Durmuş'un sözleri üzerine eylem kararı alan kadınlar, her türlü eleştiriyi göze alarak Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda bir araya geldi.
20 yıl önce 17 Mayıs 1987'de "Kadınlar Vardır", "Biz Feministiz" diye artık susmayacaklarını gösteren kadınlardan Ovadia, Kerestecioğlu ve Savran, bianet'e "yürüyüşle başlayan feminist mücadelenin kadınları görünür kıldığını" anlatıyor.
Patiska pankartlar sokaklarda
"Suskunduk ve bekledik/ Yaşandı seyrettik/ Sonunda yeter dedik/ Bir daha susmayana dek/ Kadınlar Vardır" şarkısını besteleyen avukat Filiz Kerestecioğlu, "patiskalardan yapılan pankartlar yollara çıktı" diye anlatıyor yürüyüş yaptıkları günü.
Kerestecioğlu, alınan mesafeyi değerlendirirken, ev içi emek gibi politik kavramların da yer aldığı birçok yasal değişikliğin gerçekleştiğini, kadın haklarını koruyan kurumların yaygınlaştığını söylüyor ve ekliyor: "sonuçta Mor Çatı hala bir tane. Aile ve şiddeti besleyen kurumlar sorgulanabilir değil."
"Bize faşist diyenler kadın meselesinin olduğunu gördü"
Kadınlar böyle bir eylem kararı aldıklarında sert tepkilerle karşılaşmışlar. Stella Ovadia o günleri, "bize faşist diyenler oldu" diyerek hatırlıyor.
Sonrasında, kadınların meşruiyetleri artmış, tepkiler desteğe dönüşmüş. Ovadia,
mahkeme tutanağına "kadının sırtından sopayı eksik etmeyeceksin" diye geçen kararın artık "düşünülemeyeceğini" söylüyor:
"Bize faşist diyenler kadın meselesinin olduğunu gördü."
"İlk feminist eylemdi"
Kampanyanın ilk feminist eylem olduğunu anlatan Gülnur Savran, 1987'de dayağın kadınlara sistematik bir tehdit yöntemi olarak kullanıldığını vurguluyor.
Savran, geçen süre zarfında, erkek/koca şiddetinin "aile içi şiddet" olarak kullanılmaya başlandığını dile getiriyor: "Neredeyse töre/namus bahanesiyle işlenen cinayetlere devlet el koyacak."
Kadınlar kendi kurtuluşlarının öznesi oldu
Yoğurtçu Parkı'nda 20 yıl önce gerçekleştirilen "Dayağa Karşı Kadın Yürüyüşüne" binden fazla kadın katılmıştı. "Dayağın çıktığı cennet istemiyoruz" dövizleri taşıyan kadınlar o döneme kadar Türkiye'de dergilerde tartışılan "feminizm"i sokağa taşıdı.
"Bağır Herkes Duysun!" diyen kadınlar "feminist ilkelerle kurulmuş bir sığınak" hedeflerini gerçekleştirerek "Mor Çatı Kadın Sığınma Evi"ni kurdu.
"Dayağa Karşı Kadın Dayanışması Yürüyüşü" Türkiye'nin 12 Eylül sonrası en önemli sokak eylemlerinden oldu.
Eylemde "alkış" kullanılması, kadınların yarattığı bir protesto şekli olarak diğer eylemlerde de kullanıldı. Kampanyaya destek olması için "Feministler Kek Satıyor" standları açıldı, sokaklarda ve otobüslerde karşılaşılan tacizlere karşı "mor iğne" eylemleri yapıldı.
Kadınların "dayağa karşı başlattığı yürüyüş" hayatın her alanına yayılarak, çoğaldı. (AÖ)