"Alevilerin Kuran anlayışı, algılayışı, yorumu ve uygulaması ne Sünni ne de Şii İslam anlayışına benzer. Aleviliğin İslami mezhep-tarikat ve yorumlardan çok farklı olmasının nedeni de budur. Bu yüzden Başbakan'ın 'Kuran sizin de kitabınız değil mi?' sorusunun bir cevaba ihtiyacı var: Okullarda okutulacak olan Kuran bizim kitabımız değil."
bianet'e konuşan Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a böyle cevap verdi.
"Kuran dersi olmamalı"
Erdoğan'ınCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastederek "Kur'an seçmeli ders oluyorsa Alevilik de seçmeli ders olsun diyor. Kur'an, Alevi kardeşlerimin kitabı değil mi? Buna cevap ver Kemal Efendi" diye sorması üzerine Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği'nden de açıklama yapıldı.
Kenanoğlu asıl talebin okullarda ne Aleviliğin, ne Sünniliğin ne de Kuran'ın bir ders olarak okutulması olduğunu söyledi.
Okulların bilimin temel alındığı alanlar olması ve devletin, inanç ve ibadet organizasyonlarından elini çekmesi gerektiğini belirten Kenanoğlu, "Din tamamen sivil hayata bırakılmalıdır" dedi.
"Kuran olacaksa Alevilik de olacak"
Kuran'ın ders haline dönüşmemesi gerektiğini tekrarlayan Kenanoğlu, "Ancak Kuran mutlaka seçmeli ders olacaksa o zaman Alevilik de olacak" diye konuştu.
Kenanoğlu, Alevilik dersinin nasıl olması gerektiği konusunda örnek olarak Almanya'yı gösterdi.
"Alevilik dersini ancak Alevi öğretmenler verebilir. Ders, Alevilerin hazırladığı müfredata göre olmalıdır. Almanya'da bunun örneği var. Okutulan ders kitabını Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu hazırlıyor, öğretmenleri kendileri buluyor; devlet maaşını ödüyor."
"Şimdiden baskı oluştu"
Kimsenin kimseye "Bu kitap sizi de temsil ediyor" deme hakkı olmadığını belirten Kenanoğlu, "Aleviliğin kendine öz anlayışını ancak Aleviler bilir" dedi.
Kenanoğlu, Başbakan'ın "Ya Kuran sizin de kitabınız değil mi?" diyerekşimdiden Alevi çocukları ve aileleri üzerinde bir idari baskı oluşturduğunu, bu ve benzeri baskılar nedeniyle Alevi çocuklarının bu dersi seçmeme tercihinin önünün kesildiğini söyledi.
Aleviler neye inanıyor?
Alevilere göre İslam ve onun kutsal kitabı Kuran, Muhammed Peygamber'den sonra müdahalelere uğramış ve aslının dışına çıkartılarak değiştirilmiştir.
Alevi topluluğu, Kuran'ın Ömer, Osman ve özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirildiğine ve birçok ayetinin yok edildiğine inanır. Bu nedenle de Kuran'larını "Telli Kuran" ve "Kuranı Natık" olarak adlandırırlar.
Ozanların, pirlerin deyişlerini, sözlerini Kuran'ın ayetleri olarak kabul ederler. Ünlü ozanlarından Nesimi bunu şu sözlerle özetlemiştir: "Biz bir Kur'an okuruz, bir Kur'an'a benzemez."
Aleviler; camiyi ve mescidi değil, cemevi ve dergâhları-tekkeleri ibadethane olarak görür.
Camilerde kılınan namazı değil, cemevlerinde ve dergâhlarında yaptıkları cemi ibadet olarak kabul ederler. Ramazan orucunu değil, Hızır ve Muharrem orucunu oruç olarak tutarlar.
Kenanoğlu Aleviliğin farkını şöyle anlattı:
"Kâbe'yi, kıbleyi insanın cemali olarak gören ve bu sebeple de ibadetinde yönünü İnsan'a dönen, yaradılıştan, ölüme kadar bütün yaşam ve uygulamalarında Sünni anlayışının belirlediği ve olmazsa olmazlarını ret eden bir toplumdur Aleviler.
Müziği ret eden bir İslam anlayışı karşısında, bağlamayı ve kemanı ibadetin içine sokmuştur. Resmi kabul etmeyen, hele hele ibadet edilen yerde resme ve heykele kesinlikle yasak koyan bir uygulamaya karşı tüm ibadethanelerin içine kendince kutsal saydığı değerlerin resimlerini asmıştır, heykellerini koymuştur.
Kadınlı erkekli ibadeti esas saymıştır. İçkiyi bırakın ibadetinde, günlük yaşamda bile haram kılan bir inancın aksine, "dolu" ve "dem" diye nitelediği içkiyi içer. Kimi bölgelerde cem ibadeti esnasında da dem olarak alınır.
Alevilerin büyük çoğunluğu İslam'ın özünü taşıdıklarını ve yansıttıklarına inanır. Ancak İslam'ın beş şartını ve onun şekli ibadetini ve ibadethanelerini (cami, mescit) kabul etmezler."
Kenanoğlu şöyle dedi: "Sayın Başbakan'ın merakını giderdiğimizi umut ediyoruz. Şimdi bu Kuran dersleri bizim Kuran anlayışımıza göre mi verilecek, Sünni - Şii anlayışa göre mi?" (IC)