Hafta başında, Şubat 2003'ten bu yana yürütülen Birleşmiş Milletler Çocuklara Yönelik Şiddet Çalışması'na katkı olarak bir rapor yayınlayan örgüt, fiziksel ve aşağılayıcı cezaların, çocukların "fiziksel bütünlük ve onurlarını koruma haklarını ihlal ettiğini" vurguladı.
Çalışmayı yürüten grubun başkanlığını yapan Mali Nilsson, şu ana kadar yalnızca aralarında Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsrail'in de bulunduğu 15 ülkede çocukları -aile içi şiddet de dahil olmak üzere- fiziksel şiddetten tam olarak koruyan yasaların bulunduğunu söyledi.
Evde dayak yasal, okulda "yasak"
Save the Children'ın raporu, Türkiye'de çocuklara, özellikle de aile içinde, fiziksel ve aşağılayıcı cezalar vermenin önünde yasal bir engel bulunmadığını gösteriyor.
Çocuklara Yönelik Her Türlü Fiziksel Cezaya Karşı Küresel Girişim'e göre, "anne-babanın eğitme hakkı" savunması Medeni Kanun'dan 2002'de yapılan bir değişiklikle kaldırılmasına rağmen Türk Ceza Kanunu'nda duruyor.
1 Haziran'da yürürlüğe giren yeni TCK, "aile düzenine karşı suçlar" başlığı altında bulunan ilgili maddeyi eski kanundaki haliyle korudu.
Yeni kanunun 232. maddesinin ikinci paragrafı şöyle:
"İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir".
Üç çocuktan biri evde dayak yediğini söylüyor
Okullarda ise çocuklara fiziksel ve aşağılayıcı cezalar vermek 1923'ten bu yana yasal olarak yasak.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) 1999'da sokakta yaşayan ya da çalıştırılan çocuklar üzerine yaptığı bir araştırmada çocukların üçte biri "şiddete maruz kaldığı için evini terk ettiğini" söylemişti.
Doç. Dr. Fatoş Erkman'ın 2003'te İstanbul'da bin 800 çocukla yaptığı bir araştırmada da çocukların yüzde 24'ü ev içinde fiziksel şiddete maruz kaldıklarını söyledi. Araştırmaya göre 14 yaşından küçük çocuklar fiziksel cezalandırmaya daha fazla maruz kalıyor.
Mart 2005'te Türkiye'nin raporunu değerlendiren Avrupa Sosyal Haklar Komitesi (ECSR) "okullarda fiziksel cezayı engelleyen yasal düzenlemenin ne olduğunun açıklanmadığını; fiili olarak fiziksel cezaların uygulandığının bilindiğini" söyledi ve bu durumu önlemek için ne gibi uygulamalara gidildiğini sordu.
Komite, aile içinde çocuğa yönelik fiziksel cezaları engelleyen bir düzenleme olmamasının da Avrupa Sosyal Şartı'nın 17. maddesine aykırı olduğunu vurguladı.
Sevgi, otorite, şiddet
Nilsson, "Çocukların Fiziksel ve Aşağılayıcı Cezalar Verilmesine Son" başlıklı raporun çocukların kendi deneyimlerini de aktararak farklı bölgelerdeki durumu tüm boyutlarıyla ortaya çıkarmaya çalıştığını ve 2006'da sona erecek BM çalışmasına destek vermeye devam edeceklerini söyledi.
"Bu çalışma çocuklarımızın hayatlarının iyiye doğru değişmesini sağlayabilir" diyen Nilsson, raporun "fiziksel ve aşağılayıcı cezaların çocukların gelişimini olumsuz etkileyecek eğitimsel mesajlar ilettiğini" gösterdiğini belirtti.
Bu gibi cezalara maruz kalan çocuklar "sevgi ve otoritenin şiddetle bağlı olduğunu" düşünmeye başlıyorlar. Rapor, cezaların çocuklar üzerindeki fiziksel etkilerinin çok daha görünür olmasına rağmen esas olarak uzun dönemli psiko-sosyal zarara yol açtığını gösteriyor. (EÜ)
* Uluslararası 'Çocukları Kurtarın' Birliği'nin çocuklara karşı şiddetle ilgili raporunu görüntülemek için tıklayın. (PDF belgesi, 2,5 MB)