"Dünya vatandaşlığı bu yeni dönemin temelini oluşturacak diyen Başkaya, Bianet'in sorularını cevapladı.
"ABD hegemonyası çökecek"
ABD'nin Bağdat'a girmesi sembolik de olsa iktidarın değiştiğinin işareti olarak gösteriliyor. Gelinen süreç üzerine neler söyleyebilirsiniz?
İşin evveliyatından başlayalım. Çok yaygın bir kanı var: ABD'nin dünyanın süper gücü olduğu düşünülüyor. Halbuki, bu tartışmalı bir durum. ABD gerçekten askeri alanda güçlü. Dolayısıyla, diğer sektörlerdeki, sanayide ya da ileri teknoloji ürünlerinin kullanımındaki zafiyetlerini askeri anlamdaki üstünlüğüyle telafi etmek istiyor. Aslında, savaşta acele etmesinin anlamı da bu.
ABD elinde olan tek kozu kullanarak diğer alanlarda da güçlü görünmeye çalışıyor. Bunu yapabilmek içinde askeri anlamda onu dengeleyecek güç istemiyor.
Hegemonya yalnızca askeri alanla inşa edilmez, ideolojik, kültürel desteklere de ihtiyacı var. Tek alandaki üstünlük kalıcı olamaz. ABD'nin bütçe, dış ticaret açıkları biliniyor. Irak saldırısından sonra ekonomik plandaki zafiyete ideolojik ve kültürel anlamındaki zafiyetlerin de eklendiğini görüyoruz. ABD haydut devlet dediği, kendisine rakip olma istidadı olanları bertaraf etmek istiyor.
1945 sonrasında Birleşmiş Milletlerin (BM) kurulmasıyla bir düzen oluşturuldu. Japonya ve Avrupa'nın ekonomik yükselişi, Vietnam'da ABD'nin yenilebilecek güç olduğunun görülmesi derken, Irak saldırısıyla birlikte BM'nin bertaraf edildiği görülüyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?
Daha önce Birinci Dünya Savaşından sonra Cemiyet-i Akvam kurulmuştu. Orada ABD Cumhurbaşkanı Wilson'ın etkinliği vardı. Bu Milletler Cemiyeti düzenini Naziler yok etti. BM, İkinci Dünya Savaşından sonra ABD'nin önderliğinde bir oluşum. Bu klasik sömürgeciliğin tasfiyesinden sonra birçok üçüncü dünya ülkesinin Birleşmiş Milletler (BM) üyesi olması, 1950 ve 1960'larda Avrupa ve Japonya'nın ABD ekonomisiyle açıyı kapatması bununla birlikte belirli bir dönem etkinliği olan Bağlantısızlar Hareketi düşünüldüğünde ABD'nin yegane hegemonik gücü sarsılmıştı.
Bir dönem ABD'nin hegemonik güç olmaktan çıktığı bile tartışıldı. Tam bu noktada ABD, militer gücünü kullanarak BM çevresinde kurulan dünya sistemini çökertti. Aslında bu sistem 1991'den beri çöküyordu. Önce Körfez Savaşı, ardından Yugoslavya ve Somali'de yaşananlar, BM sisteminin meşruiyetini zayıflattı. Bu olaylarda ABD'nin hiçbir uluslararası hukuka riayet etmeyeceğinin işaretleri verilmişti. Sonuçta BM bundan sonra biçimsel bir varlık haline gelecek.
Irak bir başlangıç deniliyor bu neyin başlangıcı? ABD'nin bundan sonra Filistin'e ya da İran'a, Suriye'ye çeki düzen vereceği söyleniyor...
Onlar birer gerekçe. Gerekçelerin mistifikasyonu. Nükleer silahların kimlerde olduğu biliniyor. Asıl mesele, dünyaya yeni bir biçim verilerek bir olayla başkalarını korkutmak amacı güdülüyor. Kolombiya Planı dahilinde Brezilya korkutuluyor, Irak saldırısıyla Suriye ya da Kuzey Kore'ye tehdit gönderiliyor. Dolayısıyla ABD, militer güç kullanarak, mevcut duruma itirazı bastırmayı hedefliyor.
