İnsan hakları ve hukuk örgütleri, bugün yaptıkları ortak açıklamayla, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi’nin (CPT) ziyaretini değerlendirdi.
İmralı Cezaevindeki tecrit ve mutlak iletişimsizlik halinin devam ettiğini açıklayan hak örgütleri, CPT’ye yazdıkları mektupla ilgili bilgi verdi.
CPT, İmralı Cezaevini ziyaret etmedi
Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), 23 Şubat 2024 tarihinde yaptığı bir basın açıklamasıyla 13-22 Şubat 2024 tarihlerinde Türkiye'ye özel amaçlı bir ziyaret gerçekleştirdiğini duyurmuştu.
CPT, ziyaretin temel amacının yüksek güvenlikli hapishanelerde tutulan kişilere yönelik muameleyi incelemek olduğunu ifade etti. Ziyaret edilen hapishaneler arasında İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Hapishanesi bulunmuyordu ancak ziyaret sırasında bu cezaevinin koşulları da gündeme geldi.
CPT’ye mektup
Hak örgütleri, CPT’nin ziyaretinden kısa süre önce, komiteye bir mektup ilettiklerini açıkladı:
“12 Ocak 2024’te, İmralı Hapishanesi’nde tutulan Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın aileleri ve avukatları ile görüş yapma haklarının çok uzun yıllardır insan hakları hukukuna bütünüyle aykırı bir şekilde ihlal edilmesi konusunda CPT’ye bir mektup ilettik.
Mektubumuzda, hapishanelerdeki insanların fiziksel ve ruhsal bütünlüklerinin ciddi şekilde zarar görmesine neden olan tecrit/izolasyon uygulamasının özel ve ayrımcı bir biçiminin İmralı Hapishanesi’nde yaşandığı; avukatlarının müvekkilleri Abdullah Öcalan ile görüşme yapma taleplerine 7 Ağustos 2019 tarihinden bu yana hiçbir şekilde olumlu yanıt verilmediği; Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar’ın ise İmralı Hapishanesi’ne nakledildikleri 2015 yılından bu yana avukatları ile bir kez dahi görüşme imkânı bulamadıkları; aileler ile yüz yüze son görüşmenin 3 Mart 2020, son telefon görüşmesinin ise 25 Mart 2021 tarihinde gerçekleştiği bilgisine yer vermiştik.”
“Bir an önce çözüme yönelik adım atılmalı”
Hak örgütleri, CPT’ye ilettikleri mektupta, İşkencenin ve Gayriinsani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine dair Avrupa Sözleşmesi’nden kaynaklanan yetki ve sorumluluklarının bir gereği olarak sorunun çözümüne katkı sunmalarını beklediklerini de yazdı:
“Buna karşın, İmralı’daki mahpusların yaklaşık 3 yıldır maruz kaldıkları, başta aileleri ve avukatları ile görüşememe ve dış dünya ile temaslarının kesilmiş olması hali, yol açtığı tüm ağır etki ve sonuçlarla birlikte devam ediyor. Bu kabul edilemez sorunun bir an önce çözümüne yönelik adımların ivedilikle atılması gerekiyor. Bu sürecin takipçisi olacağız.”
(AS)