*Fotoğraf: Ali Aktaş
İstanbul 7. Bölge İdare Mahkemesi, Boğaziçi Üniversitesi'nin eski atanmış rektörü Melih Bulu döneminde genel sekreterlik görevine Nedim Malkoç'un getirilmesine karşı akademisyenlerin açtığı davada yürütmeyi durdurma kararını 11 Ekim'de iptal etti.
12. İdare Mahkemesi'nin oy birliğiyle aldığı yürütmeyi durdurma kararının üst mahkemece reddedildiğini atanmış rektör Naci İnci, 6 Ekim'de Üniversite Yönetim Kurulu (ÜYK) toplantısında duyurdu.
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) dahi yüklenmemiş bu kararın verileceğini "herkesten beş gün önce" bilen İnci, Malkoç'u Taşınmaz Değerlendirme Komisyonu'na atadı. Kararı da gerekçe olarak sundu.
Ekonomi Bölümü Başkanı ve Üniversite Yönetim Kurulu (ÜYK) Üyesi Prof. Dr. Ünal Zenginobuz ve Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nde 48 yıldır hocalık yapan emeritus profesör Alpar Sevgen, süreci anlatıyor.
Yürütmeyi durdurma kararından sonra ne oldu?
Ünal Zenginobuz: Rektörlük, karar tebliğ edilir edilmez hemen Bölge İdare Mahkemesi'ne itiraz başvurusu yaptı. Aslında olması gereken yürütmeyi durdurma kararıyla birlikte Malkoç'un derhal genel sekreterlik görevini bırakmasıydı, en azından aktif görevden uzaklaştırılması beklenirdi.
Aksine, yaptıkları iptal başvurusunun sonuçlanmasını bekleme gereği görmediler ve görevlendirmesinin yürütmesi durmuş durumdayken, yani yok hükmündeyken, Malkoç raportör olarak ÜYK toplantılarına girmeye devam etti.
Bunun yanı sıra, Boğaziçi kampüs arazilerinin korunma statülerinin aniden değiştirildiği bir zamanda İnci, Malkoç'u üniversitenin tüm taşınmazlarının devri, kiralanması, satılması gibi yetkilerle donatılan Taşınmaz Değerlendirme Komisyonu'na, Boğaziçi'nin komisyon üyesi atama usul ve esaslarını bir kenara bırakarak atadı.
Bu tür komisyonlarda mutlaka öğretim üyeleri de yer alır. Bunda öğretim üyelerimiz yok ama geçici görevle getirilmiş genel sekreter vekili olarak Malkoç var. Kendisini Boğaziçi'nde hep bu tür görevlerde görüyoruz; sanki özel bir misyonla bu tür işlerde görevlendirilmek üzere Boğaziçi'ne gelmiş gibi bir izlenim ediniliyor.
| |
Mahkemenin de haberi yoktu
Malkoç, Taşınmaz Değerlendirme Komisyonu üyeliğine ne zaman atandı? Rektörlük, bu atamayı yaparken karardan haberdar mıydı sizce?
2 Ekim'de. Biz, İnci'ye "Nasıl oluyor, İdare Mahkemesi genel sekreter vekili görevlendirmesinin yürütmesini durdurdu? Siz, bırakın aktif görevden el çektirmeyi, yeni ve çok önemli görevler veriyorsunuz?" diye sorarken, sonradan anlaşıldı ki aslında bir üst mahkeme olan İstanbul 7. Bölge İdare Mahkemesi, genel sekreter vekili görevlendirmesiyle ilgili İdare Mahkemesi'nin verdiği yürütmeyi durdurma kararını 30 Eylül'de görüşerek oy çokluğuyla kaldırmış.
Bir şekilde bu bilgi, daha kararın yazımı tamamlanıp imzalanarak UYAP sistemine konmadan Rektörlüğe yansımış olsa gerek ki Naci İnci 6 Ekim'de yapılan ÜYK toplantısını "Yürütmeyi durdurma iptal edildi'" diye bilgi vererek açtı. Malkoç'un neden Taşınmaz Değerlendirme Komisyonu atandığıyla ilgili sorularımıza cevap olması için olsa gerek!
Zaten 5 Ekim'de, yani bir gün önce de böyle bir söylenti duymuştuk biz de, Rektörlük kaynaklı olarak. Avukatımız kontrol edip UYAP'ta görünmediğini belirlemişti ve 8 Ekim itibariyle de kararın resmen ortada olmadığını, hatta ilgili Bölge İdare Mahkemesi sekretaryasının da karardan haberi olmadığını tespit etti.
İlgili mahkeme başkanına konuyu yansıttığında başkanın da çok şaşırmış olduğu anlaşılıyor, alınmış ama yazılmamış kararın böyle ortada konuşulmasına. İdare mahkemelerinin kapalı oturumlarda dosya üzerinde görüşerek aldıkları kararların bu şekilde daha yazılmadan bilinmesi manidar.
Bu konuda olası bir usulsüzlüğün tespiti ve gerekli tahkikatın yapılması için hem Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSYK) şikâyet başvurusu yaptık hem de İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na Rektörlük hakkında suç duyurusunda bulunduk. Karar sonunda 11 Ekim'de UYAP'a girildi ve biz de görebildik yürütmeyi durdurma kararının iptal edildiğini.
Yeniden başvuru
İki hâkim, öze ilişkin değerlendirme yapmadan oldukça zayıf bir teknik sorunu gerekçe göstererek iptal yönünde karar vermiş. Üçüncü hâkim katılmamış bu şekilde basit bir teknik gerekçeyle verilen iptal kararına ve kuvvetli bir karşı görüş yazmış.
