Bundan tam iki yıl önce bugün, 25 Nisan 2022’de yeniden görülen Gezi Davası’nda mahkûmiyet kararı çıktı.
Gezi'de karar: Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, 7 kişiye 18 yıl hapis
Böyle yazınca çok sıradan gelebilir, şöyle de yazmak gerekiyor:
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, iş insanı, hak savunucusu Osman Kavala'ya “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verdi. Karara sadece bir üye hakim itiraz etti.
Sonrasında 28 Eylül 2023’te Yargıtay 3. Ceza Dairesi Kavala'nın müebbet, Atalay, Mater, Kahraman ve Özerden'in 18 yıl ağır hapis cezalarını onarken, Ekmekçi, Yapıcı ve Altınay'ın cezalarını bozdu ve serbest bıraktı.
25 Nisan 2022’den bugüne kadar Gezi Davası’ndaki süreci bianet’e yorumlayan dava avukatlarından Akçay Taşçı, dosyanın şimdilerde Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) önünde olduğunu hatırlatıyor:
“Siyasetten bağımsız olarak hukuka uygun karar vereceğinize inanıyoruz. Haklar rejimi adına. Bu memleketteki ağır insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmak sizin göreviniz.”
Taşçı’nın bianet’e yaptığı değerlendirmeler, Gezi davasının hukuki ve toplumsal boyutlarını yeniden gündeme getirirken, adaletin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün korunması konusunda önemli bir çağrı:
“Bu dava, Türkiye'nin hukuk sisteminin sağlığı açısından da önemli bir test. Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar, ülkenin demokratik standartları ve hukukun üstünlüğü açısından belirleyici olacaktır."
Taşçı, Gezi Davası’nı 17 maddede yorumladı.
1-Beklenmeyen Karar: Gezi davası sürecini değerlendirirken, beklenmedik sonuçlarla karşılaşmanın şaşırtıcı olduğunu düşünüyorum. Tutuklama veya beraat gibi iki ihtimalin olduğunu biliyorduk, ancak tutuklama kararı alınacağına daha az ihtimal veriyorduk. Yargılamada alışılmadık bir süreç yaşandı, çünkü genellikle Türkiye'de suç soruşturmaları hızla ilerler ve tutuklamalar hemen gerçekleşir.
2-Olağanüstü Durum: Gezi davası sürecinde ifadeye çağrılan müvekkillerimizin serbest bırakılması, savcılığın adli kontrol tedbirine başvurmaması gibi uygulamalar, hukuk düzeni içinde alışık olmadığımız durumlarla başladı. Ancak yargılama boyunca hukuki süreç takip edildi ve nihayetinde beraat kararı çıktı. Beraat kararı bozulunca yeniden yargılama sonucunda bu tutuklama kararı verildi. Bu böyle bir dava açısından Türkiye’de çok sık karşımıza çıkan bir durum değil.
3-Süreçteki Değişim: Hatırlarsanız, müvekkillerimiz ifadeye çağrıldı ve serbest bırakıldı ancak tutuklama gibi ağır bir tedbire başvurulmadı. Ancak sonradan durum değişti. Ancak, İstinaf Mahkemesi'nin bozma kararı sonrasında yeniden başlayan yargılama sürecinde tutuklama kararı alınması beklenmedik bir durumdu.
4-Yargıtay Kararı: Yargıtay'ın verdiği onama kararını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdık. Ancak bu sürecin normal yargı yollarından ayrı bir yol olduğunu söylemem gerekir. Biz bu karara itiraz ettik, Anayasa Mahkemesi'ndeki bireysel başvuru süreci devam ediyor.
5-Anayasa Mahkemesi Başvurusu: Anayasa Mahkemesi'nin dosyaları inceleme sürecinde belirli bir zaman çerçevesi olduğunu düşünüyoruz. Diğer örneklerle kıyasladığımızda, dosyanın Anayasa Mahkemesi'nde incelenmesi için makul bir süre geçmiş durumda. Yani, “AYM neden kararını vermiyor?” gibi bir durumun içinde değiliz. İstatistiklere göre, AYM için bu makul bir süre.
6-AYM’nin Can Atalay kararı: Bu dosya çok büyük oranda AYM hakimlerinin elinden geçmiş durumda. Yine başka bir gelişme olarak Can Atalay’ın milletvekilliği konusu gündeme geldi ve milletvekili olması sebebiyle bu dosyanın esasına girilmedi. Elbette ki esastan bir inceleme yapılmadı ama Can Atalay açısından tutuk durumunun hukuka aykırı olduğuna dair ilan tespiti yapıldı. Bu elbette ki yalnızca milletvekilliği hukuku açısından, seçme ve seçime hukuku açısından yapılan bir değerlendirmeydi. Ama öyle ya da böyle bir dosyayı önlerine aldılar ve biliyorlar. Dolayısıyla inceleme sürecinin çok daha fazla uzaması için herhangi bir sebep yok diye düşünüyorum.
7-Siyaset ve Yargı İlişkisi: Anayasa Mahkemesi'nin dosyaları inceleme sürecinin nasıl işlediği konusunda belirsizlikler olduğunu ancak dosyanın hızlandırılması için geçerli nedenlerin bulunduğunu tekrar hatırlatayım. Gezi dosyasının siyasallaşmasının, kararın adil olmayabileceği endişesini taşıyoruz. Hukuki yönüne odaklanmak ve hukukun üstünlüğünü vurgulamak bizim için önemli. Bu davada siyaseti değil, hukuk tartışması yapalım deme nedenim de bu. Hukuk var ise bu müvekkillerimizin derhal serbest bırakılması gerekir.
