Fotoğraf: Twitter * Kişiler isimlerinin böyle yazılmasını istedi.
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Boğaziçi Üniversitesi’nde 20 Mayıs 2022'de düzenlenen 9. Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınan 70 öğrencinin yargılanmasına başlandı. Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 58. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya öğrenciler ve avukatları katıldı.
Detay Öğrenciler, "polise mukavemet" ve "gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten" (2911 No'lu Kanun) yargılanıyor. Ayrıca, yargılananlar arasında bir öğretim üyesi de bulunuyor. |
Duruşmayı Kanada Konsolosluğu’ndan ve Hollanda Konsolosluğu'ndan temsilciler, Hevi LGBTİ+ Derneği, Uniquir, Trans Pride, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, İstanbul Pride, SPoD ve Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri adına Can Candan da takip etti. Duruşma kimlik tespitleri ile başladı. Bugün 20 sanık dinlendi. Yarın da (30 Mayıs) en az 20 sanık öğrencinin dinlenilmesi planlanıyor.
Ara karar
Öğrencilerin avukatları ses kaydı alınmasını talep etti. Mahkeme Başkanı bu talebi kabul etmedi.
Daha sonra sanık öğrencilerin savunması alınmaya başlandı. Mahkemede ilk olarak Aksen* savunma yaptı ve şöyle dedi:
“İddiaları kabul etmiyorum. Çünkü bize ihbar yapılmadı. Polisleri gördüğümüz anda dağılmaya başladık. Abluka dışında olmama rağmen polislerden biri beni kolumdan tutup abluka içine attı.
"Beni sonrasında gözaltına aldılar, üç saat boyunca ters kelepçeli bir şekilde otobüste tuttular. Otobüste kelepçeyi bıçakla kesmeye çalıştılar. Araç hareket halindeyken bunu yapmaya çalıştılar. Kollarım morardı, ağrıdı. Darp raporunu da alamadım, çünkü özgür bir ortam yoktu, polis baskı yaptı. Ben o gün festival için oradaydım. Kampüsteydim, yürüyüşe geçmemiştim. Ayrıca talep etmeme rağmen ilaçlarımı da vermediler."
"Susuz bıraktılar"
Sonrasında E.Z.B. savunmasını yaptı, suçlamaları reddetti. B. şöyle dedi:
"İfade özgürlüğü ve protesto hakkımı kullandım. Bu yürüyüş geleneksel bir yürüyüştür. Polis ihtar yapmadan bizi gözaltına aldı. Biz ihtar yaptıklarında çıkacağımızı söylediğimiz halde bize ‘sizi bu kampüsten gözaltına alarak çıkaracağız’ dediler. Biz yasal hakkımızı kullandık. Ancak darp edilerek gözaltına alındık."
Daha sonra B.'nin savunması alındı. Suçlamayı kabul etmedi şöyle dedi:
“O gün ben de okuldaki festivale ve Onur Yürüyüşü’ne katılmak için oradaydım. Polis insanları yaka paça gözaltına aldı. Hepimizi çemberin içine aldılar. İhtar yaptıklarında dağılacağımızı söylediğimiz halde ihtar yapılmadan gözaltına aldılar. Bize kaba kuvvet uyguladılar, ters kelepçe yaptılar. Su istememize rağmen su ve yemek vermediler. Tuvalet ihtiyacımızı gidermemize izin vermediler. “
"Altı saat aç, susuz bekletildik"
Sonrasında savunmasını yapan öğrenci* şöyle dedi:
“Ben gittiğimde polis ablukasını oluşturmuştu. İçerde öğrenciler vardı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bir öğrenci videoya çekmeye çalışıyordu çemberi. Polisler çocuğu tartaklamaya başladılar. Ondan sonra öğrenci olmadığını anladığım bir kadın çocuğu kurtarmaya çalıştı, kurtardı da bu kez o kadını da o çembere aldılar. O sanık bu salonda bulunuyor. Ben sadece izliyordum, olaylar hızlı gelişti."
"Amirleri geldi, Hanifi Zengin geldi, ‘bana sen kimsin?’ diye bağırdı. Ne cevap vereceğimi bilemedim. Sonra tekrar bağırdı yine yanıt vermedi, ‘bunu da alın’ dedi. Öğrenciler ‘bize dağılın uyarısı yapılmadı’ dedi. Eğer yapsaydınız zaten dağılırdık. Şu an uyarı yaparsanız dağılacağız’ dediler. Sonra Amir Zengin geldi, ‘ya seve seve ya zorla alacağız sizi’ dedi. Ben de diğerleri gibi ters kelepçe ile alındım. Altı saat aç, susuz bir şekilde gözaltı aracında bekletildim. Hastanede düzgün muayene edilmedik."
