Demokratikleşme paketinde ayrımcılık suçlarına ceza arttırımı getirilmesini Nefret Suçları Yasası taslağının hazırlanmasında yer alan Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Prof.Dr. Yasemin İnceoğlu değerlendirdi.
Pakette, "Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu" kurulmasına karar verildi.
Nefret saikiyle işlenmesi durumunda, belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezasının ağırlaşacağı belirtildi.
Nefret suçları kapsamında uluslararası en yetkin kurum Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT). Bu teşkilata üye 56 ülkeden sekizinde nefret suçu yasa kapsamında değil; onlardan biri de Türkiye.
İnceoğlu sorularımızı yanıtladı:
Cinsel yönelim, kimlik, sağlık durumu yok
Paketteki düzenleme Nefret Suçları Yasası taslağındaki talepleri karşılıyor mu?
Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu ve HIV ile yaşayanlara hiç değinilmemiş. Platformun yasa taslağında bunlar da vardı. LGBT bireyler görünmez kılınmış. AİHM’nin eşcinselleri hedef alan söylemleri değerlendirdiği Vejdeland/İsveç davası kararında “ırkçılık” kavramı aslında diğer tüm ayrımcı ve ötekileştirici saikleri kapsayan şemsiye bir kavram olarak kullanılmaktadır. Vejdeland davasında AİHM mahkeme cinsel yönelim temelinde gerçekleştirilen ayrımcılığın "ırk, köken ve renk" temelinde gerçekleştirilen ayrımcılıklar kadar ciddi olduğunu vurgular.
Kurul izleme birimi işlevi görmez
Platform, "Nefret Suçları ile Mücadele ve İzleme Birimi" kurulmasını talep etmişti, pakette yer alan "Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu" bu talebi karşılayacak mı?
Bu kurulun sivil toplumu teslim etmesi, idari ve mali otonomiye sahip olması gerekir. Aynı zamanda kamuoyunda farkındalık yaratmak, kamu kurumlarını, kolluk kuvvetlerini incelemek, rapor istemek, kurumların ayrımcılıkla mücadele stratejilerini hazırlamak, önerilerde bulunmak gibi yetkileri olmalıdır. Ancak ayrımcılığa karşı bir yasa halen çıkmamışken, böyle bir kurul işlevini nasıl yerine getirecek?
Platformun önerdiği "İzleme Birimi"nin talep edilme nedeni ise, nefret suçu mağdurlarının sesinin duyurulması, verilerin toplanıp, kurumlar arasındaki koordinasyonunun sağlanması için. Özetle bu kurul İzleme Birimi’nin talebini kesinlikle karşılayamaz.
Nefret söylemi ifade özgürlüğünü tehdit eder
Nefret söylemi ve nefret suçu kavramlarında bir kafa karışıklığı oldu, ayrımını kısaca yapabilir misiniz?
Bu kafa karışıklığı yalnızca kamuoyunda değil siyasilerimizde de var, bu oldukça sorunlu. Demokratikleşme paketindeki nefret suçlarından bahsederken nefret söylemini de işin içine katmak son derece tehlikeli. Nefret söylemini düzenleyen yasa çıkarmak son derece yanlış olur zira ifade özgürlüğünü kısıtlamış olursunuz.
AGİT katılımcı ülkesinden 46’ının nefret suçları yasası var ancak nefret söylemi ile ilgili düzenlemelere sahip olan ülkelerde ifade özgürlüğü büyük tehdit altında. Dolayısıyla zaten basın özgürlüğü karnemizin oldukça kırık olduğu ülkemizde özellikle vurgulanması gereken düzenlemenin yalnızca nefret suçları ile kısıtlı olarak yapılmasıdır.
Nefret söylemi tanımı:
1997 yılında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin nefret söylemi ile ilgili bir tavsiye kararı var, biz bunu kabul ediyoruz. Bu kararda nefret söylemi şöyle tanımlanmış:
“Irkçı nefret; yabancı düşmanlığı, antisemitizm ve hoşgörüsüzlüğe dayalı diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimi. Hoşgörüsüzlüğe dayalı nefret, saldırgan milliyetçilik ve etnik merkeziyetçilik, ayrımcılık ve azınlıklara, göçmenlere ve göçmen kökenli kişilere karşı düşmanlık yoluyla ifade edilen hoşgörüsüzlüğü içermektedir”
Nefret suçu tanımı:
AGİT'e göre, "Bir şahsa veya mülküne karşı işlenen herhangi bir suçun kaynağı o kimsenin ırkı, rengi, etnik kökeni ya da uyruğu, dini, cinsiyeti veya cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği, yaşı, fiziksel veya zihinsel engelleri yahut buna benzer bir durum ile ilgili ise bu nefret suçudur.” (NV)