1995'te göz altında öldürülmelerinin 16. yılında Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç mezarları başında anıldı.
Kayıp yakınlarıyla birlikte yaklaşık 100 kişinin katıldığı anma, Gözaltında Kayıplara Karşı Uluslararası Komite'nin (ICAD) Türkiye seksiyonu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP) öncülüğünde gerçekleşti.
Saat 12:30'da Gazi Mahallesi Cem Evi önünde toplanan grup, Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç'un fotoğraflarıyla birlikte gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı.
Cem Evi'nden Gazi Mezarlığı'na yürüyüşe geçen grup, "Hasan Ocak, Rıdvan Karakoç ölümsüzdür", "Şehit Namirin" sloganları attı.
Mezarın başında Ocak, Karakoç ve gözaltında kaybedilenler için saygı duruşu yapıldı. Bu esnada gözaltında kaybedilen Hüseyin Toraman'ın annesi göz yaşlarını tutamayarak Ocak ve Karakoç'un en azından mezarları var; benim oğlumun bir mezarı yok" diye haykırdı.
Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç'a ne olmuştu ?
Cumartesi Anneleri'nin 312. buluşmasında Hasan Ocak'ın başına gelenler şöyle anlatılmıştı:
Hasan Ocak 21 Mart 1995'de Aksaray'da gözaltına alındı. Ocak'ın Terörle Mücadele Şubesi'nde işkenceden çıkarılırken görülmesine, parmak izi listesinde adını görenlerin tanıklık etmesine rağmen gözaltına alındığı inkar edildi.
Ocak'ın ailesi, arkadaşları ve insan hakları savunucuları her yerde Hasan'ı arıyordu. Bu arayışlar sürerken, Hasan'ın cansız bedeni devletin kolluk güçleri tarafından işkence edildikten sonra, tel ya da iple boğularak öldürülmüş olarak, 26 Mart 1995'de Beykoz Buzhane Köyü yakınlarında köylüler tarafından bulundu.
Bulunduğunda saati, kemeri, ayakkabı bağcıklarının olmayışı gözaltında öldürüldüğünün ispatıydı. Anne Emine Ocak, oğlunu bulmakta yardımcı olmasını istediği Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) başsavcısı Nusret Demiral tarafından tutuklandı."
"Beni öldürürler diyordu"
1995'te öldürülen Rıdvan Karakoç'un ağabeyi Hasan bianet'e şunları söylemişti:
"Hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarılınca ağabeyim bir daha eve gelmedi, 'Beni öldürürler' diyordu. Bizi en son 20 Şubat 1995'te telefonla aradı. O son konuşmamız oldu. Karakollara, adli tıp morguna, hastanelere baktık ama bulamadık. Rıdvan'ın cesedi, Beykoz'da Buzhane köyü Dedeler mevkiinde yolun kenarında atılmış şekilde bulundu. Hasan Ocak'ı aramak için adli tıp morguna gidenler, resimlere bakarken Rıdvan'ın fotoğrafını gördü. Olay basına yansıyınca, 87 gün sonra Ağrı'daki köyümüzün muhtarına haber verdiler. 20 Şubat'ta kaybedilen Rıdvan'ın cesedinin 2 Mart'ta bulunduğunu öğrendik. Ağabeyim 1 Mart'ta öldürülmüş. 20 gün morgda tutulduktan sonra Altınşehir Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldü.
Rıdvan bulunduğunda vücudunda işkence izleri vardı, kemeri ve ayakkabı bağcıkları alınmıştı. Kimsesizler mezarlığına giderek mezarı açtırdık, cenazesini teşhis ettik, Gazi Mezarlığı'na defnettik. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurumuz kabul edildi ancak davayı kaybettik. Ama tekrar suç duyurusunda bulunacağız." (NV/ŞA)