Uzmanlar, Türkiye'de imzalanmasının üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen kimsenin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nden (ÇHS) haberi olmadığını; bir çocuk politikası bulunmadığını vurguladı.
Prim borcu yüzünden sağlık hizmeti alamayan Bağ-Kur'lular ve çocuklarıyla ilgili düzenleme yapılması ve hükümetin Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısına 18 yaşından küçüklere sosyal güvenlik sağlanması vaadini yerine getirmesi de talepler arasındaydı.
Sempozyuma akademisyenlerin yanı sıra çok sayıda kamu görevlisi ve idareci de katıldı.
Devlet sorumluluğu üstünden atıyor
Dün (2 Haziran Perşembe) Belediye Meclis Salonunda yapılan oturumda konuşan Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu (SPF) (http://www.bianet.org/2005/04/11/58701.htm) kurucularından Prof. Ayşe Buğra yoksulluğun sadece bir gelir sorunu olmadığını; mücadelenin "vatandaşlık hakları" temelinde yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu ve Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü İsmail Barış "dağılan aile yapısı ve bunun çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri"ne vurgu yaptı ve aile yapısını güçlendirecek önlemleri çözüm önerisi olarak sundu.
Buğra ise "çocuklarına ailelerine gönderip ellerine de para tutuşturmanın" sorunu çözmeyeceğini belirtti:
"Kurum bakımının pahalı olduğu önermesi yanlış. Soruna para meselesi olarak bakamayız. Yoksulluğun tanımı sosyal dışlanmadır. Bireysel hayırseverlikle insanların karnı doyar ama bu eşitsiz bir ilişki ve sosyal dışlanmayı ortadan kaldırmaz. Hepimize düşen sorumluluk tekil çözümler aramak yerine devleti göreve çağırmak".
Barış, konuşmasında çocuk yoksulluğuyla mücadelede yerel yönetimlere büyük sorumluluk düştüğünü belirtti.
Beş bakanın bir araya gelerek oluşturduğu çocukları sokaktan kurtarma projesiyle ilgili 15-16 Haziran'da BM Çocuklara Yardım Fonu'yla (UNICEF) bir toplantı yapacaklarını söyleyen Barış, halen İstanbul'da uygulanan projenin diğer illere de yaygınlaştırılacağını anlattı.
Yoksullar daha az yaşıyor
Buğra ve ondan sonra söz alan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Prof. Şükrü Hatun, genel yoksulluğun çocukların yoksulluğundan ayrılamayacağını vurguladı.
Buğra'nın sosyal dışlanma vurgusunu Prof. Hatun "Yoksulluk bedene kazınan, bedende cisimleşen bir şey" diye tamamladı:
"Yoksullar daha sık ve daha ağır hasta oluyor; daha az yaşıyor; yoksulların çocukları daha fazla ölüyor; daha fazla sigara, daha fazla içki kullanıyorlar...".
Doğu Batı'dan iki kat yoksul
Hastaneden karşılaştığı hastalardan örneklerle devam eden Hatun, "çocukları hastaneye getiren sebebin anne-babalarının yoksulluğu olduğunu" belirti:
"Tek sebebi yoksulluk olan beslenme yetersizliği bir çocuğun tüm hayatını etkiliyor. Gelişiminin büyük bölümünü tamamladığı ilk üç yılda yeterli beslenemeyen bir çocuk hayatının kalanını bunun getirdiği dezavantajla sürdürüyor".
Hatun, Türkiye'de son 10 yılda bebek ölüm oranı gibi verilerde iyiye doğru önemli gelişmeler olmasına rağmen bölgesel eşitsizliklerin hala sürdüğünü vurguladı.
Ekonomik kriz nedeniyle işyerini kapatmak zorunda kalan Bağ-Kur'luların ve çocuklarının prim borcu yüzünden sağlık hizmeti alamadığını söyleyen Hatun'a İsmail Barış konuyla ilgili düzenlemenin hükümetin gündeminde olduğunu söyleyerek cevap verdi.
Hatun "Yoksulluk insanları pasif ötenaziye itiyor. Tedaviyi karşılayamayan insanlar çaresiz çocuklarını eve götürüp ölmelerini bekleyecek hale düşüyor" dedi.
Son 20 yılda izlenen neo-liberal politikalar yüzünden yoksulluğun arttığını söyleyen Buğra'ya katılan Hatun, "UNICEF ilk defa bu sene hazırladığı rapora 'Çocukluk Tehdit Altında' başlığını koydu. Bu evrensel bir sorun" diye ekledi.
Hatun'dan sonra konuşan SHÇEK'ten Hasan Mutlu kurumun çalışmalarını anlattı. Mutlu da Barış gibi, kurum bakımından ailelere ayni nakdi yardıma geçiş üzerinde durduklarını söyledi.
Sokağa karşı ne sunuyoruz?
Türkiye'de tek olan Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksek Okulu'ndan Prof. Sevil Atauz "sokak çocukları" üzerine konuştu; medya tarafından yaygınlaştırılan tanımın çocukları damgaladığını belirtti.
Güneydoğu'da yaşanan savaş ve göçün son 20 yılda sokakta çalışan ve yaşayan çocuk sayısını artıran başlıca etkenler olduğunu söyleyen Atauz, devletin bu durumla başa çıkacak sosyal mekanizmaları kuramadığını vurguladı.
"İki önemli kopuş yaşadı çocuklar. Aileden ve okuldan. Çocukları okulda ve ailede tutacak düzeni kurmalıyız. Sokak çocuk için renkli bir yer. Onunla rekabet ettiğimizi bilmeliyiz ve ona göre projeler üretmeliyiz. Sıkıcı kurumlar, kalabalık okullar, eve benzemeyen tek odalı binalar sokağın alternatifi olamıyor".
Kocaeli milletvekili Nevzat Doğan programda olmasına rağmen sempozyuma katılamadı.
Türkiye Ekonomik Sosyal Etüdler Vakfı'ndan (TESEV) Dr. Şerif Sayın "Kamu Yönetimi Reformları ve Sosyal Politikalar" başlıklı bir sunum yaptı.
Grup çalışmaları
Öğleden sonra uzman yönlendiriciler eşliğinde grup çalışmaları yapıldı.
"Çocuk Yoksulluğuyla Baş Etme Programları", "Özürlü Çocukların Sorunları", "Çocuk Yoksulluğu ve Riskleri", "Çocuk İşçiliği" gibi başlıklar altında yapılan grup çalışmalarında uzmanlar ve uygulayıcılar buluştu.
Sempozyum bugün (3 Haziran Cuma) yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşları tarafından ortaya çıkartılan ve bu etkinliklerin düzenlenmesine yol açan "Yüz Yüze" projesinin sunumu ve çalışma gruplarının değerlendirmeleriyle sona erecek.
Sempozyumu düzenleyen kurumlar şöyle:
Kocaeli Valiliği, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, SHÇEK Genel Müdürlüğü, Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu, Ege Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği (UNDP), Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Temsilciliği (ILO), D.P.T. Doğu Anadolu Kalkınma Programı Koordinasyon Merkezi (Van), Kocaeli Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, SHÇEK Kocaeli İl Müdürlüğü, Türkiye Ekonomik Sosyal Etütler Vakfı (TESEV), Yeniden Eğitim ve Sağlık Derneği, Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği, Yüz Yüze Derneği, İzmit Devlet Hastanesi.(EÜ/KÖ/TK)