"Kuzey ülkelerinin çekinik kaldığı en önemli alan kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele. Son dönemde ilerleme olsa da, bu konunun siyaset gündemine taşınmasında yaşanan tereddüt şaşırtıcı."
Kuzey Ülkeleri Toplumsal Cinsiyet Enstitüsü'nün (Nordic Gender Institute-NIKK) yöneticisi Solveig Bergman, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda örnek gösterilen Norveç, İsveç, Finlandiya, İzlanda ve Danimarka'da da kadınların mücadelesinin sürdüğünü bianet'e bu örnekle anlattı.
"Sorun sürse de, kadınların özellikle siyasette eşit temsilinin sağlanması, kadın dostu politikaların üretilmesini kolaylaştırdı."
Eşitlikte birinci ama şiddet sürüyor
Birleşmiş Milletler'in kadına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırma sözleşmesinin Norveç'le ilgili geçen yıl hazırladığı yedinci değerlendirme raporunda şu bilgiler var:
2005'te yapılan bir ankete göre dört kadından biri eşinden ya da birlikte yaşadığı erkekten en az bir kez şiddet ya da şiddet kullanma tehdidi gördü. 2003'te polise rapor edilen kadına yönelik şiddet vakalarının sayısı 3 bin 890'nken 2005'te bu sayı 4 bin 348'e çıktı. Fakat raporda bu artışın şiddetin görünür olması ve kadınların şikayette bulunmaktan çekinmemesiyle ilgili olduğu belirtildi.
4 milyon 700 bin nüfuslu ülkede sekizi belediyelere, 44'ü özel toplam 52 danışma merkezi var.
Geçtiğimiz günlerde açıklanan Dünya Ekonomik Forumu'nun toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinin ilk dört sırasında bu ülkeler vardı. Danimarka da yedinci sırada. Türkiye'yse, 130 ülkeyi kapsayan ve ekonomik hayata katılım, eğitime erişim, karar mekanizmalarında temsil gibi kriterleri göz önüne alan endeksin 123. sırasındaydı.
İşçi ve kadın mücadelesi
"Kuzey'in kadın-erkek eşitliğinde ilerlemesi kısmen işçi hareketinin, kısmen de kadın hareketinin kazanımları sayesinde gerçekleşti. İşçi hareketi eşitlik ve adalet –eşit işe eşit ücret- için bastırırken kadın hareketi de kadınların özgürlüğü ve erkeklerin de eşit sorumluluk almasını sağlamakta –örneğin çocuk bakımında- başarılı oldu."
1995'te hükümetlerin ortak kararıyla Oslo Üniversitesi bünyesinde kurulan NIKK'in araştırmacılarından Trine Rogg Korsvik de, kuzey ülkelerinin başarısını böyle açıkladı.
Bergman, 1970 ve 1980'lerden bu yana gerçekleşen ilerlemenin özgün bir "devlet feminizmi"ne yol açtığını vurguladı.
"Kadınların siyaset, eğitim ve istihdama katılımıyla birlikte gündeme yoğunlaşarak giren toplumsal cinsiyet eşitliği tartışması, kadın hareketinin ağırlık kazanması ve devletin de destek vermesiyle büyüdü. Bu devlet feminizmi, refah devletinin kadın dostu politikalar oluşturmasına yol açtı. Bugün toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumun yararına olduğu konusunda bir fikir birliği var."
Bergman'ın, kadına yönelik şiddetle mücadele dışında öne çıkardığı iki sorun alanı daha var:
- İstihdamda kamu ve özel sektör arasında ayrım var. Kadınlar sosyal hakların güçlü olduğu kamu sektöründe ağırlıkta, erkeklerse kazancın yüksek olduğu özel sektörde. Ayrıca eşit işe eşit ücret konusunda gidilmesi gereken uzun bir mesafe var.
- Siyasette değilse de, ordu, kilise ve iş hayatının; kısmen de akademi ve kültürel kurumların tepe noktaları erkek egemenliğinde.(EÜ)