"Çocukların 'küçük' haklara sahip 'küçük' insanlar olmadığını hiçbir zaman unutmamamız gerek. Anne-babalar, çocuklarının da, en az yetişkinler kadar saygıyı hakkettiğini düşünmeli".
H. Burak Gemalmaz da Güncel Hukuk'un Ocak sayısındaki makalesinde, Avrupa'daki genel eğilim göz önüne alındığında, yakın gelecekte Türkiye'nin de bu yönde değişiklikler yapmak zorunda kalacağını vurguluyor.
"Çocuğun yararı temel ilke"
Geçen hafta Budapeşte'de gerçekleşen konferansa Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Avrupa Parlamentosu, Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), BM ve sivil toplum örgütlerinden uzmanlar katıldı.
İki gün süren konferansta aile destek programları ile aile bakımından yoksun kalan çocuklar, evlat edinme, kurum bakımı uygulamaları ve yaşanan sorunlar tartışıldı.
Boer-Buquicchio, Konsey'in çocuk hakları alanında yaklaşık 60 yıldır çalışmalar yürüttüğünü ama bu önemli birikime rağmen "çocuğun üstün çıkarını" tespit etmenin her zaman çok kolay olmadığını söyledi.
"Herhangi bir yasal düzenlemenin -genel ya da özel- her durumda, her çocuk için doğru çözümü sunabileceğine inanmıyorum. Yapılması gereken, çocukların geleceğini belirlerken mümkün olan en fazla seçeneğe sahip olmak".
Korunma hakkı ve uygulamaları gelişecek
Konuyla ilgili en yaygın ve temel belge olan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, taraf devletlerin ailelere destek sağlama yükümlülüklerini ve çocukların ailelerinden hangi koşullarda ayrılabileceğini belirliyor.
1989'da oluşturulan sözleşmenin 18-20. maddeleri çocuğu yetiştirme sorumluluğunun esas olarak anne-babada olduğunu ve devletin aileye gerekli yardımı yapması gerektiğini söylüyor.
Bununla birlikte taraf devletler herhangi bir sebeple aile korumasından yoksun kalan çocuğa özel koruma ve bakım vermekle yükümlü.
ABD ve Somali hariç tüm ülkelerin imzaladığı sözleşmedeki özel dikkate rağmen, Avrupa Konseyi'nin karar alma organı Bakanlar Komitesi geçtiğimiz Mart'ta kurum bakımı altındaki çocuklarla ilgili bir önerge çıkardı.
Konsey'in çalışmasını benimseyen BM Çocuk Hakları Üzerine Komite de 16 Eylül'deki toplantısını "Aile Bakımından Yoksun Çocukların Korunması için BM İlkeleri" oluşturma çağrısı yaptı.
Uzmanlar tarafından oluşturulacak uluslararası standartlar bu sene BM Genel Kurulu'na sunulacak. Komite, çocuklar ve ebeveynlerin de sürece katılması gerektiğini vurguladı.
"Çocuklar için çocuklarla Avrupa"
Farklı düzeylerde çalışmalar devam ederken aile işlerinden sorumlu Avrupa Bakanları Konferansı, Mayıs'ta, Lizbon'da "Ebeveynlikteki Değişimler: Bugünün Çocukları Yarının Ebeveynleri" başlığıyla toplanacak.
Boer-Buquicchio, 1967'de oluşturulan "Çocukların Evlat Edinilmesi üzerine Avrupa Konvansiyonu"nu yenileme çalışmalarının da sürdüğünü belirtti.
Avrupa Konseyi'nin çocuğa yönelik şiddete karşı "Avrupa'yı Çocuklar İçin ve Çocuklarla İnşa Etmek" adlı bir program başlattığını söyleyen genel sekreter vekili, Lizbon'da yapılacak toplantıda "pozitif ebeveynlik" üzerine bir dizi ilke oluşturulacağını belirtti.
"İnsanlık onuruna ve çocuk haklarına aykırı olan bedensel cezanın 'eğitim' olarak meşrulaştırılmasına karşıyız. Çocuklara yönelik bedensel ve aşağılayıcı cezanın tamamen kalkması için çalışıyoruz".
Türkiye'nin dayakla başı dertte
Boer-Buquicchio'nun sözlerine karşılık, çocuklara yönelik bedensel ve aşağılayıcı ceza, Türkiye'de hala "yasal".
2002'de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun'da velayet sahibinin çocuk üzerindeki "tedip hakkı" (terbiye etme-uslandırma) çıkarıldı fakat bedensel ceza açıkça yasaklanmadı.
Yeni Türk Ceza Kanunu'nda ise anne-babanın, vasinin, öğretmenin yada ustanın "terbiye etmek" amacıyla bedensel ceza verme hakkı duruyor.
H. Burak Gemalmaz, Güncel Hukuk'un Ocak sayısında yayınlanan makalesinde kimi yönetmeliklerde de benzer tanımların yapıldığını söylüyor.
"Türk hukuk mevzuatı bedensel cezanın önemli bir kaynağı olarak görülmektedir" diyen Gemalmaz, bu durumun Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığı fakat BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı'nın ihlali anlamına geldiğini belirtiyor.
Sorun büyük; çalışmalar yoğunlaşıyor
Birleşmiş Milletler, 2003'ten bu yana tüm dünyayı kapsayan "Çocuklara Yönelik Şiddet" başlıklı bir çalışma yürütüyor. Çalışma raporu ve öneriler bu yıl BM Genel Kurulu'na sunulacak.
Doç. Fatoş Erkman'in 2003'te İstanbul'da yaptığı araştırmada dört çocuktan biri ev içinde şiddete maruz kaldığını söylemişti.
International Save The Children Alliance da Ekim'de yayınladığı raporda sadece 15 ülkede çocuklara yönelik bedensel ve aşağılayıcı cezanın tamamen yasak olduğunu vurgulamış; Türkiye'yi de çocuğa "eğitim amaçlı" dayağın yasal olduğu ülkeler arasında saymıştı. (EÜ/KÖ)