"Uyarı yapmadan gözaltına aldılar"
Daha sonra öğrenci* savunmasını yaptı, şöyle dedi:
“Öğrenci Temsil Kurulu üyesi olarak öğrencilerin güvenliğine dair orada bulunma kararı almıştık. Ben hazırlık öğrencisi temsilciyim. Bu okulun verdiği resmi bir temsilcilik. Yürüyüş sonlandı, ben slogan atmadım, eylemi düzenleyenlerden değildim. Yürüyüşün sonlandığı noktada polis müdahale etmeye başladı."
"Polis dağılın uyarısı yapmamıştı, öğrenciler alandan ayrılıyorlardı yavaş yavaş. Polis önde duranlardan ayrı olarak arkadan geldi, bizi dağılın uyarısı yapmadan ablukaya aldılar. Sivil polisler de vardı. Beni zor kullanarak ve yaklaşık 15 öğrenciyi çemberin içine attı. Uyarı yapmadan hepimizi gözaltına aldılar. Ters kelepçe yaptılar. Amir Zengin "Sizi bu okuldan her koşulda gözaltına alıp çıkartacağız' dedi."
"Akademi biaet etmez"
Savunmasını yapan öğretim üyesi* de şunları söyledi:
"Boğaziçi’ndeki kayyım öğrencilere gözaltıyı uygun gören kayyım rektöre ne demeli? İlla bizim istediğimiz gibi yaşasın öğrenciler. Bu akademik bir beklenti değildir, hayati bir beklenti de hiç değildir. Bugün yönetim benim bir darp raporum olduğunu dahi bilmiyordur. Hepimiz üniversiteye liyakatla geldik. Ben hukukun üstünlüğüne inandığımdan buradayım. Boğaziçi’nde akademisyenlerin seçtiği bir rektör olsaydı ben istifa etmek zorunda kalmayacaktım ne de bu dava olacaktı. Akademi biat etmez."
"Zengin 'bize ya seve seve ya döve döve alınacaksınız' dedi"
Sonra öğrenci savunmasını yaptı. Suçlamaları kabul etmedi şöyle dedi:
“Dağılmamıza izin verilmedi. Bizi bırakın dağılacağız demelerine rağmen arkadaşlarımız, Hanifi Zengin ‘Ne yaparsanız yapın gözaltına alınacaksınız' dedi. Zengin 'bize ya seve seve ya döve döve alınacaksınız' dedi. Otobüse geçtikten sonra arkadaşımızın kafasını otobüse vurduklarını gördüm. Yemek ve su vermediler. Otobüsün içinde karanlıkta bekletildik. “
"Polislerden şikayetçiyim"
Daha sonra Yusuf* isimli öğrenci konuştu, şöyle dedi:
“Suçlamaları kabul etmiyorum. İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Hanifi Zengin tarafından psikolojik ve fizyolojik şiddete maruz kaldım. ‘Aşkını aldık, sıra sende’ diyerek üzerime emir verdiği altı polisi sürdü. Ondan ve emir verdiği polislerden şikâyetçiyim. Katıldığım eylemin yasaklı olduğuna dair bilgim yoktu."
"Okulun güvenlikleri tarafından belge gösterilmeden ‘yürüyemezsiniz’ dendi. Biz de müzakere yoluna girmeyi ve şiddet görmeden dağılalım diye düşündük. Zaten yaptığımız eylem demokratik hak ve özgürlüklerimizi savunduğumuz bir eylemdir."
Ayrıca Yusuf, polisin kendisine 5 tane ters kelepçe takıldığını anlattı ve "Polis, 'Siz bunu sevmiyor musunuz?' diyerek bana sözlü şiddet uygulamaya devam etti. Hastanede de doktorla olan görüşmemize girmesini istememe rağmen 'buna sen değil biz karar veririz' dedi. Ters kelepçeli bir şekilde doktor yanına gönderildim, bunu yapan polislerin yüzünü hatırlıyorum, şikayetçiyim" dedi.
"Gözaltı aracında 10 saat bekletildik"
Daha sonra A. isimli öğrenci savunma yaptı, suçlamaları kabul etmedi. Sonrasında savunma yapan öğrenci “Bize dağılın uyarısı yapılmadı, arkadaşlarımızın sakince dağılacağız talepleri de dikkate alınmadı” dedi.
