Ancak, bianet'in görüştüğü Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, bu uygulamanın uluslararası hukukun ihlali olduğunu, Türkiye'nin bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) mahkum olabileceğini söyledi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş da, uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı olmasının yanı sıra, "Ülkenin bütünlüğüne vurulabilecek en büyük darbelerden biri olduğunu" söyledi.
Uygulama, 28 Mart'ta Diyarbakır'daki PKK militanlarının cenazesinde başlayan olayların ardından, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantısında gündeme getirilmişti.
Fincancı: Mutlaka otopsi gerekiyor
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı'nın eski başkanı Fincancı, çatışmalardaki her ölümde mutlaka otopsi yapılması gerektiğini belirtti.
"Kişi çatışmada mı öldürüldü, kaçarken mi vuruldu, yakalandıktan sonra işkencede mi öldü gibi soruların yanıtı ancak otopsiyle bulunabilir. Uluslararası çatışma-kurallarının ihlali söz konusuysa, bu ancak otopsiyle açığa çıkabilir."
Ancak, kırsalda otopsi yapılması mümkün değil.
"Cesetlerin bulunduğu yerde gömülmesi söz konusu olamaz. Otopsinin mutlaka bir merkezde, adli tıp uzmanları tarafından yapılması gerek."
Fincancı, yasadışı, yargısız infazların etkin soruşturulmasıyla ilgili uluslararası protokolü, Minnesota Otopsi Protokolü'nü anımsattı.
"Otopsi için gereken koşullar, Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği bu protokolde belli. Bu koşullar gerçekleşmediği için , Türkiye etkin soruşturma yapmamaktan AİHM'de mahkum olabilir."
Fincancı, ceza yasasına göre, kim olursa olsun cenazelere saygılı davranılması gerektiğini, cesetlerin ailelere teslim edilmesi gerektiğini de ekledi.
Alataş: Şüpheli ölümler nasıl ortaya çıkacak?
Alataş da, son dönemde operasyonlarda PKK militanlarının ölümleriyle ilgili birçok iddia olduğunu anımsattı.
"Çatışma bölgelerinde ne olduğunu kimse bilmiyor. Cesetlerin parçalandığına, uzuvlar kesildiğine, sağ yakalandığı halde öldürüldüğüne, işkence gördüğüne, kimyasal kullanıldığına dair iddialar var. Bunlar nasıl araştırılacak? Bu, devletin 'benim sizi denetimsiz öldürme hakkım var' demesidir."
Alataş, uygulamanın, cenaze sahiplerini cezalandırmak olduğunu da söyledi.
"Savaşlarda bile uygulanmayan bir şey bu. Ölen kişilerin cesetlerine saygı göstermek ve yakınlarına teslim edilmesi genel bir kuraldır. Ayrıca, cesedin ne olacağı konusu, yakınlarını ilgilendirir. Bu uygulama, AİHS'nin aileye ve özel yaşama saygıyı düzenleyen 8. maddesini de ihlal ediyor."
"Özünde Kürt halkını cezalandıran bir uygulama bu. Kin ve nefreti körükleyici bu tutum, insanların devletle duygusal bağlarının kesilmesi anlamına gelir. Ülkenin bütünlüğüne vurulabilecek en büyük darbelerden biri." (TK)