Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, parti genel merkezinde devam eden Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısına dair basın toplantısı düzenledi.
Doğan, İmralı Cezaevi'ndeki tecride işaret etti, şöyle dedi:
"Sayın Öcalan'a yönelik uygulanan ve yalnızca onunla sınırlı kalmayan, İmralı'da tecride maruz bırakılan diğer tutukluların durumu... Adalet Bakanlığı'na yeniden çağrı yapmak istiyoruz. Bu insan hakkı ihlali ve insanlık suçundan vazgeçilmesi gerekiyor.”
“Tecrit ağır bir insanlık suçudur. İmralı Hapishanesi'nde tutulan insanların sağlık hakları da ihlal ediliyor. Dolayısıyla yalnızca Adalet Bakanlığı değil, Sağlık Bakanlığı'na da bir kez daha çağrı yapıyoruz. İmralı Ada Hapishanesi'ndeki insan hakkı ihlalinden vazgeçilmesi gerekiyor. Orada tutulan insanların sağlık durumları bir kaygı ve endişe konusu. Buna dair dair bir açıklama yapmak gerekiyor."
Doğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
15 Temmuz: Bugün kadar tecrübemizden biliyoruz ki her türlü darbenin, askeri kalkışmanın ardında ve arkasında gizli saklı tutulan bir türlü yüzleşilmek istenmeyen bir siyasi güç ya da siyasi güçler bir aradalığı olduğu biliyoruz. İşte bu karanlık koalisyonlar, Türkiye’yi bugüne kadar daha koyu karanlık günlerin yaşanmasına ve Türkiye'nin bu bedelleri ödemesine neden oldu. Bu yapılar saklandı, saklanmaya devam ediyor. O yüzden 15 Temmuz vesilesiyle bu yapılarla yüzleşilmesini Türkiye’yi ve iktidarı davet ediyoruz.
"Yapılacak tek hesap bir arada yaşam olmalı"
Türkiye’nin saldırıları: Daha önce bu çok acı bir şekilde tecrübe edildi. Hiç kimse hiçbir güç halkları tekrar bu kötü tecrübeleri yaşayacak günlere götürmemeli. Ankara, Bağdat, Şam, Erbil arasında kurulacak bir ittifak savaş ve çatışma ittifakı olmamalı. Eğer bir ittifak kurulacaksa bugüne kadar kurulanın tam tersine savaşa karşı halkların kazanımını koruyacak bir ittifak olmalı. Hiç güç bu coğrafyada yaşayan Kürtleri karşı karşıya getirmemeli. Hiç bir güç bunun hesabını yapmamalıdır. Buna dönük yapılacak hesaplar tarihten hatırlanacağı üzere maalesef boşa çıkan ve ne yazık ki ağır bedeller olan hesaplardır. Bu hesapları yapan bütün güçleri bu hesapları yapmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Yapılacak her hesap bu dönemde daha çok barış, bir arada yaşam olmalıdır. Hiç bir Kürt gücü de bu hesapların parçası olmamalıdır.
Suriye ile ilişkiler: Türkiye Suriye'de bu defa ne arıyor? Hakikaten Dışişleri Bakanı’nın dediği gibi bir normalleşme furyası başlayacaksa normalleşme diyerek sadece bu kavramı kullanarak bir normalizasyonun olmadığını son aylarda hep beraber görmüyor muyuz, yaşamıyor muyuz? Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yumuşama dönemi dedi, akabinde normalleşme dedi o günden bugüne aylar geçti. Bakın biz hale tecritten kayyımdan bahsediyoruz. Ekonomik olarak açlıktan sefaletten bahsediyoruz, nasıl bir normalleşme? Eğer Suriye ile ilişkilerde normalizasyon arıyorsanız geçmişi yeniden düşünerek yapacaksanız o halde açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşılması gerekir.
Mülteciler: Mülteciler konusunda Türkiye ne yapacak? Gönüllü dönüşler dahil olmak üzere nasıl bir planlama yapacak? Suriye yaşayan halklar birleşik ve demokratik bir Suriye'de yaşamak istiyorlar. Siz de halkların iradesine onların yaşamak istedikleri şekilde saygı duyuyor musunuz? Orada hem eski pozisyonumuzu koruyacaksınız, hem de Suriye ile yeni ilişkiler yaratmak isteyeceksiniz! Bu nasıl mümkün olacak. O halde gerçekten ne arıyor Türkiye Suriye'de? Eski pozisyon korunarak, yeni ilişkilerin olamayacağı ayan beyan ortada. Oluşabilseydi zaten 31 Mart seçimlerinden önce bu yapılmak istendi ama başarılamadı. Arabuluculuk kolaylaştırıcılık misyonu yüklediğiniz ülkeler, bunu nasıl ve ne maksatla değerlendirdi?
Yine Hakan Fidan’dan alıntı yapmak istiyorum. Zamanın ruhuna atıfta buluyor. Diyor ki ‘Zamanın ruhu barışı ve istikrarı aramaya zorluyor’ Biz de diyoruz ki evet zamanın ruhu epeydir barışı ve istikrarı aramaya zorluyor. Ama barış ve istikrar sizin okumanızla bu haliyle gerçekleştirilemez. Barış ve istikrar güvenlikçi politikalarla sağlanamaz. Barış ve istikrar denenmiş yönetimlerin aynılarını tekrar etmekle sağlanamaz. O halde ne yapılması gerçekten Suriye’yle ilgili yeni bir politika izlediğini ve burada bu politikaların da halkların kazanımlarını korumaya ve gözetmeye dönük olduğunun ispat edilmesi gerekir. PYD ile bu ülkede ilişkiler kuruldu. Bunlar kazandıran politikalardır. Orada yaşayan Kürtleri Türkiye’nin demokrasi mücadelesi için güçlendirici bir etki yaratacak potansiyel olarak görmek gerekir. Kürtler bir tehdit unsuru değildir. Aksine bir arada çoğuldu eşit adil bir yaşamın emniyet subabıdır.
Adalet Bakanlığı "tecrit yok" demişti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekillerinin, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için 7 Aralık 2023'te Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığı’na (İHİK) yaptığı başvuruya Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü 30 Nisan'da yanıt vermişti.
Müdürlük, İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki mahpusların "kanun ve yönetmeliklerle verilen tüm haklardan eşit olarak faydalandıklarını" iddia etmişti.
Adalet Bakanlığı: İmralı’da tecrit yok
Mahpuslardan "tecrit" tepkisi: Mahkemeleri boykot edip aile ve telefon görüşüne çıkmıyorlar
(EMK)