Savunma yapan diğer öğrenci* de suçlamaları kabul etmediğini söyledi ve "Çığlık sesleri duydum. Ne olduğuna bakmak için merdivenden aşağı indim, kendimi çemberin içinde buldum, ablukaya alındığımı da fark etmemiştim. Bir arkadaşımıza polisin şiddet uyguladığını gördüm. Ne yapıyorsunuz diye bağırdım. Direnmedim, slogan atmama rağmen ters kelepçe ile 10 saat aç, susuz, havasız bir şekilde gözaltı aracında bekletildim. Tuvalete gitmek istediğimde bile ters kelepçemi açmadılar 'bu şekilde yapamaz mısın?' dendi. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.
Savunma yapan başka bir öğrenci de anayasal hakkını kullandığını ve Onur Yüyürüşü'ne katıldığını söyledi. Polislerin "dağılın uyarısı" yapmadığını anlattı.
Daha sonra öğrencilerden Barış savunmasını yaptı, şöyle dedi:
“Bize dağılın uyarısı yapılmadı. Kendimi abluka içinde buldum. ‘Hepinizi gözaltına alacağız’ dediler. Ters kelepçe ile gözaltına alındım. Mukavemet göstermedim.”
Daha sonra D.S. savunmasını yaptı. Suçlamalarını kabul etmediğini söyleyen D.S., “Arkadaşlarım direnmemesine rağmen ters kelepçe yapıldı. Ablukaya alındım çıkmak istediğimi söyledim ama izin vermediler. Ben de kelepçelendim. 10 saat gözaltı aracında tutuldum. Yemek ve su gibi temel ihtiyaçlarım karşılanmadı" dedi.
“Mert’e uygulanan şiddete tanığım”
O sırada orada olduğunu anlatan Gazeteci Alparslan* suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Polislerce ablukaya alındığını söyleyen şöyle devam etti
“Ne olduğunu anlamak için polis ve öğrencilerin yanına gittim. Tüm olayı dışardan takip ettiğim için herhangi bir ihtar yapılmadığına tanığım. Abluka altına alındıktan sonra ben de abulka içinde kaldım. Güvenlik şue müdürü Hanifi Zengin “ya seve seve ya da sinkaflı” ifadelerle gözaltına alacağız’ dedi. Arkadaşlar bunu nazikçe sçulemeye çalıştı. Ben açıkça söyleme gereği duydum. İhtar yapılmamasının yanında açık bir şekilde polisin çok daha fazla kişiyi gözaltına alınmaya çalışıldığını hissetimi."
Daha sonra öğrencilerden Arda konuştu. Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadığını okulu gezmek için oraya gittiğini söyledi ve suçlamaları kabul etmedi. Öğrencilerden Zeynep* de suçlamayı kabul etmedi.
Duruşma sona erdi.
Ne olmuştu? Kayyım rektör tarafından kapatılan Boğaziçi Üniversitesi LGBTİ+ Araştırmaları Kulübü’nün (BÜLGBTİA+) Onur Haftası etkinliklerinin son gününde kampüsün sekiz yıllık geleneğinin sürmesi için Onur Yürüyüşü planlandı. 20 Mayıs 2022’de düzenlenmesi planlanan 9. Boğaziçi Onur Yürüyüşü’nden bir gün önce kampüsün Etiler Kapısına, Taşoda Müzik Festivali gerekçe gösterilerek X-Ray cihazı yerleştirildi. 20 Mayıs sabah saatlerinden itibaren ise kampüsün etrafı polis ve gözaltı araçları ile çevrildi. Ana kapı dışında Güney Kampüs’ün girişleri kapatıldı. 17.00’de başlaması planlanan yürüyüş için öğrenciler, Güney Meydan’dan kapatılan kulüp odasından doğru yöneldiklerinde uyarıda bile bulunmadan çevik kuvvetin saldırısı başladı. Ablukaya alınan öğrenciler, alandan çıkış yapmaları için açılması gereken koridorla gözaltı araçlarına sokuldu. Abluka dışında kalabilen öğrencilerin “Dağılıyoruz” itirazına rağmen polis saldırısı kampüste bir süre devam etti. O gün kampüste olan öğrencilerden birinin aktardıkları, ÜniKuir'in "Kampüslerde Onur Yürüyüşleri 2022" raporuna yansımıştı. |