Fotoğraf: Pexels
Yolda yürüyorsunuz, hiçbir şey demeden birisi gelip kolunuza giriyor ve sizi yönlendirmeye başlıyor. Tepkiniz ne olurdu? Görme engelli kadınlar, sokakta sıklıkla bu durumla karşılaşıyor. Çünkü görme engelli oldukları için cinsiyetsizleştiriliyor ve birey olarak görülmüyorlar.
Görme engelli kadınlar, toplumun onları cinsiyetsizleştirdiğini, toplumda nasıl ön yargıların olduğunu, sokakta ve evde nelerle karşılaştıklarının bianet'e anlattı.
"Engellinin cinsiyeti olmaz algısı var"
Engelsiz Erişim Derneği, Eğitimde Görme Engelliler Derneği ve Altınokta Körler Derneği'nde aktivist olan Avukat Sevgi Mart, toplumun engelli kadınların aşk yaşayamayacağını, aile kuramayacağına dair önyargıları olduğunu şu ifadelerle anlattı:
"Toplumda engellinin cinsiyeti olmaz gibi bir algı var. Kadınlar söz konusu olduğu zaman örneğin, bir aşk ilişkisinden bahsederken, sizin böyle bir ilişki yaşama ihtimalinizin olmadığı hele bir de o kişinin herhangi bir engeli yoksa sizinle sadece acıdığı için birlikte olduğunu düşünüyorlar.
"Çocuk sahibi olmak istediğinizde bir kadın olarak çocuk sahibi olma ihtimaliniz olmadığı, çocuğu büyütemeyeceğiniz, annelik yapamayacağınız yönünde bir algı var."
"Engelliler birey olarak kabul edilmiyor"
"Sokakta hiç kimse, gören bir kadının koluna girip onu sürükleyemez. Haberi olmadan elinden tutamaz ya da ona belli bir mesafeden daha yakın yürüyemez.
"Ama görme engelli kadın söz konusu olduğunda biri kolunuza girip 'nereye gidiyorsun, gel ben seni götüreyim', elinizi tutup 'gel haydi beraber yürüyelim' diyebiliyor.
"Vücut bütünlüğünüzü, vücut dokunulmazlığınızı ihlal edecek şekilde sürüklemeler yapabiliyorlar. Çünkü saygı gösterilmesi gereken biri değilsiniz. Bir kadın değilsiniz. Bir çizginiz, bir sınırınız yok. Dolayısıyla istedikleri gibi her türlü müdahalede bulunma hakkını kendilerinde görüyorlar.
"Ev kadınlığı yaptığınız zaman, evde yaptığınız hiçbir şeyi sizin yapmadığınız, sizin yapamayacağınız yönünde algıları var.
"Engelliler birey olarak kabul edilmiyor. Birey olmadıkları için de ona bir cinsiyet atfedilemez gibi bir algı var."
Sadece engelinden ibaret görülüyor
Görme engelli kadınların cinsiyetsizleştirilmesinin nedenlerinden birinin toplumun cinsel tabularından kaynaklandığından bahseden Eğitimde Görme Engelliler Derneği Eğitim ve Öğretim Sekreteri Psikolojik Danışman Şeyma Büyükurvay şunları söylüyor:
"Cinsiyetsizleştirmenin en büyük sebebi, insanlar engelli birini yalnızca engelinden ibaret görüyor. Düşünüyor ki bence engelliysen hayatın mahvolmuştur. Ne cinsel, ne romantik, ne eğitimle ilgili bir ihtiyacı vardır. Bir insanın başka bütün ihtiyaçlarını yok sayıyorsan, bütün gerçeğini yok sayıyorsan, o alanla ilgili haklarını da temin etmek için o kadar çabalamaya da gerek kalmaz. Acırsın geçer biter.
"Öncelikle toplumun, engelliliğin hayatı mahveden bir şey olmadığını öğrenmesi gerekiyor. Sonrasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin yayılması ve bunun için de cinselliğin tabu olmaktan çıkması gerekiyor. Engelliliğin normalleşmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin yayılması gerekiyor."
"Toplumda üstenci bir bakış açısı var"
Eğitimde Görme Engelliler Derneği ve Engelli Kadın Derneği aktivisti görme engelli Canan Çam Yücel ise yardım odaklı bir toplumun engellilerin birey olarak görülmemesine neden olduğunu dikkati çekiyor:
"Size sorulmadan bedeninize dokunulması, elinizin tutulması, belinizden tutulması gibi hareketlerle karşılaşabiliyorsunuz. Bu durumlar aslında bir nevi sizin beden sınırınızı da tanımadıkları ve sizi bir birey olarak görmedikleri anlamına geliyor.
"Engelli bireyler sürekli yardım edilmesi gereken, mağdur olan her zaman birileri tarafından bir yerden bir yere götürülmesi gereken fiziksel olarak desteklenmesi gereken kişiler olarak algılanıyor. Bu, üstenci bir bakış açısına sebep oluyor."
"Yardım temelli bakış açısı en aza indirgenmedikçe hatta ortadan kaldırılmadıkça hak temelli bakış açısının kazanılması ülkemizde çok zor. Engellilik ve yeti farklılığı söz konusu olduğunda buna karşılık gelen eşitliğin karşısında duran sözcük yardımmış gibi gösterildiği için hak sözcüğünün anlam bulması için çok fazla çalışmak ve toplumu erken yaştan itibaren bilinçlendirmek gerek."
"Baston süs değil!"
Ankara Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Emir Öksüz engellinin yardıma muhtaç olduğunu düşünmenin temel hata olduğunu vurguluyor ve bu durumun görme engelli kadınları nasıl etkilediğini anlatıyor:
"İnsanlar bizim tek başımıza yürüyebileceğimizi düşünmüyor. Oysaki çoğumuz nereye gittiğimizi biliyoruz. Elimizde baston var. Bastonu süs olsun diye taşımıyoruz. Baston, önümüzde bir basamak mı var, ağaç mı var, duvar mı var söyleyen bir araç. İnsanların temel yanılgısı 'yardım etmem lazım' ön yargısı. Temel hata bir engellinin sürekli yardıma muhtaç olduğunu düşünmek."
"Baskılar, engelli kadını iki yönde etkileyebilir. İlki, 'evet doğru ben nasıl yapacağım' gibi çaresizliğe, umutsuzluğa kapılma ve kendini bu rollere layık görmeme gibi düşüncelere kapılmak. Sağlamcı bakış açısını benimsemek ve onlarla aynı şekilde düşünüp kendi değerini bu bakış açısıyla belirlemek. Bunun psikolojik etkileri kaygı ve depresyon olur.
"Başka bir yönden de bunları yapabildiğini göstermek için engelli kadınlar, görme engelli kadınlar 'sağlam' bireylerle 'yarışa' girebilir. Beklentileri karşılanamayacak şekilde yüksek tutarsak bu sefer de bu beklentileri karşılayamadığımız için kendimize yetersiz hissedebiliriz.
"Engellilerin karar alma süreçlerine katılımını ve karar alıcılar arasındaki temsiliyetini arttırmak çok önemli."
(AD/AÖ)