“Biz kadınlar 30 yıl süren savaşın sadece Kürdistan’a sıkıştırılmasına, savaşın batıyı hiç etkilemediği savına karşı durduk. 2009’dan beri BİKG olarak bu mücadeleyi kalıcı ve sürekli kılmaya çalışıyoruz. Kadınlar olarak nasıl savaşın hem öznesi hem mağduru olduysak, müzakerelerde de taraf olmanın hakkımız olduğunu, kadınların müdahil olmadığı bir müzakere sürecinin adil olmayacağını savunuyoruz.”
"Kadınlar Çözüm Sürecini Konuşuyor, Barışta Israr Ediyor" Konferansı, Evrim Kurdoğlu’nun bu cümleleriyle başladı.
Ocak 2013’ten beri Türkiye’nin birçok şehrinde çeşitli toplantı, konferans, atölye çalışmaları ve yürüyüş organize eden Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG), bugün İstanbul’da bir konferansta bir araya geldi; kadınlar için savaşın ne olduğunu, barışın nasıl kurulacağı ile ilgili deneyimlerini paylaştı.Bar
Yurdalan BİKG faaliyetlerini anlattı
Konferans BİKG hakkında bilgilendirmeyle başladı.
Nilgün Yurdalan, 2009’dan 2013’e girişimin Ankara, Adana, Diyarbakır, Berçelan Yaylası, İstanbul gibi yerlerde düzenlediği toplantı, barış noktaları ve yürüyüşlerden bahsetti.
Girişimin oluşturduğu heyetin TBMM Çözüm Komisyonu, Rojava ve Ceylanpınar’da temsilciler, Diyarbakır’da dağdan çocuklarını bekleyen ve nöbet tutan kadınlar, kalekollara karşı direnen halk ile görüşmelerini görselleriyle anlattı. Milletvekilleri, Akil İnsanlar Komisyonu ve basınla sürekli temas halinde bulunduklarını ifade etti.
Kaleli: Kadınsız barış süreci olmaz
CHP Bursa Milletvekili Sena Kaleli, kadınsız bir demokrasinin yürümeyeceğini, zaten toplumda dezavantajlı konumda olan kadınları dahil etmeyen bir barış sürecin demokratik olamayacağını söyledi.
İşkence, faili meçhul cinayetler, kaybetmelerin araştırılacağı Hakikat Komisyonu’na değinen Kaleli, “Kanun teklifinde dahi kadının adı dillendirilmiyor. Kadınların savaş ve işkence deneyimleri gibi hakikatların araştırılması ve sorumluluk alınması gerekiyor. Ancak o zaman kendimizle yüzleşmeye başlayabiliriz. TCK, TMK ve anayasal haklar boyutu ile sorunla mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Kaleli, Bursa kadın yürüyüşü sırasında Sebahat Tuncel’le el ele tutuştuğu için hakkında siyasi bir linç kampanyası başlatıldığını, ama kararlılığıyla bunu yendiğini, ve 25 yıl sonra Mudanya Büyükşehir Belediyesi’nin CHP’ye geçtiğini anlattı.
Sirman: Algı yönetimi 90’lardaki gibi
“Savaş Nasıl Yaşandı, Barış Nasıl Kurulur?” konulu ikinci oturumda söz alan Prof. Nükhet Sirman, Sirman, batıda yaşayan bir Türkiyeli olarak batının anaakım medyasının 90lı yıllardaki “ölü ele geçirilen PKKlı” söylemi ile bugünkü konuşulan algı yönetimi ve medya manipülasyonunun birebir örtüştüğünü söyledi.
“Batı, gerçek olayları ve rakamları bilmiyor. Bu yüzden BİKG olarak bir Hakikat Komisyonu kuralım dedik. 1993’te Lice yakılıyordu, gazeteler müzik ve konser haberleri yapıyorlardı.
“Bu yüzden sorduk, ‘kimin hakikatı’ diye, ve 5 farklı alt başlıkta karar kıldık: mağdurların hakikatı, devlet tarafından korunan ve terfi ettirilen faillerin hakikatı, devletin hakikatı, kadınların hakikatı ve batının hakikatı.
“Oradaki insanlar evlerini, mallarını geride bırakıp göç ettirilirken kimliksizleştirme ve yalnızlaştırma politikaları uygulanırken, şimdinin tabiriyle ‘algı yönetimi’ vardı.”
Gökkan: Devlet şiddetine maruz kalan kadın baş kaldırıyor
Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, “Türkçe bilmediğim için tırnaklarıma vurulan sopanın acısıyla Kürt kimliğimi kazandığım” derken, 1991’de JİTEM tarafından kaçırıldığında kendisine “seni kim yoldan çıkardı?” diye sorulduğunu, savaşı farklı farklı yaşayan kadınların farklı öyküleriyle bugün özgürlükleri için mücadele ettiğini söyledi.
Hem fiziksel şiddete, hem de devletin red ve inkar politikalarına mazur kalan kadınların bu politikalara baş kaldırdığını, kadın hareketinin erkek egemen sistemle mücadele edeceğini de ekledi.
Tanrıkulu: Kalekol Kürt kadını için tecavüz demek
Nimet Tanrıkulu, kadınlar için güvenliğin ne ifade ettiğini sorguladı.
Özellikle kalekol ve karakolların Kürt kadınları için taciz, tecavüz ve işkence anlamına geldiğini, kadınların 1993’te Lice’de, 1938’de Dersim’de yaşanan katliamlarla yüzleşemediğini söyledi.
“Lice’deki Dersim’deki kadınlar geniş zaman kullanıyorlar hâlâ. Geçmiş zaman ve şimdiki zaman birleşmiş; hala o katliamlarla yaşıyorlar. Biz çözüm süreci yaşayamıyoruz, bizim için kalekol demek işkence ve tecavüz demek, diyorlar.”
BM 1325 nolu karar hatırlatıldı
Konferans Birleşmiş Milletler (BM) 1325 no.lu kararı hatırlatılarak sona erdi.
Güvenlik Konseyi’nde alınan bu karar şöyle: çatışmadan sonraki barış süreci müzakerelerinde kadınların karar verme düzeylerinde katılımlarının arttırılması, kadınların sorunlarının ele alınması, haklarının korunması, daha fazla kadın personel, elçi ve özel temsilci görevlendirilmesi, ve alınacak kararlar ve müzakere sürecinde toplumsal cinsiyet unsurunun göz önünde bulundurulması. (DG/ÇT)