ABD "köpeksiz köyde değneksiz gezdiğini" sanıyor, köyde köpek var ve değneksiz gezmenin de o kadar kolay olmayacağını görecekler. Bunu şunun için söylüyorum: Bundan önce Afganistan'a saldırdılar, Afganistan 70'lerden beri savaş halinde, ekonomik olarak mahvolmuş bir ülke. Irak'a saldırmak da kolay. Savaşlar, ambargo, silahlardan arındırma derken askeri olarak güçsüzleştirilmiş bir Irak'a saldırdı ABD.
Bu saldırılardan sonra Amerikan karşıtlığının arttığı görülüyor. Eskiden latan olarak var olan ABD karşıtlığı pekişti. ABD bundan sonraki hareketlerinde rahat olamayacak.
Ben Kalecik Cezaevi'ndeyken gönderdiğim bir yazıya "Ateş en çok dumanı sönerken çıkar" başlığını koymuştum. Bu Fas atasözü şunu gösteriyor bence; ABD saldırıları gücünün sonucu değil, hegemonya inişe geçecektir.
Dünyanın Balkanlaştırılması
Kolombiya Planı'ndan bahsettiniz. Bolivya, Ekvador, Brezilya bu plan çerçevesinde tehdit ediliyor. Kolombiya için bölgenin İsrail'i deniliyordu. ABD'nin bütün dünyayı İsrailleştirme planı mı var? Dünyanın terörize edilmesi ve siyasi yapıların devre dışı bırakılması mı düşünülüyor?
Kesinlikle büyük devletleri, büyük güç odaklarını yok etmek istiyorlar Olabildiğince dünyanın her bölgesinin Balkanlaştırılması projesi bu. ABD denetimi sağlamak için kontrolü sağlayacak kukla rejimleri kurmayı hedefliyorlar. Tek merkezden yönetilen dünya imparatorluğu bu ama bu Toni Negri'nin anladığı anlamda değil, Negri durumdan hayır umma istidadındaydı.
Bu bildik bir emperyalist saldırı. Jean Jaures, "Bulut nasıl yağmuru içeriyorsa kapitalizm de savaş içerir" demişti. Kelimeleri yerinde kullanmak gerekir. Kapitalizm emperyalizm üretmeden varolamaz, emperyalizm de savaş olmadan yürüyemez. Kapitalizm, ürettiği sermayenin bir kısmını tahrip etmeden yoluna devam edemiyor. Bu tahribatın çeşitli araçları var ve bu araçların en kapsamlısı savaştır.
İkinci Dünya Savaşından sonra büyük bir tahribat yapıldı ve ardından gelen sistem o tahribatın üzerinde şekillendi. Irak'ı yıktılar, şimdi sermaye oranın yeniden kurulması için aç kurtlar gibi üşüşecek.
İnsanlar savaşa karşı ama işin özüne inilmediği için karşı tarafın oyununa gelme ihtimali var. Tutarlı bir savaş karşıtlığı emperyalizm karşıtlığıdır. Tutarlı bir emperyalizm karşıtlığı da kapitalizm karşıtlığını getirir. Dünyanın içinde bulunduğu dönem burjuva uygarlığıyla hesaplaşmayı gündeme getiriyor.
Bağdat'ın işgalinden sonra "fiili" savaşın bittiği havası yaygınlaştırılıyor. Burada Savaşa Hayır demek güncelliğini ve hedefini yitiren bir slogan haline gelmiyor mu?
Tabii bu medyanın sunduğu bir durum, kapsamlı bir gerilla savaşı mümkün. Aslında savaş devam ediyor. Silahlı versiyonundan bahsetmiyorum, sınıf savaşından bahsediyorum. Söylediğin açmaz var, bir dahaki fiili silahlı savaşa kadar ertelenen savaş karşıtlığı söz konusu olabilir.
Bence bunun karşısında bölgesel bloklar oluşturulması, emperyalizm aleyhtarı örgütlenmeler, emperyalizmin tesis ettiği kukla rejimlere karşı mücadele gündeme getirilmeli. Bir kere insanların kafasına şunu sokmalı. Bu dünya ülkelerden ibaret değil, gerici milliyetçiliklerinin aşılması ve bir tür dünya vatandaşlığı oluşması zamanı geldi.
