Ortaöğrenim ile yükseköğrenim arasında entegrasyon olmadığını belirten Erdin, "Bu sınavın bilgiyi ölçmediği açık; sınav sadece bir sıralama sınavı" dedi.
Sorunun çok boyutlu olduğunu vurgulayan Erdin, "türban, imam hatip gibi meselelerin esas sorunların tartışılmasını engellediğini; kaliteli eğitim talebinin yükseltilmesi gerektiğini" söyledi.
Öğrenmeyi bilen, eleştirel bakabilen, merak eden, rasyonel düşünen öğrenciler yetiştirebilmek için ilk, orta ve yüksek öğrenimi kapsayan köklü reformlar yapılması gerektiğinin altını çizen Erdin, "Herkes sorunları biliyor ama kimse koltuğunu bırakmak istemiyor" dedi.
"Bütün çocuklar zorla aynı yöne kanalize ediliyor"
Erdin, herkesin üniversiteye girmesi gerekmediğini fakat meslek liselerine ve meslek yüksek okullarına olan talebin devamlı düştüğünü söyledi.
"Kimin ne için eğitildiği belli değil" diyen Erdin, "Her çocuğun ayrı bir kafa yapısı ve hayat anlayışı, hayattan farklı beklentileri var. Eğitim bu beklentileri gerçekleştirecek bir sistem olmalı. Ama şu an bütün çocuklar zorunlu olarak belli alanlara kanalize ediliyor" dedi.
Ortaöğretim boyunca, birkaç kere, Türkiye çapında çocukların yönelimini ortaya çıkaracak bilgi ölçme sınavları yapılmasını öneren Erdin, "Çocuklar kendilerini tanımalı ve nereye yönleneceklerine kendileri karar vermeli; aksi takdirde yine zengin şehirli çocuklar üniversiteye yollanacak, yoksul çocuklarsa kendi hallerine bırakılacak; hiçbir şey değişmeyecek" dedi.
Kaliteli eğitim talebi
Eğitimin Türkiye'nin en önemli sorunu olduğunu vurgulayan Erdin problemin çok boyutlu olduğunu, çözümün de çok boyutlu düşünülmesi gerektiğini belirtti.
"Kurumlararası ortak çalışmalar yürütülmeli" diyen Erdin "Tek bir iktidarın ya da bir kesimin; YÖK'ün çözebileceği bir sorun değil bu. Ekonomik, sosyal ve siyasal boyutları var" dedi.
Eğitime daha fazla kaynak ayrılmasını; katılımcı bir sistem oluşturulmasını ve "parasız eğitimi de içeren 'kaliteli eğitim' talebinin" tüm taraflarca gündeme getirilmesini isteyen Erdin, "Gerekli altyapıyı sağlamak, okullaşma oranını arttırmak, okulların donanımını arttırmak, öğretmen ve öğretim üyesi yetiştirmek devletin görevi" dedi.
Erdin, eğitim kurumları arasında da eşitsizlik olduğunu, bunun öğrencilere de yansıdığını söyleyerek "Kars'taki bir çocukla, kolejde okuyan bir çocuğu ya da Boğziçi üniversitesiyle Anadolu'da üzerine sadece bir tabela asılmış bir binayı bir tutmak mümkün değil" dedi.
Erdin, öğrencinin, özellikle yüksek öğrenimde, ancak bir "cezalandırma materyali" olarak görüldüğünü; bir tek ceza verileceği zaman hatırlandığını söyledi. Erdin, YÖK'ün yarattığı baskıcı yönetim şeklinin de değişmesi gerektiğini vurguladı.
"Tablo korkunç"
Eğitilmiş insan gücünün çağın gereği olduğunu vurgulayan Erdin, "Eğitim alanında köklü reformlar yapılmadığı, hesap sorma kültürü yerleşmediği sürece bu tıkanıklık aşılamayacak" dedi.
Türkiye'de yaklaşık 700 bin öğretmen, 75 bin öğretim elemanı ve 16 milyon öğrenci olduğunu; ÖSS'den 30 binden fazla öğrencinin sıfır puan aldığını ve sınava giren her 10 öğrenciden dokuzunun dışarıda kaldığını hatırlatan Erdin "Bu tablo korkunç; toplumsal bir felaket" dedi. (EÜ/BB)