|
Sabah gazetesinin okur temsilcisi Yavuz Baydar, "Dağlıca saldırısından, çatışmalardan beri medyada sert bir şiddet dili, tehditkar bir dil olduğunu söylemek mümkün" diyor.
"İşimiz doğru haber, sağlıklı analiz, halkın değerlendirmesine açık bilgi ve yorum sunmak" diyen Baydar medyanın tutumunu "Köşe yazılarında gazeteciliği bırakıp siyasetçiliğe soyunma çok belirgin. Analitik bakış sergilemeye gerek duymadan bir siyasi kampın sözcülüğüne soyunuluyor" diye yorumladı.
"Ana akım medyada savaş kışkırtıcılığını, bazı yayınlarda da düpedüz bir savaş aleyhtarlığını görmek mümkün."
"Gazeteci düşmanlığı tahrik edemez"
Baydar özellikle Kürtlere yönelik şiddet eylemleri ve ayrımcılıkla ilgili de, bazı yayın organlarında ve yazılarda PKK'nin bir tarafa bırakılıp Kürtlere yönelik nefret söyleminin yer aldığını saptıyor. Bunun yeni Ceza Yasası'nın (TCK) 216. maddesi kapsamında olduğunu düşünüyor.
|
"Bu açıkça, halkın farklı özeliklere sahip bir kesimini diğerlerine karşı kin ve düşmanlığa tahrik. Bunları incelemek savcıların işi. Bu sansürcülük değil. Almanya'da, İngiltere'de de bunu yaparsanız kendinizi mahkemede bulursunuz."
Baydar, maddenin şimdiye kadar yazar ve aydınlara karşı "ruhunun 180 derece tersine kullanılmış olduğunu" da ekledi; profesörler Baskın Oran ve İbrahim Kaboğlu'na açılan davaları anımsattı.
"Sorumlu gazetecilik hatırlanmalı"
Bu durumun Türkiye'de gazeteciliğin hep düştüğü bir tuzak olduğunu, "otomatik pilotun devreye girdiğini" söyleyen Baydar "Çözüm basit" diyor:
"Gazeteciler sorumluluk kavramını hatırlamalı, daha titiz davranmalı. Ellerine gelen doğrulanmış bilgiler neyse, halka nasıl anlatılması gerekiyorsa öyle anlatmalı. Haberde olmayan şeyleri yoruma dayalı başlıklarla kabartmak yerine, olabildiğince serinkanlı, nötral bir dille anlatmalılar."
PKK'nin elindeki askerlerin fotoğrafları
PKK'nin elindeki sekiz askerin fotoğraflarının yayınlanmasına dair tartışma için de şunları söylüyor.
"Bir görüş terör gruplarının, silahlı radikal grupların propagandasına ait olmamak için yayınlamamak. İkincisi halkın haber alma hakkı uyarınca yayınlamak. Bence halkın haber alma hakkı ağır basıyor. Ama fotoğrafları yayınlamayabilirsiniz de. O zaman fotoğraftaki içeriği yazıyla verebilirsiniz. Askerlerin adları, canlı, sağlıklı oldukları gibi..."
Baydar yaklaşık altı ay önce İran kuvvetlerince alıkonan askerlerle ilgili haberlerin Britanya gazeteleri tarafından verilmesini anımsatıyor. "Çünkü asker yakınları, dostları ve genelde halk, bilgi bekliyordu."
Gazeteciler arasında "terör" konusunda görüş birliği yok
Geçen hafta Madrid'deki "Terör ve radikalleşmeye tahriklerin önlenmesinde medyanın rolü" toplantısına katılan Baydar, burada "Terörizm, terörist kavramları üzerinde mutabakat olmadığının bir kez daha teyit edildiğini", gazetecilerin radikal, militan silahlı gruplarla ne ölçüde temas kurabileceğiyle ilgili de farklı görüşlerin olduğunu söylüyor.
"Ama sansüre karşı mücadelede, şeffaflık ve devletin medya üzerindeki -kontrolü konusunda çok ciddi bir görüş birliği var." (TK)