31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalırken, partilerin adayları da belirlenmeye devam ediyor.
Hemen her seçimde dezavantajlı grupların başında gelen engelli yurttaşlar, ne siyasi temsiliyet ne vaatler ne de oy kullanma süreçlerinde gözetiliyor.
Örneğin, engelli yurttaşların oy kullanma şablonlarında Braille (görme engelli insanların okuyup yazması için kullanılan alfabe) kullanılması talebi halen karşılanmadı. Yerel yönetimlerin en büyük eksiklerinden olan erişilebilirlik konusu da hala gündeme gelmiş değil.
ENGELSİZ ERİŞİM DERNEĞİ'NDEN TANITIM VİDEOSU
Görme engelliler seçim günü oy şablonlarını nasıl kullanacak?
Ankara Yenimahalle’de ise engelli yurttaşların siyasette temsilinin 'sembolik' olmasından rahatsız olan bir meclis üyesi adayı var.
“Engelleri ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak için mücadele edeceğiz” diyen cam kemik hastası Elif Gamze Bozo, engellileri siyasette temsil etmek için Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Yenimahalle Belediye Meclis üyesi adayı oldu.
Bozo ile engellilerin siyasetteki temsilini, siyasetçilerin engelli haklarına bakış açısını ve adaylık sürecini konuştuk.
"Erişebilir olmadığı için okula kayıt yaptıramadım"
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Elif Gamze Bozo, 1984 yılında Ankara'da dünyaya geldim. Cam kemik hastasıyım. İlk ve ortaokulu her öğrenci gibi örgün öğretimde okudum. Ama tabii bu süreçte okula alınmak istemedim. Hastalığım nedeniyle, engelli olmam nedeniyle uzun uğraşlar sonucunda ailemin mücadelesi sonucunda okula alındım.
Sağlık sorunlarımdan dolayı açık lisede eğitimime devam ettim. Çünkü o zaman da okula alınmamıştım. Hem okulda istenmiyordum hem de sağlık sorunlarım gittikçe artmaya başlamıştı. Bel kırıkları ve kaburga kırıklarım oldu.
Daha sonra Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Hakla İlişkiler ve Gazetecilik bölümünü kazandım. Aslında Hacettepe Üniversitesi Radyo-Televizyon bölümünü kazandım ama maalesef okul koşulları erişebilir değildi. Rektörlük de bununla ilgili hiçbir şey yapmak istemediğini belirtince o dönem kaydımı yaptıramadım. Açıköğretimden devam etmek zorunda kaldım.
Görme engelli öğrenciye LGS'de yanlış kitapçık: MEB 'mahkemeye gidin' dedi
Üniversite yıllarında bir gazetede yazmaya başladım. Siyaset o dönemlerde hayatımda vardı. Zaten gazetecilik alanında olan birinin hayatında illaki siyaset oluyor. Ben de siyasetin içinde o dönemlerde daha aktif olmaya başladım.
Daha sonra ulaşım sorunumdan dolayı bir çağrı merkezinde çalıştım ve buradan emekli oldum. 2008 yılında CHP'ye üye oldum ama çok aktif değildim. Çünkü çalışma hayatım zorlu ve çok yorucuydu.
Emekli olmaya yakın, işçi ve engelli işçilerin haklarının neler olduğunu öğrenmek için bir işçi sendikasına üye oldum.
"Aktivistlik, farkında olmadan üstlendiğim bir sorumluluk"
Engelli hakları savunuculuğu süreciniz nasıl başladı?
Eğer engelliyseniz ve sürekli mücadele halindeyseniz ister istemez bir öz savunuculuk yapıyorsunuz. Öz savunuculuk yaptığınız zaman “bununla ilgili bir mücadele vermeliyim ve bu mücadeleyi de diğer engelli arkadaşlarıma duyurmalıyım” diyorsunuz. Akrabalarım arasında bir tek engelli ben değilim. Etrafımda engellik olgusu yoğun bir şekilde var. Dolayısıyla hep bu yönden mücadele ettim. Sürekli mücadele içindeydim ve aktivistlik, farkında olmadan üstlendiğim bir sorumluluk haline geldi.
"Siyasette üstten konuşan bir dil var"
Meclis üyeliği adaylığına gelirsek, aday olma fikri nasıl ortaya çıktı? Nasıl eksiklikler gördünüz? Neden aday oldunuz?
Gazetecilik yaparken siyasetin içerisindeydim. Siyasetçilerin engellilere karşı bakış açısını görüyordum. Siyasetin engelliler üzerinde kurduğu bir dil var. Ben açıkçası o dilden rahatsızım. Bu dilin bir noktada kırılması gerektiğine inandım. “Sevgi her engeli aşar”, “Hepimiz birer engelli adayıyız”, “Engelli sorunları siyaset üstüdür” gibi kalıplaşmış ama daha üstten konuşan bir dil var.