Eğer dünya vatandaşıysak, dünyanın her sorunuyla ilgilenmemiz gerekir. Bu yeni bir dönemin de başlangıcı, dünyadaki insanlar sorunlara ilişkin daha çok soru sormaya başlayacak.
Karşı duruşların gelişeceğinden bahsediyorsunuz...
Tarihe baktığınızda da ne zaman bir saldırı varsa bir karşı saldırının da olduğu görürsünüz. Eşyanın tabiatı da böyle. Şimdi böyle bir döneme giriyoruz. ABD'nin askeri saldırısı, neo-liberal ekonomik saldırı, ideolojik hegemonya kurmaya ilişkin saldırı bütün bunlara karşı bir saldırıyı da tetikliyor.
United Nation bitti United People başladı
Bir kavram kullanmak gerekirse, James Petras'ın "United Nation yerine United People gündeme gelecek sözü anlamlı gibi...
Olan şu; bugün Westfalya Anlaşması sonrası devletler arasında yaratılan hukuk sistemi çöktü. Zaten bu Westfalya Barışı, BM, hepsi emperyalist ülkelerin kurduğu sistemlerdir. Buraya gelinceye kadar Bağlantısızlar Hareketi'nin karizmatik önderleri bertaraf edildi, kurdukları hegemonik düzeni tehdit eden birilerini istemiyorlardı. Yeni bir çağ başlıyor olabilir. Devletlerin sözünün olduğu bir yapı değil, halkların iletişimini öngören bir mekanizma oluşmasının zamanı geliyor.
ABD nin yeni nizamında Türkiye gibi ülkeler nasıl konumlanacak, küresel hegemonyaya yapışan ülkeler sınıfına mı girecek Türkiye.
Emperyalizm bir hiyerarşiyi de barındırıyor. Benim kompradorlaşmış dediğim rejimler var, bu rejimler, mutlaka emperyalizm safında yer alırlar. Türkiye ne zaman Ortadoğu ya da üçüncü dünya halkları emperyalizme karşı isyan ettiyse hep emperyalizmin saflarında yer almış. En son Bandung Konferansı'nda Türk dışişleri ABD'nin propagandacısı gibi çalıştı. Bağlantısızlar Hareketini aslında Türkiye'nin desteklemesi gerekiyordu, bu Türkiye'nin ilk ulusal kurtuluş savaşı veren ülke efsanesinin de niteliğini gösterir bence.
Mesela Türkiye, BM'nin Cezayir'in bağımsızlığının oylamasında Fransızların yanında yer aldı. Süveyş krizinde İngiliz ve Fransızların yanındaydı, Irak'taki tavrı malum. Hava sahası açıldı, Türkiye yardım ve yataklık suçu işledi. Bence bundan sonra kompradorlaşmış rejimlerin işi zorlaşacak.
Önümüzdeki dönemde Arap rejimleri her ne kadar ABD tarafından da hizaya getirilmek istense de yönetici sınıflarına karşı isyanlarla karşılaşacak.Bu dönemde yeni bir mücadele üslubu, etiği geliştirilmesi gerekiyor.
Bu üslubun yenileşmesi GATT gibi uluslararası anlaşmaları gündeme alarak olacak gibi görünüyor. Türkiyeli sosyalistlerin üslup konusundaki tavrını nasıl görüyorsunuz?
Benim söylemek istediğim şu; bir paradigmanın çöktüğü zaman paradigmanın bütün unsurları çöküyor. Geleneksel solun mücadele yöntem ve araçları işlevsiz hale geldi. Yeni bir retorik oluşturmak gerekir derken bunu söylemek istiyorum.
Bizim en büyük sorunumuz, ütopyamız aşılması, paradigmamızı kurarken eski üslupla yapılamayacağı çok açık. Bence bundan sonra yeni bir sosyalist mücadele etiği oluşturulmalı. İnsanlığın sorunlarının evrensel hale geldiği görülüyor. Kimse kendi sorununu tek başına çözemez, dünya vatandaşlığı dediğim de bu.
Her olayın bizi ilgilendirdiğini düşünmemiz gerekiyor artık. Dünya vatandaşlığı kavramının mücadeleye geliştirmeye imkan verdiğini söylemek istiyorum .(NK/BB)