediğini, dosyada kısıtlılık kararı olduğu gerekçesiyle avukatlarına da bilgi verilmediğini anlattı:
“Emniyet sorgusundaki soruları görünce, tamamen tahmin ettiğim gibi, saçmalıktan ibaret olduğunu gördüm.
“Dosyadaki isimlerden sadece birini tanıyorum. O da fakülteden öğrencimdi. Bir zaman akademisyen olma niyetinde olduğunu ve ne yapması gerektiğini sormak için randevu almıştı, ondan hatırlıyorum. O da benimle gözaltındaydı, serbest bırakıldı
“Dosyadaki isimlerin birbirine bağlayan şeyin ne olduğuna dair hiçbir şey yok. Neden bu insanları ortak listeye almışlar buna dair bir şey yok.
“38 yaşımda gençlik yapılanmasına almazlar”
Yiğiter, kendisine yöneltilen suçlamaları şöyle aktardı:
“Suruç Katliamı’na dair katliamı lanetleyen sosyal medya paylaşımlarım,
“Ankara Üniversitesi’nde ihraçların ardından, benim de üyesi olduğum Eğitim Sen çağrısıyla yapılan Büyük Buluşma adlı eyleme neden insanları çağırdığım gibi sorular,
“Fakülteden o dönem aynı partiye (SYKP) üye olduğumuz bir öğrencimle teknik takibe takılan kısa bir telefon görüşmesi, ki görüşmede suç unsuru yok, öğrencim hükümlü, tutuklu, gözaltında değil.
“Bunların akabinde de yasa dışı örgütün gençlik yapılanmasını üye olup olmadığım soruluyor. Polisle aramızda komik bir diyalog geçti; ‘38 yaşımdayım, legal ya da illegal bir örgüt, gençlik yapılanmasına beni kabul etmez’ dedim. Bu kısımlar TEM şubesinin matbu metniydi sanıyorum.
“ Herkese ‘Örgüte üye misin?’ diye soruyorlar. ‘Şu yüzden örgüte üye olduğunuzu düşünüyoruz, delil bulduk’ demek yok, ‘Aklımıza geldi’ diye soruyorlar.”
"Öğrenciler, vekiller, avukatlar tutsak"
Yiğiter, yaşananları "korku iklimi" ile bağlantılı olarak yorumladı:
“Eğitim Sen, Mülkiyeliler Birliği’nden arkadaşlarımız Ankara Barosu, milletvekilleri ben içerideyken operasyonun mesnetsizliğini dile getirmişler, bu sayede serbest kaldım.
“Ancak ülkemizde akıldan izandan yoksun benzer operasyonlarla onbinlerce öğrenci, avukatlar Selçuk Kozağaçlı ve diğerleri, milletvekilleri, Eren Erdem, Osman Kavala tutsak. Her biri bu korku iklimini ülkeye hakim kılmak için döşenmiş taşlar." (BK)