8-Siyasi Boyut: Gezi Davası'nın sadece hukuki bir mesele olmadığını, aynı zamanda siyasi bir boyuta sahip olduğunu da biliyoruz. İktidarın değişmesiyle davanın seyrinin değişebileceği umut ettik hep fakat böyle olmamalı. Dosyanın siyasi boyutu olduğu açık, ancak kararın sadece siyasi sebeplerle değil, hukuki delillere dayanarak verilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek ve hukuki argümanları ön plana çıkarmak bizim için çok önemli.
9-Toplumsal Adalet: Gezi Davası'nın sadece hukuki yönünün değil, adaletin sağlanması için kamuoyunun da desteğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Siyasal ve hukuksal baskıların adaletin önünde engel oluşturabileceğine dikkat çekmek istiyorum. Bu nedenle siyasetten daha çok hukuk yollarını öneriyorum, bu konuda kamuoyundan da destek bekliyoruz.
10-Gezi Mahpuslarının Cezaevindeki Durumu: İki yıldan uzun süredir cezaevinde bulunmalarını morallerini tabii olumsuz etkiledi ancak dirençlerinin hala yüksek olduğunu görüyorum. Bu süreçte yaşadıkları haksızlıkların bilincindeler ve hukuk mücadelesini sürdürmeye kararlılar. Müvekkillerin dosyadaki mahkûmiyetleri sadece onları değil, ailelerini de etkilediğini görüyoruz ve bu sürecin psikolojik olarak zorlayıcı olduğunu biliyoruz.
11-Hukuksal Çelişkiler: Dosyanın incelenmesi sırasında yaşanan hukuki ihlaller olduğunu da belirteyim. Bu ihlallerin memleketin hukuksal açısından gidişatına dair ciddi sonuçları olduğunu vurgulayayım. Anayasa Mahkemesi'nin dosyayı adil bir şekilde inceleyerek karar vermesi, memleketin ve benim hukukun üstünlüğüne olan inancını, inancımızı güçlendirecek.
12-Anayasa Mahkemesi'nin Rolü: Anayasa Mahkemesi'nin, ülkenin genel siyasi atmosferinden bağımsız olarak hukuka uygun kararlar vermesini bekliyoruz. Buna inanıyoruz. Bu kararların ülkenin haklar rejimini belirleyici nitelikte olduğunu gözlemlemek istiyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin dosyayı incelemesi, sadece Gezi davası açısından değil, aynı zamanda ülkemizin hukukun üstünlüğüne olan inancını ve adalet duygusunu yeniden tesis etme açısından da önemli. Kobanî Davası ile birlikte Gezi davası dosyalarının Anayasa Mahkemesi'nde ele alınması, ülkemizin demokratik ve hukuki normlara olan bağlılığının bir göstergesi olacaktır. Hukukun üstünlüğünü dikkate alan, Anayasa Mahkemesi'nin dosyaları adil bir şekilde incelemesini ve kararını bu çerçevede vermesini umuyoruz.
13-Beklenti: Gezi Davası'nın ve benzeri dosyaların Anayasa Mahkemesi'nde hukuka uygun kararlarla sonuçlanmasının ülkenin normalleşme sürecine katkı sağlayabileceğini düşünüyorum.
14-AHİM Kararları: Gezi Davası'nın yanı sıra Kobanî Davası’nın da benzer bir öneme sahip olduğunu hatırlatayım. AHİM'in verdiği kararların ülke içinde ciddi etkileri olabileceğini söylemek gerek. Sürece göre AYM'nin kararına göre biz de AİHM'e başvuru yapacağız.
15-Toplumsal Hafıza: Gezi Davası'nın Türkiye'nin toplumsal hafızasında önemli bir yer işgal ettiğini ve bu davanın sonuçlarının uzun süre tartışılacağını söylemem gerekiyor. Bu nedenle, davanın hukuki açıdan doğru ve adil bir şekilde sonuçlanmasının önemli.
16- AYM’ye son çağrı: Bu dosyada adalet sağlayın. Dosyada sadece avukat değilim, bu insanlar benim de arkadaşım. Ülkenin kendi vatandaşlarına bu denli ağır haksızlıklar ve yaptırımlar uygulaması içimi çürüttü. Belki bu tutuklamalar, siyasal iktidarın bazı kesimlerini memnun edebilecek ancak sürekli bir haksızlık döngüsü yarattığı ortada. Bu hiç kimseye iyi gelen bir durum değil.
17. Umut: Türkiye’deki yargılama süreçleri kanunlarla uyumlu olması gerekiyor. Bu verilen kararlar,"rövanşist bir tutum" olmamalı. İnsan hakları ihlallerinin memleket genelinde sürekli bir döngü oluşturduğunu düşünüyorum. Tam olarak bu nedenle Anayasa Mahkemesi'nin temel görevi olan haklar rejimini belirleme sorumluluğunu hatırlatmak gerekiyor. Gezi dosyası ve benzeri dosyaların yanı sıra, Anayasa Mahkemesi'nin siyasi tartışmalardan uzak kararlar alabileceği inancımı vurgulamak istiyorum.
GEZİ TEBLİĞNAMESİ
Çiğdem Mater: Yargıtay'da hakimler olduğunu umuyorum
Çağlayan'da 'Adalet Nöbeti': Dün bu adliyede bir facia yaşandı
Gezi’de gerekçeli karar: Suçlu yok suç var
(EMK)