"Ama yok olanların yerine yeni destek sistemleri konulmadı. Madde kullanımının çocuklar arasında yaygınlaşmasını bu 30 yıllık sürece bakmadan anlayamayız. Aksi halde onları 'kapkaç yapan öcüler' olarak damgalamaktan öteye gidemeyiz".
"Ne köy ne kent"te yaşayan çocuklar
Bugün (salı) Bilgi Üniversitesi'nde başlayan "Risk Altındaki Çocuk ve Ergenler Sempozyumu"nu açan Kültegin Ögel konuşmasında çocukları risk altına sokan toplumsal ve tarihsel süreci kısaca anlattı.
Gecekondu ve "yarı-kentsel" diye tanımladığı bölgeler arasında bir ayrım yapan Ögel, kırdaki feodal yapının gecekonduda sürdüğünü vurguladı.
"Fakat yarı-kentsel bölgelerde artık hemşehrilik ve akrabalık ilişkileri kırılıyor. Herkesin içiçe yaşadığı gecekondunun gerginliği azaltan sistemleri orada yok".
"Çocukların tepkisi sisteme"
Göçle gelen çocukların aslında "kentli" olduğunu, kentin işleyişine hakim olduklarını belirten Ögel, "Kente değil sisteme karşılar" dedi.
Çocuklar, yok olan sosyal destek sistemlerinin ememediği tepkilerini iki şekilde gösterebiliyorlar. Birincisi, karamsarlığa kapılıyor, bir şey yapamayacaklarını düşünüyorlar. Ögel bu düşüncenin çocukları sorumluluk almamaya, kaderciliğe ittiğini ve "maddeden korkmamaya" yol açtığını belirtiyor.
Kent merkezini gören ve aradaki uçurumu fark eden çocuklar da kaybetme hissi ile baş etmeye çalışıyor. Ya kabullenmeye ve sabretmeye yöneliyorlar ya da isyan ediyorlar.
Çocukların ya sisteme entegre olmak için kestirme yollar aradıklarını ya da duydukları tepkiyi kendilerine ve çevrelerine yönelttiklerini belirten Ögel, her iki halde de, çocukların insani değerlerinin kaybolduğunu ve suç işlemeye eğilimli hale geldiklerini vurguluyor.
Arabeskten "rave"e
Bu isyanın bir ifadesi olarak "arabesk"ten bahseden Ögel, bu müziğin adaletsizlik, yabancılaşma, yalnızlık gibi temaları işlediğini hatırlatıyor. "Buna karşı direnç ise sessiz bir homurdanmadan ibarettir. Şarkılarda iç çekme, oflayıp puflamalar".
Dışarıdan bir örnekse Eminem. Eminem'in arabeskte varolandan çok daha şiddetli ve dışa dönük, aileye sisteme yönelen bir tepkiyi barındırdığını hatırlatan Ögel "Ama sonra para kazandıkça sisteme entegre oldu ve sistemin tüm olanaklarından yararlanmaya başladı. Aynı bizim faztazi müzik sanatçılarımız gibi" diyor.
Şimdi ise yeni bir kültür yayılıyor: "Rave". Tekno müzik, belli bir giyim tarzı, belli mekanlarla yayılan bu kültürün yoksul ya da varlıklı tüm mahallelerde yayıldığını söyleyen Ögel, arabeskin alkol ve tinerle geldiğini "rave"in ise beraberinde sentetik hapları da getirdiğini vurguluyor.
"Bugünün hızlı, rekabetçi ortamıyla, enerji veren, empati, yakınlık hissi yaratan, güven etkisini artıran sentetik hapların kullanımı örtüşüyor. Bir çeşit sosyal doping gibi işlev görüyor madde".
Ne yapmalı?
Ögel'e göre yoksulluk madde kullanımının yaygınlaşmasının tek nedeni değil. Düşük sosyal destek, düşük aile desteği ve düşük eğitim desteği yoksullukla birleşiyor.
"Varoşta anne baba olmak zor. Hem yoksulluğu hem de çocuğu idare etmek zor. O yüzden evden kaçan çocuk bir yanıyla aileyi rahatlatıyor, suçluluk duygusundan kurtarıyor. 'Ben onu okutacaktım ama kaçtı' demeye başlıyorlar".
Çocuklarla yaptıkları bir çalışmayı anlatıyor Ögel. Bir dizi "riskli davranışı" kartlara yazmışlar ve çocuklardan bunları sıraya dizmelerini istemişler. Sonuç şöyle:
1.Disiplin cezası/ 2.Okulda başarısızlık/ 3.Sokakta çalışma/ 4.Okula devamsızlık/ 5.Evden kaçma/ 6.İlk uyuşturucu kullanımı/ 7.Kavga, şiddet/ 8.İlk cinsel ilişki/ 9.Hırsızlık/ 10.Adam yaralama/ 11.İş yerinde çalışma/ 12.Düzenli madde kullanımı
Ögel, çocukların madde kullanmaya evden kaçtıktan sonra başladıklarına, tersinin gerçekleşmediğine dikkat çekiyor.
"Okulları çocukların gitmek isteyeceği yerler haline getirmemiz lazım. Toplum temelli müdahale merkezleri kurmamız lazım. Aile desteği, eğitim desteği vermemiz lazım. Bu çocukların 'öcü' olduğunu düşünerek hiçbir şey yapamayız". (EÜ/TK)