Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) zorla kaybedilenlerle ilgili dosyalara görüşlerini sundu.
Hakikat hakkının önemine vurgu yapan görüşler, zamanaşımı kurallarının ihlallere ilişkin hakikatin ortaya çıkmasını engelleyecek şekilde yorumlanmaması ve uygulanmaması gerektiğini savunuyor.
Hukukçular Başak Çalı, Osman Doğru ve Hülya Dinçer’in hazırladığı görüşler, gözaltında kaybedilen şu isimlerle ilgili mahkemeye yapılan bireysel başvurulara dair:
Abdullah Düşkün, Hüseyin Demir, Ömer Ülker, Lokman Akay, Bahri Esenboğa, Süleyman Durgut.
19 başvurudan 13’ü karar bekliyor
Hafıza Merkezi’nin 30 Mart’ta sunduğu raporları, AYM’nin kararını bekleyen zorla kaybedilenlerle ilgili dosyalarda mahkemenin gözetmesi için öne sürdüğü hukuki görüşleri içeriyor.
Bugüne kadar zorla kaybedilen 19 kişi ile ilgili AYM’ye bireysel başvuru yapıldı. Mahkeme bu başvurulardan altısı hakkında kararını verirken 13 başvuru ile ilgili karar bekleniyor.
İlk görüş Hasan Gülünay dosyasına
Hafıza Merkezi’nce Anayasa Mahkemesine sunulan ilk görüş, 1992’de gözaltında kaybedilen Hasan Gülünay dosyasıyla ilgiliydi.
TIKLAYIN - AYM HAK ÖRGÜTLERİNDEN GÖRÜŞ ALDI
1 Kasım 2014 tarihli görüşün ardından AYM, 23 Haziran 2016’da kararını açıklamıştı.
TIKLAYIN - AYM'DEN HASAN GÜLÜNAY KARARI: GÖZALTINDA KAYBEDİLMESİ SORUŞTURULMADI
Hasan Gülünay ile ilgili AYM kararında, “yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yürütme yükümlülüğünün ihlal edildiğine” hükmedildi.
Haşan Gülünay 20 Temmuz 1992’de, 32 yaşındayken, İstanbul'daki evinden işe gitmek üzere ayrıldı. Kendisinden bir daha haber alınamadı. Birsen Gülünay, eşinin İstanbul, Gayrettepe’de gözaltına alınmasının ardından kaybedilmesiyle ilgili soruşturmanın etkili olarak yürütülmemesi ve zamanaşımına uğraması nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiğini belirterek 8 Nisan 2013’te Anayasa Mahkemesine başvurmuştu.
Hafıza Merkezi AYM’nin kararına dair yaptığı değerlendirmede, mahkemenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) zorla kaybetmeler konusundaki yerleşik içtihadını yeterince dikkate almadığını belirtilmişti.
Zamanaşımı ve hakikat hakkı vurgusu
Mart ayında sunulan son iki görüşten biri, Başak Çalı imzalı.
Bu görüşte, ağır insan hakları ihlalleri söz konusu olduğunda iç hukukta düzenlenen zamanaşımı kurallarının nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin uluslararası ve karşılaştırmalı insan hakları hukukundaki ortaklaşan yaklaşımlar mahkemenin dikkatine sunuldu.
Osman Doğru ve Hülya Dinçer tarafından hazırlanan diğer görüş ise “ağır insan hakları ihlallerinden biri olan zorla kaybetmeye” odaklanarak bu eylemin devamlılık arz eden özgün niteliği karşısında zamanaşımı kurallarının nasıl uygulanması gerektiğini aktardı.
“Cezalandırmada tıkanıklığa karşı”
Hafıza Merkezi, görüşlerini neden sunduğunu da şöyle açıkladı:
“Bir süredir zorla kaybetme suçuna ilişkin cezalandırmanın önünde ulusal mahkemeler düzeyinde gördüğümüz tıkanıklık karşısında yeni bir hukuki müdahale yöntemi olarak AYM’ye amicus curiae adıyla hukuki görüş sunuyoruz.”
Amicus Curiae nedir?
Latince bir hukuk terimi olan amicus curiae, bir davanın tarafı olmadan mahkemeye karara dayanak teşkil edecek bilgiler sunan kişi veya kuruluş anlamına gelir.
Amicus curiae, verilecek kararın yaratacağı geniş hukuki, sosyal ve ekonomik etkileri mahkemeye iletir ve endişeleri dile getirir.
Karardan etkilenebilecek olan kişilerin sesini duyurabileceği bir müdahale aracı işlevi görür. Mahkemeyi daha geniş, daha kapsamlı ve daha doğru bir yasal çerçevede karar vermeye teşvik eder. Alternatif hukuki argümanlar sunarak içtihat geliştirmeyi amaçlar. (AS)