|
Dışlanmayı yeniden üretmede en büyük etkenlerden biriyse medya. Bu yüzden mültecilerin, sığınmacıların, göçmenlerin insan haklarını görünür kılmak, savunmak gazetecilerin görevi.
Temel yaklaşım
British Council ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin ortaklaşa düzenlediği "Medya ve Çeşitlilik Kılavuzu" çalışmalarının sonucunda, çocuk, kadın ve cinsel yönelim ve kültürel çeşitlilik kategorilerinde gazeteciler için üç küçük kılavuz oluşturuldu.
bianet editörlerinin de katıldığı bu çalışmanın sonuçları yarın (22 Haziran) kamuoyuna duyurulacak. Kültürel Çeşitlilik kılavuzunda yer alan "Mülteciler ve Göçmenler" başlığının altında şu maddeler yer alıyor:
Mülteci ve göçmenler bir ülkede varolan kültürel çeşitliliğin parçası olarak değerlendirilseler de, kendilerine özel duyarlılık göstermek, medya kuruluşlarının ve çalışanlarının temel sorumluluklarından biri olmalıdır. Mülteci ve göçmenlerle ilgili medya içeriği oluştururken şu noktalar dikkate alınmalıdır:Gazeteci, "yasadışı", "kaçak" dememeli* Mülteciler ve göçmenlerin, ağırlıklı olarak güç ve olumsuz koşullar nedeniyle vatanlarını terk ettikleri daima göz önünde bulundurulmalıdır. Mülteciler ve göçmenler hakkında olumsuz duygular uyandırabilecek tanımlamalar yapılmamalı, ırkçı ve ayrımcı söylemler kullanılmamalıdır.
* Mülteci ve göçmenlerin hukuki durumları farklılık göstermektedir. Bu nedenle, medya içeriği oluşturulurken doğru terminoloji kullanımı için uzman kuruluşların desteğine başvurulmalıdır.
* Herkes için uyulması gereken özel hayatın dokunulmazlığı ile ilgili kurallar mülteciler ve göçmenler için de gözetilmelidir. Konuşulacak kişinin rızası önceden alınarak, kişi konuşması sonrasında karşılaşabileceği olası riskler konusunda bilgilendirilmelidir.
* Mülteci, göçmen ve insan ticareti mağdurlarının gerek kendi, gerekse ülkelerinde bıraktıkları yakınlarının can güvenliği için medyada açık kimlik ve görüntülerinin yayınlanmamasına özen gösterilmelidir.
* Mülteci ve göçmenlerin genel olarak içinde bulundukları yaşam koşullarının olumsuzluğu dile getirilirken, insan onurunun korunması ilkesine dikkatle uyulmalı, kişiler rencide edilmemelidir.
bianet'in görüştüğü mülteci hakları alanında uzman insan hakları savunucularının gazetecilere uyarıları şöyle.
Mülteci ve sığınmacıların yaşam koşullarını görünür kılın: Mülteci ve sığınmacıların yaşam koşulları, gözaltı koşulları, haklarındaki işlemlerin süresi, hangi haklardan yararlanabildikleri, temel sosyal hizmetlere erişimleri, sınır dışı edilmeler gibi konularda, medya yakın bir takip sergilemeli. Bu haberleri insan hakları bağlamında kurmalı.
Sığınmacıları "suçlu" olarak damgalamayın: Medya çoğu zaman sığınma talep eden kişi, mülteci, yasadışı mülteci, göçmen, ekonomik göçmen, yasadışı göçmen, insan kaçakçısı, insan taciri gibi kavramları eşanlamlı olarak kullanıyor. Ekonomik göçmenler ve düzensiz göçmenler, mültecilerin aksine çoğu kez,uluslararası korumadan yararlanamıyor. Bu kişilerle ilgili haberler verilirken, yakalanışları amacıyla düzenlenen operasyonlar bir sürek avı gibi yansıtılmamalı. "Kaçaklar"', "yasadışı kişiler" gibi kavramlar, önyargılar doğuruyor, kişilerin suç işlediği yolunda bir ön kabul oluşturuyor.
Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden (HYD) Özlem Dalkıran "Kişilerin ekonomik nedenlerle mi, zulümden mi kaçıyor olduklarına karar vermek basının işi değil. 'Yasadışı göçmen' olumsuz bir tanımlama. Zulümden kaçan pasaportuyla gelmez zaten" diyor.
Olumlu haberlere yer verin: Mülteciler ve sığınmacılarla ilgili olumlu haberlere, onların haklarını kullanma örneklerine, toplumsal yaşama katışımına ve kültürel çeşitliliğe katkılarına yer verin. Bunun örneklerinden biri, HYD'nin çıkardığı "Mültecilerin Sesi" bülteni. (TK)