Engellileri, muhtaçlıktan hala çıkarmayan ve sürekli birilerine bağımlı hale getiren bir siyasi yapı var. Hak temelli mücadeleden uzaklaşmış, insan haklarından uzaklaşmış. Hukuktan uzaklaşmış, hukukun üstünlüğünü tanımamış bir siyaset var.
Engellilerin siyasetteki temsili/yetsizliği
Ben muhabir olduğum zamanlarda siyasetçilere muhabir olduğumu ispatlayamıyordum. Sürekli onlardan bir şey istiyormuşum gibi bir bakışları vardı. Siyasetçilerden bir şey isteyebilirim de bu en doğal hakkım. Bana tekerlekli sandalye vermeleri gerekiyor. Sağlık hakkıma erişimimi kolaylaştırmaları gerekiyor. Bunu da yardım temelli bakış açısından çıkartmamız gerekiyor. Siyasetçiler hak temelli bakış açısına sahip olmalı. Mesela siyasetçiler, tekerlekli sandalye veriyor belki ama o sandalyeyi kullanacak yollar yok.
Siyasette olma isteğim de görüntü amaçlı değil. Engelli hakları savunuculuğu yapmak, engelli haklarının ne olduğunu siyasetçilere de anlatmak için siyasette olmak istiyorum. Siyasetçilerin insan hakları onuruna yaraşır bir şekilde bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor.
Psikolog Şenocak: Haberler ‘yardım temelli’ toplum yaratıyor
"Engelli kadınlar daha çok eve kapatılıyor"
Bir de engelli erkekler ile engelli kadınlar arasında ciddi farklar var. Engelli kadın oranı Türkiye'de engelli erkeklere göre daha yüksek. Fakat engelli erkekler sosyal yardımlardan daha fazla faydalanabiliyor. Engelli kadınlar daha çok eve kapatılıyor. Engelli kadınların okuma yazma seviyesi daha düşük, istihdam oranları daha düşük.
Kısacası ben, engelli kadınların haklarını savunmak istedim. Çünkü toplumsal cinsiyete dayalı bir eşitsizliğin olduğunu görüyorum. Tüm partilerde engelli erkekler daha yoğun ama engelli kadınlar yok denecek kadar az, hatta iç yok. Engelli bireylerin, özellikle engelli kadınlar siyasetin içerisinde olması gerekiyor. Yerel yönetimlerde çok iş var.
Görme engelli kadınlar: Vücut bütünlüğümüz yok sayılıyor
"Siyasetin içinde belki de bir devrim başlatmış olacağım"
Şimdiye kadar adaylık sürecinizde ayrımcılık ve zorluklarla karşılaştınız mı?
Açıkçası ilk önce benim ön seçimde bu kadar oy alacağımı hiç düşünemediler. Açıkçası partideki bazı kişilerin biraz da şaşırdıklarını hissediyorum. Ön seçim için çok ciddi bir çalışma yaptım. 1369 oy aldım, 17'nci sıradan meclis üyesi adayı oldum.
Ön seçimden sonra “Yorulursun”, “Siyaset yorucudur” dediler ama ön seçime girerek zaten ben çok yoruldum. Bir cam kemik hastası olarak da açıkçası kendimi riski attım ama vazgeçmeyeceğim. Siyasetin içinde belki de bir devrim başlatmış olacağım.
Yorulmadığımız bir iş yok. Ben sonuca odaklanıyorum, günün sonunda ben bir şey başarabilmiş miyim? Önemli olan o. Bu süreç, tek başıma çıktığım bir süreç değil. Engellilere yönelik çalışma yapan sivil toplum örgütlerinden de çok destek aldım. Engellilerin temsiliyetini göstermeden bunu bir başarı olarak görmüyorum. Daha yolumuz çok uzun.
"Partilerin binaları bile erişilebilir değil"
Meclis üyesi seçilirseniz projeleriniz neler olacak?
En çok yerel yönetimlerin erişilebilirlik sorunlarını çözmemiz gerekiyor. Bir cam kemik hastası olarak ciddi anlamda çok zorlandım. Kaldırımlar, yollar, su mazgalları, çukurlar ciddi anlamda bizlere büyük bir sorun teşkil ediyor.
İzmir'de görme engellilerden toplu taşıma eylemi
Partilerin temsilcilikleri, ilçe başkanlıkları, il başkanlıkları erişebilir değil. Partiler bunu kendi alanları için uygulamamış. Bunları göstermek istiyorum.
Bir diğer önemli konu da şu: Sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde istihdam projelerini nasıl üretebiliriz? Ama özellikle engelli kadınların istihdamı ve eğitimi noktasında neler yapabileceğimizi ve yerel yönetimlerde neler yapılması gerektiği konusunda da projelerim olacak.
Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Sesimizin daha fazla duyulduğu, kimsenin geride bırakılmadığı bir gelecek için bir arada durarak engelleri ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak için mücadele edeceğiz.
(AD)