Haberin İngilizcesi için tıklayın
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu Üyesi Dr. Ali Özyurt ile üç doktorun intiharıyla gündeme gelen sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını konuştuk.
30 ve 31 Ekim’de İstanbul’da tıp fakültesi öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu, Adana’da Asistan Doktor Ece Ceyda Güdemek ve Batman’da Kalp ve Damar Cerrahı Engin Karakuş intihar etmişti.
TIKLAYIN - Doktor İntiharlarının Ardından Sağlık Emekçileri Çalışma Koşullarını Anlattı
2003’te İstanbul’da, Halk Sağlığı alanında 800 hekimle iş doyumu ve tükenmişlik çalışan Özyurt, sağlıkta dönüşüm programının da başlamasıyla birlikte o günden bugüne özellikle sağlık çalışanlarında tükenmişliğin gittikçe arttığını söylüyor.
Hekimlerde intihar eğilimlerinin yanı sıra stres kaynaklı hastalıkların da çok yaygın olduğunu belirten Özyurt, temel sebepleri sağlığın piyasaya açılması, iş koşulları ve mobbing olarak sıralıyor.
“Daha çok hizmet daha az insanla veriliyor”
"İş koşulları, çalışma ortamı, çalışma saatlerinin yüksekliği ve iş doyumsuzluğu gibi nedenler tükenmişliğin nedeni olabilir. Sağlığın piyasaya açılması bir diğer sebep.
“Kapitalizmin kriziyle beraber daha çok hizmetin daha az insanla yapılarak fayda sağlanması söz konusu. Bu da insanların kapasitesinin aşımına yol açıyor.
“Bugün Avrupa'da haftalık çalışma saatleri 36'dır. Türkiye'de çalışma saatleri 40, sağlık çalışanlarındaysa 45. Ancak fiili olarak çalışma saatleri haftalık 90 saate kadar çıkıyor.
“İnsanlar gününün önemli bir kısmını işte geçiriyor. Uykuyu ve ulaşımı çıkardığımız zaman kendine ayırdığı zaman belki de bir saat bile değildir.
“Hasta muayene süresi 20 dakika yerine yedi dakika”
"Yasalar bir hekimin günde 20 tane hasta bakacağını söyler. Yani bir hastaya ayrılacak zaman yaklaşık 20 dakikadır. Hastayı alırsınız, hikayesini dinler, muayenesini yapar, tetkiklerine bakar uyarılarınızı yaparsınız. Bu bizim mesleğimizi yapmamız için gerekli olandır.
“Fakat Türkiye'deki merkezi randevu sistemi 10 dakikada bir randevu veriyor. Ortalama beş ila yedi dakika arasında günde milyonu aşan sayıda hasta bakılıyor.
“Dolayısıyla hekimler normalin üç, dört katı üstünde çalışıyor. Hem nitelikli sağlık hizmeti sunamıyor, hastaya yararlı olduğunu düşünemiyor. Hem de kendini otomata bağlamış bir fabrika işçisi gibi hissediyor.
“Yöneticiler baskı unsuru olabiliyor”
"Mobbing veya yıldırma bir diğer sebep. Yönetici mobbingi denen bir şey var. Yöneticiler orada hükümetin ya da işverenlerin komiserleri gibi oluyor.
“Bu görevi yapmadıklarında koltuklarından olacaklarını bildikleri için ne yazık ki çalışanların üzerinde sürekli bir baskı ve tehdit unsuru olarak duruyorlar.
“Bizim adımıza ulusal sağlık otoritesi karar veriyor”
"Hekimlik mesleğine giren insanlarda idealizm ön plandadır. Para kazanma ve zenginleşme arzusu beşinci sıraya düşüyor. İnsanlığa hizmet ön planda. Fakat idealizm ve gerçekler her zaman örtüşmüyor.
“İnsanlar gerçek hayatla yüzleştikleri zaman intiharlar ve depresyonlar açığa çıkıyor. Sistem içerisinde benim değil ulusal sağlık otoritesinin etkisi var. Hayal ettiklerini değil sistemin parçası olarak yaşamaya mecbur kalıyorlar.
“Tıpkı bir fabrika gibi işliyor ve biz sağlık çalışanları da burada araçsallaştırılıyoruz. Oysa bizim mesleğimiz daha nitelikli ve beyin gücüne dayanan bir meslek.
“Kısır döngünün içinde tükeniyorlar”
"Bütün bunlar nedeniyle hekimler arasında intihar girişimleri ve intiharlar genel nüfusa göre çok daha yüksek. Tükenme, doyumsuzluk, ilaç ve madde bağımlılığı, depresyon ve hastalık gibi sorunlarla karşılaşıyorlar.
"Yapılan çalışmalar, hekimlerin tatilde olduğunda, çalışmadığında kendi psikolojik sorunları olmadığını, tamamen işe bağlı depresyonlar yaşadıklarını gösteriyor.
“Bazen görev başında aşırı çalışmaktan, bazen intihardan bazen de ilaç ve benzeri bağımlılıkla aşırı dozdan ölüyorlar. Bir kısmı işini bırakıyor, bir kısmı eşinden ayrılıyor. Çok yüksek boşanma oranları var. Ailevi sorunlar yaşıyorlar.