Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 15 yaşındayken PKK üyesi olmak suçlamasıyla gözaltına alınan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) yargılanan ve mahkum olan Oktay Güveç'in başvurusunda Türkiye'yi mahkum etti.
Mahkeme, işkence yasağı, özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini söyleyerek 45 bin avro tazminat ve masraflar için de 4 bin 150 avronun Güveç'e ödenmesine hükmetti.
AİHM, o dönemde 15 yaşından küçüklerin bile DGM'lerde yargılandığını vurguladı. Güveç'in beş yıldan uzun bir zaman cezaevinde yetişkinlerle birlikte tutulduğunu; 18 ay boyunca idamla yargılandığını; cezaevi koşullarının ruh sağlığının bozulmasına neden olduğunu ekledi.
Uluslararası anlaşmalara atıfta bulunan AİHM, çocukların tutuklanmasına son çare olarak başvurulması ve yargılamanın en kısa sürede bitirilmesi yükümlülüğüne dikkat çekti. AİHM, başvurucunun çocuk mahkemesi yerinde DGM'de yargılanmasının "adil yargılanma hakkı"na aykırılık başvurusunu da kabul edilebilir buldu.
Sorun devam ediyor
Şu an Diyarbakır, Adana ve farklı illerde onlarca çocuk eylemlere katıldıkları iddiasıyla "örgüt üyeliği" suçlamasıyla çocuk mahkemesi yerine, DGM'lerin ardından kurulan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanıyor.
Terörle Mücadele Kanunu'nda 2006'da yapılan değişiklikle 15-18 yaş grubundaki çocukların bu şekilde yargılanmasının önü açılmıştı.
Geçtiğimiz günlerde Adana'da iki çocuk 21 yıl hapse mahkum edildi.
Güveç olayı
AİHM'nin ocak sonunda aldığı karara göre, Eylül 1995'te bir kişinin ifadesi üzerine gözaltına alınan Güveç, "PKK adına para istenen ama vermeyen bir kişinin arabasını yakmak"la suçlandı ve polis ifadesinde bunu kabul etti.
12 gün sonra çıkarıldığı İstanbul DGM, Güveç'i tutukladı. Polis ve savcılık sorgusu sırasında yanında avukat yoktu. Güveç hakkında eski ceza kanununun 125. maddesinden idam istemiyle dava açıldı. Dava Şubat 1996'da başladı. Güveç'in hala bir avukatı yoktu.
Güveç, gözaltındayken işkence yapıldığını anlattı ve ifadenin zorla imzalatıldığını söyledi. Nisan 1996'da ilk kez bir avukat savunmasını üstlendi. Bu arada Güveç cezaevinde ailesiyle açık görüş yapamıyordu.
Mayıs 1997'de savcılık Güveç'e yönelik suçlamanın devletin bütünlüğünü bozmaya teşebbüsten yasadışı örgüt üyeliğine çevrilmesini istedi. Ekim 1997'de mahkeme Güveç'i dokuz yıl hapse mahkum etti. Mart 1998'de karar temyizde bozuldu.
Yeniden görülen davada, Kasım 1999'da bir polis yetkilisi mahkemeye, davaya konu olan olayda bahsedilen kişinin hiçbir zaman arabasının yakılmadığını söyledi. Bu kişi de mahkemede kimsenin kendisinden PKK için para istemediğini, arabasının yakılmadığını, polise bu yönde ifade vermediğini, önüne konulan ifadeyi imzalamak zorunda kaldığını anlattı.
Bu sırada avukatı da davayı izlemeyi bırakırken, Güveç cezaevinde psikiyatrik sorunlar yaşadığı için hastaneye kaldırıldı. 1999'da iki kez kendini yakarak intihar etmeye teşebbüs etmişti. Buna rağmen mahkeme Ekim 2000'e kadar Güveç'i tahliye etmedi. Bu sırada tedavisi aksadı.
Mayıs 2001'de mahkeme kararını açıkladı ve Güveç'i "çeşitli eylemler"i nedeniyle yasadışı örgüt üyeliğinden sekiz yıla mahkum etti. Dava bir kez daha temyize gitti. Yargıtay Mayıs 2002'de kararı onadı. Bu sırada Belçika'ya giden Güveç sığınma başvurusunda bulundu ve aldı.(EÜ)