Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
bianet, 2001'den bu yana ifade özgürlüğü ihlallerini izliyor ve raporlaştırıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu da o gün bugündür bu ihlallerin hem tanığı hem de günce tutanı oldu.
Önderoğlu ile dünden bugüne ifade özgürlüğünde bir adım bile ileri gitmeyen Türkiye'nin geçen 20 yılını konuştuk.
Önderoğlu, "Bugün olağanüstü bir dönemde gazetecilik halen ayaktaysa ve insan hakları temel değerleri terk edilmemişse bunu gazetecilere borçluyuz. Fakat arka cephede insan hakları savunucularının, avukatların yer aldığı çok geniş bir demokratik kitle örgütünün yer aldığını da unutmamamız lazım" diyor.
20 yıllık emek
Söz şimdi, baskılara karşın "Gücümüzü azımsamamamız lazım" diyen Önderoğlu'nun:
"bianet Medya Gözlem Raporları'nı IPS İletişim Vakfı'nın bianet projesini başlattığı ilk yıllarda hayata geçirdik.
"Hayata geçirdik, diyorum. Çünkü en az altı yıl iletişim hukukçusu Fikret İlkiz'in yerel seminerlerimize verdiği katkılarla ortaya çıkan ilişkiler var.
"Nadire Mater ve Ertuğrul Kürkçü'nün başlattığı bir proje. Projenin amacına paralel olarak Türkiye'deki yerel gazetelerle ilişkilerimiz daha ilk yıllarda oldukça iyiydi.
"Dolayısıyla ben 2000 senesinde büroda tek başıma buna katkı yaparken diğer taraftan da yerel gazetecilerle dertleşme ihtiyacı duymuştum.
"2001 yılını kapsayan ilk raporumuzda 142 yerel gazeteci ve medya kuruluşuyla temas var. Yerel gazetecilerin, o zaman yaşadıkları saldırı, yargılanma, sansür, yayın durdurma, tehdit gibi çok çeşitli baskılar bu raporlarda yer aldı.
"Reform ruhunun" dünü bugünü
"Recep Tayyip Erdoğan'ın aslında reform ruhuyla çok da bağdaşmadığını gösteren bazı işaretler oldu geçmişte.
"Mesela 2004 yılında Karabük'te bir yaşlılar evini ziyaret etmişti. Kendisine soru soran Vatan gazetesi muhabirini azarladığı bir konuşması var.
"Bunlar, ilerleyen yıllarda Erdoğan'ın 'reforma imza atabileceğini' fakat o reformun değerlerini de kendisinde taşıması gerektiğini gösterdi. Sorunlar daha başta vardı.
"Zannediyorum ki çoğulcu toplum değerleri, eleştiriye karşı hoşgörü o zamanki liderde de yoktu. Bugünkü liderde de çok fazla aranmaması gerekir.
TIKLAYIN - BİA Medya Gözlem Raporları
Faillere cezasızlık "hazin"
"90'lı yıllardan birçok gazeteci cinayeti davasını bugün halen izlemek durumundayız. Bence bu bir yuh'u hak eder gerçekten.
"Bugün Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı'nın katillerinin bir bölümüyle ilgili dava devam ediyor Ankara'da.
"Musa Anter cinayetinin, barış sürecinde bir iyi niyet göstergesi olarak davaya dönüşmesi ne kadar takdiri hak ettiyse bugün bu dosyanın halen devam etmesi hazin.
Otoriter yapı
"Otoriter yapılandırmaya ağırlık veren toplumlar herkes için tehlikelidir. Sadece bir gazeteciyi cezaevine göndermez ya da yıllar boyunca sanık bırakmaz. Yurttaşı da bayiye gittiğinde 'Ben niye bu gazeteyi alıyorum' diye sorgulatır.
"Toplumsal kutuplaşma bu kadar beslendikten sonra çeşitli gazetecilik modellerinin de karşı karşıya geldiğini görüyorsunuz.
"Kimisi gazeteciliğin yurtseverlik misyonlarına hizmet ederse bir meslek olduğunu iddia ederken onun karşısında konumlanan diğer bir gazetecilik, aslında temel gazeteciliğin politik sistemlere karşı yapılmadığını ve o sistemleri desteklemek için de yapılmadığını, yurttaşın bilgi hakkına katkı yapmak olduğunu düşünüyor."
* BİA Medya Gözlem Raporları, İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) ve Heinrich Böll Stiftung Derneği ile yürütülen projeler kapsamında yayınlanmaktadır. Raporların ve bu videonun içeriği yalnızca IPS İletişim Vakfı'nın sorumluluğundadır ve hiçbir biçimde İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı (SIDA) ve Heinrich Böll Stiftung Derneği'nin tutumunu yansıtmamaktadır.
Kamera: Dilek Şen
Kurgu: Özgün Özgül
(DŞ)