Geldiğimiz noktada, yürütmeyi durdurma kararının iptalinde belirtilen ve tartışmalı teknik sorunu gidererek hemen tekrar ilk yürütmeyi durdurma kararını alan mahkemeye başvurduk. Tekrar yürütmeyi durdurma kararı alınmasını bekliyoruz.
Üniversitemizin başına neler gelebileceğini etkileyebilecek olması bakımından önem arz eden bütün bu gelişmeler, maalesef Türkiye'de hukuk uygulamalarının geldiği noktayı göstermesi açısından da vahim. Kararın UYAP sistemine düştüğü 11 Ekim'den çok daha önce nasıl ve ne şekilde öğrenildiği Rektör tarafından izah edilmesi gereken bir husus.
"Mahkeme süreçlerine bir şekilde müdahale mi ediliyor?" sorusunu akla getiriyor ki, bu hem skandal hem de kanuna göre suç teşkil edecek bir şey! Kanıksamamamız, yine hukuk yollarıyla mücadele etmemiz gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.
Yürütmeyi durdurmanın iptaline gerekçe olarak ne gösterildi?
Alpar Sevgen: Bölge İdare Mahkemesi'nin yürütmeyi durdurmayı kaldırmasının gerekçesi benim ve Ünal Hoca'nın hak ve maddi çıkarlarının farklı olması savı. Her ikimiz de Boğaziçi'ne yapılan hukuksuzluğun kaldırılmasını istiyoruz ama çıkarlarımızın örtüşmediğini ve ayrı ayrı dava açmamız gerektiğini söylüyorlar.
Sadece "Biriniz emekli hoca, diğeriniz değil" demiş olmaları durumu açıklamıyor. Ben emekli olup köyüme gitmiş değilim, burada bölüm, fakülte ve Senato kararıyla emeritus profesör olarak çalışıyorum, her dönem normal ders veriyorum.
Üst mahkemenin aldığı karar UYAP'ta resmen açıklanmadan önce rektörlüğün söz konusu karardan haberi olmuş, bu çok net. Böyle bir ön bilginin Rektörlüğe gelmemesi ve bu bilgiyle hareket edememeleri gerekirdi.
Bizim dayanacağımız, güveneceğimiz yer hukuk. Hukuku uygulaması gerekenler hukuku uyguluyor mu? Bu da onların sorumluluğu. Ama bunların üstü kapatılamaz, günü gelince hepsi ortaya çıkar. Bu arada davanın esastan reddedilmediğini ve sürecin devam ettiğini belirtmeliyim.
"Amaç ele geçirmek"
Melih Bulu'nun atandığı 2 Ocak'ta başlayan direnişiniz sürüyor. Boğaziçi'nde mevcut durum nasıl şu an?
Alpar Sevgen: Üniversitenin görüşü alınmadan ve siyasi dozu yüksek, atanmış rektörler meselesinde ilk günkü endişelerimiz maalesef doğru çıktı. Bu, Boğaziçi'ni adeta ele geçirme operasyonu. Amaç, burayı yönetip daha iyi bir üniversite yapmak değil.
Ele geçirirken ne yaparsınız? Üniversitenin fikrini sormadan yeni fakülteler açıp kadrolaşırsınız, arazi operasyonu yaparsınız. Boğaziçi'nin ihtiyaçları, sorunları neymiş, kime ne? Yoksa bir rektör yüzde 95 güvensizlik oyu aldığı bir üniversiteyi nasıl yönetir? Bu göreve neden devam eder?
Rektörler üniversitenin sahibi değil. Üniversite milletin. En yakın söz sahipleri de hocalar, mezunlar, öğrenciler ve çalışanlar. Tabii herkesin değişik görevleri var. Rektörler, bu görevlerin en iyi şekilde yürümesine yardımcı olacak kişilerdir. Yani konağın sahibi değil, kahyası gibi.
Daha önce hiç yaşamadığımız şeyleri yaşıyoruz. Rektör öğrenciler hakkında suç duyurusunda bulunuyor, onları tutuklattırıyor. Değerli hocalarımız ilgili birimlere sorulmadan ve yetkili kurulların kararları çiğnenerek işten el çektiriliyor, üniversiteye alınmıyor. İdari personel bir yerden bir yere kaydırılıyor. Genel sekreter olarak Boğaziçi'nin işleyişini ve kültürünü hiç bilmeyen bir kişi hukuksuzca görevlendiriliyor. Kampüste her an çok sayıda güvenlikçi ve sivil polis dolaşıyor. Her yerde kameralar var.
Özetle Boğaziçi zamana karşı yarışıyor ve her gün zarar görüyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) buna dur demesi gerekiyor. Çünkü Boğaziçi milletin üniversitesi.
Nedim Malkoç kimdir?Sağlık Bilimleri Üniversitesi Personel Daire Başkanı Hakan Dr. Nedim Malkoç, 2 Ocak'ta Boğaziçi Üniversitesi'ne rektör olarak atanan ve 15 Temmuz'da görevden alınan Melih Bulu döneminde genel sekreterlik görevine atanmıştı. 1 Haziran'da Boğaziçi'ne atanan Malkoç'un, bir dönem Osmanlı Eğitim Ocakları Kocaeli şube başkan vekilliği yaptığı ve cumhurbaşkanı eski başdanışmanı Şeref Malkoç'un akrabası olduğu ortaya çıkmıştı. Genel sekreterlik neden önemli?Genel Sekreterlik, üniversitede her türlü idari işin bağlı olduğu, personeli sevk ve idare eden bir yer. Bu nedenle, böyle bir atamanın ÜYK'nin görüşünün alınarak yapılması yasal zorunluluk. | |
(DŞ/NÖ)