Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 447. haftalarında 18 yıl önce bugün kaybedilen Fehmi Tosun’un bulunması ve onu kaybedenlerin yargılanması taleplerini yineledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Cumartesi İnsanları’ndan Vildan Kıran’ın okuduğu açıklamada Fehmi Tosun’un kaybedilişi, yargı süreci ve sorumlular açıklandı.
AİHM kararlarının etkisi
Açıklamanın tam metni şu şekilde:
“Evrensel hukuka göre gözaltında kaybetmek insanlık suçudur. Bu suçu işleyen, işlenen bu suçu açığa çıkarmayan, gizleyerek sürdüren tüm hükümetler bu insanlık suçundan sorumludur.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında; Türkiye’nin bu suçları iç hukukta etkin bir şekilde soruşturacak, cezasız bırakmayacak, gerçeği açığa çıkaracak imkanı varken bu mekanizmaları çalıştırmadığı tespiti kayıtlara geçti.
“İç hukukta sonuçsuz kalan çok sayıda gözaltında kayıp davası AİHM’de mahkumiyetle sonuçlandı. AİHM’in yargı yetkisini kabul etmiş olan Türkiye, bu kararların gereğini yerine getirmedi. Suçun cezasız kalmaması, faillerin belirlenmesi ve mahkemelerce cezalandırılması için etkin soruşturma yapılması sağlanmadı.
“Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulan İnsan Hakları Daire Başkanlığı’nın görevlerinden biri de ‘AİHM tarafından verilen ihlal kararlarının infazı ile ilgili gereken önlemleri almak, verilen ihlal kararlarını ilgili mercilere iletmek ve ihlalin ortadan kaldırılmasına yönelik süreçleri takip etmek’ olduğu halde ihlal tespiti yapılan kayıp davalarında AİHM kararları yeniden yargılama nedeni olarak sayılmadı. Bu davalardan biri de 2003 yılında sonuçlanan Fehmi Tosun davasıdır.”
Fehmi Tosun’un kaybedilişi
“Fehmi Tosun Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Çavundur köyünde yaşıyordu. Köylüler üzerinde korucu olmaları için yoğun baskı uygulanıyordu.
“Korucu olmayı kabul etmeyen Fehmi Tosun 1991 yılında köye yapılan baskında askerlerce gözaltına alındı. Uzun süre gözaltına tutuldu, işkence gördü. PKK’ye yardım ve yataklık suçlamasıyla ceza aldı. 1994’te cezaevinden çıkınca tekrar polislerce aranmaya başlandı.
“Diyarbakır’da can güvenliği olmadığı için ailesi ile birlikte İstanbul’a taşındı. 36 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995’te Avcılar’daki evinin önünden silahlı, telsizli sivil polislerce 34 UD 597 plakalı beyaz Renault marka araca zorla bindirilerek götürüldü.
“Olay komşularının ve ailesinin gözü önünde gerçekleşti. Eşi Hanım Tosun ve İHD tüm yasal yollara başvurdu. Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı inkar edildi. Ama 4 yıl sonra gözaltına alınan kardeşi terörle mücadele şubesinde ‘seni de ağabeyin gibi öldürelim mi?’ diye tehdit edildi.
AİHM süreci
“İç hukuktan sonuç alınamayınca dava AİHM’e taşındı. AKP hükümeti 2003 yılında AİHM’e yaptığı savunmada ‘Hükümetimiz Fehmi Tosun’un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Soruşturmanın eksiksiz yapılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğunu kabul etmektedir’ diyerek Fehmi Tosun’un yaşam hakkının ihlal edildiğini kabul etti.
“Fehmi Tosun’un kaybedilmesinde dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Kadir Akbıyık, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur."
Eşi, çocukları, torunları Fehmi Tosun’u arıyor
“Adalet Bakanı Ergin’e sesleniyoruz. Hükümetin 10 yıl önce AİHM’e verdiği taahhütleri de takip ediyor musunuz? AİHM’de mahkumiyetle sonuçlanan kayıp davalarının yenide yargılanmaya konu olması için hangi girişimlerde bulundunuz? Fehmi Tosun davasını zaman aşımına mı terk ettiniz?
“Hükümete sesleniyoruz. Temel insanlık yasalarına aykırı suçların cezasız bırakıldığı yerde hukuktan; devlet yetkililerinin şüpheli konumda olduğu, insanlık suçlarının üzerinin örtüldüğü yerde hakikatten; evrensel vicdanı sarsan suçların faillerinin yargıdan kaçtığı yerde adaletten; temel hak ve özgürlükleri pazarlık klonusu yapıldığı yerde demokrasiden, devletin yurttaşa karşı suç işleme serbestliğinin olduğu yerde yönetimlerin meşruiyetinden söz edilemez.
“Artık yeter. Savaş politikalarınızın iflas ettiğini kabul edin. Yurttaşların insanlık haklarını çiğneyen zihniyet ve politikalarınızı terk edin. Temel hak ve özgürlüklerimiz üzerinde uyguladığınız ambargoya son verin. Kayıplarımızın akıbetini açıklayın, faillerini yargılayın.
“Unutmayın, Hanım Tosun eşini, çocukları babasını, şimdi de torunları dedesini arıyor. Fehmi Tosun bulunana, onu kaybedenler yargılanana kadar bu dava bizim için de kapanmayacak.” (BK)