Barış Aydemir 1992 Şırnak, Silopi doğumlu. 10 Ekim’de Ankara’ya gittiğinde Bilgi Üniversitesi Ameliyathane Hemşireliği bölümünde öğrenciydi.
Barış mitingi Aydemir’in hayatı boyunca katıldığı ilk eylem. Arkadaşı vasıtasıyla haberinin olduğu mitinge İstanbul’dan bir-iki gün önce tanıştığı insanlarla gitti:
“Etrafımda hayatını kaybeden altı kişiyi yeni tanımıştım. Benim yoldaşlarım oldular, onlar sayesinde şu an yaşıyorum.”
Miting günübirlik diye ailesine haber vermemişti. Patlamalar sırasında her iki kulağının da zarı yırtıldı. Sol gözde görme kaybı oldu. Dalağı parçalandı, sol akciğerde neredeyse yarı yarıya sıvı kaybı oldu. Patlama sırasında başka birinin vücudundan fırlayan kemik Aydemir’in sol bacağına; bombanın parçaları da vücudunun farklı yerlerine saplandı.
Aydemir şu an hem okuluna devam ediyor hem de çalışıyor. Patlamadan sonraki beşinci ameliyatını 11 Eylül’de sol kulağından oldu. Sırtında hala bombadan kalan iki bilye var. Ayağının ve sırtının bazı yerlerinde hissizlik devam ediyor.
Barış Aydemir anlatıyor:
“Mitingin ismiyle aynı adı taşıyordum”
"Hayatımda ilk defa bir eyleme katılmaya karar vermiştim. Her şeyden önce benim ismim geçiyordu. Kendimi bildim bileli imkansız ama herkesin barış içinde yaşamasını istemişimdir. Bu miting de herkese hitap ediyordu. İlk defa katıldığım için aklımda orada ne yapılacağına dair bir fikir dahi yoktu.
“Gece yola çıktık. Sabah saat altı gibi emniyetle garın arasında durduk. İndiğimizde trafik akıyordu, biz yürüyerek devam ettik. Arkadaşlarla kahvaltı ettikten sonra okuldan başka bir arkadaşımı görmüştüm, onun yanına gittim. Biraz sohbet ettikten sonra yerime geçtim. Halay çekiliyordu. Onun yanında da hemen pankart vardı. Ben de onun bir-iki metre gerisindeydim.
“Hiçbir ses duymadım; gözümü takside açtım
“Sonra hiçbir ses duymadım; sadece takside uyandığımı biliyorum. Gözlerimi açtığımda başım tanımadığım bir adamın bacağındaydı. Kafamı kaldırmaya çalıştım barut kokusu geliyordu üstümden. Acaba rüyada mıyım diye gözlerimi kapatıp açtım, sonra tekrar bayılmışım. Gözlerimi bir daha hastanede açtım.
“İbn-i Sina'ya götürülmüşüm. Beni uyandırıp ismimi, numaramı almışlar. İlk aşamada zangır zangır titrediğimi hatırlıyorum. Bana bir kova su döktüler. Bacağımı çevirdiler acıyla tekrar bayıldım. Bacağım kırık zannediyordum; başkasının kemiği benimkine saplanmış.
İlk tedavi süreci
“Galiba bir sonraki gündü uyandığımda. Ailemin haberi olmuştu. Abim dışında kimsenin beni o halde görmesini istemedim. Uyandığımda ellerim yatağa bağlıydı. Ağzımda birkaç tane tüp ve vücudumda yaralar olduğu için herhangi bir şok anında zarar vermeyeyim diye.
"Saçlarım, kirpiklerim hep yanmıştı. İki gün sonra kazıdılar. İbni Sina'da göğüs cerrahisinin yoğun bakımında bir hafta kaldım. Bir hafta da serviste yattım. Sonra Cebeci Hastanesi'ne sevk edildim.
“Sırtımdaki açık yaralar nedeniyle Cebeci'nin plastik servisinde müdahale edildi. Bir buçuk ay orada kaldım. Aynı anda Çankaya'da başka bir yere akciğerim için hiperbarik oksijen tedavisine gidiyordum.
“Ameliyatım varken Silopi’de yasakta kaldım”
"Cebeci'den taburcu olduktan sonra Silopi'ye gittim iki hafta sonra sokağa çıkma yasakları başladı. Bir buçuk ay boyunca yasakta kaldım. Top atışları oluyordu ama ben duymuyordum, evdekiler söylüyordu.
Kulak ameliyatı için dönmem gerekiyordu. Polis valiyle görüşmem gerektiğini söylüyordu ama valiye ulaşamıyordum.
“En sonunda '112'yi arayın onlar bir çaresine bakar' dediler. O zaman sadece ambulansların çıkışına izin veriyorlardı. Şansıma başka bir hastanın acil çıkması gerekiyormuş. Abimle beni de aldılar ambulansa. Ambulansın içi yolda üç kere arandı ve her defasında nereye gittiğimiz soruldu.
“Ben patlamada yaralandığım için riski göze alamadım. Ankara patlaması olduğunu söylersem farklı sonuçlarla karşılaşabilirdim. Sonuçta Şırnak'tan Siirt'e, oradan da Ankara'ya geldik. Kulak ameliyatımı oldum; iç kulağa protez takıldı, zarı dikildi.
“Dört-beş gün yattıktan sonra aynı hastanede sol ayağım için fizik tedaviye başladım. O da yaklaşık bir ay sürdü. Kontrollerim devam ediyordu. İstanbul'a geldim ve burada da sağ kulağımdan ameliyat oldum, zarı dikildi. 11 Eylül 2017'de sol kulaktan ikinci ameliyatı oldum; zarı tam olarak onarılamamıştı.
“Alanda hiç polis görmedim”
"Alana gittiğim andan itibaren bir tane bile polis görmedim. Elimi kolumu sallayarak girdim. Bizi kimse aramadı. Sonradan fotoğraflara baktığımda polisleri gördüm ama patlama öncesi mi sonrası mı bilemiyorum.
“Gaz atıldığını da sonradan öğrendim. Çünkü kan kaybımın en büyük nedeni patlamadan sonra atılan gazmış. 15 dakika daha geç götürülseymişim hastaneye gaz kanı sulandırdığı için ölebilirmişim. Ameliyatta bana üç ünite, dört gün sonra yoğun bakımda iki ünite kan verildi.
“Rüyalardan uyuyamıyordum, artık daha iyiyim”
“Yoğun bakımdayken sürekli düşünüyordum, neden ne olduğunu hatırlamıyorum diye. Uyuyamıyordum. Gözlerimi kapattığımda kan, çatışma, bomba... Gözlerimi açıp tekrar kapattığımda öncekinde kaldığım yerden devam ediyordu.
"Hala videoları izleyemiyorum. Çünkü bir an kendimi görme ihtimalim var. Hastanedeyken psikolojik tedavi için gelen doktorlar oldu ama konuşamıyorum. Kendi içimde atlatmam gerekiyor.
“Ama herkes çok fazla destek oldu bize. Orada sahiplenme vardı ve bu hepimize çok moral veriyordu. Artık daha iyiyim." (TP/EKN)
ANKARA KATLİAMINDAN YARALI KURTULANLARIN HİKAYELERİ
Barış Aydemir: Bacağım Kırık Zannediyordum, Başkasının Kemiği Saplanmış
Ağa Bayar: Yaralı Kurtuldu, Görüntüleri İzlerken Kalp Krizi Geçirdi, Yedi Aydır Yoğun Bakımda