Tehcirden kurtulmak için köklerinden kopan Ermeni Varto aşiretinin bir üyesi olan Rakel Dink, 9 yaşında köylerine gelen ve onlara kültürlerini, köklerini öğrenme fırsatı tanıyan Hrant Güzelyan isimli bir din adamıyla, Tuzla'daki Ermeni Yetimhanesi'ne gelmiş.
O güne kadar hiç Ermenice, Türkçe bilmeyen, Cizre'de Kürtlerle yaşadığı için Kürtçe konuşan Rakel, Ermenice'yi, Ermeni kültürünü Tuzla'da öğrenmiş.
Aşiret dışından gerçekleşen evlilik
Tuzla Yetimhanesi'nde Hrant Dink'le tanışan Rakel'in Hrant'la evliliği kolay olmamış. Dışarıya kız vermeyen aşiret bu evliliği Patrik Sinork Kalutsyan'ın araya girmesiyle onaylamış.
Çiftin bu evlilikten üç çocuğu olmuş: Arat, Delal, Sera.
Köyünden gelerek kültürünü öğrendiği yerde. Tuzla Yetimhanesi'nde Rakel, yıllar sonra yönetici olmuş, yetimhane 12 Eylül döneminde kapanana dek...
Ailesinin bir kısmını Cizre'de bırakan, bir kısmını Belçika'ya yollayan Rakel'in kızına üniversiteye başlarken ilk öğüdü, "aman kızım, kendini farklı ve ezik hissetme. Onlar nasıl bir bireyse, sen de öylesin" olmuş.
Kendi kültürünü çocuklarına aktarmayı başaran Rakel'in, eşi Hrant Dink'in katledilmesinin ardından yaptığı konuşmaysa, bir kadının, bir annenin bir katile bile farklı bakabileceğini milyonlara gösteriyor:
"Bugün bedenimin yarısını, sevgilimi, çocuklarımın babasını uğurluyoruz. Kimseye saygısızlık etmeden, slogansız, pankartsız, bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. Bugün sessizliğimizden büyük bir ses vereceğiz. Katil kim olursa olsun, 17 ya da 27 yaşında, biliyorum ki o da bir zamanlar bebekti. Bir bebekten bir katil yaratmak sorgulanmadan hiç bir şey yapılamaz..." (AÖ)